örselemek TDK,Türk Dil Kurumu (-i) 1 . Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek: "Geçen vakit beni örseledi."- R. Ma...
örselemek
TDK,Türk Dil Kurumu
1 . Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek:
"Geçen vakit beni örseledi."- R. Mağden.
2 . mecaz Enerjisini azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak:
"Naciye Hanım, kalkık kaşlarıyla başını sallayarak meclisin sükûtunu örseledi."- P. Safa.
ÖRSELEMEK g. f.
1. Bir şeyi örselemek, eskitmek, yıpratmak ya da hırpalamak: Dolu, minik fidanları örseledi.
2. Bir kimseyi örselemek, bir şeyden söz ederken, bir kimsenin fizyolojik ya da ruhsal enerjisini yitirmesine yol açmak; sarsmak, yıpratmak.
* örselenmek edilg. f. Yıpranmak, hırpalanmak: Örselenmiş bir kumaş
1. Bir şeyi örselemek, eskitmek, yıpratmak ya da hırpalamak: Dolu, minik fidanları örseledi.
2. Bir kimseyi örselemek, bir şeyden söz ederken, bir kimsenin fizyolojik ya da ruhsal enerjisini yitirmesine yol açmak; sarsmak, yıpratmak.
* örselenmek edilg. f. Yıpranmak, hırpalanmak: Örselenmiş bir kumaş
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR