rejim isim Fransızca régime 1 . Yönetme, düzenleme biçimi, seviye: "Asla kimse Türkiye'de düzgüsel, devamlı ve dengeli b...
rejimisim Fransızca régime
1 . Yönetme, düzenleme biçimi, seviye:
"Asla kimse Türkiye'de düzgüsel, devamlı ve dengeli bir basın rejimi yaşamış bulunduğunu iddia edemez."- B. Felek.
2 . Rejim:
"Sıkı bir rejim takip etmelidir."- R. H. Karay.
3 . Bir devletin yönetim biçimi:
"Birinci Dünya Harbi'nden beri dünyanın temellerini sarsan totaliter rejimlerin hiçbiri lehinde beyanatta bulunmuş değildir."- H. E. Adıvar.
4 . coğrafya Akarsu debisinin yıl süresince gösterdiği değişikliklerin tümü.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
rejim yapmak
Birleşik Sözler
açık rejim kapalı rejim besin rejimi
Siyasal rejimler hakkında genel bilgi verir misiniz? En iyi siyasal rejim hangisidir?
Kapalı Rejim Nedir?
REJİM a. (fr. reğime).
1. Örgütlenme tarzını ve iktidarın kullanım biçimini belirleyen uygulamalar, yöntemler ve kurumlar bütünü: Askeri rejim. Başkanlık rejimi.
2. Bir şeyin ya da bir kişinin bir kuruma bağlanma biçimini belirleyen yasal düzenlemeler bütünü: İnfaz rejimi. Gümrük rejimi. Mal birliği rejimine bakılırsa evlenme.
3. Sağlığı korumaya ya da tekrardan kazanmaya yönelik olarak besinlerle ilgili tıbbi önerilerin tümü: Süt rejimi. Sebze rejimi. Tuzsuz bir rejim seyretmek. Düzgüsel re jimde olmak. (Bk. ansikl. böl. Rejim bil.)
4. Gıda alımında kısıtlamalara uymak: Birkaç kilo vermek içip rejime girmek. Re jim yapmak.
5. Bir olayın oluşma biçimi: Yağış rejimi. Akarsu rejimi.
*Fiz. Bir sistemde, mühim parametrelerinin değişmez kalmış olduğu evrim biçimi. (Akışkanlar mekaniğinde ["laminer rejim", "türbülanslı rejim†gibi] bu ad altında mesela bir akışı incelemek suretiyle seçilen yaklaşımı tanımlayan koşulların tümü özetlenir.)
*Hidrol. Bir akarsuyun akımında görülen değişimlerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
*İkt. İktisadi rejim, tutumsal servetlerin üretim, tüketim ve bölüşümünü düzenleyen kurum ve mekanizmaların tümü.
*Meteorol. Sinoptik rejim, havanın tüm bir dolaşım tipi süresince devam eden özelliklerinin tümü. (İki tip sinoptik rejim ayırt edilir: antisiklon rejimi ve siklon rejimi. Tedirginlik akımlarının kaynağına bakılırsa, batı rejimi, kuzey-batı rejimi, cenup rejimi vb denir.) || Yağış rejimi, yağışların vakit içindeki düzeni.
*Pedol. Su relimi, topraklardaki su oranında görülen mevsimsel değişimlerin tümü; bu kıymet, iki su parametresi belirlenerek ölçülebilir: maksimum su tutma kapasitesi (TK) ya da alan kapasitesi (bir yağmurdan sonrasında kurumuş toprak) ve bitkilerin devamlı kuruma noktasında toprak nemi (KN). [Toprağın nemi TK'dan büyükse fazla su, serbest bir su örtüsü oluşturur ya da akaçlanarak akar, iki TK ve KN değeri arasında toprak, bitkiler için yararlı bir su rezervi gibidir; ancak KN'nin altındakinem değerlerinde toprak içlenemez.]
*Petr. san. Bir arıtma tesisinin devamlı emek vermesi.
*Sağl. kor. Sıhhat rejimi, bir ülke ya da bölgede, yabancı ülkelerde salgın halinde olan hastalıkların yayılmasını önlemeye yönelik önlemlerin tümü.
*Siber. ve Fiz. Geçici rejim, emin, dinamik bir sistemin, bir tesir büyüklüğünün zamana bakılırsa değişimi sonucunda, kurulu bir rejimden bir öbürüne geçişi, (indis ve darbe cevapları, geçici rejimlerin hususi durumlarıdır.) || Kurulu rejim, emin, dinamik bir sistemin, gerek tesir büyüklüklerinde (kumanda büyüklükleri ve bozucu büyüklükler) hiçbir değişim olmadığında, gerekse bunlardan birinin, mesela değişmez hız ya da ivmeyle ya da sinüzoidal olarak (uyumlu kalıcı seviye) yalın bir matematik yasasına bakılırsa değiştiğinde gösterdiği durum. j| Uyumlu kalıcı rejim, emin, dinamik bir sistemin, bir tesir büyüklüğünün sinüzoidal değişimi etkisiyle gösterdiği davranış. (Doğrusal bir sistemde, bu rejim yalnız frekansa bağlıdır.)
*Uluslarar. ikt. Tercihli rejim, ticari değişimlerin tümü ya da bir kısmı için birbirlerine elverişli hususi haklar tanıyan iki ya da daha çok ülkenin gümrük ilişkilerini belirleyen rejim.
*ANSİKL. Rejim bil. Sıhhatli bir kişide rejim, onun yaşıyla, fizyolojik durumuyla, yaşam biçimiyle, fizyolojik etkinliğiyle orantılı gıda gereksinmelerini karşılayacak düzeyde olmalıdır. Bu anlamda, süt evladı, büyük çocuk, erişkinlik dönemindeki genç, durağan bir yaşam devam eden erişkin, ağır işçi, yarışmaya girecek sporcu, hamile hanım vb. için rejimler düzenlenebilir. Rasyon, denge, vitamin oranı benzer biçimde kavramlar haricinde, rejim, yemeklerin sayısı, bileşimi ve gün süresince dağılımı ile ilgili önerileri de kapsar Her ayrı patolojik durum, hatta her hasta için bile kullanılacak çeşitli besinlerin dozunu ve seçimini belirten hususi rejimler düzenlemek gerekebilir. Bu kavram çerçevesinde düzenlenen rejimler şunlardır;
1) toplam kalori alimim kısıtlayıcı rejimler (aşırı kanlı canlılık, şişmanlık, kalp hastalıkları);
2) bazı gıda gruplarının ya da madensel tuzların dışlandığı ya da çoğu zaman kısıtlandığı rejimler: sodyum klorür (böbrek hastalıkları, gerilim yüksekliği, kortıkosteroit tedavisi); şekerler (diyabetliler); yağlar (hiperkolesterolemı, arteryoskleroz, hipertipidemi, karaciğer hastalıkları); proteinler (azotun tutulduğu durumlar, akut ya da süreğen böbrek hastalıkları). Bazı ko- lopatilerde lifli besinler bakımından fakır bir rejim uygun olabilir. Böbrek ve safra taşları da bazı beslenme önlemlerini gerektirir. Mesela, diyabetli olup da bununla beraber azot tutan hastada birden fazla gıda grubunun (hem proteinlerin hem şekerlerin azaltılması) yasaklanmasına ya da kısıtlanmasına sık rastlanır;
3) madde kayıpları ve bazı nedbeleşme- leri desteklemek için verilen protein bakımından varlıklı rejimlerde olduğu benzer biçimde, bazı gıda grubu rasyonlarının artırıldığı rejimler;
4) doku onarımını desteklemek, zayıflık ya da beslenme yetersizliği durumlarıyla savaşmayı kolaylaştırmak amacıyla hastalara günlük rasyonlarından daha çok gıda elde eden aşırı beslenme rejimleri.
*Hidrol. Akarsu rejimleri'ni belirleyen, senelik ortalama beslenme eşitsizliklerinden çok, mevsim değişimleri, kısaca bolluk ya da yokluktur.
* Rahat rejimler. Rahat rejimlerde aylık akım averajları tek bir mevsimde yüksek ve tek bir mevsimde de alçaktır; kısaca akarsuyun düzeyini, çoğunlukla tek bir etken belirler. Mesela, havzasının bir çok buzlarla kaplı akarsular buzul rejim) gösterir; suyun kar (ondan sonra buz) halinde tutulması sonucunda, soğuk mevsimde akım azalır. Kar ve buzların eridiği temmuz ya da ağustos aylarında maksimum ortalama akıma erişilir ("aşınbuzul" tipi): bu dönemdeki akım, şubat, hatta mart ayındaki minimum akım averajının on beş ile yüz katı daha çoktur. Chamonix'te Arve, Yukarı Aar ve kolları, Alp bölgesinde Rhöne ve kolları için durum böyledir. Karlı dağ rejimi'nde (Yukarı isöre, Arc, Alp bölgesinde Ren vb.) durum aynıdır; sadece yükselti daha azca olduğundan çekik süresi daha kısadır ve daha azca belirgindir; maksimum ortalama haziranda adım atar.
Karlı ova rejimi'nde, SSCB ve Kanada' da (Volga, Dniepr, Obi, Saint Lavvrence' in kollan vb.), yükseltilerin göreli olarak eşit olması karın daha erken ve çok daha süratli erimesine neden olur En yüksek akıma, enleme ve doygunluk derecesine bakılırsa nisanda ya da mayısta erişilir. Yazın görülen ikinci akım azalmasının sebebi buharlaşmadır.
Okyanusal yağmurlu rejimde (Sen, Meuse, Loire'ın aşağı çığırı, Thames vb.) en belirgin özelliği kabarma tarihinin ve bu sırada geçen su miktarının düzensiz olmasıdır. Bununla beraber buharlaşmadaki eşitsizlikler, yağışlardaki eşitsizliklerden çok daha büyük rol oynar ve maksimum ortalama ocak ve şubat aylarına rastlar.
Buna karşılık, musonlar olsun olmasın saf tropikal yağmur rejimi'nın (Yukarı Nijer, Senegal, Bahrülazrak, Hindistan ve Birmanya'daki akarsular, Song Koi, Parana ve Cenup ABD'nın öteki akarsuları vb.) en belirgin özelliği yazın görülen yüksek suların düzenliliğidir; kışın ise, yağmur yağmadığı ya da pek azca yağdığı için sular çekilir.
* Karmaşık rejimler. Bu tür rejimleri azca ya da çok iç içe geçmiş iki etkenin ardışık tesirleri belirler; bu etkenlerden her biri sırasıyla, suyun bolluğundan ve azlığından mesuldür. Böylece, Şimal Fransız Önalpleri'nde 2 000 ve 2 500 m yükseltide yer edinen akarsularda (Fier, Guiers, Bourne) karların erimesi ve yağmurlar nisan ve mayısta maksimum akıma erişilmesine neden olur; karın tutulması kış ortasındaki akımın net bir şekilde azalmasına niçin olur. Sonbaharda yağan düzensiz yağmurlar yıllara bakılırsa, kasım ya da aralık aylarında ikincil bir maksimuma niçin olur; buharlaşma sonucu ise ağustos ya da eylül aylarında (aşağı çığır kollarında) ikincil ya da temel bir minimum oluşur; bu da karlı-yağmurlu rejimdir. Cenup Alpler' de yaz çekiği daha belirgindir; Akdeniz iklimi yağmurlarının niçin olduğu ikincil güz kabarması ise, nisan-mayıs aylarının yarı-kar maksimumuna yakındır (Verdon, Blöone vb.).
Karlı geçiş rejimi'nde karmaşıklık birazcık daha azdır; mayıs ya da haziranda bir maksimum, kışın ortasında karların tutulması sonucu temel bir minimum, sonbaharda hafifçe bir kabarma görülür; bu rejimdeki akarsular şunlardır: Bröda, Giffre, Arly (2 800 - 3 200 m yükseltide Alp dağları) ve Pireneler'de ya da Pireneler'den çıkışlarında Yukarı Garonne, Yukarı Adour, Gaves, Ariöge. Alp dağlarının Akdeniz bölgesinde kalan Tanaro, Torino'da Po ve yukarı çığır kollan, Ticino, Adda, Taglia- mento vb. bu rejimin tesiri altındadır.
Bu tipin karşıtı olan yağmurlu-karlı rejim'e Jura'da (Ain, Yukarı Doubs, Orbe, Birse), Vosges'da (Yukarı Moselle) ve Massif central'da (Dordogne, Loire, Allier Tam, Yukarı Lot) rastlanır; bunlar, bir taraftan yağmurların, bir taraftan da buharlaşma ve terleme yöntemiyle su kaybındaki eşitsizliklerin tesiri altındadır. Bununla beraber, karın tutulması ocak ve şubat akımlarında bir miktar azalmaya niçin olur; karın erimesi ise nisan (lara doğru) ya da mayıs ortalamalarının birazcık artmasını sağlar. Akdeniz bölgelerinde (Ardöche, Hörault, Gardons), kasımda büyük düzensiz kabarmaların niçin olduğu ortalama akımlar, mart-nisan aylarının, karın da etkisiyle artan ortalama maksimumdan büyüktür.
Havzaları değişik bölgelerde bulunan akarsuların belirgin özelliği yukarıdakilerden daha da karmaşık rejimlerdir; şundan dolayı gerek engebenin, gerek iklimin etkisiyle akarsu kolları, ana akarsuya değişik rejimlerden etkilenen suları getirebilir; bunun sonucunda ana akarsuyun rejimi, aşağı ve yukarı çığırlarda birbirinden çok değişik olabilir.
Isı, yağış, buharlaşma miktarlarının, kar örtüsü ve don sürelerinin çok değişik olduğu iklim tiplerinin görüldüğü ve bu iklim farklarının rejim üstündeki etkilerinin ek olarak yükselti, eğim, zemin tabiatı ve nebat örtüsü benzer biçimde ayrılıklarla daha da çeşitlendiği Türkiye'de okyanusal yağmurlu ve saf tropikal rejimler haricinde derhal tüm akarsu rejimleriyle karşılaşılır. Maksimum ve minimum akımlar içinde çok büyük farkların olması Türkiye akarsularının genel bir özelliğidir. Akarsuların en büyük kısmı, rejimi etkileyen etkenler bakımından değişik alanlardan geçtikleri için çoğunlukla karmaşık tipte rejimler gösterir. Mesela, Doğu Karadeniz dağlarının şimal yamacında doğarak denize ulaşan ve bazıları ufak buzullarla da beslenen kısa akarsular (Karadere, Değirmendere, Fırtına deresi, iyidere, Melet), daha çok sıcaklığın gidişine bağlı olarak buzul tipine yaklaşan karlı-yağmurlu geçiş rejimi gösterirler: en düşük akım, bolca yağışlara karşın kesimlerinde donun yargı sürdüğü ocak-şubat aylarında, en yüksek akım ise yağışların azaldığı, fakat buzul ve kar erimesinin büyük ölçülere vardığı nisan-mayıs aylarında meydana gelir Ek olarak, ağustosta güçlü buharlaşma, kasımda başlamış olan yağışlarla da ikincil bir maksimum görülür. Maksimum akım, minimum akımın on beş katına, hatta daha fazlasına ulaşabilir.
Türkiye'de kolay buzul rejim'in görüldüğü alan sadece bazı akarsuların buzullarla beslenen yüksek yukarı çığırına özgüdür (Doğu Anadolu'da Zap ve Nehil ırmaklarının Cilo ve Sat dağlarından inen yukarı kolları, Doğu Karadeniz akarsularının 2 000 m üstündeki yukarı çığırları).
Karlı-yağmurlu rejim gösteren Doğu Anadolu akarsularında (mesela Fırat), biri karların eridiği aylarda (nisan-mayıs) çok belirgin, diğeri buharlaşmanın azaldığı kasım aylarında çok hafifçe iki akım maksimumuyla, biri kış aylarında don, diğeri eylülde azalan beslenme sebebiyle iki minimum görülür. Bu karlı-yağmurlu rejim iç Anadolu akarsularının bir çok (Sakarya, Kızılırmak, Porsuk vb.) ve Akdeniz bölgesinin yüksek dağlarla kaplı iç kesiminden doğan akarsular (Seyhan, Ceyhan vb.) için de karakteristiktir. Bunlarda maksimum akım çoğu zaman nisana, minimum akım da eylüle rastlar. Fakat Akdeniz bölgesinde karstın çok geliştiği alanlarda hem yağmur ve karla, hem de yeraltı sularıyla beslenen akarsuların durumu daha da değişik ve ilginçtir. Mesela, Manavgat ırmağı kış aylarında (ocak-şubat) yağış miktarındaki oynamalara bağlı olarak değişen akım maksimum değerleri ve bir taraftan kar sularının azalması, bir taraftan da yaz kuraklığı etkisiyle meydana gelen eylül-ekim minimumunu göstererek kendine özgü ve azca belirgin ikincil maksimum ve minimumla bir yağmurlu-karlı-karstik karmaşık rejim'e haizdir; yazları da birçok büyük akarsudan daha çok su geçirir.
Buna karşılık Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kar yağışının ve donun daha azca mühim olduğu alçak kesimlerinden doğan ve temelde yağmurlarla beslenen akarsuları (Susurluk, Ergene, Gediz, B. Menderes) için tek maksimum ve minimumlu kolay yağmurlu-karlı rejim karakteristiktir. Bunlarda maksimum akım kış yağmurları sebebiyle ocak ya da şubata, minimum akım ise eylül ya da ekime rastlar. Yağmurlar ve yeraltı sularıyla beslenmenin çok azaldığı bu sırada bazıları kuruyacak kadar cılızlaşır, hatta kurur. Bununla birlikte bu bölgelerdeki akarsuların daha yüksek kesimlerdeki çığırlarında (mesela, Büyük Menderes'in ve Gediz' in İç Batı Anadolu'daki kolları) gene kolay, fakat karlı-yağmurlu rejim görülür.
1. Örgütlenme tarzını ve iktidarın kullanım biçimini belirleyen uygulamalar, yöntemler ve kurumlar bütünü: Askeri rejim. Başkanlık rejimi.
2. Bir şeyin ya da bir kişinin bir kuruma bağlanma biçimini belirleyen yasal düzenlemeler bütünü: İnfaz rejimi. Gümrük rejimi. Mal birliği rejimine bakılırsa evlenme.
3. Sağlığı korumaya ya da tekrardan kazanmaya yönelik olarak besinlerle ilgili tıbbi önerilerin tümü: Süt rejimi. Sebze rejimi. Tuzsuz bir rejim seyretmek. Düzgüsel re jimde olmak. (Bk. ansikl. böl. Rejim bil.)
4. Gıda alımında kısıtlamalara uymak: Birkaç kilo vermek içip rejime girmek. Re jim yapmak.
5. Bir olayın oluşma biçimi: Yağış rejimi. Akarsu rejimi.
*Fiz. Bir sistemde, mühim parametrelerinin değişmez kalmış olduğu evrim biçimi. (Akışkanlar mekaniğinde ["laminer rejim", "türbülanslı rejim†gibi] bu ad altında mesela bir akışı incelemek suretiyle seçilen yaklaşımı tanımlayan koşulların tümü özetlenir.)
*Hidrol. Bir akarsuyun akımında görülen değişimlerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
*İkt. İktisadi rejim, tutumsal servetlerin üretim, tüketim ve bölüşümünü düzenleyen kurum ve mekanizmaların tümü.
*Meteorol. Sinoptik rejim, havanın tüm bir dolaşım tipi süresince devam eden özelliklerinin tümü. (İki tip sinoptik rejim ayırt edilir: antisiklon rejimi ve siklon rejimi. Tedirginlik akımlarının kaynağına bakılırsa, batı rejimi, kuzey-batı rejimi, cenup rejimi vb denir.) || Yağış rejimi, yağışların vakit içindeki düzeni.
*Pedol. Su relimi, topraklardaki su oranında görülen mevsimsel değişimlerin tümü; bu kıymet, iki su parametresi belirlenerek ölçülebilir: maksimum su tutma kapasitesi (TK) ya da alan kapasitesi (bir yağmurdan sonrasında kurumuş toprak) ve bitkilerin devamlı kuruma noktasında toprak nemi (KN). [Toprağın nemi TK'dan büyükse fazla su, serbest bir su örtüsü oluşturur ya da akaçlanarak akar, iki TK ve KN değeri arasında toprak, bitkiler için yararlı bir su rezervi gibidir; ancak KN'nin altındakinem değerlerinde toprak içlenemez.]
*Petr. san. Bir arıtma tesisinin devamlı emek vermesi.
*Sağl. kor. Sıhhat rejimi, bir ülke ya da bölgede, yabancı ülkelerde salgın halinde olan hastalıkların yayılmasını önlemeye yönelik önlemlerin tümü.
*Siber. ve Fiz. Geçici rejim, emin, dinamik bir sistemin, bir tesir büyüklüğünün zamana bakılırsa değişimi sonucunda, kurulu bir rejimden bir öbürüne geçişi, (indis ve darbe cevapları, geçici rejimlerin hususi durumlarıdır.) || Kurulu rejim, emin, dinamik bir sistemin, gerek tesir büyüklüklerinde (kumanda büyüklükleri ve bozucu büyüklükler) hiçbir değişim olmadığında, gerekse bunlardan birinin, mesela değişmez hız ya da ivmeyle ya da sinüzoidal olarak (uyumlu kalıcı seviye) yalın bir matematik yasasına bakılırsa değiştiğinde gösterdiği durum. j| Uyumlu kalıcı rejim, emin, dinamik bir sistemin, bir tesir büyüklüğünün sinüzoidal değişimi etkisiyle gösterdiği davranış. (Doğrusal bir sistemde, bu rejim yalnız frekansa bağlıdır.)
*Uluslarar. ikt. Tercihli rejim, ticari değişimlerin tümü ya da bir kısmı için birbirlerine elverişli hususi haklar tanıyan iki ya da daha çok ülkenin gümrük ilişkilerini belirleyen rejim.
*ANSİKL. Rejim bil. Sıhhatli bir kişide rejim, onun yaşıyla, fizyolojik durumuyla, yaşam biçimiyle, fizyolojik etkinliğiyle orantılı gıda gereksinmelerini karşılayacak düzeyde olmalıdır. Bu anlamda, süt evladı, büyük çocuk, erişkinlik dönemindeki genç, durağan bir yaşam devam eden erişkin, ağır işçi, yarışmaya girecek sporcu, hamile hanım vb. için rejimler düzenlenebilir. Rasyon, denge, vitamin oranı benzer biçimde kavramlar haricinde, rejim, yemeklerin sayısı, bileşimi ve gün süresince dağılımı ile ilgili önerileri de kapsar Her ayrı patolojik durum, hatta her hasta için bile kullanılacak çeşitli besinlerin dozunu ve seçimini belirten hususi rejimler düzenlemek gerekebilir. Bu kavram çerçevesinde düzenlenen rejimler şunlardır;
1) toplam kalori alimim kısıtlayıcı rejimler (aşırı kanlı canlılık, şişmanlık, kalp hastalıkları);
2) bazı gıda gruplarının ya da madensel tuzların dışlandığı ya da çoğu zaman kısıtlandığı rejimler: sodyum klorür (böbrek hastalıkları, gerilim yüksekliği, kortıkosteroit tedavisi); şekerler (diyabetliler); yağlar (hiperkolesterolemı, arteryoskleroz, hipertipidemi, karaciğer hastalıkları); proteinler (azotun tutulduğu durumlar, akut ya da süreğen böbrek hastalıkları). Bazı ko- lopatilerde lifli besinler bakımından fakır bir rejim uygun olabilir. Böbrek ve safra taşları da bazı beslenme önlemlerini gerektirir. Mesela, diyabetli olup da bununla beraber azot tutan hastada birden fazla gıda grubunun (hem proteinlerin hem şekerlerin azaltılması) yasaklanmasına ya da kısıtlanmasına sık rastlanır;
3) madde kayıpları ve bazı nedbeleşme- leri desteklemek için verilen protein bakımından varlıklı rejimlerde olduğu benzer biçimde, bazı gıda grubu rasyonlarının artırıldığı rejimler;
4) doku onarımını desteklemek, zayıflık ya da beslenme yetersizliği durumlarıyla savaşmayı kolaylaştırmak amacıyla hastalara günlük rasyonlarından daha çok gıda elde eden aşırı beslenme rejimleri.
*Hidrol. Akarsu rejimleri'ni belirleyen, senelik ortalama beslenme eşitsizliklerinden çok, mevsim değişimleri, kısaca bolluk ya da yokluktur.
* Rahat rejimler. Rahat rejimlerde aylık akım averajları tek bir mevsimde yüksek ve tek bir mevsimde de alçaktır; kısaca akarsuyun düzeyini, çoğunlukla tek bir etken belirler. Mesela, havzasının bir çok buzlarla kaplı akarsular buzul rejim) gösterir; suyun kar (ondan sonra buz) halinde tutulması sonucunda, soğuk mevsimde akım azalır. Kar ve buzların eridiği temmuz ya da ağustos aylarında maksimum ortalama akıma erişilir ("aşınbuzul" tipi): bu dönemdeki akım, şubat, hatta mart ayındaki minimum akım averajının on beş ile yüz katı daha çoktur. Chamonix'te Arve, Yukarı Aar ve kolları, Alp bölgesinde Rhöne ve kolları için durum böyledir. Karlı dağ rejimi'nde (Yukarı isöre, Arc, Alp bölgesinde Ren vb.) durum aynıdır; sadece yükselti daha azca olduğundan çekik süresi daha kısadır ve daha azca belirgindir; maksimum ortalama haziranda adım atar.
Karlı ova rejimi'nde, SSCB ve Kanada' da (Volga, Dniepr, Obi, Saint Lavvrence' in kollan vb.), yükseltilerin göreli olarak eşit olması karın daha erken ve çok daha süratli erimesine neden olur En yüksek akıma, enleme ve doygunluk derecesine bakılırsa nisanda ya da mayısta erişilir. Yazın görülen ikinci akım azalmasının sebebi buharlaşmadır.
Okyanusal yağmurlu rejimde (Sen, Meuse, Loire'ın aşağı çığırı, Thames vb.) en belirgin özelliği kabarma tarihinin ve bu sırada geçen su miktarının düzensiz olmasıdır. Bununla beraber buharlaşmadaki eşitsizlikler, yağışlardaki eşitsizliklerden çok daha büyük rol oynar ve maksimum ortalama ocak ve şubat aylarına rastlar.
Buna karşılık, musonlar olsun olmasın saf tropikal yağmur rejimi'nın (Yukarı Nijer, Senegal, Bahrülazrak, Hindistan ve Birmanya'daki akarsular, Song Koi, Parana ve Cenup ABD'nın öteki akarsuları vb.) en belirgin özelliği yazın görülen yüksek suların düzenliliğidir; kışın ise, yağmur yağmadığı ya da pek azca yağdığı için sular çekilir.
* Karmaşık rejimler. Bu tür rejimleri azca ya da çok iç içe geçmiş iki etkenin ardışık tesirleri belirler; bu etkenlerden her biri sırasıyla, suyun bolluğundan ve azlığından mesuldür. Böylece, Şimal Fransız Önalpleri'nde 2 000 ve 2 500 m yükseltide yer edinen akarsularda (Fier, Guiers, Bourne) karların erimesi ve yağmurlar nisan ve mayısta maksimum akıma erişilmesine neden olur; karın tutulması kış ortasındaki akımın net bir şekilde azalmasına niçin olur. Sonbaharda yağan düzensiz yağmurlar yıllara bakılırsa, kasım ya da aralık aylarında ikincil bir maksimuma niçin olur; buharlaşma sonucu ise ağustos ya da eylül aylarında (aşağı çığır kollarında) ikincil ya da temel bir minimum oluşur; bu da karlı-yağmurlu rejimdir. Cenup Alpler' de yaz çekiği daha belirgindir; Akdeniz iklimi yağmurlarının niçin olduğu ikincil güz kabarması ise, nisan-mayıs aylarının yarı-kar maksimumuna yakındır (Verdon, Blöone vb.).
Karlı geçiş rejimi'nde karmaşıklık birazcık daha azdır; mayıs ya da haziranda bir maksimum, kışın ortasında karların tutulması sonucu temel bir minimum, sonbaharda hafifçe bir kabarma görülür; bu rejimdeki akarsular şunlardır: Bröda, Giffre, Arly (2 800 - 3 200 m yükseltide Alp dağları) ve Pireneler'de ya da Pireneler'den çıkışlarında Yukarı Garonne, Yukarı Adour, Gaves, Ariöge. Alp dağlarının Akdeniz bölgesinde kalan Tanaro, Torino'da Po ve yukarı çığır kollan, Ticino, Adda, Taglia- mento vb. bu rejimin tesiri altındadır.
Bu tipin karşıtı olan yağmurlu-karlı rejim'e Jura'da (Ain, Yukarı Doubs, Orbe, Birse), Vosges'da (Yukarı Moselle) ve Massif central'da (Dordogne, Loire, Allier Tam, Yukarı Lot) rastlanır; bunlar, bir taraftan yağmurların, bir taraftan da buharlaşma ve terleme yöntemiyle su kaybındaki eşitsizliklerin tesiri altındadır. Bununla beraber, karın tutulması ocak ve şubat akımlarında bir miktar azalmaya niçin olur; karın erimesi ise nisan (lara doğru) ya da mayıs ortalamalarının birazcık artmasını sağlar. Akdeniz bölgelerinde (Ardöche, Hörault, Gardons), kasımda büyük düzensiz kabarmaların niçin olduğu ortalama akımlar, mart-nisan aylarının, karın da etkisiyle artan ortalama maksimumdan büyüktür.
Havzaları değişik bölgelerde bulunan akarsuların belirgin özelliği yukarıdakilerden daha da karmaşık rejimlerdir; şundan dolayı gerek engebenin, gerek iklimin etkisiyle akarsu kolları, ana akarsuya değişik rejimlerden etkilenen suları getirebilir; bunun sonucunda ana akarsuyun rejimi, aşağı ve yukarı çığırlarda birbirinden çok değişik olabilir.
Isı, yağış, buharlaşma miktarlarının, kar örtüsü ve don sürelerinin çok değişik olduğu iklim tiplerinin görüldüğü ve bu iklim farklarının rejim üstündeki etkilerinin ek olarak yükselti, eğim, zemin tabiatı ve nebat örtüsü benzer biçimde ayrılıklarla daha da çeşitlendiği Türkiye'de okyanusal yağmurlu ve saf tropikal rejimler haricinde derhal tüm akarsu rejimleriyle karşılaşılır. Maksimum ve minimum akımlar içinde çok büyük farkların olması Türkiye akarsularının genel bir özelliğidir. Akarsuların en büyük kısmı, rejimi etkileyen etkenler bakımından değişik alanlardan geçtikleri için çoğunlukla karmaşık tipte rejimler gösterir. Mesela, Doğu Karadeniz dağlarının şimal yamacında doğarak denize ulaşan ve bazıları ufak buzullarla da beslenen kısa akarsular (Karadere, Değirmendere, Fırtına deresi, iyidere, Melet), daha çok sıcaklığın gidişine bağlı olarak buzul tipine yaklaşan karlı-yağmurlu geçiş rejimi gösterirler: en düşük akım, bolca yağışlara karşın kesimlerinde donun yargı sürdüğü ocak-şubat aylarında, en yüksek akım ise yağışların azaldığı, fakat buzul ve kar erimesinin büyük ölçülere vardığı nisan-mayıs aylarında meydana gelir Ek olarak, ağustosta güçlü buharlaşma, kasımda başlamış olan yağışlarla da ikincil bir maksimum görülür. Maksimum akım, minimum akımın on beş katına, hatta daha fazlasına ulaşabilir.
Türkiye'de kolay buzul rejim'in görüldüğü alan sadece bazı akarsuların buzullarla beslenen yüksek yukarı çığırına özgüdür (Doğu Anadolu'da Zap ve Nehil ırmaklarının Cilo ve Sat dağlarından inen yukarı kolları, Doğu Karadeniz akarsularının 2 000 m üstündeki yukarı çığırları).
Karlı-yağmurlu rejim gösteren Doğu Anadolu akarsularında (mesela Fırat), biri karların eridiği aylarda (nisan-mayıs) çok belirgin, diğeri buharlaşmanın azaldığı kasım aylarında çok hafifçe iki akım maksimumuyla, biri kış aylarında don, diğeri eylülde azalan beslenme sebebiyle iki minimum görülür. Bu karlı-yağmurlu rejim iç Anadolu akarsularının bir çok (Sakarya, Kızılırmak, Porsuk vb.) ve Akdeniz bölgesinin yüksek dağlarla kaplı iç kesiminden doğan akarsular (Seyhan, Ceyhan vb.) için de karakteristiktir. Bunlarda maksimum akım çoğu zaman nisana, minimum akım da eylüle rastlar. Fakat Akdeniz bölgesinde karstın çok geliştiği alanlarda hem yağmur ve karla, hem de yeraltı sularıyla beslenen akarsuların durumu daha da değişik ve ilginçtir. Mesela, Manavgat ırmağı kış aylarında (ocak-şubat) yağış miktarındaki oynamalara bağlı olarak değişen akım maksimum değerleri ve bir taraftan kar sularının azalması, bir taraftan da yaz kuraklığı etkisiyle meydana gelen eylül-ekim minimumunu göstererek kendine özgü ve azca belirgin ikincil maksimum ve minimumla bir yağmurlu-karlı-karstik karmaşık rejim'e haizdir; yazları da birçok büyük akarsudan daha çok su geçirir.
Buna karşılık Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kar yağışının ve donun daha azca mühim olduğu alçak kesimlerinden doğan ve temelde yağmurlarla beslenen akarsuları (Susurluk, Ergene, Gediz, B. Menderes) için tek maksimum ve minimumlu kolay yağmurlu-karlı rejim karakteristiktir. Bunlarda maksimum akım kış yağmurları sebebiyle ocak ya da şubata, minimum akım ise eylül ya da ekime rastlar. Yağmurlar ve yeraltı sularıyla beslenmenin çok azaldığı bu sırada bazıları kuruyacak kadar cılızlaşır, hatta kurur. Bununla birlikte bu bölgelerdeki akarsuların daha yüksek kesimlerdeki çığırlarında (mesela, Büyük Menderes'in ve Gediz' in İç Batı Anadolu'daki kolları) gene kolay, fakat karlı-yağmurlu rejim görülür.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR