MEVT a. (ar. mevt). Esk. 1. Ölüm: "Yare nişandır tenine erlerin i Mevt ise son rütbesidir askerin" (Namık Kemal, XIX. yy....
MEVT a. (ar. mevt). Esk.
1. Ölüm: "Yare nişandır tenine erlerin i Mevt ise son rütbesidir askerin" (Namık Kemal, XIX. yy.).
2. Mevt-âiud, ölümle karışık. || Mevt-i hail, korkunç ölüm: “timsali hadşe-âveridir mevt-i hâilin" (Tevfik Fikret). || Mevt-i müchiz, çabuk ölüm. || Mevt-i rahis, ani, birdenbire gelen ölüm. || Mevt-i tabii, doğal ölüm, ecel: "...diğerleri mevt-i tabiileri ile vefat etmişlerdir" (İsmail Suphi, XIX. yy)
—isi. huk. Mevt-i hakiki, gerçek ölüm. || Mevt-i hükmi, hayatta olup olmadığı bilinmeyen kayıp bir kişinin ölümüne mahke meçe hükmedilmesi.
1. Ölüm: "Yare nişandır tenine erlerin i Mevt ise son rütbesidir askerin" (Namık Kemal, XIX. yy.).
2. Mevt-âiud, ölümle karışık. || Mevt-i hail, korkunç ölüm: “timsali hadşe-âveridir mevt-i hâilin" (Tevfik Fikret). || Mevt-i müchiz, çabuk ölüm. || Mevt-i rahis, ani, birdenbire gelen ölüm. || Mevt-i tabii, doğal ölüm, ecel: "...diğerleri mevt-i tabiileri ile vefat etmişlerdir" (İsmail Suphi, XIX. yy)
—isi. huk. Mevt-i hakiki, gerçek ölüm. || Mevt-i hükmi, hayatta olup olmadığı bilinmeyen kayıp bir kişinin ölümüne mahke meçe hükmedilmesi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR