muhit isim (muhi:ti) Arapça mu§³µ 1 . Çevre, yöre, etraf: "Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhi...
muhit
isim (muhi:ti) Arapça mu§³µ 1 . Çevre, yöre, etraf:
"Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhit sıkıyordu"- N. Hikmet. 2 . mecaz Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre:
"Bir de şuuraltı dahi olsa muhitin onu göçüp giden, sönen bir insan telakki ettiğini hissetmiştim."- H. E. Adıvar.
isim (muhi:ti) Arapça mu§³µ 1 . Çevre, yöre, etraf:
"Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhit sıkıyordu"- N. Hikmet. 2 . mecaz Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre:
MUHİT, -ti a. (ar muhit)
1. insanın içinden çıktığı toplumsal, kültürel çevre ya da uzun süre aralarında yaşadığı kişiler topluluğu: İnsan yabancı bir muhitte rahat edemiyor. Muhitinin baskısına dayanamayıp kaçtı. Muhitine uymak.
2. Bir tamlayanla, çoğunlukla, aynı toplumsal yapıda olan insanların yaşadığı çevre: Zengin muhiti. Gecekondu muhiti. Köy muhiti.
3. Yöre, çevre: Bu muhiti karış karış bilirim. Trakya muhitinde onu bir daha gören olmadı.
4. Benzer etkinlikler içinde olan ve benzer toplumsal konumlarıyla birbirleriyle ilişkide bulunan insanlar topluluğu: Politika muhiti. Sanat ve edebiyat muhiti.
5. Muhit yapmak, edinmek, çevresinde ilişki kurduğu kimselerin sayısını artırarak yeni eşler, dostlar edinmek: Kısa sûrede iyi bir muhit yapmıştı kasabada.
♦ sıf. Esk.
1. Çevreleyen, kuşatan.
2. Kapsayan, içine alan.
3. Allah'ın sıfatlarından biri.
4. Muhit-ül-maarif, bilgileri kapsayan; ansiklopedi.
—Esk. bot. Kılıf, zarf.
—Esk. coğ. Dünya'nın çevresi.
—Esk. geom. Muhit-i daire, çember, daire çevresi.
1. insanın içinden çıktığı toplumsal, kültürel çevre ya da uzun süre aralarında yaşadığı kişiler topluluğu: İnsan yabancı bir muhitte rahat edemiyor. Muhitinin baskısına dayanamayıp kaçtı. Muhitine uymak.
2. Bir tamlayanla, çoğunlukla, aynı toplumsal yapıda olan insanların yaşadığı çevre: Zengin muhiti. Gecekondu muhiti. Köy muhiti.
3. Yöre, çevre: Bu muhiti karış karış bilirim. Trakya muhitinde onu bir daha gören olmadı.
4. Benzer etkinlikler içinde olan ve benzer toplumsal konumlarıyla birbirleriyle ilişkide bulunan insanlar topluluğu: Politika muhiti. Sanat ve edebiyat muhiti.
5. Muhit yapmak, edinmek, çevresinde ilişki kurduğu kimselerin sayısını artırarak yeni eşler, dostlar edinmek: Kısa sûrede iyi bir muhit yapmıştı kasabada.
♦ sıf. Esk.
1. Çevreleyen, kuşatan.
2. Kapsayan, içine alan.
3. Allah'ın sıfatlarından biri.
4. Muhit-ül-maarif, bilgileri kapsayan; ansiklopedi.
—Esk. bot. Kılıf, zarf.
—Esk. coğ. Dünya'nın çevresi.
—Esk. geom. Muhit-i daire, çember, daire çevresi.
Kaynak: Büyük Larousse
Muhit İngilizcesi: n. surroundings, domain, neighborhood, neighbourhood [Brit.], ambit, circle, entourage, milieu
YORUMLAR