Orta Kalkolitik Çağ: Bu dönemde, Obeid Kültürü’nün ortaya çıktığı görülmektedir. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, Halaf kültü...
Orta Kalkolitik Çağ:
Bu dönemde, Obeid Kültürü’nün ortaya çıktığı görülmektedir. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde, Halaf kültür öğeleri ile Obeid kültür öğelerinin beraber görüldüğü dönem Halaf-Obeid geçiş dönemi olarak adlandırılmaktadır. Obeid çanak çömleği Anadolu’ya, Güney Mezopotamya’da yaşayan topluluklar tarafından getirilmiştir. Bu topluluklar Doğu Akdeniz’den Doğu Anadolu’ya kadar olan çok geniş bir alanda MÖ 5. bin yılın ilk yarısından, MÖ 4. bin yılın başına kadar uzunan bir sürede yerleşmişler, kendi kültür kimliklerini burada oturanlara kabul ettirmişlerdir. Obeid kültürünün Anadolu dışında, kuzeyde Azerbaycan, doğuda İran, batıda Doğu Akdeniz hatta İç Anadolu, güneyde Umman Körfezi’ne kadar çok geniş bir alana yayıldığı saptanmıştır. Obeid kültürü kendi içinde 4 evreye ayrılmaktadır. Ama bu evrelerin Anadolu’ya uygulanması araştırmaların yetersizliğinden dolayı çok erken ise de, Obeid 3 ve 4. evrelerinin Anadolu ve yakın çevresinde olduğu şimdilik ileri sürülmektedir. Obeid topluluklarının yerleşme düzenleri ile ilgili bilgiler çok azdır. Özellikle Toros Dağları’nın güneyindeki kuşakta, Doğu Anadolu’da çok sayıda Obeid Dönemi yerleşmesi bulunmaktadır. Güneyde yapılan kazılarda Yumuktepe haricinde, Obeid Dönemi tabakalarına çok küçük alanlarda inilmesinden dolayı gerek yerleşim düzenleri gerek mimarileri konusunda bir bilgi edinmek mümkün olamamıştır.
Buna karşılık Doğu Anadolu bu konuda Güneydoğu Anadolu’ya nazaran daha fazla bilgi kazandırmıştır. Tülintepe, büyük bir tahribat sonucunda üstündeki daha geç dönem tabakalarının yokolması ile, Halaf-Obeid geçişi dönemi mimarisini en mükemmel sunan bir yerleşme olma hüviyetini taşımaktadır. Malatya Değirmentepe ve Elazığ Norşuntepe höyüklerinde Obeid Dönemi yerleşiklerinin kerpiç mimaride ne kadar usta olduklarını gösteren dörtgen planlı evler ortaya çıkmıştır. Norşuntepe’ye nazaran daha geniş alanda açılabilen Değirmentepe’de merkezi bir oda çevresinde yer alan çok odalı kanatlardan oluşan, birbirine bitişik yapı birimleri bulunmaktadır. Değirmentepe mimarisi ile Anadolu’daki tüm Obeid mimarisinin aynı planda yapıldığını söylemek olanaksızdır. Anadolu’da bu yerleşmeler dışında büyük bir Obeid merkezinin henüz kazılmamış olması büyük bir eksikliktir. Son yıllarda, Obeid Dönemi anıtsal mimarisini bünyesinde bulunduran Yumuktepe’deki kazıların tekrar başlayışı sevindirici olmuştur. Özellikle Toroslar’ın güneyi, olasılıkla ticari zenginlikten dolayı kuzeye nazaran daha mükemmel mimari verecek durumdadır. Yeni tip çanak çömlekte açık renkli bir kilden, bitki, kum, kireç ve mineral katkılı bir hamur görülmektedir. Hamur, çoğunlukla yeşilimsi, daha az olarak kırmızımsı ve devetüyü renklerdedir. Genellikle elde şekillendirilmiş olan bu mallarda, dönemin sonuna doğru bazı biçimlerin yavaş dönen çark ya da hızlı dönen çarkta yapıldıkları, çanakların içindeki muntazam izlerden anlaşılmaktadır. Kapların yüzeyleri ıslak sıvazlama ile düzeltilmiş, ya da kendi hamurundan yapılmış astarla kaplanmıştır. Farklı renkli kil astar ise çok azdır. Obeid çanak çömlekleri arasındaki boya bezemeli çanak çömlekler ise tıpkı Halaf boyalıları gibi araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bir yerde Obeid kültürünün ağırlık noktası olmuştur. Koyu kahveden siyaha, kahverenginden morumsu kırmızıya kadar değişken renkli mat boya ile bezenen kaplarda şematize bitki, insan ve hayvan figürleri de görülmektedir.
Genelde geometrik motifler hakim bezeme türüdür. Üçgen, dalgalı bantlar, eşkenar dörtgenler, düşey bantlar ve çizgiler, merdiven motifleri bunlar arasında en çok tercih edilenlerdir. Biçimler Halaf kültüründen farklı olarak daha basittir. Sığ tabaklar, derin kaseler, hafif dışa dönük gövdeli kaseler, kısa boyunlu iri çömlekler bulunmaktadır. Emzikli kaplar ise çok azdır. Obeid’lilerin yoğun ticaret yaptıkları, hatta Anadolu yaylalarına yayılmalarında bu ekonomik olayın rol oynadığı kabul edilmektedir. Çok sayıda mühür ve kil topanlar (bulla) üzerindeki mühür baskıları bu ticaretin en canlı belgeleridir. Mühür yüzlerine dinsel ağırlıklı şematize figürler oyulmuştur. Halaf Dönemi’nin geometrik bezemelerinden daha canlı betimlemeler görülmektedir. Hammadde olarak sabun taşı, diorit, serpantin, yarı değerle taşlar kullanılmıştır.
Günlük hayatta kullanılan sürtme taş aletlerde, kendinden önceki dönemlerden farklı aletler pek görülmez. Buna karşılık yontma taş endüstrisinde çakmaktaşı deliciler, burgular, kazıyıcılar, orak-bıçaklar bulunmaktadır. Yumuktepe’nin Obeid Dönemi tabakalarında arsenikli bakırdan yapılmış aletlerin ortaya çıkışı bize bu önemin madenciliğindeki erişkin seviyenin nasıl olduğu hakkında bir fikir vermektedir. Değirmentepe’deki büyük fırınlar ve Norşuntepe’nin antimon, arsenik ve bakır filizleri, maden ergitme fırını ve cüruf parçaları, bu dönemde, Doğu Anadolu’da da artık tunç yapımının denendiğinin göstergesidir. Bazı araştırmacılar Obeid göçerlerinin özellikle Doğu Anadolu’ya bu hammadde ticareti üzerinden girdiklerine işaret etmektedir. Bu göçlerde başka unsurlarında rol oynadığı yadsınamaz. Çünkü göçerler, yalnız Fırat ve Dicle havzalarına değil yaylalara da dağılmıştır. Olasılıkla, başta hammadde kaynaklarına yönelik göç daha sonra devamlı iskana dönüşmüştür. Obeid Dönemi, Anadolu’da henüz bir örneği bulunmasa da anıtsal tapınakları ve sivil mimari örnekleri ile ilk şehirciliğin başladığı dönemdir. Daha önce de vurguladığımız gibi arkeolojik kazıların yetersizliği, şimdilik Mezopotamya için geçerli olan modelin Anadolu için uygun olup olmadığı bilinmemesine yol açmıştır. Obeid topluluklarının tarım, hayvancılık ve avcılık besi ekonomisine dayanan karma bir ekonomi yaşadıkları elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır.
YORUMLAR