Okumak, eğitim ve bu iki kavramın önemi ile ilgili bir yaşlı amcanın başından geçenlerin anlatıldığı kısa hikaye Bir sabah evden biraz erke...
Okumak, eğitim ve bu iki kavramın önemi ile ilgili bir yaşlı amcanın başından geçenlerin anlatıldığı kısa hikaye
Bir sabah evden biraz erken çıktım. Okula giden asfaltta yavaş adımlarla ilerler ve o günkü dersleri yavaş yavaş aklımdan geçirirken:
“Sabah şerifler hayırlı olsun evlâdım!” diye bir ses duydum. Ak sakallı, tatlı bakışlı bir ihtiyardı bana seslenen. Yol uzun, vakit çoktu. İhtiyar amca ile hem yürüyor, hem de tatlı tatlı konuşuyorduk. İhtiyar amca söyle dedi: “Evlâdım, gün sizin, çalışın. Karşında gördüğün bu ak sakallı amca; Galiçya’nın topunu, Sakarya’da kaçan düşmanın topuğunu, görmüş adamdır. Sözlerimi yabana atma. Oku yavrum oku. Ben çok zengin bir ailenin, tek evladı idim. Beni şımartırlar arzularım emir ve kanun olurdu. Böylece hiçbir şeye değer vermeden büyüdüm. Okumamı da ihmal ettim. Herşey zamanla tükeniyor. Babam, annem ve nihayet israfıma dayanamayan servetim de beni bırakıp gittiler.
Bir gün baktım ki yapayalnız kalmışım. Herşey bitti, herkes beni bıraktı. O her sözü emir olan ben; hammallık ettim, çok zaman köprü altında serserilerle yattım. Yatacak yer bulabilmek için onlarla kavga ettim. Küçükken babam bana «Oku oğlum, sonra pişman olursun.» derdi. Simdi artık pişmanım. Amma ne fayda. Yavrucuğum eğer sen de ihtiyar amcan gibi bir sürü işsiz serseriye hizmet etmek istemiyorsan; oku. Bu sözlerimi ve beni unutma. Allahaısmarladık! Dedi ve ayrıldı.
Ona *Güle güle!» diyemedim. Çünkü ağladığını fark etmiştim..
Onun sözlerini ve yaşlı gözlerini hiç unutamayacağım.
YORUMLAR