Cenup ABD ülkelerinden Peru’nun zamanı ile ilgili genel bilgilerin yer almış olduğu yazımız. Francisco Pizarro, 1527’de Peru kıyılarına çı...
Cenup ABD ülkelerinden Peru’nun zamanı ile ilgili genel bilgilerin yer almış olduğu yazımız.
Francisco Pizarro, 1527’de Peru kıyılarına çıktığında, Latin ABD’nın en ileri uygarlıklarından biriyle karşılaştı. Başkenti Cuzco olan İnka İmparatorluğu, bir yüzyıl öncesinde günümüzdeki Peru, Şimal Arjantin toprakları üstünde yayılmıştı. Lima, kısa sürede İspanyol sömürgeciliğinin Latin ABD’daki merkezlerinden birisi durumuna geldi. Peru, 1824’te, Ayacucho Meydan Savaşı’nın arkasından bağımsızlığını kazanmıştır. Peru’nun bağımsızlığını güvence altına alan orduların başlangıcında Arjantinli Jose de San Martin ve Simon Bolivar şeklinde yabancı komutanlar vardı.
Bağımsızlığı izleyen yüzyıl süresince, ülke, başlangıcında askeri önderlerin bulunmuş olduğu bir takım diktatörlüklerle yönetildi. Pasifik Savaşı’nda (1879-1883), Şili’ye yenik düşmesi üstüne, hem nitrat madenlerini, hem de cenup eyaletlerini yitirdi. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonrasında ortaya çıkan köklü bir düzeltim hareketi, egemen tutucu çevreler tarafınca engellendi. Bu çekişmeler sebebiyle demokrasi, 1895 -1980 içinde sık sık kesintiye uğradı. Dış satımdaki gelişme, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da sürdü. Kentleşme hızlandı, 1968’de devlet yönetimine çok fazla sol eğilimli subaylar el koydu. Köklü bir toprak reformu gerçekleştirildi. Birbirini izleyen devletleştirme yöntemleriyle yönetim güçlendirildi. Fakat, “Peru Devrimi” bir çok yönleriyle başarısızlığa uğradı.
Ordunun çok fazla sol kanadının önderi olan Reis Juan Velasco Alvarado’nun (1968-1975) 1973’te hastalanması bunda mühim bir rol oynadıysa da temelde yatan niçin, politik çekişmelerdi. 1970’te yaşanmış olan büyük deprem (50 bin ölü, 100 binlerce yaralı) ve internasyonal petrol bunalımı (1973), ekonomiyi açmaza soktu. Başbakan General Francisco Merales Bermudez, kansız bir darbeyle başkanlığı ele geçirdi. Temmuz 1980’de, tekrardan çok partili parlamenter demokratik düzene dönüldü. 12 yıl ilkin bir askeri darbeyle devrilen eski Reis Belaunde Terry tekrardan devlet başkanı seçildi. Reformist bir sağcı olan Belaunde Terry Internasyonal Para Fonu’nun (IMF) yönlendirmesiyle tipik bir liberal iktisat politikası izlemeye başladı. Bir sürü kamu tutumsal kuruluşu özelleştirildi. Türlü alanlarda uygulanan parasal devlet desteği kaldırıldı. Endüstrileşme gözardı edilerek, ekonomik gelişme, bilhassa maden ve petrol dış satımına dayandırıldı; yabancı ana para özendirildi.
1982’de, Peru, hususi bankalara borcu en fazlaca artan Latin Amerikan ülkeleri içinde üçüncü sıraya terfi etti. Belaunde, izlediği ekonomik politikanın, halkta büyük tepki yaratması üstüne, Parlamentoda’ki çoğunluğuna yaslanarak hükümete istediği şeklinde yasa gücünde kararname çıkartma yetkisi sağlamış oldu. 1985’deki başkanlık seçimlerini, ABD Devrimi İçin Halkın Birliği’nin 35 yaşındaki talibi Alan Garcia Perez kazanmıştır. Peru’nun dış borçlarını ödemeyi askıya aldığını açıkladı. Peru üç ay sonrasında moratoryum duyuru etti.
Alan Garcia’nın tek sıkıntısı dış borçlar değildi. Tırmanan enflasyon ve işsizlikte odaklanan problemler da yeni yönetimi sıkıştırıyordu. İç politikadan meydana gelen iki büyük sorundan birisi, Aydınlık Yol Örgütü’ne bağlı teröristlerin, Garcia’nın seçilmesiyle beraber artırdıkları silahlı eylemler ve sabotajlar; ötekisi, bu gelişmeler karşısında orduda kıpırdanmaların başlaması ve politize olması. 1986 Temmuzunda, Lima’da tam Toplumcu Enternasyonal’in toplanmasının arifesinde bir cezaevinde Aydınlık Yol üyesi mahkumların başlattıkları ayaklanmanın, son aşama kanlı bir şekilde bastırılması, Garcia’yı çok zor durumda bıraktı. Askeri cezaevindeki ayaklanmanın bastırılmasında 60’tan fazla tutuklu öldürüldü.
1988’e gelindiğinde, iki senedir uygulanan muhteşem vaziyet resmen kalkmakla beraber, fiilen sürmekteydi. Aydınlık Yol’un eylemlerinde de somut bir azalma gözlenmezken, iktisat, yüksek enflasyon ve işsizlik hala bir açmaz içindeydi. Ekonomik ve politik konjüktürde, 1989’da da bir farklılık gözlenmedi. Enflasyon % 300’lerde seyrederken; kurbanlarının sayısı 15 bini aşan Aydınlık Yol Örgütü’ne tepki olarak sağda yeni bir terör örgütü dünyaya geldi: Rodrigo Franco Komandoları.
Kasım 1989’da meydana getirilen belediye ve yönetim birimleri meclisleri seçimleri, ünlü romancı M.Vargas Llosa liderliğindeki FREDEMO’nun (Demokratik Cephe) güçlendiğini ortaya koydu. Fakat, iki turda (Mart, Haziran 1990) sonuçlanan başkanlık seçiminde, Vargas Llosa, Japon kökenli bağımsız aday Alberto Fujimori karşısında yitirdi. Merkez solun desteğiyle seçilen Fujimori, temmuzda göreve başlar başlamaz, enflasyonu düşürmek amacıyla petrol ve temel gereksinim maddelerine yüksek oranlı zamlar yapmış oldu. Bunun üstüne, ülkede yağmalama vakaları başladı, Fujimori’ye, Aydınlık Yol tarafınca başarısız bir suikast girişiminde bulunulmuş oldu (Eylül 1990). Aydınlık Yol Örgütü’nün 1997’de bir çok ay süreyle Japonya Büyükelçiliği’ni basıp içerdekileri rehin almasıyla başlamış olan fiil, dünya kamuoyunun büyük ilgisini çekti. Peru güvenlik güçleri düzenlemiş olduğu bir operasyonda teröristlerin yakalanmasıyla fiil son buldu. Alberto Fujimori 1995’te ikinci kez devlet başkanı seçildi.
Gümüzde Peu’da Başkanlık görevini Ollanta Humala sürdürrken başbakanlık görevini ise Pedro Cateriano devam ettirmektedir.
YORUMLAR