SAYE a. (fars. saye). 1. Esk. Gölge. 2. Koruma, esirgeme; yardım. 3. (Bu, şu, o) sayede, bu yüzden bu yüzden: Bu sayade işlerimiz iy...
SAYE a. (fars. saye).
1. Esk. Gölge.
2. Koruma, esirgeme; yardım.
3. (Bu, şu, o) sayede, bu yüzden bu yüzden: Bu sayade işlerimiz iyi gidiyor. || Yardımıyla, onun yardımıyla, bir şeyden dolayı, sebebiyle: Havaların iyi gitmesi yardımıyla ekinler kendini topladı. || Yardımıyla sayeban olmak, bir kimsenin yardımı ve vesilesiyle istenilen bir şeyi elde etmek.
*Esk. Saye-bar, gölge yapmış, gölge salmış. || Saye-ban, gölgelik, büyük çadır. || Sayedar, gölgeli, sakınan. || Saye-efgen, saye-fiken, saye-endaz, gölge veren, sakınan. || Sayegâh, gölgelik. || Saye-güster, gölge eden, sakınan. || Saye-hah, korunmak isteyen, himaye bekleyen. || Saye-ni- şin, bir şeyin gölgesinde oturan, gölgesine sığınan, korunan. || Saye-perest, gölge seven, gölge düşkünü; korunmayı seven. || Saye-perver, gölgelendiren, sakınan. || Saye-puş, şemsiye, çardak. || Saye -rev, karanlıklarda dolaşan. || Saye-zar, gölgelik. || Saye-i bican, cansız gölge || Saye-ı teyz-i hamiyyet, hamiyet bolluğunun gölgesi. || Saye-i huda, Tanrı'nın gölgesi, halife. || Saye-i medid, uzun gölge || Saye-i lutf-u kerem, iyilik ve bağışın gölgesi. || Saye-i şahane, padişahın koruyuculuğu. || Saye-nişin-i eman, güvenlik içinde bulunan.
*Kur. tar. Saye ocağı, Osmanlılar'da saray için koyun besleyen, kurbanlık koyun yetiştiren kurum. (Ocağın, Rami'nin ötesinde Küçükköy civarlarında bir binası vardı. Çalışanlar, yeniçerileri çağrıştıran giysiler giyerlerdi, ikinci meşrutiyet'in ilanından (1908) sonrasında kapatılan ocak için, bilhassa Rumeli yöresinden koyun getirtilirdi.)
1. Esk. Gölge.
2. Koruma, esirgeme; yardım.
3. (Bu, şu, o) sayede, bu yüzden bu yüzden: Bu sayade işlerimiz iyi gidiyor. || Yardımıyla, onun yardımıyla, bir şeyden dolayı, sebebiyle: Havaların iyi gitmesi yardımıyla ekinler kendini topladı. || Yardımıyla sayeban olmak, bir kimsenin yardımı ve vesilesiyle istenilen bir şeyi elde etmek.
*Esk. Saye-bar, gölge yapmış, gölge salmış. || Saye-ban, gölgelik, büyük çadır. || Sayedar, gölgeli, sakınan. || Saye-efgen, saye-fiken, saye-endaz, gölge veren, sakınan. || Sayegâh, gölgelik. || Saye-güster, gölge eden, sakınan. || Saye-hah, korunmak isteyen, himaye bekleyen. || Saye-ni- şin, bir şeyin gölgesinde oturan, gölgesine sığınan, korunan. || Saye-perest, gölge seven, gölge düşkünü; korunmayı seven. || Saye-perver, gölgelendiren, sakınan. || Saye-puş, şemsiye, çardak. || Saye -rev, karanlıklarda dolaşan. || Saye-zar, gölgelik. || Saye-i bican, cansız gölge || Saye-ı teyz-i hamiyyet, hamiyet bolluğunun gölgesi. || Saye-i huda, Tanrı'nın gölgesi, halife. || Saye-i medid, uzun gölge || Saye-i lutf-u kerem, iyilik ve bağışın gölgesi. || Saye-i şahane, padişahın koruyuculuğu. || Saye-nişin-i eman, güvenlik içinde bulunan.
*Kur. tar. Saye ocağı, Osmanlılar'da saray için koyun besleyen, kurbanlık koyun yetiştiren kurum. (Ocağın, Rami'nin ötesinde Küçükköy civarlarında bir binası vardı. Çalışanlar, yeniçerileri çağrıştıran giysiler giyerlerdi, ikinci meşrutiyet'in ilanından (1908) sonrasında kapatılan ocak için, bilhassa Rumeli yöresinden koyun getirtilirdi.)
Kaynak: Büyük Larousse
Şahlaşah Saye - Bırak Kendi Halime
Şahlaşah Saye - Aç Gözünü E.p
Şahlaşah Saye - Ağlayan Bir Ben
YORUMLAR