müderris isim, eskimiş Arapça muderris 1 . Ders veren, profesör. 2 . Medresede veya camide öğretmen. Müderris M...
müderris
isim, eskimiş Arapça muderris
1 . Ders veren, profesör.
2 . Medresede veya camide öğretmen.
Müderris
Müderris, Osmanlı ve Selçuk devlet ve toplum yapısında günümüz öğretim üyesine karşılık olarak kullanılan bir kavramdır. Medreselerde eğitim veren öğretim üyeliğinin bugünkü tam karşılığı profesörlük ünvanıdır.aslında bu öğretim üyeleri günümüzdeki öğretim üyelerinden daha bilgilidir.
Müderris, Osmanlı ve Selçuk devlet ve toplum yapısında günümüz öğretim üyesine karşılık olarak kullanılan bir kavramdır. Medreselerde eğitim veren öğretim üyeliğinin bugünkü tam karşılığı profesörlük ünvanıdır.aslında bu öğretim üyeleri günümüzdeki öğretim üyelerinden daha bilgilidir.
Kaynak:
Müderris
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Medreselerde ders veren kimselere verilen ad. Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat'tan sonra açılan Darülfünun'da (üniversite) ders verenlere müderris denirdi. Bu unvan Cumhuriyet devrinde medreselerin kapatılması ve 1933 yılında Darülfünun'un üniversiteye dönüştürülmesine dek kullanıldı.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Medreselerde ders veren kimselere verilen ad. Osmanlı İmparatorluğu'nda Tanzimat'tan sonra açılan Darülfünun'da (üniversite) ders verenlere müderris denirdi. Bu unvan Cumhuriyet devrinde medreselerin kapatılması ve 1933 yılında Darülfünun'un üniversiteye dönüştürülmesine dek kullanıldı.
Osmanlı döneminde öğretmen profesör bilgili biri
MüDERRİS a, (ar. müderris). Esk.
1. Medreselerde ya da büyük camilerde ders veren kimse.
2. Tanzimat'tan sonra kurulan yükseköğrenim kurumlarında ders veren kimselere (bugünkü profesör karşılığı) verilen unvan.
—ANSİKL. Medrese düzeni içinde en yüksek dereceli, reisülmüderrisin (müderrisler başı) denilen darülhadis müderrisiydi. Musulei Süleymaniye müderrislerine kadar olanlara kibari müderrisin (müderrislerin büyükleri) denirdi. Her medresenin bir müderrisi vardı. Birden fazla müderris olunca, bunlara derecelerine göre ûlâ, sâniye, sâlise gibi unvanlar verilirdi. Her müderrise derecesine göre aylık ödenirdi. Genellikle medreselerde görev yapan müderrisler, öğrencilerin sayıları çoğalırsa, camilerden birinde ders verirlerdi. Tanzimat'tan (1839) sonra kurulan yükseköğretim kurumlarında görev alan öğretim üyelerine derecelerine göre müderris (profesör), müderris muavini (doçent) adları verildi.
1. Medreselerde ya da büyük camilerde ders veren kimse.
2. Tanzimat'tan sonra kurulan yükseköğrenim kurumlarında ders veren kimselere (bugünkü profesör karşılığı) verilen unvan.
—ANSİKL. Medrese düzeni içinde en yüksek dereceli, reisülmüderrisin (müderrisler başı) denilen darülhadis müderrisiydi. Musulei Süleymaniye müderrislerine kadar olanlara kibari müderrisin (müderrislerin büyükleri) denirdi. Her medresenin bir müderrisi vardı. Birden fazla müderris olunca, bunlara derecelerine göre ûlâ, sâniye, sâlise gibi unvanlar verilirdi. Her müderrise derecesine göre aylık ödenirdi. Genellikle medreselerde görev yapan müderrisler, öğrencilerin sayıları çoğalırsa, camilerden birinde ders verirlerdi. Tanzimat'tan (1839) sonra kurulan yükseköğretim kurumlarında görev alan öğretim üyelerine derecelerine göre müderris (profesör), müderris muavini (doçent) adları verildi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR