ÖTMEK gçz. f. 1. Kuşlar böcekler sözko- nusuysa, değişik tonda sesler çıkarmak: Kanaryanız çok güzel ötüyor. Ötelerde öten ağustosb...
ÖTMEK gçz. f.
1. Kuşlar böcekler sözko- nusuysa, değişik tonda sesler çıkarmak: Kanaryanız çok güzel ötüyor. Ötelerde öten ağustosböceklerinin sesleri duyuluyordu.
2. Boru, düdük vb. sözkonusuy- sa, üflendiğinde ses çıkarmak: Bu düdüğü ne kadar üflersen üfle ötmüyor
3. Bir yer sözkonusuysa, yankı ya da yankılı ses vermek; çınlamak: Kubbede öten sesler.
4. Arg. Aptalca, anlam ifade etmeyen, boş sözler söylemek.
5. Arg. Sarhoş bir kimse sözkonusuysa, kusmak.
6. Arg. Bir kimse söz konusuysa, baskı altında bildiklerini anlatmak: Öt bakalım, o gece neler oldu?
*Müz. Kimi çalgılardan söz ederken, kendine özgü bir ses vermek.
* ötüşmek işt. f. Kuş, böcek vb. öten hayvanlardan söz ederken, hep beraber ya da karşılıklı ötmek.
* öttürmek ettirg f. 1. Kuş, horoz vb.
1. Kuşlar böcekler sözko- nusuysa, değişik tonda sesler çıkarmak: Kanaryanız çok güzel ötüyor. Ötelerde öten ağustosböceklerinin sesleri duyuluyordu.
2. Boru, düdük vb. sözkonusuy- sa, üflendiğinde ses çıkarmak: Bu düdüğü ne kadar üflersen üfle ötmüyor
3. Bir yer sözkonusuysa, yankı ya da yankılı ses vermek; çınlamak: Kubbede öten sesler.
4. Arg. Aptalca, anlam ifade etmeyen, boş sözler söylemek.
5. Arg. Sarhoş bir kimse sözkonusuysa, kusmak.
6. Arg. Bir kimse söz konusuysa, baskı altında bildiklerini anlatmak: Öt bakalım, o gece neler oldu?
*Müz. Kimi çalgılardan söz ederken, kendine özgü bir ses vermek.
* ötüşmek işt. f. Kuş, böcek vb. öten hayvanlardan söz ederken, hep beraber ya da karşılıklı ötmek.
* öttürmek ettirg f. 1. Kuş, horoz vb.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR