oran isim Arapça nisbet 1 . Oran: "Zira melal devri uzadığı nispette teheyyüç güçlü ve sürekli oluyor."- R. H. Karay. 2 ....
oran
isim Arapça nisbet
isim Arapça nisbet
1 . Oran:
"Zira melal devri uzadığı nispette teheyyüç güçlü ve sürekli oluyor."- R. H. Karay.
2 . Bağıntı, ilgi, ilinti.
3 . zarf Kıskandırmak ya da üzmek için:
"Bu durumu bana oran yapıyor."- .
4 . halk ağzında Birisini üzmek için ya da direnme olsun diye meydana getirilen iş.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- oran etmek
- nispeti olmak
- oran kabul etmemek
- oran vermek (ya da yapmak)
oran eki oran i'si
Müzik Yazısında Oran ve Kıymet Ölçüsü
NİSPET a (ar nisbet).
1. Karşılaştırılan iki şeyin arasındaki oran: Öncekilere nispetle bu uygulamalar epey akılcı. Baskılar arttığı nispette tepkiler de arttı.
2. ilgi, ilişki, bağıntı: Kendisinin saraya nispeti tespit edilememiştir.
3. Bir kimseyi üzmeye, kıskandırmaya yönelik davranış: Tüm bu tarz şeyleri bana oran olsun diye söylüyor.
4. Oran etmek, iki şey içinde orantı oluşturmak (esk.); bir hiç kimseye karşı nispet yaparcasına bir tutum lakınmak. || Oran kabul etmemek, bir tutulamamak, aralarında büyük farklar bulunmak. || Oran vermek, oran yapmak, bir kimseyi üzmek ya da kıskandırmak için onun istemediği davranışlarda bulunmak, ona gösteriş yapmak.
♦ be. Oran olsun diye: Onlara oran, daha güzel bir ev yaptırdılar.
*-*Esk. dilbilg. Oran eki (-Ã), adların sonuna gelmiş olarak ilinti gösteren arapça ek. Bu ekle oluşturulan sözcükler mana ve kullanış olarak sıfattırlar: fikri, hususi, ticari, yırtıcı vb. (YA - Yl NİSPİ de denir.) || Belirgin bir yer ya da ülke adına eklendikten sonra o yerin halkından ya da o ülkenin vatandaşından olan, oralı anlamında sözcükler oluşturur: Ankaravi, Edirnevi, irani, Konevi, Şirazi, Tebrizi, vb. || Bir tarikat kurucusunun ya da önderinin adının sonuna gelmiş olarak o tarikattan olan anlamında sözcükler oluşturur: alevi, hanefi, İsevi, musevi, vb. || Millet adlarına eklendikten sonra dil ismi yapar: arabi, farisi, türki, vb. || Meslek ismi meydana getiren sözcükler tüıetir: cevheri (mücevherci), kebabi (kebapçı), vb.
*-*Esk. mat. Oran. || Nisbet-i muzaala, uyumsuz ya da ikikat oran.
*-*Sig. Oran kuralı, bir takım sigorta sözleşmelerinde, sigortalanan malların kıymeti hasarın olduğu anda sözleşmede yazılı değerin üstünde olduğu takdirde, sigortacıya, sigortalının zararının ama bir kısmını larşılama hakkını veren yargı.
1. Karşılaştırılan iki şeyin arasındaki oran: Öncekilere nispetle bu uygulamalar epey akılcı. Baskılar arttığı nispette tepkiler de arttı.
2. ilgi, ilişki, bağıntı: Kendisinin saraya nispeti tespit edilememiştir.
3. Bir kimseyi üzmeye, kıskandırmaya yönelik davranış: Tüm bu tarz şeyleri bana oran olsun diye söylüyor.
4. Oran etmek, iki şey içinde orantı oluşturmak (esk.); bir hiç kimseye karşı nispet yaparcasına bir tutum lakınmak. || Oran kabul etmemek, bir tutulamamak, aralarında büyük farklar bulunmak. || Oran vermek, oran yapmak, bir kimseyi üzmek ya da kıskandırmak için onun istemediği davranışlarda bulunmak, ona gösteriş yapmak.
♦ be. Oran olsun diye: Onlara oran, daha güzel bir ev yaptırdılar.
*-*Esk. dilbilg. Oran eki (-Ã), adların sonuna gelmiş olarak ilinti gösteren arapça ek. Bu ekle oluşturulan sözcükler mana ve kullanış olarak sıfattırlar: fikri, hususi, ticari, yırtıcı vb. (YA - Yl NİSPİ de denir.) || Belirgin bir yer ya da ülke adına eklendikten sonra o yerin halkından ya da o ülkenin vatandaşından olan, oralı anlamında sözcükler oluşturur: Ankaravi, Edirnevi, irani, Konevi, Şirazi, Tebrizi, vb. || Bir tarikat kurucusunun ya da önderinin adının sonuna gelmiş olarak o tarikattan olan anlamında sözcükler oluşturur: alevi, hanefi, İsevi, musevi, vb. || Millet adlarına eklendikten sonra dil ismi yapar: arabi, farisi, türki, vb. || Meslek ismi meydana getiren sözcükler tüıetir: cevheri (mücevherci), kebabi (kebapçı), vb.
*-*Esk. mat. Oran. || Nisbet-i muzaala, uyumsuz ya da ikikat oran.
*-*Sig. Oran kuralı, bir takım sigorta sözleşmelerinde, sigortalanan malların kıymeti hasarın olduğu anda sözleşmede yazılı değerin üstünde olduğu takdirde, sigortacıya, sigortalının zararının ama bir kısmını larşılama hakkını veren yargı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR