osmanlı imparatornu parçalanmaya götürmüş olan sebepleri garp ile ilişkileri etrafında anlatarak osmanlının bu zamanda izledigi dış s...
osmanlı imparatornu parçalanmaya götürmüş olan sebepleri garp ile ilişkileri etrafında anlatarak osmanlının bu zamanda izledigi dış siyaset yazınız
Osmanlı Devletinin Parçalanma Periyodu
Osmanlı Devleti, Dağılma Devri'nde yoğun olarak Avrupalı devletlerle savaşım etmiştir. Rusya, İngiltere ve Fransa'ya karşı denge politikası tatbik eden Osmanlı, böylece ömrünü uzatmıştır.
DAĞILMA DÖNEMİ SİYASİ İLİŞKİLER
1. 1806-1812 OSMANLI RUS VE 1807 OSMANLI İNGİLİZ SAVAŞI
Sebepleri
a. Rusya'nın Balkanlar'da Osmanlılar aleyhine propaganda yapması, Mora ve Ege adalarındaki Rumları kışkırtması.
b. Osmanlı'nın Fransa'nın isteği ile Rus taraftarı olan Eflak ve Boğdan Beylerini görevden alması.
c. İngiltere'nin bu vakada Rusya'yı desteklemesi.
d. Rusya'nın Yedi Ada üstündeki işgalini sürdürmek istemesi.
Rusya, Osmanlı topraklarını işgale başlarken, Osmanlı-Fransız yakınlaşmasını çıkarlarına aykırı bulan İngiltere, Osmanlıdan bağzı isteklerde bulunmuş, bunların reddedilmesi üstüne Rusya'nın safında muharebeye girmiştir.
Cenk esnasında Fransa ikiyüzlü politika izlemiş, Osmanlılar aleyhine Ruslarla Tilsit ve Erfurt görüşmesini yapmıştır. Bu vaziyet Osmanlı Devleti ile İngiltere'yi birbirine yaklaştırmış, iki devlet içinde Kale-i Sultaniye Antlaşması imzalanmıştır. Buna nazaran Boğazların sulh zamanı harp gemilerine kapalı tutulması kabul edilmiştir.
Sonuçlar
a. Ruslarla meydana getirilen savaşı Osmanlı Devleti yitirdi, iki devlet içinde 1812'de Bükreş Antlaşması imzalandı.
DEVAMI :
Osmanlı Devleti'nde duraklama dönemindeki dış nedenler nedir?
Osmanlı Devleti'nin yıkılışındaki ekonomik nedenler nedir?
Osmanlı İmparatorluğu'na ait başkentlerin adları nedir?
Yusuf Akçura'nın Bir Makalesi:
Osmanlı Devletinin Dağılmasında Başlıca Amiller
Osmanlı İmparatorluğunun dağılma devrini XIX. asır iptidasından başlatmak doğru olur. Bu dağılmanın bir sürü amilleri vardır; bu amillerin bizce en mühimleri şunlardır:
1.Garp müverrihlerinin Reformation ve Renaissance dedikleri fikri hareketin. XV. ve XVI. asırlarda. Garpta zuhur edip yayılmış olduğu süre. medeniyetçe Hıristiyan Garba mütefevvik bulunan İslam Şarkın ve onun aksamından bulunan Osmanlı Müslüman topluluğunun başka dillerle konuşup başka mezheplere doğal olarak bulunmasından dolayı. bu harekete iştirak etmemiş olması;
2. Garp kavimlerinin geniş denizlere seferler düzen edip. müstemlekeler elde ederek servet ve marifetlerini arttırdıkları XVI. asırda. Osmanlıların bu Avrupa hareketine tamamen iştirak edememeleri;
3. Rönesans'ın Reformasiyon'un denizaşırı kıt'alara yayılmanın elhasıl yeni kurunu orta kurundan farklı kılan belirgin başlı hareketlerin Avrupa Hıristiyan halkında husule getirmiş olduğu fikri ve bilimsel intibah ile servet artmasından neş'et eden maddi ve içsel tefevvuka umumiyetle İslam Şarkın husus ile Osmanlı aleminin muvaffakıyetle karşı koyacak vasıtalardan yoksun kalması;
4. Büyük devletlerin cümlesi şeklinde çeşitli dinlere mezheplere inanan çeşitli dillerle konuşan bir sürü kavimlere hakim Osmanlı İmparatorluğunun tebaasını maddi içsel tesirlerle uzlaştırarak birleştirmeğe muvaffak olamaması
5. İmparatorluğun çok geniş sahaya yayılmış bulunması merkezi kuvvetin tüm memleketlere kat'i bir denetim yapmasını o zamanki muhabere ve muvasala vasıtalarına nazaran olanak haricine çıkardığından iyi ve muntazam bir idarenin kabil olamaması;
6. Türklerde doğal bir haslet olan salgın ve tevessü arzusunu görkem ve azamet emelini doyum ve gittikçe genişliyen memleketin mu'dil idaresini temin için o zamanki usullerle dahilden toplanan varidatın kifayet etmemesinden naşi harp ve istilaların bir varidat membaı sayılarak. Sonu gelmiyen harplere girişilmesi;
7. Bu mütemadi harplerin devlet bünyesini zaafa uğrattıktan başka barış devirlerinde yönetim ve intizamın bozulmasına bir sebep teşkil etmesi;
8. XVII. asır ortalarından sonrasında harplerin varidat membaı olmaktan ziyade büyük harcamaları mucip olması;
9. XVII. asır sonlarındaki Viyana ricatinden itibaren harp ve barış inisiyatifi bundan böyle Osmanlı Devletinin elinden çıkmış olduğundan komşu devletin ardı arası kesilmiyen taarruzlarına mukabele etmek için hazırlanmak zarureti hasıl olan orduların edilmek lazım gelen harplerin derhal hiçbir varidat temin etmeksizin ama devletin askeri ve tutumsal membalarını çok daraltmağa sebep olması;
10. XVII. ve XVIII. asırların muvaffakıyetsiz harpler ile Devletin önemli varidat temin eden ve ahalisinin ekserisi Hıristiyan olan eyaletlerinden bir bölümü elden çıkmakla birlikte devletin kudret nüfuz onur ve sultasının da çok rahnedar olması;
11.Kanuni Süleyman zamanında temeli atılıp Mahmut I. devrinde vazih ve kat'i bir biçim alan Kapitülasyonlar Osmanlı Devletinin harici ticaretinde Osmanlı tebaasının çok zarar görmelerini bahis olduğu şeklinde Doğu sularında Fransız sancağına daha sonraları Felemenklilere Venediklilere ve İngilizlere verilen imtiyazların da Osmanlı tüccar gemilerinin inkişafına engel teşkil etmesi;
12. Kapitülasyonlarla gayri Müslim Osmanlı tebaasının bir nevi himayesine hak kazandıklarını iddia eden ecnebi devletlerin tesirler ile çeşitli mezheplere mensup Hıristiyan tebaasının hükümet tarafınca idaresinde bazı müşkülatın yüz göstermesi;
13. Osmanlı Devletinin zayıflamasından fırsat bulan ecnebi devletlerinin Kapitülasyonlarda münderiç bir takım maddeleri fazla özgür tefsire başlıyarak {Osmanlı tebaası Hıristiyanları himayeye kalkışıp onları metbu devletlerine karşı itaatsizliğe teşvik etmeleri;
14.Fatih zamanında İstanbul Rum Patrikliğine bahş ve kayra olunan imtiyazları Rum Patrikhanesinin mütemadiyen tevsie emek vermesi ve Hıristiyan tebaanın herhangi tür ve mezhepten olursa olsun cümlesi üstüne pek geniş olan sultasile de iktifa etmiyerek adli yönetimsel ve hatta siyasal hususlarda daha geniş iddialara kalkışması;
15.Rum Patrikhanesinin gölgesi altında üreyip artan Fenerli Rum Beylerinin çok kez Osmanlı Devletinin harici siyasetinde ve mali işlerinde önemli mevkiler tutaral{bu kudret ve nüfuzlarını bazan Osmanlı menafiine münafi bir surette kullanmaları;
16. -Harplerin mağlubiyetle kapanmasından dolayı iktisaden alettevali zararlara uğrıyan Osmanlı içtimai heyetinde husLıle gelen hoşnutsuzluk ve aaaebzübün ve idarei hükümette tutumsal sıkıntılardan naşi gittikçe artan suiistimallerin neticesi olarak hükümetle ahali içinde imtizaç ve ahengin eksilmesi; alelhusus hıristiyan tebaanın gerek dahili sıkıntılar gerekse harici propagandalar tesirile Osmanlı camiasından ayrılmak emel ve arzularının kuvvetlenmesi nihayet bunların fiili hareketlere dahi kalkışmaları;
17. -Osmanlı devletinin siyasal adli ve yönetimsel teşkilatının esaslarından birisi olan İslam şeriatinin süre ve mekana nazaran terakki ve tekamül ettirilememesinden naşi devleti ve içinde bulunan kavimleri idareden güçsüz kalması;
18. -Gerek merkezde gerekse vilayetlerde adaleti tevzi ve saltanatı temsil eden makamların şeriata ve kanuna muğayir aaafi hareketlerinin artması ve binnetice zulmün irtikap ve irtişanın meydan alması;
19. -Şeriat esaslarına nazaran tanzim olunan mektep ve medreselerin XVII. asırdan itibaren garpta gelişim eden özgür ulumu benimsiyemediğinden dolayı Müslüman Osmanlıların uygar tekamüllerine kafi derecede hizmet edememesi hatta bu mektep ve medreselerin XV. ve XVI. asırlarda bulunmuş olduğu seviyeden aşağı düşerek ilim ve marifetçe Osmanlıların Garbe nazaran geri kalmalarına sebep olması;
20. Garpte Rönesanstan sonrasında üniversiteler şu demek oluyor ki medreseler mütemadi terakki ve gelişim ettikten ve dini alakalardan yavaş yavaş sıyrılmağa yüz tuttuktan başka bununla birlikte uzmanlık mektepleri örneğin harbin usul ve kaidelerini gemilerin inşasını top ve tüfek yapım ve istimalini istihkam hafir ve tanzimini öğreten mektepler açılmış iken Osmanlı memleketlerinde ve umumiyetle şarkta XVIII. asır sonlarına kadar bu şekilde teşebbüslerin derhal asla vaki olmaması;
21.Harplerde muvaffakıyetsizliklerin idarede aaaebzüplerin maliyede sıkıntıların adliyede adaletsizliklerin hükümdarlarda zaf ve aczin ulum ve maarifte inhitatın doğal bir neticesi olmak suretiyle cehil ve taassubun hakim mevkie geçmesi ve her nevi teceddüt ve terakkiye mümanaat edebilecek bir kuvvete malik olması;
22. XVIII. asırda buğu kuvvetinin ve buharlı makine ler imalinin garpte keşfolunarak xıx. asır başlarından itibaren Garpte servetin aaaayüt ve temerküze başlaması ve bu suretle Garbin Şarka karşı korkulu bir tutumsal tefevvuk kazanması; nihayet Garpte büyük endüstri sermayesinin ve buharlı büyük sanayiin mütemadiyen inkişafı esnasında şarkın minik ana para ve endüstri seviyesinden yükselemiyerek ana para ve endüstri sahasında şu demek oluyor ki siyasal ve içtimai yaşamın ruhu demek olan bir sahada şarkın garpten çok geriye kalması.
Yukarda sayılan amiller bir devletin inhitat ve inkırazına kafi gelebilecek illetlerdir. Osmanlı Devleti tüm bu illetlerle malul olmasına karşın. XVIII. asırdan sonrasında dahi mütemadi küçülmek ve zayıflamakla birlikte bir buçuk asır kadar daha yaşıyabilmiş ve inkıraz sıralarında bu devletin esas unsuru olan Türklüğün harikulade hayatiyeti parçalanarak dağılmış imparatorluğun içinden taze ve kavi bir devletin doğmasına kifayet etmiştir.
Yusuf Akçura
Kaynak: Osmanlı Devletinin Dağılma Devri (XVII. VE IX asırlarda) TTK Yayınları
Osmanlı Devletinin Dağılmasında Başlıca Amiller
1.Garp müverrihlerinin Reformation ve Renaissance dedikleri fikri hareketin. XV. ve XVI. asırlarda. Garpta zuhur edip yayılmış olduğu süre. medeniyetçe Hıristiyan Garba mütefevvik bulunan İslam Şarkın ve onun aksamından bulunan Osmanlı Müslüman topluluğunun başka dillerle konuşup başka mezheplere doğal olarak bulunmasından dolayı. bu harekete iştirak etmemiş olması;
2. Garp kavimlerinin geniş denizlere seferler düzen edip. müstemlekeler elde ederek servet ve marifetlerini arttırdıkları XVI. asırda. Osmanlıların bu Avrupa hareketine tamamen iştirak edememeleri;
3. Rönesans'ın Reformasiyon'un denizaşırı kıt'alara yayılmanın elhasıl yeni kurunu orta kurundan farklı kılan belirgin başlı hareketlerin Avrupa Hıristiyan halkında husule getirmiş olduğu fikri ve bilimsel intibah ile servet artmasından neş'et eden maddi ve içsel tefevvuka umumiyetle İslam Şarkın husus ile Osmanlı aleminin muvaffakıyetle karşı koyacak vasıtalardan yoksun kalması;
4. Büyük devletlerin cümlesi şeklinde çeşitli dinlere mezheplere inanan çeşitli dillerle konuşan bir sürü kavimlere hakim Osmanlı İmparatorluğunun tebaasını maddi içsel tesirlerle uzlaştırarak birleştirmeğe muvaffak olamaması
5. İmparatorluğun çok geniş sahaya yayılmış bulunması merkezi kuvvetin tüm memleketlere kat'i bir denetim yapmasını o zamanki muhabere ve muvasala vasıtalarına nazaran olanak haricine çıkardığından iyi ve muntazam bir idarenin kabil olamaması;
6. Türklerde doğal bir haslet olan salgın ve tevessü arzusunu görkem ve azamet emelini doyum ve gittikçe genişliyen memleketin mu'dil idaresini temin için o zamanki usullerle dahilden toplanan varidatın kifayet etmemesinden naşi harp ve istilaların bir varidat membaı sayılarak. Sonu gelmiyen harplere girişilmesi;
7. Bu mütemadi harplerin devlet bünyesini zaafa uğrattıktan başka barış devirlerinde yönetim ve intizamın bozulmasına bir sebep teşkil etmesi;
8. XVII. asır ortalarından sonrasında harplerin varidat membaı olmaktan ziyade büyük harcamaları mucip olması;
9. XVII. asır sonlarındaki Viyana ricatinden itibaren harp ve barış inisiyatifi bundan böyle Osmanlı Devletinin elinden çıkmış olduğundan komşu devletin ardı arası kesilmiyen taarruzlarına mukabele etmek için hazırlanmak zarureti hasıl olan orduların edilmek lazım gelen harplerin derhal hiçbir varidat temin etmeksizin ama devletin askeri ve tutumsal membalarını çok daraltmağa sebep olması;
10. XVII. ve XVIII. asırların muvaffakıyetsiz harpler ile Devletin önemli varidat temin eden ve ahalisinin ekserisi Hıristiyan olan eyaletlerinden bir bölümü elden çıkmakla birlikte devletin kudret nüfuz onur ve sultasının da çok rahnedar olması;
11.Kanuni Süleyman zamanında temeli atılıp Mahmut I. devrinde vazih ve kat'i bir biçim alan Kapitülasyonlar Osmanlı Devletinin harici ticaretinde Osmanlı tebaasının çok zarar görmelerini bahis olduğu şeklinde Doğu sularında Fransız sancağına daha sonraları Felemenklilere Venediklilere ve İngilizlere verilen imtiyazların da Osmanlı tüccar gemilerinin inkişafına engel teşkil etmesi;
12. Kapitülasyonlarla gayri Müslim Osmanlı tebaasının bir nevi himayesine hak kazandıklarını iddia eden ecnebi devletlerin tesirler ile çeşitli mezheplere mensup Hıristiyan tebaasının hükümet tarafınca idaresinde bazı müşkülatın yüz göstermesi;
13. Osmanlı Devletinin zayıflamasından fırsat bulan ecnebi devletlerinin Kapitülasyonlarda münderiç bir takım maddeleri fazla özgür tefsire başlıyarak {Osmanlı tebaası Hıristiyanları himayeye kalkışıp onları metbu devletlerine karşı itaatsizliğe teşvik etmeleri;
