piyasa isim (piya'sa) İtalyanca piazza 1 . Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar: "Şimdi de pazar,...
piyasa
isim (piya'sa) İtalyanca piazza
1 . Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar:
2 . Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme:
"Kahvenin önünden dört beş kere daha geçer, akşam piyasasını yapardım."- S. F. Abasıyanık.
3 . Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat:
"Sonbaharda, yakında açılacak tütün piyasasının haberleriyle ümitlenir, tasalanır, yüzleri bir gün gülerse beş gün kederli kalırdı."- N. Cumalı.
4 . ekonomi Arz ve talebin karşılaştığı alan.
5 . Ortalık:
"Bunlardan bir kısmı bugün piyasada alaturka çalgıcılığın en ileri gelenlerindendir."- O. C. Kaygılı.
Piyasa
Açık Piyasa İşlemleri (APİ)
Spot Piyasa
PİYASA a. (ital. pıazza'dan).
1. Bir ticaret alanının tümünü kapsayan alışveriş işlemleri; Tütün piyasası. Kelepir otomobil piyasası.
2. Bazı ürünlerin ticaretinin yapıldığı kent ya da ülke: Londra başta gelen mali piyasalardan biridir.
3. Bir ürünü satın alan ya da satın alma gücü olan müşterilerin tümü gibi düşünülen bir ülke, bir'topluluk; pazar: Bir piyasayı ele geçirmek. Brezilya piyasası.
4. Bir ürünün potansiyel alıcısı olarak düşünülen herhangi bir halk kesimi; bir malın sürüm alanı; pazar: Bu tür malın piyasası yok.
5. Belli bir etkinliğin sürdürüldüğü alan: Edebiyat piyasası.
6. Eğlenmek amacıyla bir yol üzerinde bir aşağı bir yukarı gezinme.
7. Piyasa etmek, bir yerde gidip gelmek, gezinmek, dolaşmak: işten çıkan memurlar kasabanın bu caddesinde piyasa ederler. || Piyasa işi, sıradan, hiçbir özelliği olmayan, kalitesiz iş || Piyasaya çıkmak, ortaya çıkmak, satışa sunulmak. || Piyasaya düşmek, sözkonusu aranılan bir malsa, bollaşmak, çok bulunur olmak; bir kadınsa, kötü yola düşmek.
*Bank, ve Bors. Banka dışı piyasa, eskiden emisyon kuruntunun (Merkez bankası) ıskonto oranlarına göre daha düşük oranlar üzerinden sağlam' ticari senetlerin değiştirildiği piyasa; günümüzde, reeskont bankalarının, merkez bankasının aracılığı olmaksızın, kendi hesaplarına yaptıkları takas işlemleri. (Türkiye'de reeskont işlemleri uygulamada daha çok Merkez bankası'yla yapılmaktadır.) || Kesin satıştı piyasa, teminatın kayıtsız ve şartsız olarak yapılmasını gerektiren piyasa. || Mali piyasa, sermaye piyasası ve para piyasasını içeren uzun ve kısa vadeli fon alışverişlerinin yapıldığı piyasa. (Bu piyasalarda tasarruf sahipleri, yatırımcılar, bankalar, aracı kurumlar, borsalar ve öteki ilgili kuruluşlar bulunur.) || Opsiyonlu piyasa, alıcıyla satıcı arasında varılan anlaşmanın yerine getirilmesi ya da getirilmemesine ilişkin seçim yapma olanağı tanıyan piyasa. || Para piyasası, kısa vadeli fon arz edenlerle fon talep edenlerin bir araya geldikleri piyasa. (Geniş anlamda, bankaların toplayabilecekleri tüm kısa vadeli ların oluşturduğu piyasa; teknik anlamda ise bankaların verdikleri kredileri kendilerini yeniden finanse etmek amacıyla- mobilize etmelerine yarayan piyasa.) [Bk. ansikl. böl.] || Peşin ödemeli piyasa, günün kuru üzerinden ve satış bedeli ile satılan menkul kıymetlerin ya da malların hemen ödenmesi ya da teslim edilmesi koşuluyla yapılan satış. || Primli piyasa, tarafların, miktarı önceden kararlaştırılmış bir primin ödenmesi karşılığında, satışı iptal etmelerine ya da devretmelerine olanak tanıyan piyasa. || Besmi piyasa, borsa acentalarının ya da bu acentaların aracılığıyla özel kişilerin borsada resmen kote edilmiş menkul kıymetleri alıp sattıkları yer. || Şartlı piyasa, alıcıya ya da satıcıya seçme olanağı tanıyan vadeli borsa alım satımlarının tümü. || Vadeli piyasa, ancak belirlenmiş bir vadenin bitiminde bedeli ödenmek ve teslim edilmek koşuluyla menkul kıymet ya da mal satışı. (Bu, genellikle hayali bir piyasadır, çünkü teslim ya da ödeme yapılmasını isteyebilecek taraflar genellikle kur farklarını göz önüne alarak işi tasfiye ederler.)
*Bors. Piyasa tablosu, mali analizciler tarafından kullanılan ve menkul kıymet plasmanlarının riziko artış derecesini gösteren tablo. (Bu, rizikolu plasmanın verimi, rizi- kosuz plasmanlara oranla normalde daha yüksek bir verim sağlaması gereken çok rizikolu aktifler üstüne bilgileri içeren bir tablodur.)
*Ed. Piyasa romanı - HALK ROMANI.
*El sant. Piyasaya çalışmak - TüCCAR'A ÇALIŞMAK.
*ikt. Arz ve talebin karşı karşıya geldikleri kuramsal yer. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa araştırması, belli bir ürünün ya da bir iktisadi etkinlik dalının ya da hatta bir ülkenin ürünlerinin sürüm alanlarıyla ilgili tahminlere dayanan inceleme. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa değeri - RAYİÇ DEĞERtfPİ- yasa dışı, ticari üretim alanı içinde yer almayan ve özellikle aileler ve küçük topluluklar tarafından yürütülen iktisadi etkinliklerin tümü. || Piyasa ekonomisi, doğal mekanizmaların, her türlü tekel ya da devlet müdahalesi dışında, tek başına arz ve talep arasında sürekli bir denge sağlamaya yöneldikleri örgütlenme sistemi. || Piyasa fiyatı, bir malın piyasaya arz edilen miktarıyla o maldan talep edilen miktarını birbirine eşit kılan fiyat. || Mali piyasa, bir menkul değerler borsası ve çeşitli bankaları olan kent; böyle bir kentteki borsa acentalarıyla bankerlerin tümü. || Ticari piyasa, bir emtia borsası olan kent. || Uluslararası mali piyasa, uluslararası finans akımlarının buluştuğu ve finans kuruluşları aracılığıyla yeni bir dağıtıma tabi tutulduğu yer (Bir yerin uluslararası mali piyasa olması için, sermayeleri kendine çekebilmesi ve onlara yatırım olanakları sağlaması gerekir.)
*Tic. Piyasa tepkisi, bir işletmenin satışlarını artırmak için aldığı çeşitli önlemler karşısında müşterilerin gösterdikleri davranış.
*Topbil. iş piyasası, bir bölgede, bir ülkede ya da bir etkinlik alanında iş arzı ile talebinin durumu. (Bk. ansikl. böl. iş topbil.)
*ANSİKL. Bank. Para piyasası. Bu, başlangıçta, bankaların günlük trezoröri fazlalıklarını ve açıklarını aralarında takas etmek amacıyla oluşturdukları bir piyasaydı. Önceleri, çok kısa vadeli işlemler yapan para piyasası, zamanla genişleyerek uzun vadeli işlemleri de kapsamına aldı. Ödünç verme işlemi eğer 24 saatlik bir süre için yapılmışsa, buna uygulanan faiz oranına “günlük faiz oramâ€; bir aylık bir süre için yapıldığında uygulanacak faiz oranına da "aylık faiz oram†denir.
Türkiye'de, reeskont, ıskonto ve faiz oranlarını saptamak Türkiye Cumhuriyet merkez bankası'nın (TCMB) görevidir. Banka, bazı koşulların yerine getirilmesi kaydıyla, bankalarca ıskonto edilmiş senetleri reeskonta kabul ederek ya da bankaların verdikleri senetler karşılığında avans vererek onlara sağlayabilir. 1970'te, TCMB yasası'nda yapılan bir değişiklikle Banka'ya, orta vadeli reeskont ve avans işlemleri yapma yetkisi tanınarak önemli bir değişiklik getirilmiştir; buna göre Merkez bankası, bankalar tarafından verilen vadelerine en çok sekiz yıl kalmış olan senetleri kabul edebilmekte ya da karşılığında avans verebilmektedir. Merkez bankası, reeskont kredilerinin limitini değiştirerek bankaların plasman hacimlerinin, reeskont oranlarını değiştirerek de kredi hacminin daralıp genişlemesini sağlayarak bunları, para politikasının etkin bir aracı olarak kullanabilmektedir.
* Para piyasasında örgütleniş biçimi. Para piyasasında işlem yapmasına izin verilen kuruluşlardan bazıları yapıca ödünç verici niteliktedir: etkinlikleri fon toplamaktan oluşan kuruluşlar bu sınıfa girer (Emekli sandığı, Toplu konut fonu; teşvik ve yatırım kredileri açan çeşitli devlet ve kamu kuruluşları). Bazıları da yapıca ö- dünç alıcı niteliktedir: orta ve uzun vadeli krediler veren bankalar halk mevduatı toplamaya yetkili olmayan kredili satış ya da finansal kiralama (leasing) işlemlerinde uzmanlaşmış finans kuruluşları. Bankalar, genellikle, kimi zaman ödünç verici, kimi zaman da ödünç alıcıdırlar, yani iki işlemi birden, ama farklı sürelerde olmak üzere yaparlar.
Para piyasası, borsa piyasasından farklı olarak, belirli bir yerde bulunmaz; her iş günü sonunda arz ve taleplerin telefon ya da teleksle karşılaştırılması yoluyla işler.
* Para piyasasının etkinliği. Para piyasasında yapılan işlemler, kararlaştırılmış bir fiyat üzerinden (yani taraflar arasında serbestçe saptanan bir faiz oranına göre) gerçekleştirilen yakın ya da uzak vadeli likidite değişimlerinden oluşur. Gerçekte, sermaye devirlerine genellikle -güvenlik sağlamak amacıyla- bir alacak devri (geçici ya da kesin) eşlik eder. Bu alacaklara “senet" ya da "kıymetli evrak" denir. Bu güvencelerin niteliği (1. sınıf senetler ve 2. sınıf senetler), ikrazın süresiyle birlikte, işleme uygulanan koşulları da belirler.
Para piyasası işlemlerinin çeşitli biçimleri bulunur: senet alım satımları, röpor yapılması (bankaların, gereksinim
leri dolayısıyla ellerindeki senetlerin bir bölümünü kısa bir süre için başkasına devretmesi), bir muhabir banka hesabına salt bir kayıt geçirilmesi vb. Uzun süre en çok kullanılan işlem biçimini oluşturmuş olan röpor işlemi, belirli bir süre sonra yeniden satın almak kaydıyla yapılan bir satıştan başka bir şey değildir.
ilke olarak, para piyasalarında faiz oranları, serbest pazarlık koşulları altında, arz ve talep yasasına göre oluşur. Böylece para piyasası, faiz oranlarının düzenlendiği bir merkezdir; faiz oranlarında önceden görülemeyecek değişikliklere karşı güvence sağlar.
*Merkez bankasının müdahaleleri. Emisyon kurumu, değişik müdahale biçimleriyle, her zaman, para piyasasının faiz oranları üzerinde etkili olabilir. Faiz oranlarında bir yükselişi önlemek için, bankaların emrine ek sermayeler sunar. Tersineyse, istikraza olarak piyasaya girer. Para piyasasının Merkez bankasına olan bu bağımlılığı, rezervler oluşturma zorunluluğuyla daha da güçlendirilir. Bunun sonucunda, para piyasası tümüyle Merkez bankasının istikrazcısı durumuna gelir.
Emisyon kurumunun müdahaleleri başlıca üç biçimde olur: reeskont kurumlan aracılığıyla günü gününe yapılan işlemler yoluyla; devlet ya da özel kesim tahvillerinin kesin atımlarıyla; son olarak da, devlet ya da özel kesim tahvillerinin röpor olarak yatırılması biçiminde.
Para piyasası, bir ulusun mali hayatında önemli bir rol oynar. Para piyasası, yabancı piyasaların etkisinden uzak kalamaz, çünkü bankaların uluslararası etkinlikleri, karşılıklı para piyasalarına ve kambiyo kurlarına bağlı birtakım koşullarla kambiyo piyasasında trezoröri işlemlerine girişmelerine olanak sağlar. Bunun için, Merkez bankası, iç para piyasasındaki faiz oranlarını dilediği düzeyde tutmakta her zaman serbest değildir. Bunlar, çok yüksek ya da çok düşük saptandığında, istenmeyen kısa dönem sermaye girişlerinin ya da çıkışlarının özendirilmesi tehlikesi doğar.
*ikt. Kuramsal bakımdan kusursuz bir piyasada ancak tek bir fiyatın oluşması gerekir. Bu durum da üç koşulu zorunlu kılar:
1. yerde birlik, çünkü, ayrı yerlerde bulunan iki piyasada, aynı ürün için aynı anda iki ayrı fiyat oluşabilir, (iki yer ancak aralarında yeterince sıkı ilişki bulunursa, başka deyişle en ufak bir fiyat farkı hemen birinden ötekine arz ve talep transferine yol açarsa ve böylece uygulamada bir fiyat eşitliği gerçekleşirse aynı piyasanın parçaları sayılabilirler.) Yer birliği, her alıcı ya da satıcının, uygulanan fiyat hakkında tam bir bilgiye sahip olmasını sağlar;
2. zamanda birlik, çünkü, aynı ürünün iki ayrı zamanda iki ayrı fiyatı olabilir. Alıcı ve satıcılar tarafından öngörülen fiyat değişiklikleri, erken ya da geç alım ve satımlara yol açabilir. Eğer bu farklı anlar birbirine yeterince yakınsa, bu erken ya da geç alım ve satımlar kurlarda bir eşitlenme doğurur ve böylece zamanda birlik gerçekleşir;
3. üründe birlik, çünkü, aynı yerde ve aynı anda, birbirinin eşi olmayan iki malın fiyatları farklı olabilir. ürün birliği, yalnızca nesnel bir birlik (aynı öz niteliklerine sahip olma) değil, aynı zamanda psikolojik bir birlik olmalıdır (hiçbir alıcının, belli bir satıcının malını yeğlemesi için özel bir nedeni olmamalıdır). Alıcı yalnızca fiyata bakarak karar vermeli ve böylece en ufak bir fiyat farkı, derhal talebin bir satıcıdan başka birine kaymasına yol açmalıdır.
Kuşkusuz, gerçekte kusursuz (tam) bir piyasa yoktur; ancak az ya da çok kusurlu somut piyasalar vardır. Bazı piyasalar, kusursuzluğa (tamlığa) olabildiğince yaklaşık birjtiçimde örgütlenmiştir (kıymetler borsası, emtia borsası gibi). Başka bazı örgütlü piyasalar ise, buralarda alınıp satılan ürünlerin türdeş olmaması nedeniyle çok kusurlu olmakla birlikte, arz ve taleplerindeki yoğunluk yine de bunları kusursuzluğa yaklaştırır (örgütlenmiş besin maddeleri piyasaları, merkezi haller).
Piyasaları, onları oluşturan farklı somut yerler arasındaki bağlılık derecesine, yani arz ve taleplerin bir yerden başka bir yere transferindeki kolaylık derecesine göre de sınıflandırabiliriz (örneğin, mahalle piyasası, İstanbul piyasası, Türkiye piyasası ve dünya piyasası zorunlu olarak aynı fiyatları uygulamazlar, çünkü alan genişledikçe transferler daha güçlükle yapılır).
Çağımızda piyasalar, rekabetin işlemesini önleyen olaylara göre de sınıflandırılmaktadır: tekelci piyasa ya da oligopol piyasa, tekelci rekabet piyasası, monopson piyasa, çift yanlı tekelci piyasa; vb.
* Piyasa araştırması. Bu araştırmaların amacı, üretimi tüketicilerin taleplerine uydurmaktır. Burada sözkonusu olan şey, piyasaların giderek daha çok bölümlere ayrıldığı bir ticaret dünyasında, işletmenin erişmeyi amaçladığı müşteri kitlesini “hedef†olarak almak ve buna isabetle ulaşmak için bazı niceliksel (potansiyel müşterilerin sayısı, yaş gruplarına, toplum ve meslek kategorilerine göre dağılışı; yeri yurdu; alım gücü; rekabet vb.) ve niteliksel (zevkler, özleyişler, satın alma davranışları vb.) ölçütler kullanmaktadır. Bu araştırmalarda, ya daha önceden var olan bazı verilere (firma içi [satış istatistikleri] ya da firma dışı [meslek odalarının istatistikleri, genel ekonomik ve demografik veriler] belgeler), ya da en başta anket ve örnekleme yoluyla olmak üzere, özel olarak toplanmış verilere dayanan çözümleme yöntemleri kullanılır.
*iş topbil. iş piyasası. Arz ve talep yasasına bağlı olan bu kavram, gerek işveren, gerekse işçi olarak eşit haklara sahip bireyler arasında bir rekabet serbestliği içerir. Bu görüş, konunun uzmanlarını, birbirine karşıt iki tip toplum ayrımı yapmaya götürmüştür; bunlardan biri iş piyasasının gerçekten var olduğu liberal toplum, öteki de herkesin yerinin bürokratik planlama yoluyla belirlendiği ve bu nedenle de iş piyasasının gerekli olmaktan çıktığı sosyalist toplumdur.
Gerçekte sosyalist ekonomide de iş piyasası biçimleri vardır. Örneğin, bütün sosyalist ülkelerde farklı etkinlik dalları (metalürji, tekstil, inşaat, vb.) arasında, eşit nitelikli işçiler için, önemli ücret farkları bulunduğu görülür. Bu farklar genellikle Batıdaki kadar belirgin olmasa da aynı yönde gelişir (öncü sanayiler, kimya ve metalürjide ücretler, tekstil ya da besin sanayisindekilere oranla daha yüksektir).
Öte yandan, liberal toplumda kuramsal olarak düşünüldüğü biçimde bir iş piyasası yoktur. Bu toplumda bir iş piyasası değil, birbirinden büyük ölçüde bağımsız çeşitli istihdam yolları vardır. Örneğin, işçilerin milliyetleri, onların şu ya da bu mesleğe alınmalarında rol oynar; nitekim, Fransa'da Türkler, Mauritiuslular ve PakistanlIlar genellikle kaçak olarak konfeksiyonculukta; afrikalı zencilerse temizlik, taşıma, depolama ve bulaşıkçılıkta çalıştırılırlar. Öte yandan, bunların sayısını sınırlayan ya da rekabeti ortadan kaldırıcı hukuki önlemler alınmasını zorunlu kılan bazı ücretli kategorileri de iş piyasasında ortaya çıkmaktadır. Son olarak çeşitli istihdam havzalarında genç işsizlerin durumuyla ilgili araştırmalar, birbirine paralel birçok şebeke ve örgütün, istihdam arayışında piyasanın serbest bir biçimde işlemesini engellediğini ortaya çıkarmıştır.
1. Bir ticaret alanının tümünü kapsayan alışveriş işlemleri; Tütün piyasası. Kelepir otomobil piyasası.
2. Bazı ürünlerin ticaretinin yapıldığı kent ya da ülke: Londra başta gelen mali piyasalardan biridir.
3. Bir ürünü satın alan ya da satın alma gücü olan müşterilerin tümü gibi düşünülen bir ülke, bir'topluluk; pazar: Bir piyasayı ele geçirmek. Brezilya piyasası.
4. Bir ürünün potansiyel alıcısı olarak düşünülen herhangi bir halk kesimi; bir malın sürüm alanı; pazar: Bu tür malın piyasası yok.
5. Belli bir etkinliğin sürdürüldüğü alan: Edebiyat piyasası.
6. Eğlenmek amacıyla bir yol üzerinde bir aşağı bir yukarı gezinme.
7. Piyasa etmek, bir yerde gidip gelmek, gezinmek, dolaşmak: işten çıkan memurlar kasabanın bu caddesinde piyasa ederler. || Piyasa işi, sıradan, hiçbir özelliği olmayan, kalitesiz iş || Piyasaya çıkmak, ortaya çıkmak, satışa sunulmak. || Piyasaya düşmek, sözkonusu aranılan bir malsa, bollaşmak, çok bulunur olmak; bir kadınsa, kötü yola düşmek.
*Bank, ve Bors. Banka dışı piyasa, eskiden emisyon kuruntunun (Merkez bankası) ıskonto oranlarına göre daha düşük oranlar üzerinden sağlam' ticari senetlerin değiştirildiği piyasa; günümüzde, reeskont bankalarının, merkez bankasının aracılığı olmaksızın, kendi hesaplarına yaptıkları takas işlemleri. (Türkiye'de reeskont işlemleri uygulamada daha çok Merkez bankası'yla yapılmaktadır.) || Kesin satıştı piyasa, teminatın kayıtsız ve şartsız olarak yapılmasını gerektiren piyasa. || Mali piyasa, sermaye piyasası ve para piyasasını içeren uzun ve kısa vadeli fon alışverişlerinin yapıldığı piyasa. (Bu piyasalarda tasarruf sahipleri, yatırımcılar, bankalar, aracı kurumlar, borsalar ve öteki ilgili kuruluşlar bulunur.) || Opsiyonlu piyasa, alıcıyla satıcı arasında varılan anlaşmanın yerine getirilmesi ya da getirilmemesine ilişkin seçim yapma olanağı tanıyan piyasa. || Para piyasası, kısa vadeli fon arz edenlerle fon talep edenlerin bir araya geldikleri piyasa. (Geniş anlamda, bankaların toplayabilecekleri tüm kısa vadeli ların oluşturduğu piyasa; teknik anlamda ise bankaların verdikleri kredileri kendilerini yeniden finanse etmek amacıyla- mobilize etmelerine yarayan piyasa.) [Bk. ansikl. böl.] || Peşin ödemeli piyasa, günün kuru üzerinden ve satış bedeli ile satılan menkul kıymetlerin ya da malların hemen ödenmesi ya da teslim edilmesi koşuluyla yapılan satış. || Primli piyasa, tarafların, miktarı önceden kararlaştırılmış bir primin ödenmesi karşılığında, satışı iptal etmelerine ya da devretmelerine olanak tanıyan piyasa. || Besmi piyasa, borsa acentalarının ya da bu acentaların aracılığıyla özel kişilerin borsada resmen kote edilmiş menkul kıymetleri alıp sattıkları yer. || Şartlı piyasa, alıcıya ya da satıcıya seçme olanağı tanıyan vadeli borsa alım satımlarının tümü. || Vadeli piyasa, ancak belirlenmiş bir vadenin bitiminde bedeli ödenmek ve teslim edilmek koşuluyla menkul kıymet ya da mal satışı. (Bu, genellikle hayali bir piyasadır, çünkü teslim ya da ödeme yapılmasını isteyebilecek taraflar genellikle kur farklarını göz önüne alarak işi tasfiye ederler.)
*Bors. Piyasa tablosu, mali analizciler tarafından kullanılan ve menkul kıymet plasmanlarının riziko artış derecesini gösteren tablo. (Bu, rizikolu plasmanın verimi, rizi- kosuz plasmanlara oranla normalde daha yüksek bir verim sağlaması gereken çok rizikolu aktifler üstüne bilgileri içeren bir tablodur.)
*Ed. Piyasa romanı - HALK ROMANI.
*El sant. Piyasaya çalışmak - TüCCAR'A ÇALIŞMAK.
*ikt. Arz ve talebin karşı karşıya geldikleri kuramsal yer. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa araştırması, belli bir ürünün ya da bir iktisadi etkinlik dalının ya da hatta bir ülkenin ürünlerinin sürüm alanlarıyla ilgili tahminlere dayanan inceleme. (Bk. ansikl. böl.) || Piyasa değeri - RAYİÇ DEĞERtfPİ- yasa dışı, ticari üretim alanı içinde yer almayan ve özellikle aileler ve küçük topluluklar tarafından yürütülen iktisadi etkinliklerin tümü. || Piyasa ekonomisi, doğal mekanizmaların, her türlü tekel ya da devlet müdahalesi dışında, tek başına arz ve talep arasında sürekli bir denge sağlamaya yöneldikleri örgütlenme sistemi. || Piyasa fiyatı, bir malın piyasaya arz edilen miktarıyla o maldan talep edilen miktarını birbirine eşit kılan fiyat. || Mali piyasa, bir menkul değerler borsası ve çeşitli bankaları olan kent; böyle bir kentteki borsa acentalarıyla bankerlerin tümü. || Ticari piyasa, bir emtia borsası olan kent. || Uluslararası mali piyasa, uluslararası finans akımlarının buluştuğu ve finans kuruluşları aracılığıyla yeni bir dağıtıma tabi tutulduğu yer (Bir yerin uluslararası mali piyasa olması için, sermayeleri kendine çekebilmesi ve onlara yatırım olanakları sağlaması gerekir.)
*Tic. Piyasa tepkisi, bir işletmenin satışlarını artırmak için aldığı çeşitli önlemler karşısında müşterilerin gösterdikleri davranış.
*Topbil. iş piyasası, bir bölgede, bir ülkede ya da bir etkinlik alanında iş arzı ile talebinin durumu. (Bk. ansikl. böl. iş topbil.)
*ANSİKL. Bank. Para piyasası. Bu, başlangıçta, bankaların günlük trezoröri fazlalıklarını ve açıklarını aralarında takas etmek amacıyla oluşturdukları bir piyasaydı. Önceleri, çok kısa vadeli işlemler yapan para piyasası, zamanla genişleyerek uzun vadeli işlemleri de kapsamına aldı. Ödünç verme işlemi eğer 24 saatlik bir süre için yapılmışsa, buna uygulanan faiz oranına “günlük faiz oramâ€; bir aylık bir süre için yapıldığında uygulanacak faiz oranına da "aylık faiz oram†denir.
Türkiye'de, reeskont, ıskonto ve faiz oranlarını saptamak Türkiye Cumhuriyet merkez bankası'nın (TCMB) görevidir. Banka, bazı koşulların yerine getirilmesi kaydıyla, bankalarca ıskonto edilmiş senetleri reeskonta kabul ederek ya da bankaların verdikleri senetler karşılığında avans vererek onlara sağlayabilir. 1970'te, TCMB yasası'nda yapılan bir değişiklikle Banka'ya, orta vadeli reeskont ve avans işlemleri yapma yetkisi tanınarak önemli bir değişiklik getirilmiştir; buna göre Merkez bankası, bankalar tarafından verilen vadelerine en çok sekiz yıl kalmış olan senetleri kabul edebilmekte ya da karşılığında avans verebilmektedir. Merkez bankası, reeskont kredilerinin limitini değiştirerek bankaların plasman hacimlerinin, reeskont oranlarını değiştirerek de kredi hacminin daralıp genişlemesini sağlayarak bunları, para politikasının etkin bir aracı olarak kullanabilmektedir.
* Para piyasasında örgütleniş biçimi. Para piyasasında işlem yapmasına izin verilen kuruluşlardan bazıları yapıca ödünç verici niteliktedir: etkinlikleri fon toplamaktan oluşan kuruluşlar bu sınıfa girer (Emekli sandığı, Toplu konut fonu; teşvik ve yatırım kredileri açan çeşitli devlet ve kamu kuruluşları). Bazıları da yapıca ö- dünç alıcı niteliktedir: orta ve uzun vadeli krediler veren bankalar halk mevduatı toplamaya yetkili olmayan kredili satış ya da finansal kiralama (leasing) işlemlerinde uzmanlaşmış finans kuruluşları. Bankalar, genellikle, kimi zaman ödünç verici, kimi zaman da ödünç alıcıdırlar, yani iki işlemi birden, ama farklı sürelerde olmak üzere yaparlar.
Para piyasası, borsa piyasasından farklı olarak, belirli bir yerde bulunmaz; her iş günü sonunda arz ve taleplerin telefon ya da teleksle karşılaştırılması yoluyla işler.
* Para piyasasının etkinliği. Para piyasasında yapılan işlemler, kararlaştırılmış bir fiyat üzerinden (yani taraflar arasında serbestçe saptanan bir faiz oranına göre) gerçekleştirilen yakın ya da uzak vadeli likidite değişimlerinden oluşur. Gerçekte, sermaye devirlerine genellikle -güvenlik sağlamak amacıyla- bir alacak devri (geçici ya da kesin) eşlik eder. Bu alacaklara “senet" ya da "kıymetli evrak" denir. Bu güvencelerin niteliği (1. sınıf senetler ve 2. sınıf senetler), ikrazın süresiyle birlikte, işleme uygulanan koşulları da belirler.
Para piyasası işlemlerinin çeşitli biçimleri bulunur: senet alım satımları, röpor yapılması (bankaların, gereksinim
leri dolayısıyla ellerindeki senetlerin bir bölümünü kısa bir süre için başkasına devretmesi), bir muhabir banka hesabına salt bir kayıt geçirilmesi vb. Uzun süre en çok kullanılan işlem biçimini oluşturmuş olan röpor işlemi, belirli bir süre sonra yeniden satın almak kaydıyla yapılan bir satıştan başka bir şey değildir.
ilke olarak, para piyasalarında faiz oranları, serbest pazarlık koşulları altında, arz ve talep yasasına göre oluşur. Böylece para piyasası, faiz oranlarının düzenlendiği bir merkezdir; faiz oranlarında önceden görülemeyecek değişikliklere karşı güvence sağlar.
*Merkez bankasının müdahaleleri. Emisyon kurumu, değişik müdahale biçimleriyle, her zaman, para piyasasının faiz oranları üzerinde etkili olabilir. Faiz oranlarında bir yükselişi önlemek için, bankaların emrine ek sermayeler sunar. Tersineyse, istikraza olarak piyasaya girer. Para piyasasının Merkez bankasına olan bu bağımlılığı, rezervler oluşturma zorunluluğuyla daha da güçlendirilir. Bunun sonucunda, para piyasası tümüyle Merkez bankasının istikrazcısı durumuna gelir.
Emisyon kurumunun müdahaleleri başlıca üç biçimde olur: reeskont kurumlan aracılığıyla günü gününe yapılan işlemler yoluyla; devlet ya da özel kesim tahvillerinin kesin atımlarıyla; son olarak da, devlet ya da özel kesim tahvillerinin röpor olarak yatırılması biçiminde.
Para piyasası, bir ulusun mali hayatında önemli bir rol oynar. Para piyasası, yabancı piyasaların etkisinden uzak kalamaz, çünkü bankaların uluslararası etkinlikleri, karşılıklı para piyasalarına ve kambiyo kurlarına bağlı birtakım koşullarla kambiyo piyasasında trezoröri işlemlerine girişmelerine olanak sağlar. Bunun için, Merkez bankası, iç para piyasasındaki faiz oranlarını dilediği düzeyde tutmakta her zaman serbest değildir. Bunlar, çok yüksek ya da çok düşük saptandığında, istenmeyen kısa dönem sermaye girişlerinin ya da çıkışlarının özendirilmesi tehlikesi doğar.
*ikt. Kuramsal bakımdan kusursuz bir piyasada ancak tek bir fiyatın oluşması gerekir. Bu durum da üç koşulu zorunlu kılar:
1. yerde birlik, çünkü, ayrı yerlerde bulunan iki piyasada, aynı ürün için aynı anda iki ayrı fiyat oluşabilir, (iki yer ancak aralarında yeterince sıkı ilişki bulunursa, başka deyişle en ufak bir fiyat farkı hemen birinden ötekine arz ve talep transferine yol açarsa ve böylece uygulamada bir fiyat eşitliği gerçekleşirse aynı piyasanın parçaları sayılabilirler.) Yer birliği, her alıcı ya da satıcının, uygulanan fiyat hakkında tam bir bilgiye sahip olmasını sağlar;
2. zamanda birlik, çünkü, aynı ürünün iki ayrı zamanda iki ayrı fiyatı olabilir. Alıcı ve satıcılar tarafından öngörülen fiyat değişiklikleri, erken ya da geç alım ve satımlara yol açabilir. Eğer bu farklı anlar birbirine yeterince yakınsa, bu erken ya da geç alım ve satımlar kurlarda bir eşitlenme doğurur ve böylece zamanda birlik gerçekleşir;
3. üründe birlik, çünkü, aynı yerde ve aynı anda, birbirinin eşi olmayan iki malın fiyatları farklı olabilir. ürün birliği, yalnızca nesnel bir birlik (aynı öz niteliklerine sahip olma) değil, aynı zamanda psikolojik bir birlik olmalıdır (hiçbir alıcının, belli bir satıcının malını yeğlemesi için özel bir nedeni olmamalıdır). Alıcı yalnızca fiyata bakarak karar vermeli ve böylece en ufak bir fiyat farkı, derhal talebin bir satıcıdan başka birine kaymasına yol açmalıdır.
Kuşkusuz, gerçekte kusursuz (tam) bir piyasa yoktur; ancak az ya da çok kusurlu somut piyasalar vardır. Bazı piyasalar, kusursuzluğa (tamlığa) olabildiğince yaklaşık birjtiçimde örgütlenmiştir (kıymetler borsası, emtia borsası gibi). Başka bazı örgütlü piyasalar ise, buralarda alınıp satılan ürünlerin türdeş olmaması nedeniyle çok kusurlu olmakla birlikte, arz ve taleplerindeki yoğunluk yine de bunları kusursuzluğa yaklaştırır (örgütlenmiş besin maddeleri piyasaları, merkezi haller).
Piyasaları, onları oluşturan farklı somut yerler arasındaki bağlılık derecesine, yani arz ve taleplerin bir yerden başka bir yere transferindeki kolaylık derecesine göre de sınıflandırabiliriz (örneğin, mahalle piyasası, İstanbul piyasası, Türkiye piyasası ve dünya piyasası zorunlu olarak aynı fiyatları uygulamazlar, çünkü alan genişledikçe transferler daha güçlükle yapılır).
Çağımızda piyasalar, rekabetin işlemesini önleyen olaylara göre de sınıflandırılmaktadır: tekelci piyasa ya da oligopol piyasa, tekelci rekabet piyasası, monopson piyasa, çift yanlı tekelci piyasa; vb.
* Piyasa araştırması. Bu araştırmaların amacı, üretimi tüketicilerin taleplerine uydurmaktır. Burada sözkonusu olan şey, piyasaların giderek daha çok bölümlere ayrıldığı bir ticaret dünyasında, işletmenin erişmeyi amaçladığı müşteri kitlesini “hedef†olarak almak ve buna isabetle ulaşmak için bazı niceliksel (potansiyel müşterilerin sayısı, yaş gruplarına, toplum ve meslek kategorilerine göre dağılışı; yeri yurdu; alım gücü; rekabet vb.) ve niteliksel (zevkler, özleyişler, satın alma davranışları vb.) ölçütler kullanmaktadır. Bu araştırmalarda, ya daha önceden var olan bazı verilere (firma içi [satış istatistikleri] ya da firma dışı [meslek odalarının istatistikleri, genel ekonomik ve demografik veriler] belgeler), ya da en başta anket ve örnekleme yoluyla olmak üzere, özel olarak toplanmış verilere dayanan çözümleme yöntemleri kullanılır.
*iş topbil. iş piyasası. Arz ve talep yasasına bağlı olan bu kavram, gerek işveren, gerekse işçi olarak eşit haklara sahip bireyler arasında bir rekabet serbestliği içerir. Bu görüş, konunun uzmanlarını, birbirine karşıt iki tip toplum ayrımı yapmaya götürmüştür; bunlardan biri iş piyasasının gerçekten var olduğu liberal toplum, öteki de herkesin yerinin bürokratik planlama yoluyla belirlendiği ve bu nedenle de iş piyasasının gerekli olmaktan çıktığı sosyalist toplumdur.
Gerçekte sosyalist ekonomide de iş piyasası biçimleri vardır. Örneğin, bütün sosyalist ülkelerde farklı etkinlik dalları (metalürji, tekstil, inşaat, vb.) arasında, eşit nitelikli işçiler için, önemli ücret farkları bulunduğu görülür. Bu farklar genellikle Batıdaki kadar belirgin olmasa da aynı yönde gelişir (öncü sanayiler, kimya ve metalürjide ücretler, tekstil ya da besin sanayisindekilere oranla daha yüksektir).
Öte yandan, liberal toplumda kuramsal olarak düşünüldüğü biçimde bir iş piyasası yoktur. Bu toplumda bir iş piyasası değil, birbirinden büyük ölçüde bağımsız çeşitli istihdam yolları vardır. Örneğin, işçilerin milliyetleri, onların şu ya da bu mesleğe alınmalarında rol oynar; nitekim, Fransa'da Türkler, Mauritiuslular ve PakistanlIlar genellikle kaçak olarak konfeksiyonculukta; afrikalı zencilerse temizlik, taşıma, depolama ve bulaşıkçılıkta çalıştırılırlar. Öte yandan, bunların sayısını sınırlayan ya da rekabeti ortadan kaldırıcı hukuki önlemler alınmasını zorunlu kılan bazı ücretli kategorileri de iş piyasasında ortaya çıkmaktadır. Son olarak çeşitli istihdam havzalarında genç işsizlerin durumuyla ilgili araştırmalar, birbirine paralel birçok şebeke ve örgütün, istihdam arayışında piyasanın serbest bir biçimde işlemesini engellediğini ortaya çıkarmıştır.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR