Richter ölçeği, iç merkezde depremle boşalan enerjinin ölçülmesi esasına dayanır. Deprem sırasında boşalan bu enerjiye depremin büyüklüğü (m...
Richter ölçeği, iç merkezde depremle boşalan enerjinin ölçülmesi esasına dayanır. Deprem sırasında boşalan bu enerjiye depremin büyüklüğü (magnitüdü) denir.
Pasifik Okyanusu, Japonya çevresi, Antil Adaları, Doğu Hint Adaları, Akdeniz çevresi ve Amerika kıtalarının batı kesimleri yeryüzünde depremlerin en çok olduğu alanlardır.
Buna karşılık, eski jeolojik devirlerde oluşan Doğu Avrupa, Kanada, Sibirya, Grönland Adası, Avustralya ve İskandinav Yarımadası’nda hemen hemen hiç deprem olmamaktadır. Rihter Ölçeği
Richter ölçeği ya da yerel magnitüd ölçeği, sismoloji´de kullanılan, dünya genelinde meydana gelen depremlerin aletsel büyüklüklerini ve sarsıntı oranını (magnitüd, İngilizce:magnitude) belirleyen ve sınıflara ayıran uluslararası ölçüm birimi. Günümüzde, özellikle büyük ölçekli depremlerde moment magnitüd ölçeği, Richter'in yerini almıştır. Rihter diye okunur. Richter Ölçeği Tarihçesi
Bu ölçek, 1935 senesinde Charles Francis Richter ve Beno Gutenberg tarafından Kaliforniya Teknik Enstitüsü´nde (California Institute of Technology) tasarlanıp, ilk olarak ML-ölçeği (yerel magnitüd İngilizce:Magnitude Local) olarak isimlendirilmiştir.
Amerikan Sismoloji Derneği Bülteni´nde (Bulletin of the Seismological Society of America) "Bir enstrümental deprem şiddet ve sarsıntı oranı ölçeği" isimli (An instrumental Earthquake Magnitude Scale) bilimsel yayımlamada, Charles Francis Richter´in ilk defa K. Wadati´nin 1931´de yayımladığı, "bir enstrümental deprem ölçeği" fikrini Kaliforniya´da meydana gelen depremlerde uyguladığı belirtilmiştir.Richter Ölçeği Açıklaması
Ölçek yukarıya doğru her ne kadar sınırlı olmasa da, bir jeolojik levhanın jeolojik enerji potansiyeli, bilim adamlarına göre, tahminen 9,5 şiddetini geçemeyeceği düşünülür. Açıklama olarak şu noktayı öne sürerler. Her jeolojik levhada, zaman geçtikce farklı derece ve zamanda tektonik hareket ile jeolojik enerji potansiyalı artmaktadır. Bu artma, levhaların rahat ve serbest şekilde hareket edemeklerinden, itici, çekici vb güçlerin levhalarda jeolojik enerji olarak saklanmasından doğar. Bir deprem anı ise, bu levhalarda bulunan jeolojik enerjinin, levhalar tarafından daha fazla saklanamamasından, levhanın en zayıf noktasından aniden hareket edip, jeolojik enerji potansiyelinin doğal yoldan azaltılmasıdır. Ve bu sanı gereğince,dünyadaki mevcut levhaların hiç birinin > 9,5 şiddet oluşturacak, jeolojik enerji potansiyeline sahip olamayacağına dayanmaktadır. Depremin enerji potansiyelinin hesaplanması
Enerji ve magnitüd arasındaki logaritmik bağlantı, aşağıdaki formül gereğince tahminen elde edilebilinir:
M = magnitüd ve W = eşdeğer TNT ton bazında enerji
Richter ölçeği ile ölçülen en şiddetli depremlerden bazıları
1960 Şili depremi, ilk dönemde sadece 8,6 magnitüdü daha sonra çeşitli araştırma doğrultusunda (US Geological Surveys´de dahil) 9,5 ile tespit edilmiştir.
24 Aralık 2004 Sumatra depremi, 9,5 magnitüdü, en son 9,0+ magnitüdlü deprem.
27 Mart 1964 Prince William Sound, Alaska depremi, 9,2 magnitüdü
11 Mart 2011 Japonya depremi 9,0 magnitüdü
YORUMLAR