14.Fatih zamanında İstanbul Rum Patrikliğine bahş ve kayra olunan imtiyazları Rum Patrikhanesinin mütemadiyen tevsie emek vermesi ve Hıristiyan tebaanın herhangi tür ve mezhepten olursa olsun cümlesi üstüne pek geniş olan sultasile de iktifa etmiyerek adli yönetimsel ve hatta siyasal hususlarda daha geniş iddialara kalkışması;
15.Rum Patrikhanesinin gölgesi altında üreyip artan Fenerli Rum Beylerinin çok kez Osmanlı Devletinin harici siyasetinde ve mali işlerinde önemli mevkiler tutaral{bu kudret ve nüfuzlarını bazan Osmanlı menafiine münafi bir surette kullanmaları;
16. -Harplerin mağlubiyetle kapanmasından dolayı iktisaden alettevali zararlara uğrıyan Osmanlı içtimai heyetinde husLıle gelen hoşnutsuzluk ve aaaebzübün ve idarei hükümette tutumsal sıkıntılardan naşi gittikçe artan suiistimallerin neticesi olarak hükümetle ahali içinde imtizaç ve ahengin eksilmesi; alelhusus hıristiyan tebaanın gerek dahili sıkıntılar gerekse harici propagandalar tesirile Osmanlı camiasından ayrılmak emel ve arzularının kuvvetlenmesi nihayet bunların fiili hareketlere dahi kalkışmaları;
17. -Osmanlı devletinin siyasal adli ve yönetimsel teşkilatının esaslarından birisi olan İslam şeriatinin süre ve mekana nazaran terakki ve tekamül ettirilememesinden naşi devleti ve içinde bulunan kavimleri idareden güçsüz kalması;
18. -Gerek merkezde gerekse vilayetlerde adaleti tevzi ve saltanatı temsil eden makamların şeriata ve kanuna muğayir aaafi hareketlerinin artması ve binnetice zulmün irtikap ve irtişanın meydan alması;
19. -Şeriat esaslarına nazaran tanzim olunan mektep ve medreselerin XVII. asırdan itibaren garpta gelişim eden özgür ulumu benimsiyemediğinden dolayı Müslüman Osmanlıların uygar tekamüllerine kafi derecede hizmet edememesi hatta bu mektep ve medreselerin XV. ve XVI. asırlarda bulunmuş olduğu seviyeden aşağı düşerek ilim ve marifetçe Osmanlıların Garbe nazaran geri kalmalarına sebep olması;
20. Garpte Rönesanstan sonrasında üniversiteler şu demek oluyor ki medreseler mütemadi terakki ve gelişim ettikten ve dini alakalardan yavaş yavaş sıyrılmağa yüz tuttuktan başka bununla birlikte uzmanlık mektepleri örneğin harbin usul ve kaidelerini gemilerin inşasını top ve tüfek yapım ve istimalini istihkam hafir ve tanzimini öğreten mektepler açılmış iken Osmanlı memleketlerinde ve umumiyetle şarkta XVIII. asır sonlarına kadar bu şekilde teşebbüslerin derhal asla vaki olmaması;
21.Harplerde muvaffakıyetsizliklerin idarede aaaebzüplerin maliyede sıkıntıların adliyede adaletsizliklerin hükümdarlarda zaf ve aczin ulum ve maarifte inhitatın doğal bir neticesi olmak suretiyle cehil ve taassubun hakim mevkie geçmesi ve her nevi teceddüt ve terakkiye mümanaat edebilecek bir kuvvete malik olması;
22. XVIII. asırda buğu kuvvetinin ve buharlı makine ler imalinin garpte keşfolunarak xıx. asır başlarından itibaren Garpte servetin aaaayüt ve temerküze başlaması ve bu suretle Garbin Şarka karşı korkulu bir tutumsal tefevvuk kazanması; nihayet Garpte büyük endüstri sermayesinin ve buharlı büyük sanayiin mütemadiyen inkişafı esnasında şarkın minik ana para ve endüstri seviyesinden yükselemiyerek ana para ve endüstri sahasında şu demek oluyor ki siyasal ve içtimai yaşamın ruhu demek olan bir sahada şarkın garpten çok geriye kalması.
Yukarda sayılan amiller bir devletin inhitat ve inkırazına kafi gelebilecek illetlerdir. Osmanlı Devleti tüm bu illetlerle malul olmasına karşın. XVIII. asırdan sonrasında dahi mütemadi küçülmek ve zayıflamakla birlikte bir buçuk asır kadar daha yaşıyabilmiş ve inkıraz sıralarında bu devletin esas unsuru olan Türklüğün harikulade hayatiyeti parçalanarak dağılmış imparatorluğun içinden taze ve kavi bir devletin doğmasına kifayet etmiştir.
Yusuf Akçura
Kaynak: Osmanlı Devletinin Dağılma Devri (XVII. VE IX asırlarda) TTK Yayınları
OSMANLI DEVLETİ'NİN DAĞILMASI Berlin Antlaşması'ndan sonrasında Osmanlı Devleti dağılma sürecine girmiştir. Balkanlarda yaşayan ulusların bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları ve arkasından Rusya ile meydana getirilen harp neticesinde imzalanan antlaşmalarla Osmanlı Devleti o görkemli devirlerini aramaktaydı. Rusya'nın Akdeniz'e açılması ihtimalini öne devam eden İngilizler Kıbrıs'ı işgal etti. Osmanlı Devleti toprak mülkiyeti kendisinde kalmak şartı ile talibi geçici olarak İngiltere'ye devretti.
Fransa, Cezayir'e yerleştikten sonrasında gözünü Tunus'a dikmişti. Berlin Konferansı'nda aramış olduğu fırsatı eline geçiren Fransa, Tunus'u işgal etti. Osmanlı Devleti'nin Protestosu netice vermedi. Fransızların Tunus'u işgal etmeleri üstüne İngilizler de harekete geçti.
1869 senesinde Süveyş Kanalının açılması Mısır'ın Jeopolitik konumunu artırmıştı. Bu vaziyet Mısır üstündeki İngiliz ve Fransız rekabetini hızlandırdı. Mısır Hıdivi İsmail Paşa Mısır'ı iyi yönetim edemiyor ekonomik problemler halkın Avrupalı tüccarların işyerlerine saldırmalarına yol açıyordu. Bu gelişimleri bahane eden İngiltere Mısır'ı işgal etti (1882).
Yunanistan'ın bağımsızlık kazanmasından sonrasında Giritli Rumlar Yunanistan'a bağlanmak istedi. Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmedi. Çıkan isyan bastırıldı. Yunanistan'ın Girit'e asker çıkarması üstüne Osmanlı Devleti Yunanistan'a harp açtı. Teselya bölgesinde meydana getirilen harpte, Gazi Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı Kuvvetleri Yunanlıları bozguna uğrattı (1897). Avrupalı devletlerin araya girmesiyle bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma ile Girit'e muhtariyet verildi. 1908 senesinde Yunanistan talibi tekrardan işgal etti. Balkan Savaşlarından sonrasında Girit tamamıyla elimizden çıktı.
Bosna-Hersek'in idaresi Berlin Antlaşmasıyla geçici olarak Avusturya'ya verilmişti. Sultan İkinci Abdülhamid'in İkinci Meşrutiyeti duyuru etmesinden sonrasında yaşanmış olan karışıklıklar sonunda Avusturya bu bölgeyi resmen topraklarına kattı. Osmanlı Devleti Yeni Pazar sancağı bizde kalmak şartı ile bu durumu kabul etmek mecburiyetinde bırakıldı (1908).
Berlin Antlaşmasıyla üç mıntıkaya ayrılan Bulgaristan Prenslik haline gelmiş Şark Rumeli ve Makedonya ıslahat yapılmak şartıyla Osmanlı Devleti'nde kalmıştı. 1885'de Şark Rumeli'de isyanlar çıktı. Bulgaristan Şark Rumeliyi Kendisine bağladığını duyuru etti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonrasında Bulgaristan bağımsızlığına kavuştu ve Şark Rumeli'yi de içine alan bir Bulgaristan Krallığı kuruldu (1908).
Fransa, Cezayir'e yerleştikten sonrasında gözünü Tunus'a dikmişti. Berlin Konferansı'nda aramış olduğu fırsatı eline geçiren Fransa, Tunus'u işgal etti. Osmanlı Devleti'nin Protestosu netice vermedi. Fransızların Tunus'u işgal etmeleri üstüne İngilizler de harekete geçti.
1869 senesinde Süveyş Kanalının açılması Mısır'ın Jeopolitik konumunu artırmıştı. Bu vaziyet Mısır üstündeki İngiliz ve Fransız rekabetini hızlandırdı. Mısır Hıdivi İsmail Paşa Mısır'ı iyi yönetim edemiyor ekonomik problemler halkın Avrupalı tüccarların işyerlerine saldırmalarına yol açıyordu. Bu gelişimleri bahane eden İngiltere Mısır'ı işgal etti (1882).
Yunanistan'ın bağımsızlık kazanmasından sonrasında Giritli Rumlar Yunanistan'a bağlanmak istedi. Osmanlı Devleti bu durumu kabul etmedi. Çıkan isyan bastırıldı. Yunanistan'ın Girit'e asker çıkarması üstüne Osmanlı Devleti Yunanistan'a harp açtı. Teselya bölgesinde meydana getirilen harpte, Gazi Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı Kuvvetleri Yunanlıları bozguna uğrattı (1897). Avrupalı devletlerin araya girmesiyle bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşma ile Girit'e muhtariyet verildi. 1908 senesinde Yunanistan talibi tekrardan işgal etti. Balkan Savaşlarından sonrasında Girit tamamıyla elimizden çıktı.
Bosna-Hersek'in idaresi Berlin Antlaşmasıyla geçici olarak Avusturya'ya verilmişti. Sultan İkinci Abdülhamid'in İkinci Meşrutiyeti duyuru etmesinden sonrasında yaşanmış olan karışıklıklar sonunda Avusturya bu bölgeyi resmen topraklarına kattı. Osmanlı Devleti Yeni Pazar sancağı bizde kalmak şartı ile bu durumu kabul etmek mecburiyetinde bırakıldı (1908).
Berlin Antlaşmasıyla üç mıntıkaya ayrılan Bulgaristan Prenslik haline gelmiş Şark Rumeli ve Makedonya ıslahat yapılmak şartıyla Osmanlı Devleti'nde kalmıştı. 1885'de Şark Rumeli'de isyanlar çıktı. Bulgaristan Şark Rumeliyi Kendisine bağladığını duyuru etti. II. Meşrutiyet'in ilanından sonrasında Bulgaristan bağımsızlığına kavuştu ve Şark Rumeli'yi de içine alan bir Bulgaristan Krallığı kuruldu (1908).
Bu bildiri 'en iyi yanıt' seçilmiştir.
Osmanlı Devleti, Dağılma Devri'nde yoğun olarak Avrupalı devletlerle savaşım etmiştir. Rusya, İngiltere ve Fransa'ya karşı denge politikası tatbik eden Osmanlı, böylece ömrünü uzatmıştır.
DAĞILMA DÖNEMİ SİYASİ İLİŞKİLER
1. 1806-1812 OSMANLI RUS VE 1807 OSMANLI İNGİLİZ SAVAŞI
Sebepleri
a. Rusya'nın Balkanlar'da Osmanlılar aleyhine propaganda yapması, Mora ve Ege adalarındaki Rumları kışkırtması.
b. Osmanlı'nın Fransa'nın isteği ile Rus taraftarı olan Eflak ve Boğdan Beylerini görevden alması.
c. İngiltere'nin bu vakada Rusya'yı desteklemesi.
d. Rusya'nın Yedi Ada üstündeki işgalini sürdürmek istemesi.
Rusya, Osmanlı topraklarını işgale başlarken, Osmanlı-Fransız yakınlaşmasını çıkarlarına aykırı bulan İngiltere, Osmanlıdan bağzı isteklerde bulunmuş, bunların reddedilmesi üstüne Rusya'nın safında muharebeye girmiştir.
Cenk esnasında Fransa ikiyüzlü politika izlemiş, Osmanlılar aleyhine Ruslarla Tilsit ve Erfurt görüşmesini yapmıştır. Bu vaziyet Osmanlı Devleti ile İngiltere'yi birbirine yaklaştırmış, iki devlet içinde Kale-i Sultaniye Antlaşması imzalanmıştır. Buna nazaran Boğazların sulh zamanı harp gemilerine kapalı tutulması kabul edilmiştir.
Sonuçlar
a. Ruslarla meydana getirilen savaşı Osmanlı Devleti yitirdi, iki devlet içinde 1812'de Bükreş Antlaşması imzalandı.
DEVAMI :
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN ÇÖKüŞ NEDENLERİ
İÇ NEDENLER
1 Ilk başlarda devletin kuruluşunda itici bir güç olarak kullanılmış olan din faktörü yorum farklılığı sebebiyle daha sonraları yıkılışta mühim bir etkiye haiz olmuştur. Bilhassa ULEMA adıyla ortaya çıkan din adamları sınıfı batıdaki Katolik kilisesi şeklinde hareket etmiştir. Bu vaziyet devleti tüm alanlarda bilhassa eğitim faaliyetinde bir yıkılışa götürmüştür.
2 Devleti yöneten kadrolar ilk başlarda Türk kadrolardan oluşuyordu. Fatih'ten sonrasında devşirme sistemiyle kul adamlar kullanılmaya başlanınca milletle devlet içinde kopukluklar kafa göstermiştir.
3 Ilk başlarda olan gelir fazlalığı daha sonraki dönemde türlü nedenlerle azalınca iktisat oldukça bozulmuştur. Iktisat bozulunca toprak sistemi bozuldu. Nüfus artışı sebebiyle ve toprak düzeninin bozulmasıyla göçler başladı. Bu vaziyet iç güvenliği oldukça negatif etkilemiştir.
4 Celali Ayaklanmaları, Anadolu insanı ilk başlarda devletle hiçbir problemi olmadığından rahat yaşıyordu. Ama toprak düzeninin bozulması sonucu halk üstüne yüklenen vergiler artınca halk ya toprağı terk etmiş ya da çevredeki köylülerin birleşmesiyle ayaklanma yolunu seçmiştir. Bu vaziyet Anadolu'nun kan gölü haline gelmesine niçin oldu.
5 Sufi Ayaklanmaları, Devlet bir süre önce medreselerinde okuyan öğrencileri öğrenimleri bitince görevlendirebilirken talebe sayısının artışıyla her öğrenciye iş bulamaz hale ulaşınca mezun olan öğrenciler köylülerle birleşerek ayaklanma yapmaya başladılar. Bu ayaklanmalara sufi ayaklanmaları denir.
DIŞ NEDENLER
1 Avrupa'da ortaçağın bitmesiyle mühim bir gelişme yaşandı. Rönesans ve Reformla Avrupa dünya uygarlığının yeni lokomotifi haline gelmiş ve teknoloji üretmeye adım atmıştır. Doğudan getirilen barut, saat, kağıt, pusula, basımevi daha da geliştirilerek büyük bir gelişme gösterilmiştir.
DEVAMI :
İÇ NEDENLER
1 Ilk başlarda devletin kuruluşunda itici bir güç olarak kullanılmış olan din faktörü yorum farklılığı sebebiyle daha sonraları yıkılışta mühim bir etkiye haiz olmuştur. Bilhassa ULEMA adıyla ortaya çıkan din adamları sınıfı batıdaki Katolik kilisesi şeklinde hareket etmiştir. Bu vaziyet devleti tüm alanlarda bilhassa eğitim faaliyetinde bir yıkılışa götürmüştür.
2 Devleti yöneten kadrolar ilk başlarda Türk kadrolardan oluşuyordu. Fatih'ten sonrasında devşirme sistemiyle kul adamlar kullanılmaya başlanınca milletle devlet içinde kopukluklar kafa göstermiştir.
3 Ilk başlarda olan gelir fazlalığı daha sonraki dönemde türlü nedenlerle azalınca iktisat oldukça bozulmuştur. Iktisat bozulunca toprak sistemi bozuldu. Nüfus artışı sebebiyle ve toprak düzeninin bozulmasıyla göçler başladı. Bu vaziyet iç güvenliği oldukça negatif etkilemiştir.
4 Celali Ayaklanmaları, Anadolu insanı ilk başlarda devletle hiçbir problemi olmadığından rahat yaşıyordu. Ama toprak düzeninin bozulması sonucu halk üstüne yüklenen vergiler artınca halk ya toprağı terk etmiş ya da çevredeki köylülerin birleşmesiyle ayaklanma yolunu seçmiştir. Bu vaziyet Anadolu'nun kan gölü haline gelmesine niçin oldu.
5 Sufi Ayaklanmaları, Devlet bir süre önce medreselerinde okuyan öğrencileri öğrenimleri bitince görevlendirebilirken talebe sayısının artışıyla her öğrenciye iş bulamaz hale ulaşınca mezun olan öğrenciler köylülerle birleşerek ayaklanma yapmaya başladılar. Bu ayaklanmalara sufi ayaklanmaları denir.
DIŞ NEDENLER
1 Avrupa'da ortaçağın bitmesiyle mühim bir gelişme yaşandı. Rönesans ve Reformla Avrupa dünya uygarlığının yeni lokomotifi haline gelmiş ve teknoloji üretmeye adım atmıştır. Doğudan getirilen barut, saat, kağıt, pusula, basımevi daha da geliştirilerek büyük bir gelişme gösterilmiştir.
DEVAMI :
Osmanlı Devleti'nde duraklama dönemindeki dış nedenler nedir?
Osmanlı Devleti'nin yıkılışındaki ekonomik nedenler nedir?
Osmanlı İmparatorluğu'na ait başkentlerin adları nedir?
YORUMLAR