Sağır ödat 1 . İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse). 2 . Ses geçirmeyen: "Adliyenin arka taraflarına isabet eden, ...
Sağır
ödat
1 . İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse).
2 . Ses geçirmeyen:
3 . Isıyı azca veren, geç ısınan:
4 . Vurulmuş olduğu süre ses vermeyen:
5 . İçi görülmeyen, donuk (cam).
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
ödat
1 . İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse).
2 . Ses geçirmeyen:
"Adliyenin arka taraflarına isabet eden, şehrin gürültüsünü duymayan, sağır, mahfuz bir odasında idik."- H. S. Tanrıöver.
3 . Isıyı azca veren, geç ısınan:
"Sağır soba."- .
4 . Vurulmuş olduğu süre ses vermeyen:
"Sağır davul."- .
5 . İçi görülmeyen, donuk (cam).
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- sağır olmak
- sağır sultan bile duydu
Birleşik Sözler
- sağır dilsiz
- sağır duvar
- sağır kapı
- sağır kef
- sağır mikrofon
- sağır nun
- sağır pencere
- sağır pusula
- sağır renk
- sağır yılan
- top sağır
Sağır Mikrofon Nedir?
Sağır Pencere Nedir?
Sağır Kapı Nedir?
SAĞIR sıf. ve a.
1. işitme duyusundan yoksun ya da ses algılaması bozuk olan kimse için kullanılır: Kazadan beri kulaklarından biri sağırdır.
2. Duygusuz, duyarsız kimse.
3. Karşında sağır yok, sağır değilim," sesini fazla yükseltme, bağıracak ne var "anlamında söylenir (tkz). || (Bir kimseyi) sağır etmek, bir kimsenin sağırlaşmasına yol açmak; kulaklarını çok rahatsız etmek: Kulakları sağır eden korkulu bir gürültü. || Sağır olmak, sağırlaşmak, işitmez bir duruma gelmek. || Sağırlar diyaloğu, her insanın karşısındakinin söylediklerini anlamaya, haberleşme-iletişim kurmaya çalışmadığı durum. || Mısırdaki sağır sultan bile duydu, "bir vakası bir haberi işitmeyen kimse kalmadı, hepimiz duydu†anlamında kullanılır.
* sıf. Isı geçirgenliği azca olan bir şey için kullanılır: Sağır soba.
*Akus. Sağır ya da sessiz oda, özgür bir akustik alan elde etmek amacıyla iç duvarları olabildiğince ses soğurucu hale getirilmiş oda.
*Balıkç. Sağır olta, kaba olta da denen, oldukça ağır, kurşunu iğneye nazaran nisbeten aşağıya bağlanmış olta. (Karşt. ani. HASSAS OLTA.)
*Ceb. Sağır indis, tansör hesabında, bir tansörün monom biçiminde kısa yazılışında toplamayı yaptıran indis. (Özetlemek gerekirse ajb. olarak yazılan sağır indis, /.özgür indistir.)
*Ekmekç. Sağır koltuk, ekmek fırınında ateşin yandığı yere uzak kalan ve azca ısınan bölüme verilen ad. (Ateşin yandığı yere ateş koltuğu denir, sağır koltuk bunun karşısındaki bölümdür.)
*Esk. dilbilg. Sağır kel, türkçedeki “h" sesini gösteren kef harfi.
*Fels. Leibniz'in matematik yapıtlarında, akılsal olmayan ("işitilmeyen") bir sayı için kullanılır.
*inş. üstünde kapı, pencere bulunmayan bir duvar, günışığı almayan bir mekân, boşluğu açılmadan yapılmış ya da sonradan duvar örülerek kapatılmış bir kemer, bir açıt için kullanılır. || Sağır duvar, DOLU- DUVAR'ın eşanlamlısı.
*Mat. çözlm. Sağır değişken, İNTEGRALLEME ARACl'nın eşanlamlısı.
*Süslem. sant. Sağır pencere, herhangi bir parçayı bezemek için yapılmış yalancı pencere (mesela gotik lambriler).
Kaynak: Büyük Larousse
1. işitme duyusundan yoksun ya da ses algılaması bozuk olan kimse için kullanılır: Kazadan beri kulaklarından biri sağırdır.
2. Duygusuz, duyarsız kimse.
3. Karşında sağır yok, sağır değilim," sesini fazla yükseltme, bağıracak ne var "anlamında söylenir (tkz). || (Bir kimseyi) sağır etmek, bir kimsenin sağırlaşmasına yol açmak; kulaklarını çok rahatsız etmek: Kulakları sağır eden korkulu bir gürültü. || Sağır olmak, sağırlaşmak, işitmez bir duruma gelmek. || Sağırlar diyaloğu, her insanın karşısındakinin söylediklerini anlamaya, haberleşme-iletişim kurmaya çalışmadığı durum. || Mısırdaki sağır sultan bile duydu, "bir vakası bir haberi işitmeyen kimse kalmadı, hepimiz duydu†anlamında kullanılır.
* sıf. Isı geçirgenliği azca olan bir şey için kullanılır: Sağır soba.
*Akus. Sağır ya da sessiz oda, özgür bir akustik alan elde etmek amacıyla iç duvarları olabildiğince ses soğurucu hale getirilmiş oda.
*Balıkç. Sağır olta, kaba olta da denen, oldukça ağır, kurşunu iğneye nazaran nisbeten aşağıya bağlanmış olta. (Karşt. ani. HASSAS OLTA.)
*Ceb. Sağır indis, tansör hesabında, bir tansörün monom biçiminde kısa yazılışında toplamayı yaptıran indis. (Özetlemek gerekirse ajb. olarak yazılan sağır indis, /.özgür indistir.)
*Ekmekç. Sağır koltuk, ekmek fırınında ateşin yandığı yere uzak kalan ve azca ısınan bölüme verilen ad. (Ateşin yandığı yere ateş koltuğu denir, sağır koltuk bunun karşısındaki bölümdür.)
*Esk. dilbilg. Sağır kel, türkçedeki “h" sesini gösteren kef harfi.
*Fels. Leibniz'in matematik yapıtlarında, akılsal olmayan ("işitilmeyen") bir sayı için kullanılır.
*inş. üstünde kapı, pencere bulunmayan bir duvar, günışığı almayan bir mekân, boşluğu açılmadan yapılmış ya da sonradan duvar örülerek kapatılmış bir kemer, bir açıt için kullanılır. || Sağır duvar, DOLU- DUVAR'ın eşanlamlısı.
*Mat. çözlm. Sağır değişken, İNTEGRALLEME ARACl'nın eşanlamlısı.
*Süslem. sant. Sağır pencere, herhangi bir parçayı bezemek için yapılmış yalancı pencere (mesela gotik lambriler).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR