ROMANDA TASVİRÃŽN PSİKOLOJİK ROLÜ CAHIT KAVCAR Genel ve geniş anlamıyla tasvir, her hangi bir şeyin dış görünüşünün anlatdmasıdır. Güzel san...
ROMANDA TASVİRÃŽN PSİKOLOJİK ROLÜ
CAHIT KAVCAR
Genel ve geniş anlamıyla tasvir, her hangi bir şeyin dış görünüşünün anlatdmasıdır. Güzel sanatlarda tasvirin çok büyük bir yeri ve önemi vardır. Çünkü tasvir, üstünde durulan ve anlatılan şeyin, okuyucu veya seyircinin gözleri önünde canlandırılmasını, somutlaşmasını sağlar ve sanat eseri ile seyirci veya okuyucuyu büyük ölçüde kaynaştırır.
Romanda da tasvir, tahlille birlikte temel unsurlardan biridir. Zaten tahlil için de, ruh hallerinin, psikolojik durumların tasviridir diyebiliriz.
Romanda tasvir, üç grup halinde incelenebilir:
1) Ele alınan ve anlatılan şeyin cinsine göre: Kişi tasviri, mekân tasviri, tabiat tasviri, sosyal çevre tasviri, kıyafet, hareket tasviri...vb.
2) Yapılış şekillerine göre:
a) Vak'ayı durdurarak, uzun uzun.
b) Olayların arasında, kısa kısa.
3) Metod bakımından:
a) Objektif tasvir: Yazar, tasvir ettiği şeyde gördüklerini olduğu gibi verir.
b) Sübjektif tasvir: Yazar tasvir ettiği şeyde gördüklerini, hayalinde başka şeylere benzeterek ve gördüğü şeylere kendi duygu ve izlenimlerini de katarak verir.
Tasvir vardır, yazar bunları sırf edebiyat yapmak için, eserini süslemek için yapar. Gerçekten bazı romanlarda bunaltıcı, uzun, şairane ve bazen gereksiz tasvirler bulunur. Bunlar vakanın akışını durdurur, genellikle okuyucuyu sıkar, dikkati dağıtır. Ve bu tasvirler atılsa bile, eser değerinden pek bir şey yitirmez. Ama tasvir vardır; kahramanı, olay ve durumları çok daha iyi tanıtır, okuyucuyu eserin havasına daha çok sokar. Eserin ayrılmaz, kopmaz birer parçasıdır bunlar. Onlar olmazsa eser, bütünlük , değer ve anlamını kaybedebilir.
Edebiyatımızda Servet-i Fünun devrinin önde gelen yazarlarından biri ve Türk edebiyatının en ünlü psikolojik romanı diyebileceğimiz Eylül'ün yazarı olan Mehmet Rauf, Halit Ziya'nın bir gün kendisine tasvir konusunda şunları söylediğini belirtir: "Biz gurub tasviri yapımca artık her şey tamam oldu sanıyoruz, eserlerimizde tasvirler ne kadar çok olursa o kadar iyidir gibi geliyor. Halbuki meselâ Daudet'yi alsak, içinde, en bayıldığımız şey böyle tasvirler değildir , hayat tasvirleridir". Ardından da kendisi, "Hayat... İşte roman" der. Gerçekten bütün sanatlarda olduğu gibi romanda da gerçek hayat ve gözlemin büyük bir rolü , önemi ve değeri vardır. Hele başdöndürücü teknolojik ve bilimsel gelişmelerin hızla arttığı devrimizde ve günümüz insanının yaşantısında, gözlem, deney ve araştırma çok büyük bir yer tutar. Artık bilim ve teknoloji alanlarında olduğu gibi sanat alanında da apriori hükümlerin değil, gözlem ve deneyimlerin değeri yer almıştır. Seyahat adlı romanının, bir İngiliz gazetesinde gördüğü Fransa'ya ait basit bir havadisten doğduğunu söyleyen Charles Morgan'm bu sözü de, görüş ve üşüncelerimizi destekleyip doğrulayan bir belgedir .
Gerçekten tabiat, renk renk mevsimleri, yenileşen görünüşleri; orman, dağ, çöl, göl, deniz vb., ile insanlar için tükenmez bir zevk kaynağıdır. Biraz güzellik duygusu olan herkes tabiatı güzel bulur ve sever. Şžehrin gürültüsünden yorulan, aynı yapma çevre içinde yaşamaktan bıkan insanlar, kendilerini el değmemiş tabiatın kucağına atmakla "güzellik"i kucaklamış olurlar. Tabiatla bir süre başbaşa kalıp dönen insanların gözleri neşe pardtıları ile dolu olur, kendini dinlenmiş, rahatlamış bulur. Böyle bir fırsatı bulamayan kimse ise, tabiat ve güzellik tasvirleri ile yüklü olan bir romanı, bir eseri okumakla aynı iç huzuruna kavuşma yoluna gidebilir. Gerçekten "okuduğumuz gerçek bir roman bizde birtakım duygular ve düşünceler uyandırarak kendini ve bizi zenginleştirmekle kalmaz, okuduğumuz müddetçe bizi çevreleyen şeylerle de
esrarlaşarak kendini bize karşı çok yaklaştırır. Okuduğumuz bir romanın bize verdiği zevkte, çevrenin, çevre içinde uyanan duyguların ve hayallerin büyük payı vardır".
Artık bugün, insanın iç dünyası ile dış dünyasını ve çevreyi birbirinden ayrı şeylermiş gibi düşünmek imkânsızdır. Bu görüşü, ünlü Fransız yazarı ve romancısı Emile Zola'nın şu sözü daha da kuvvetlendiriyor: "Artık zevk olsun diye, tasvir için tasvir etmiyoruz. İnsanın, içinde yaşadığı çevreden ayrılamayacağını, elbisesi, evi, şehri, vilâyeti ile tamamlandığını kabul ediyoruz."
Bu konu, yani tasvirin asıl amaç ve önemi ile ilgili olarak Fransız edebiyatının ünlü romancısı Goncourt'lar da, "Anlayışımıza göre, görülen şeylerin ve çevrelerin maddî tasviri, romanda tasvir için tasvir yapmak değildir. Tasvir,
okuyucuyu bu şeylerden ve bu çevrelerden fışkırarak heyecana elverişli belli bir çevreye götüren bir vasıtadır" diyor.
Romanda vakanın yürüyüşünde ve olayların hikâye edilişinde olduğu gibi, tasvir ve tahlillerde de asıl rol sahibi olan ya 1. şahıs ya da 3. şahıstır. Bir kısım romanlarda kişiler konuşurken, düşünürken, kendi çevrelerini, çevre dekorunu da kısa veya uzun çizgilerle kendileri anlatırlar. Yani aktif olan 1. şahıstır ve biz her şeyi ondan öğreniriz8. Böylece onların gerek kendilerini gerekse çevresini anlatıp tasvir edişlerinden, iç dünyalarını daha iyi anlarız. Bazı romanlarda da romancı, tasvir işini kendi üzerine abr. Burada ise aktif olan, yazar yani 3. şahıstır. Bu durumda yazarın yapacağı şey, çevreyi
roman kişilerinin gözüyle görebilmesi, onların ruh hallerine inebilmesidir. Gerçekten dış çevre, insanı, ne ise o sıfatla değil de o insan tarafından kavranıldığı ölçüde etkiler.
Tasvirlerin 1.ya da 3. şahıs ağzıyla yapılıp yapılmaması, şüphesiz ki yazarın roman anlayışı ve tekniği ile ilgilidir. O bakımdan, burada bir tercih yapmaya kalkışmak hem gereksiz hem de yararsızdır. Ama ne olursa olsun romancının gücü ve başarısı; kendi nefsini bir yana bırakmaya, kahramanlarının maddî ve sosyal şartlarına uyarak onlar gibi görmeye, duymaya, işitmeye bağbdır ve şüphesiz ki romanın, okuyucu üstünde derin ve silinmez izler, etkiler bırakmasında tasvir ve tahlillerin çok büyük bir payı vardır. Şžimdi, bu kısa ve genel girişten sonra edebiyatta insan-çevre, insan-tabiat ilişkisine ve dolayısıyle tasvirin tarihçesine şöyle kuşbakışı bir göz atmak yararlı olur kanısındayım.
YORUMLAR