NASIL YAZMALI? NEDEN YAZMALI? Giriş: Kıymetli öğrenciler bu derlemenin aslolan temelini oluşturan;’insan doğar,yaşar,biriktirir,paylaşır (...
NASIL YAZMALI?
NEDEN YAZMALI?
Giriş:
Kıymetli öğrenciler bu derlemenin aslolan temelini oluşturan;’insan doğar,yaşar,biriktirir,paylaşır (aktarır) ‘ prensibi aslında hayatımızın da temlidir.
Bir hikayeye bakılırsa doğaya aşık biri;hergün,her fırsatta Tanrı’a yalvarır;’Tanrı’ım,ne olur ,gök yüzünün en yükseğine çıkart beni de şu yarattığın güzellikleri doya doya göreyim...’der.Bu yalvarış senelerce ve onlarca defa tekrarlanır.Öykü bu ya;melekler,Tanrı’a bu yalvarışa yanıt vermesini önerirler.
İzin verilir,meleklerin yardımıyla gök yüzüne çıkarılır adam.Aşşağıdaki dağların,ovaların güzelliğini,denizlerin,göllerin,nehirlerin,ormanların muhteşemliğini gören tabiat aşığı adam bir süre hayranlıkla izler.Kendinden geçer.Toparlandığında meleklerin uzaklaştığını görünce paniğe kapılır.Arkalarından çağırır:
-Durun ! Ben burada yalnız mı kalacağım?Başka kimse olmayacak mı? der.
Melekler döner;
-‘Sen istedin buraya gelmeyi.Senelerce yalvardın,işte istediğin oldu.Derler.
Adam;
-Fakat,ben,bu güzellikleri,bu mükemmelliği,bu gördüklerimi,bu yaşadıklarımı hiç kimseye anlatamazsam hiçbir anlamı olmaz.Burada yalnız kalamam’.Diyerek yeniden yeryüzüne inmek ister.
işte bu kitabın aslolan amacını,aslolan hedefini yansıtan bu öykü,aslında yaşamımızı da yansıtır.Hayatımızın her döneminde duygu ve düşüncelerimizi,yaşamımızın evrelerini ister istemez birileriyle paylaşırız.Doldukça,boşalır.Boşaldıkça da yeniden dolarız.Bu devir bir yerde tıkanır ya da aksarsa bir ekip problemler ortaya çıkar.
Paylaşmak,aktarmak amacıyla anlatırız hep.Bu anlatımı da bir çok kez sözlü yaparız,kimi zaman de yazarız.
Okul çağlarında öğretmenlerimizin verdiği mevzuları yazmaya çalışırız.Kimi zaman istekli kimi zaman isteksiz yaparız bunu.Bu sebeple mevzu,o anki duygu ve düşüncelerimize uymayabilir.Özgür kompozisyon yazımı istenirse beki daha isabetli olacağını düşünürüz.
O halde,ifade;İnsanın doğasında mevcud paylaşım özelliğinden ileri gelmektedir ve organik bir ihtiyaçtır.Sadece ifade özelliklerini bilmediğimiz ya da yanlış uyguladığımız süre ya yanlış anlaşılırız ya da duygu ve düşüncelerimizi yeterince aktaramadığımız için duygusal sıkıntılar içinde oluruz.
Ifade Materyalleri:
Ifade en organik gerekseme olması kadar,tehlikeli bir yoldur aslında.Eğer doğru cümleler,doğru kelimelerle ifade edilmezse ya da duygu ve düşüncelerimiz sırasına bakılırsa değilse;Anlaşılmaz,yanlış anlaşılır,etkisiz anlaşılır.Netice olarak gene sorun çeken anlatandır.O halde ifade materyalleri;
a)Kelime haznesi,
b)Doğru ve yerli yerinde kullanılan kelimelerle oluşturulan cümleler
c)Cümlelerin ifade sırasına bakılırsa dizilmesi.
Bu sıralanışa ( materyallere) bir de deneyim ya da birikimi de ekleyebilmek mümkündür.
Kelime Haznesi:
Bilhassa Türkçe’nin özelliğidir ki ,bu da zenginliğinden meydana gelen özelliktir,her duygu ve fikir için ayrı ayrı kelime bulunabilir ya da türetilebilir.
Bu kitapta türetme yollarını öğrendiğimizi sanıyorum.Fakat türetecek kelimenin kökünü ya da gövdesini edinmek için tek yöntem;kucak dolusu okumaktır.Bu yöntemi size asla kimse zorlayarak edindiremez.Aslına bakarsan zorlama ile elde edilenler yapaydır,kalıcı değildir.Sadece,istenerek elde edilenler kalıcı olabilirler.
Kelime haznesinde öğütlenebilecek tek unsur anlamı bilinmeyen sözcüklerin cümlelerde kullanılmaması gerektiğidir.
Çağımızın sunmuş olduğu imkanlar öğrencinin lehinedir.İstendiği süre kelime haznesi her an ve her fırsatta iyileştirilebilir,zenginleştirilebilir.Okumak,bunu gerçekleştirmenin en geçerli yoludur.Okumak,fakat her mevzuda okumak gerekir.Fakat bakmak ile görmek arasındaki farkı bilerek okumak önemlidir.
Öğrenciler çoğu zaman kendilerine verilen okunacak malzemeyi okurken tüm benliği ile okumazlar,yüzeysel olarak yalnız okumuş olmak için okurlar.Şu demek oluyor ki bakarlar yalnız oysa görerek,anlayarak,hissederek,neden-sonuç ilişkisi kurarak okunduğu süre ve anlamı yeni öğrenilen sözcükleri;anlamını araştırarak,yazarak,ezberlemek yerine öğrenerek ve kullanarak öğrenmek gerekir.
Kelime haznesini geliştirmek,kullanmak,kişinin isteğine,becerisine bağlı olduğundan söylenecek başka özellik,yol kalmıyor aslında .
Yerli Yerinde Kullanım:
Türkçe’mizin özelliğindendir;her kelime başka başka anlam ifade eder kimi zaman de bir kelime kullanıldığı yere bakılırsa anlam değiştirir.Hatta noktalam işaretlerinin yrri anlamı etkisinde bırakır;
‘Oku,baban şeklinde,eşek olma!’ ile ‘oku,baban şeklinde eşek olma!’ içinde çok büyük fark vardır.
Yükleme yakın olarak kullanılan vurgu önceliği taşımış olduğu ve kelimelerdeki ifadenin ses tonu ile anlamlaştığı da bir gerçektir;
‘O , balkona çıktı.’ İle ‘O balkon açıktı’ Cümlelerinde olduğu şeklinde virgüle ve vurguya,ses tonuna dikkat edilmezse anlam değişmiş olur.
Akış Sırası:
Duygu ve düşüncelerimizi aktarırken ilkin düşünmeli sonrasında ifadeye başlanmalıdır.Son olarak söylenmesi gerekeni başta söylersek anlatımdaki espiri, haber,nükte,coşku,anlam yok olabilir.Bu özellik nükteli fıkra anlatımlarında en fazla kullanılır.Eğer Nasrettin Hoca’nın kediyi sıkarken öldüğü ilkin,onun yıkaması sonrasında anlatılırsa kimse bir şey anlamaz fakat vaka evre evre anlatılırsa iletilmek istenen nükte daha iyi iletilir.
Ifade materyallerinin gerekliliğini,çağımıza uygun bir örnekle vermek gerekir:Hepiniz bilim-kurgu filmi izlemişsinizdir.Ya da casusluk filmlerinde geçer bu vereceğimiz örnek.Vakalar gelişir düğüm bölümünün sonunda netice kısmına geçerken tüm Dünya’yı tehdit eden;nükleer yok oluş,bilgisayarlardaki şifreyi çözme ile son bulacaktır.Doğru sayılar bulunacak,yazılacak ve bilgisayar ekranındaki renkli çubuklar doğru yerleştirilecektir.
Kahramanımız şifreyi çözer,doğru renkteki çubuğu doğru yere yerleştirir ve Dünya son saniyede yok olmaktan kurtulur.
Kahramanımız şifreyi yanlış girer,doğru rengi bulamaz,ekranda yanlış yere yerleştirince ekran kararır seyrettiğimiz film biter.Dünya yok olur.
İşte,anlatımlarımız ister sözlü,ister yazılı olsun kelime doğru,cümledeki yeri yanlış olursa ya da kelime yanlış olursa düşüncelerimiz muhteşem olsa bile netice vermez.Ülkemizdeki negatif toplumsal olayların bir çok bu yüzden oluşmaktadır.Tartışan kesimler aynı duygu ve düşünceyi paylaşsalar bile kavga etmektedirler.
Ifade Bölümleri ve Nitelikleri:
Her anlatımda,sözlü ya da yazılı:Başlık-giriş-gelişme-sonuç bölümleri kesinlikle olmalıdır.
Başlık: Anlatımın tamamıyla ilgili olmalı,okuyucuyu çekmeli,merak ettirmeli,kısa olmalıdır.
Başlık,anlatımdan ilkin de sonrasında da tesbit edilebilir.Öğrenciler için kolay olanı,ifade yazılı ise,ifade sonunda yazı okunduktan sonrasında başlığın yazılmasıdır.
Giriş: Serim bölümüdür.Anlatılacak mevzunun ana hatları ile ortalığa serildiği bölümdür.Bu bölümde tanımlara da yer verilir.
Giriş kısmı yazılacak ya da anlatılacak mevzunun göbeğinden giriş yapmaz yan,ikincil yollardan dolaşılarak ana düşünceye yavaş yavaş yaklaşıldığı bölümdür.
Gelişme: Anlatılacak mevzunun örneklerle izah edilmiş olduğu,mevzunun düğümlendiği,anlatının en heyecanlı,zirve noktasıdır.İfadenin en kafi,kuvvetli olması gerektiği bölümdür.Mevzuyla ilgili örneklerin yerli yerinde verilmesi ihtiyaç duyulan bölümdür.
Gelişme bölümünün son cümleleri netice kısmına geçiş cümleleridir.
Netice:Anlatımın çözüldüğü bölümdür.Giriş-gelişme bölümlerinde anlatılanların toparlandığı özetlendiği bölümdür.
Bir anlatımın kuvvetlenmesi için netice bölümünde bir Ata sözüne,deyime,özlü söze,veciz söze ya da kendi çarpıcı söz sözümüze yer vermemiz doğru olur.Bu sebeple okuyucuya vermek istenilen düşünceler bu tür sözlerle daha da kuvvettlenir.Yazı ya da ifade sonuçlandığı halde bu tür sözleri okuyan okuyucu anlatımımız hakkında düşünmeye devam edecektir.
-Anlatımlarımızda giriş-gelişme-sonuç bölümlerini sınırı olan sayıda paragraftan oluşturma zorunluluğu yoktur.Her bölüm yeterince anlatıldığına inanmış olduğu süre paragraf sayısı sonlanır.Giriş-gelişme-sonuç bölümlerinin her biri birden fazla paragraftan oluşabilir.
-Anlatımlarımızda oldukça fazla tekrara ve bağlaca yer verilmemelidir.’Şu demek oluyor ki,o halde,demek ki ,yukarıda açıklanmış olduğu şeklinde öyleyse ....vb.’ şeklinde edatlar ve bağlaçlar mümkün olduğunca azca kullanılmalıdır.
ANLATIMDA PLAN VE PLANLAMANIN ÖNEMİ:
Plan,hayatımızın akışını düzenlemek için de gereklidir.Düzgüsel günlük yaşantımızı da bir plan içinde yürütürüz.Aksi halde ya süre yitirilmesine uğrarız ya da yapacaklarımızın bir kısmını ertelemek zorunda kalırız.Kim bilir plansızlıktan dolayı yanlışlıklar yaparız.
Anlatımlarımızı da aynı plan ve ciddiyet içinde yaptığımız süre hem düşüncelerimizi sıraya koyma fırsatımız olacak,hem de yazmaya başlamadan lüzumlu düzeltmeleri yapma fırsatımız dünyaya gelecektir.Ek olarak giriş,gelişme,netice bölümlerinde hangi düşüncelerimizi ifade edeceğimizi belirlemiş olacağız.
Beynimizdeki ve şuur altımızdaki kelime haznemiz,duygularımız,düşüncelerimiz akışkandır.Toparlayamadığımız süre sıralama hatası yaparız bu hata da bizim anlatımımızın enerjisini etkileyeceğinden son aşama olumsuzdur.
O halde yazılarımızda da plan yapmak bizim lehimize olacaktır.Peki plan iyi mi yapılmalıdır?Kolay cümlelerle,maddeler halinde ve hatta karalama bir takım anlatılacakların sıralaması durumunda olabilir.
Genel anlamda,soyut anlamlı cümleler ya da Atasözü açıklaması istenir ve bunda zorlanırız.Öyleyse plan örneğine Atasözü açıklaması örneği ile başlamış olalım.
‘Emanete hıyanet olmaz’ sözünü açıklayan bir kompozisyon yazmamız istenmiş olsun.Başlığı,yazının sonunda,yazıyı okuduktan sonrasında uygun olarak tespit edelim.Siz tam tersini de yapabilirsiniz başlığı belirleyip o başlık çevresinde da yazabilirsiniz.Bizlere bir plan lazım ‘El elden üstündür’ unutmayalım buradaki plan ihtimaller içinde bir plandır.Siz kendi planınızı çıkararak anlatınız.
Sözümüz : ‘Emanete hıyanet olmaz.’
İfade etmiş olduğu temel fikir : Başkalarının itimatını kötüye kullanmamak.
Plan : Sizin planınız:
1- Güvenin önemi 1- ...........
2- İnsan ilişkileri 2- ...........
3- Emanet ve hıyanet kavramları (tanımı) 3- ............
4- Nefis 4- ............
. .
. .
(Şžimdi de bu yaptığımız planı sıraya koymalıyız.Giriş bölümünde mevzuya direkt girme yerine etrafından dolaşarak yaklaşalım)
.........................................
İnsan,ilişki kurduğu çevreye karşı itimat sağlamak ister bu itimat insanoğlunun cemiyet içindeki yerini belirleyecektir.Günlük hayatında insana ara sıra bakılmak suretiyle ya da yeniden iade şartıyla mal ya da can emanet edilir.Bu eşya ya da can teslim alınınca büyük bir titizlikle korunmalıdır.Cemiyet düzeni karşılıklı güvene dayalı bir ilişki içerisindedir.
Bizlere teslim edileni,minimum kendi malımız kadar korumak mecburiyetindeyiz.Toplumun bizlere itimatını sarsmamak ve maddi manevi kayba yol açmamak için buna mecburuz.
Emaneti yalnız madde-nesne olarak düşünmemeliyiz.Manevi değerler de emanet edilebilir.Kendisine emanet edilen çocuğun fena alışkanlıklar edinmesine engel olmaya çalışılmalıdır.Ya da bakılmak suretiyle bırakılan yaşlı birinin gereksinimlerini karşılamak gerekir.
Cemiyet hayatında emanete fena davranan sevilmez.Çevrenin itimatı yitirildiğinde yapayalnız kalırız.
Emanete fena davranmamak için nefsimizin baskısına izin vermemeliyiz.Emaneti aldığımız şeklinde teslim ettiğimizde hissettiğimiz iç rahatlığı,o emanete vereceğimiz zarar yanında çok üstün bir kazançtır.Unutulmamalıdır ki ;Haklı kazanca haset olmaz,emanete hıyanet olmaz,el malına gözü şeklinde bakmalı insan.
Görüldüğü şeklinde netice bölümüde okuyucuyu düşünmeye sevk edici bir söz ile bitirildi yazı.Şžimdi sırada bu yazını okunması ve başlığın belirlenmesi var.Bu safhayı da size bırakıyorum.Bu yazıya uygun bir başlık bularak yerine yazınız.
Yukarıda,plan bölümünde,kendi planınızı yapmıştınız.Şžİmdi de kendi kompozisyonunuzu yazınız.
Zorlama ile ifade anlam ifade etmeyen olacağından arzu eden öğrenciler aşağıdaki sözlerden biri hakkında ya da kendi belirleyeceği bir mevzu hakkında yazabilirler
-Ev alma komşu al
-Er olan ekmeğini taştan çıkarır.
-Meyveli ağacı taşlarlar.
-Yaş kesen baş keser.
-Yolu ile giden yorulmaz.
YORUMLAR