PERDAHLAMAK g. f. 1. Bir şeyi perdahlamak, onu parlatmak. 2. Sakalı perdahlamak, satalı ikinci kez tersinden tıraş etmek. 3. Arg. B...
PERDAHLAMAK g. f.
1. Bir şeyi perdahlamak, onu parlatmak.
2. Sakalı perdahlamak, satalı ikinci kez tersinden tıraş etmek.
3. Arg. Bir kimseyi perdahlamak, onu süslü sözlerle kandırmaya çalışmak; bir kimseye küfretmek.
*Deric. Derilere, parlatma bıçağı ya da makineleriyle son parlaklığını vermek,
*inş. Perdah kalemiyle bir silmenin, bir heykelin yüzeyim işlemek.
*Müc. Değerli bir taş üzerindeki yontma izlerini uygun bir çarkla, ya da bir maden üzerindeki eğe izlerini tur aletiyle silmek.
* perdahlanmak edilg. f. Perdahlamak eylemine konu olmak.
1. Bir şeyi perdahlamak, onu parlatmak.
2. Sakalı perdahlamak, satalı ikinci kez tersinden tıraş etmek.
3. Arg. Bir kimseyi perdahlamak, onu süslü sözlerle kandırmaya çalışmak; bir kimseye küfretmek.
*Deric. Derilere, parlatma bıçağı ya da makineleriyle son parlaklığını vermek,
*inş. Perdah kalemiyle bir silmenin, bir heykelin yüzeyim işlemek.
*Müc. Değerli bir taş üzerindeki yontma izlerini uygun bir çarkla, ya da bir maden üzerindeki eğe izlerini tur aletiyle silmek.
* perdahlanmak edilg. f. Perdahlamak eylemine konu olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR