satır (.1) isim Arapça saµr Bir sayfa üstünde yan yana gelen kelimelerden oluşan ve alt alta sıralanmış her bir takım: "Yazı...
satır (.1)
isim Arapça saµr
Bir sayfa üstünde yan yana gelen kelimelerden oluşan ve alt alta sıralanmış her bir takım:
"Yazılardan bıkmışım artık tek satır okumayayım."- H. Taner.
satır (2)
isim Arapça s¥µ°r
Et kesmeye, kemik kırmaya yarayan ağır ve enli bir tür bıçak.
Satır Başı Nedir?
Satır Arası Nedir?
Satır başı nedir?
SATIR a. (ar. satı).
1. Yazılmış ya da basılmış bir sayfa üstünde yatay olarak sıralanmış yazı dizisi: Her sayfada 25 satır var. Bu satırları size geleceğimi bildirmek için yazıyorum. Satırların içinde boşluk bırakmak. Bu kitabından bir satır dahi okumadım.
2. Satır arası, bir yazıda ya da konuşmada söylenmeyen, fakat ima edilen şey || Satır başı satirbaşi. || Satır satır, yazıyı oluşturan satırların tümünü, ayrı ayrı her satırı ele almak: Sayfayı satır satır okuyup düzeltti. || İki satır söz etmek - İKİ. || iki satır yazmak, okumak - İKİ.
*Bilş. Program satırı, bir bilişim programında, bir deyim birimi, bir komut ya da bir bildiri oluşturan, çoğu zaman en fazlaca 72 alfasayısal karakterlik küme.
*Ceb. İki girişli bir tabloda, aynı bir yatay üstünde bulunan elemanların kümesi.
*Matbaac. Dizgi yöntemiyle evvel belirlenmiş bir uzunlukta yerleştirilmiş karakterler bütünü. || Satır boşluğu, bir dizgide, kıymeti bir metin satırının kaplayacağı minimum yere eşit ara. || Sayfa başı satırı, sayfanın, sayfa numarasını gösteren ilk satırı. || Sayfa sonu satırı, sayfanın en altında yer edinen ve kimi zaman yalnızca bölüm numarasını ya da işaretini içeren satır. || Taşırma satır, bir paragrafın sonunda, karışıklığı önlemek amacıyla, bundan önceki satıra sıkıştırılması mümkün olan bir hece ya da üç ya da dört harfli sözcüğün alta aktarılmasıyla oluşan satır.
*TV. Tv ya da telekopide, yayım ya da alımda, bir görüntünün taranması esnasında çizilen, çoğu zaman doğru parçası biçimindeki eğri öğesi. || Satır atlama, satır satır meydana getirilen bir tarama sözkonusu olduğunda, çeşitli örülerin göreli konum bozukluğundan lanan görüntü hatası. || Satır frekansı, televizyonda, bir saniyede iletilen satır sayısı. (Her görüntüdeki satır sayısının görüntü frekansıyla çarpımına eşit olan bu sayı, Avrupa'da çoğu zaman 15 625'tir.)
SATIR a. (ar safür)
1. Kasapların et kesmek, kemikleri kırmak için kullandıkları geniş ve keskin ağızlı demirden vasıta.
2. Satır atmak, her şeyi kırıp geçirmek, herkesi öldürmek.
*Ağ. yet Budama satırı, kısa saplı, orta kalınlıkta dalları kesmeye yarayan geniş ve yassı ağızlı, düz ya da eğri uçlu, demirden alet.
1. Yazılmış ya da basılmış bir sayfa üstünde yatay olarak sıralanmış yazı dizisi: Her sayfada 25 satır var. Bu satırları size geleceğimi bildirmek için yazıyorum. Satırların içinde boşluk bırakmak. Bu kitabından bir satır dahi okumadım.
2. Satır arası, bir yazıda ya da konuşmada söylenmeyen, fakat ima edilen şey || Satır başı satirbaşi. || Satır satır, yazıyı oluşturan satırların tümünü, ayrı ayrı her satırı ele almak: Sayfayı satır satır okuyup düzeltti. || İki satır söz etmek - İKİ. || iki satır yazmak, okumak - İKİ.
*Bilş. Program satırı, bir bilişim programında, bir deyim birimi, bir komut ya da bir bildiri oluşturan, çoğu zaman en fazlaca 72 alfasayısal karakterlik küme.
*Ceb. İki girişli bir tabloda, aynı bir yatay üstünde bulunan elemanların kümesi.
*Matbaac. Dizgi yöntemiyle evvel belirlenmiş bir uzunlukta yerleştirilmiş karakterler bütünü. || Satır boşluğu, bir dizgide, kıymeti bir metin satırının kaplayacağı minimum yere eşit ara. || Sayfa başı satırı, sayfanın, sayfa numarasını gösteren ilk satırı. || Sayfa sonu satırı, sayfanın en altında yer edinen ve kimi zaman yalnızca bölüm numarasını ya da işaretini içeren satır. || Taşırma satır, bir paragrafın sonunda, karışıklığı önlemek amacıyla, bundan önceki satıra sıkıştırılması mümkün olan bir hece ya da üç ya da dört harfli sözcüğün alta aktarılmasıyla oluşan satır.
*TV. Tv ya da telekopide, yayım ya da alımda, bir görüntünün taranması esnasında çizilen, çoğu zaman doğru parçası biçimindeki eğri öğesi. || Satır atlama, satır satır meydana getirilen bir tarama sözkonusu olduğunda, çeşitli örülerin göreli konum bozukluğundan lanan görüntü hatası. || Satır frekansı, televizyonda, bir saniyede iletilen satır sayısı. (Her görüntüdeki satır sayısının görüntü frekansıyla çarpımına eşit olan bu sayı, Avrupa'da çoğu zaman 15 625'tir.)
sıf. Ceb. Satır matris, (1 ,p) tipinden matris.
SATIR a. (ar safür)
1. Kasapların et kesmek, kemikleri kırmak için kullandıkları geniş ve keskin ağızlı demirden vasıta.
2. Satır atmak, her şeyi kırıp geçirmek, herkesi öldürmek.
*Ağ. yet Budama satırı, kısa saplı, orta kalınlıkta dalları kesmeye yarayan geniş ve yassı ağızlı, düz ya da eğri uçlu, demirden alet.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR