pir isim (pi:ri) Farsça p³r 1 . Yaşlı, koca, ihtiyar kimse: "Ak sakallı pir, bunları söyleyerek sırra kadem basmış....
pir
isim (pi:ri) Farsça p³r
1 . Yaşlı, koca, ihtiyar kimse:
2 . Bir tarikat veya sanatın kurucusu:
"Büyük Itri'ye eskiler derler / Bizim öz mu*****izin piri."- Y. K. Beyatlı.
3 . zarf Adamakıllı, iyice:
"Bir söyledi ama pir söyledi."- .
4 . mecaz Herhangi bir konuda, bir meslekte deneyim kazanmış, eskimiş kimse, guru.
Pir Sultan Abdal
Pelinsu Pir
Rüyada Pir Görmek
Pir
İslam Ansiklopedisi
Kelime olarak yaşlı, ihtiyar anlamlarına gelir. Önemli tasavvuf terimlerinden olup, tarikat kurucuları ile tarikatların önde gelenlerini ifade eder. Mevleviliğin piri Mevlânâ, Bektaşiliğin piri Hacı Bektaşi Veli'dir.
İslam Ansiklopedisi
Pir
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Yaşlı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir zanaatın, bir mesleğin kurucusu, söz konusu işi ilk yapan kişi için kullanılmıştır. Bir işin ustasına, o işi en iyi yapana ya da bir zanaatla uğraşanların reisine de pir denilmiştir. Günümüzde de, özellikle el sanatlarında, bu anlamda geçer. Edebiyatta ise tarikat kurucusu, bir tarikatın ulusu anlamında kullanılmıştır. Örneğin, Bektaşîliğin piri Hacı Bektaş Veli; Mevlevîliğin piri Mevlâna'dır.
MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Yaşlı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde bir zanaatın, bir mesleğin kurucusu, söz konusu işi ilk yapan kişi için kullanılmıştır. Bir işin ustasına, o işi en iyi yapana ya da bir zanaatla uğraşanların reisine de pir denilmiştir. Günümüzde de, özellikle el sanatlarında, bu anlamda geçer. Edebiyatta ise tarikat kurucusu, bir tarikatın ulusu anlamında kullanılmıştır. Örneğin, Bektaşîliğin piri Hacı Bektaş Veli; Mevlevîliğin piri Mevlâna'dır.
Pir
Pir, (Farsça: (پیر) pir, "ihtiyar, yaşlı, koca"), tarikat kurucusu mutasavvıf. Tarikat pirinin tekkesi tarikat üyeleri için büyük önem taşır. Genellikle pirin türbesi ile iç içe olan bu tekkelere pir evi, pir makamı, huzur-ı pir gibi adlar verilir. Bazı tarikatlarda pirden sonra gelen mutasavvıflara pir-i sani (ikinci pir) denir.
Büyük tarikat pirleri tasavvufi nitelikleri, temsil ettikleri tasavvufi haller bakımından birbirinden ayrılırlar. Örneğin Ahmed er-Rıfai keramet ve fütüvvette, Abdülkadir Geylani tasavvuf ve imdatta, Ebu'l-Hasan eş-Şazeli ilim ve varidatta, Ahmed Bedevi sevgi ve acımada, İbrahim Desuki kerem ve cömertlikte, Mevlânâ Celaleddin Rumi aşk ve sevgide, Muhyiddin Arabi irfan ve olgunlukta, Sühreverdi gizlenme ve yoklukta, Necmeddin Kübra vecd ve cezbede öne çıkan pirlerdir.
Melametiye-Hamzaviyede kutb ve gavs da denen pir, Melamiliğin yaşayan en büyük temsilcisi, büyük şeyhidir. Bu tarikatta irşad yalnızca pirin hakkıdır. Pir dilerse doğrudan, dilerse irşad izni verdiği rehberler ve kalbebakıcı denen kişiler aracılığı ile istedikleri irşad eder, tarikata alır. Melamilikte hilafet ve icazet olmadığı için her dönemde yalnız bir şeyh (pir) bulunur.
Tasavvufa dayalı bir meslek örgütlenmesi olan ahilikte pir, belli bir mesleğin kurucusu olduğu kabul edilen peygamberdir. Hemen her peygamber bir mesleğin piri sayılır. Buna göre Adem çiftçilerin, Nuh peygamber tacilerin, İsa gezginlerin, Muhammed bahçıvan ve tacirlerin, Şit halaçların, İdris terzi ve yazı ustalarının, Salih devecilerin, İbrahim sütçü ve marangozların, İsmail avcıların, İshak çobanların, Zülkifl fırıncıların, Lût tarihçilerin, üzeyr bağcıların, İlyas dokumacıların, Davud zırh ustalarının, Yunus balıkçıların piri kabul edilir.
Pir, (Farsça: (پیر) pir, "ihtiyar, yaşlı, koca"), tarikat kurucusu mutasavvıf. Tarikat pirinin tekkesi tarikat üyeleri için büyük önem taşır. Genellikle pirin türbesi ile iç içe olan bu tekkelere pir evi, pir makamı, huzur-ı pir gibi adlar verilir. Bazı tarikatlarda pirden sonra gelen mutasavvıflara pir-i sani (ikinci pir) denir.
Büyük tarikat pirleri tasavvufi nitelikleri, temsil ettikleri tasavvufi haller bakımından birbirinden ayrılırlar. Örneğin Ahmed er-Rıfai keramet ve fütüvvette, Abdülkadir Geylani tasavvuf ve imdatta, Ebu'l-Hasan eş-Şazeli ilim ve varidatta, Ahmed Bedevi sevgi ve acımada, İbrahim Desuki kerem ve cömertlikte, Mevlânâ Celaleddin Rumi aşk ve sevgide, Muhyiddin Arabi irfan ve olgunlukta, Sühreverdi gizlenme ve yoklukta, Necmeddin Kübra vecd ve cezbede öne çıkan pirlerdir.
Melametiye-Hamzaviyede kutb ve gavs da denen pir, Melamiliğin yaşayan en büyük temsilcisi, büyük şeyhidir. Bu tarikatta irşad yalnızca pirin hakkıdır. Pir dilerse doğrudan, dilerse irşad izni verdiği rehberler ve kalbebakıcı denen kişiler aracılığı ile istedikleri irşad eder, tarikata alır. Melamilikte hilafet ve icazet olmadığı için her dönemde yalnız bir şeyh (pir) bulunur.
Tasavvufa dayalı bir meslek örgütlenmesi olan ahilikte pir, belli bir mesleğin kurucusu olduğu kabul edilen peygamberdir. Hemen her peygamber bir mesleğin piri sayılır. Buna göre Adem çiftçilerin, Nuh peygamber tacilerin, İsa gezginlerin, Muhammed bahçıvan ve tacirlerin, Şit halaçların, İdris terzi ve yazı ustalarının, Salih devecilerin, İbrahim sütçü ve marangozların, İsmail avcıların, İshak çobanların, Zülkifl fırıncıların, Lût tarihçilerin, üzeyr bağcıların, İlyas dokumacıların, Davud zırh ustalarının, Yunus balıkçıların piri kabul edilir.
PİR a. (fars. pir).
1. Esk. ihtiyar, yaşlı, koca: "Reyinle eder zemini teshir / Gerdun -ı kühen dedikleri şir" (Nedim, XVIII. yy.).
2. Bir tarikatı kuran, bir sanatın, bir mesleğin kurucusu olan kimse.
3. Bir şeyin piri, belirtilen işte çok uzun yıllardır çalışan, büyük bir deneyimi, ustalığı olan kimse: O, bu işin piridir.
4. Pir aşkına, piryoluna, bir ülkü uğrunda hiçbir karşılık beklemeden gerçek bir sevgi ve inançla: Gece gündüz demeden pir aşkına çalışıyordu.| Pir ola, “yaşa, varol" anlamında şaka yollu söylenen beğenme sözü.
*Esk. Pir ü berna, yaşlı ve genç, herkes: "Kim varsa vatanda pir ü bernâ i Hep gitmeyi eyliyortemennâ"(A. H. Tarhan). || Pir ü pak -» PİRüPAK. || Pir-i aşk, aşkta usta olan, aşk ustası: "Pir-i aşka kulluk et cânâne cân etsin seni" (Niyazi-i Mısri, XVII. yy.). || Pir-i fani, yaşlı ve zayıf kimse. || Pir-i felek, Dünya; Satürn. || Pir-i harabat, yaşlı meyhaneci, dünya tutkularından el çekmiş kimse; doğru yolu gösteren. || Pir-i Ke nan, Hz. Yakup. || Pir-i kuhen, yaşlı, kocamış. || Pir-i serendib, Hz. Âdem.
*Ed. Piri mugan (zerdüşt dininden olanların piri), divan şiirinde meyhaneci, âşıklara doğru yolu gösteren kimse, mürşit. ( MUGAN.) j| Pirzen (yaşlı kadın, kocakarı), divan şiirinde insanın başına kötü işler açan felek; soğuğu yüzünden istenmeyen kış mevsimi. (Pire-zen de denir.)
*Esk. ask. Osmanlılar'ın düşman bölgelerinde ele geçirdikleri yaşlı erkek esirlere verdikleri ad.
*Tasav. Tarikat kurucusu, yayıcısı ya da önderi. (Bk. ansikl. böl.)
* be. Bir + fiil + pir + fiil (aynı fiil), eylemin şiddetini ve gücünü vurgular: Bir konuştu, pir konuştu. Bir söyledi, pir söyledi.
*ANSİKL. Tasavvuf inancına göre, Tanrı yoluna koyulmuş olan pir, kendisi dinsel yönden tehlikeli ve yanlış yolları bildiği gibi, müritlerine de bildiren, onları koruyan, doğru yolu bulmalarına ve o yolda ilerlemelerine yardımcı olan kişidir. Bu nedenle ona yol gösterici anlamına mürşit de denir. Pir, hem kendisi Tanrı bilgisine ulaşmış (arifi billah). Tanrı sevgisini kazanmış kişidir, hem de bu makamlara başkalarının da ulaşmasına öncülük eder; bu nedenle bir anlamda Hz. Peygamber'in vekili sayılır. Her tarikatın bir piri vardır ve tarikatlar çoğunlukla adlarını pirlerinin ad ya da unvanlarından, lakaplarından alırlar (örn. mevleviliğin piri Mevlana Celalettin Rumi, bektaşiliğin piri Hacı Bektaş Veli, bayramiliğin Hacı Bayram Veli'dir). Bazı tarikatlarda (örn. halvetilik) tarikat kurucusuna piri evvel (ilk pir), tarikatın yayılmasını sağlayana da piri sani (ikinci pir) denir.
Eski İran edebiyatında şarap ateşe, meyhane de ateşin yakıldığı yere (ateşgede) benzetilmiş; bu anlayışın etkisiyle tasavvufta tanrısal ateşin tutuştuğu feyiz yeri olan tekkeye meyhane ya da ateşgede, dergâhta tanrısal aşkı sunan mürşide de piri mugan denilmiştir
Eski fütüvvet kurumunda esnaf loncalarından her birine bir velinin öncülük ettiğine inanılır ve ona “pir" denirdi (örn. demircilerin piri Davut, terzilerin piri ise id- ris peygamber olarak kabul edilir).
1. Esk. ihtiyar, yaşlı, koca: "Reyinle eder zemini teshir / Gerdun -ı kühen dedikleri şir" (Nedim, XVIII. yy.).
2. Bir tarikatı kuran, bir sanatın, bir mesleğin kurucusu olan kimse.
3. Bir şeyin piri, belirtilen işte çok uzun yıllardır çalışan, büyük bir deneyimi, ustalığı olan kimse: O, bu işin piridir.
4. Pir aşkına, piryoluna, bir ülkü uğrunda hiçbir karşılık beklemeden gerçek bir sevgi ve inançla: Gece gündüz demeden pir aşkına çalışıyordu.| Pir ola, “yaşa, varol" anlamında şaka yollu söylenen beğenme sözü.
*Esk. Pir ü berna, yaşlı ve genç, herkes: "Kim varsa vatanda pir ü bernâ i Hep gitmeyi eyliyortemennâ"(A. H. Tarhan). || Pir ü pak -» PİRüPAK. || Pir-i aşk, aşkta usta olan, aşk ustası: "Pir-i aşka kulluk et cânâne cân etsin seni" (Niyazi-i Mısri, XVII. yy.). || Pir-i fani, yaşlı ve zayıf kimse. || Pir-i felek, Dünya; Satürn. || Pir-i harabat, yaşlı meyhaneci, dünya tutkularından el çekmiş kimse; doğru yolu gösteren. || Pir-i Ke nan, Hz. Yakup. || Pir-i kuhen, yaşlı, kocamış. || Pir-i serendib, Hz. Âdem.
*Ed. Piri mugan (zerdüşt dininden olanların piri), divan şiirinde meyhaneci, âşıklara doğru yolu gösteren kimse, mürşit. ( MUGAN.) j| Pirzen (yaşlı kadın, kocakarı), divan şiirinde insanın başına kötü işler açan felek; soğuğu yüzünden istenmeyen kış mevsimi. (Pire-zen de denir.)
*Esk. ask. Osmanlılar'ın düşman bölgelerinde ele geçirdikleri yaşlı erkek esirlere verdikleri ad.
*Tasav. Tarikat kurucusu, yayıcısı ya da önderi. (Bk. ansikl. böl.)
* be. Bir + fiil + pir + fiil (aynı fiil), eylemin şiddetini ve gücünü vurgular: Bir konuştu, pir konuştu. Bir söyledi, pir söyledi.
*ANSİKL. Tasavvuf inancına göre, Tanrı yoluna koyulmuş olan pir, kendisi dinsel yönden tehlikeli ve yanlış yolları bildiği gibi, müritlerine de bildiren, onları koruyan, doğru yolu bulmalarına ve o yolda ilerlemelerine yardımcı olan kişidir. Bu nedenle ona yol gösterici anlamına mürşit de denir. Pir, hem kendisi Tanrı bilgisine ulaşmış (arifi billah). Tanrı sevgisini kazanmış kişidir, hem de bu makamlara başkalarının da ulaşmasına öncülük eder; bu nedenle bir anlamda Hz. Peygamber'in vekili sayılır. Her tarikatın bir piri vardır ve tarikatlar çoğunlukla adlarını pirlerinin ad ya da unvanlarından, lakaplarından alırlar (örn. mevleviliğin piri Mevlana Celalettin Rumi, bektaşiliğin piri Hacı Bektaş Veli, bayramiliğin Hacı Bayram Veli'dir). Bazı tarikatlarda (örn. halvetilik) tarikat kurucusuna piri evvel (ilk pir), tarikatın yayılmasını sağlayana da piri sani (ikinci pir) denir.
Eski İran edebiyatında şarap ateşe, meyhane de ateşin yakıldığı yere (ateşgede) benzetilmiş; bu anlayışın etkisiyle tasavvufta tanrısal ateşin tutuştuğu feyiz yeri olan tekkeye meyhane ya da ateşgede, dergâhta tanrısal aşkı sunan mürşide de piri mugan denilmiştir
Eski fütüvvet kurumunda esnaf loncalarından her birine bir velinin öncülük ettiğine inanılır ve ona “pir" denirdi (örn. demircilerin piri Davut, terzilerin piri ise id- ris peygamber olarak kabul edilir).
Kaynak: Büyük Larousse
Pir Sultan Abdal
Pelinsu Pir
Rüyada Pir Görmek
YORUMLAR