Sayfa TDK, Türk Dil Kurumu isim Arapça ¹a§³fe 1 . üstüne yazı yazılan ya da basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri...
Sayfa
TDK, Türk Dil Kurumu
isim Arapça ¹a§³fe
1 . üstüne yazı yazılan ya da basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife:
2 . Gazete, mecmua vb. yayınlarda hususi bir alan için ayrılmış bölüm:
3 . (mecaz) Mevzu.
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . üstüne yazı yazılan ya da basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife:
"Parmaklarını sayfaların arasına yerleştirip casusun kendisine verdiği parayı aradı ve buldu."- İ. O. Anar.
2 . Gazete, mecmua vb. yayınlarda hususi bir alan için ayrılmış bölüm:
"Sanat sayfası."- .
3 . (mecaz) Mevzu.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- sayfa bağlamak
Birleşik Sözler
- sayfa ekran
- itibari sayfa
Mozilla'da sayfa büyütme küçültme problemi niçin olur, çözümü nedir?
IE'de bazı sitelere giremiyorum, sayfa görüntülenemiyor hatasının sebebi nedir?
Giriş yaptığım siteler görüntülenemiyor, beyaz bir sayfa çıkıyor, mesele nedir?
SAYFA a. (ar. şahıfe'üen).
1. üstüne yazı yazılan, basılan, fotoğraf çizilen bir kâğıt yaprağının (ön ve arka) iki yüzünden her biri: Uzun bir roman, tam beş yüz sayfa. Defterinin bazı sayfalarını niçin boş bıraktın? Gazetenin birinci sayfasında yer edinen bir haber. Minik Hanlar sayfası.
2. Bir kâğıt yaprağının ön ve arka yüzünden oluşmuş tüm: Bir kitabın sayfalarını çevirmek, yırtmak.
3. Bir kâğıt yaprağının, bilhassa yazılı ya da basılı metne gore yüzeyi: Sayfanın sağ ilişik köşesine imza atmak. Sayfanın sağında boş yer bırakınız.
4. Bir kâğıt yaprağı üstünde yazılmış yazı: Bu gece, on sayfa okudum.
5. Bir metnin uzunluğunu kestirmeye yarayan birim: Yazınız yirmi daktilo sayfasını geçmemeli.
6. Bir kimsenin, bir grubun, bir ulusun vb. hayatında, kendinden daha öncesine ya da sonrasına gore ele alınan bir dönem, bir kesit: Bu diplomayla beraber hayatında yeni bir sayfa açılıyor. Bu darbe, demokrasi tarihimizin en karanlık sayfasıdır.
7. Sayfayı kapatmak, sözü edilen bir işi ya da mevzuyu geçmişte bırakmak; artık onunla ilgilenmemek.
*Esk. Sayfa-yı haliye, boş sayfa. || Sayfa-yı mütelemmis, herhangi bir hiç kimseye bir yere götürmesi için verilen, içinde kendi ölüm emri bulunan mektup. || Sayfa-yı zemin, yeryüzü. j| Sayfa-yı zer, güneş.
*Bilş. Bir bilgisayarın merkezi belleğindeki birkaç yüz ya da birkaç bin sekizli birim içeren bölge. || Bir programın, üstünde uygulanmış olduğu bilgisayarın merkezi belleğinin sayfa uzunluğuna eşit olan bölge si.
*Matbaac. Sayfa bağlamak, bir gazete ya da mecmua sayfasının basılmaya hazır duruma getirilmesi. (Baskı tekniğinde daha çok tipo tekniğinin yaygın olduğu dönemde, kurşuna dökülen yazılar, başlıklar; de mir altlıklara yapıştırılan çinko klişeler sayfa düzeninen gore sayfaya konulur, bu işlem tamamlandıktan sonrasında sayfa düzeninin bozulmamasını sağlamak için sayfa kenarları sicimle birkaç kaz sarılarak sayfa bağlanırdı. Deyim, bu işlem sebebiyle oluşmuş ve ofset, tifdruk vb. ileri tekniklerde de kullanılagelmiştir.) || Sayfa düzeni, bir haberleşme-iletişim sistemini oluşturan metni ve/ya da fotoğraf öğelerini yerleştirme tasarımı ve düzenleme işlemi. (Eşanl. mizanpaj.) [Sayfa tasarımı, yapıtın özüne en uygun sayfa boyu düzeyinde, sayfanın iç oranlan (metinler, resimler, kenarlar, boşluklar vb.), karakter seçimi, metin ve resimlerin yerleştirilmesinde kurulması ihtiyaç duyulan denge mevzusunda araştırmalar gerektirir. Malzemelerin, bilhassa üstüne baskı yapılacak malzemelerin seçimi de, sayfa düzeni maketiyle somut bir duruma gelmiş olan tasarım çalışmasının bir bölümünü oluşturabilir. üretim, sayfa düzeni maketinden hareketle dizgi ve fotogravürün siparişi, baskı kalıplarının hazırlanması biçiminde düzenlenir.) || Sayfa sekreteri, bir gazetede sayfa düzeniyle ve yazı etkinliklerinin düzenlemesiyle görevli kimse.
*Reklamc. Ek duyuru sayfası, bir gösterim organının sayfaları arasına yerleştirilen ve değişik forması, kâğıdı, rengi vb. bakımından, reklam mesajının metinlerden ayırt edilmesini elde eden basılı duyuru. || Reklam sayfaları, bir yayının başlangıcında ya da sonunda toplanan reklam içerikli bölüm.
1. üstüne yazı yazılan, basılan, fotoğraf çizilen bir kâğıt yaprağının (ön ve arka) iki yüzünden her biri: Uzun bir roman, tam beş yüz sayfa. Defterinin bazı sayfalarını niçin boş bıraktın? Gazetenin birinci sayfasında yer edinen bir haber. Minik Hanlar sayfası.
2. Bir kâğıt yaprağının ön ve arka yüzünden oluşmuş tüm: Bir kitabın sayfalarını çevirmek, yırtmak.
3. Bir kâğıt yaprağının, bilhassa yazılı ya da basılı metne gore yüzeyi: Sayfanın sağ ilişik köşesine imza atmak. Sayfanın sağında boş yer bırakınız.
4. Bir kâğıt yaprağı üstünde yazılmış yazı: Bu gece, on sayfa okudum.
5. Bir metnin uzunluğunu kestirmeye yarayan birim: Yazınız yirmi daktilo sayfasını geçmemeli.
6. Bir kimsenin, bir grubun, bir ulusun vb. hayatında, kendinden daha öncesine ya da sonrasına gore ele alınan bir dönem, bir kesit: Bu diplomayla beraber hayatında yeni bir sayfa açılıyor. Bu darbe, demokrasi tarihimizin en karanlık sayfasıdır.
7. Sayfayı kapatmak, sözü edilen bir işi ya da mevzuyu geçmişte bırakmak; artık onunla ilgilenmemek.
*Esk. Sayfa-yı haliye, boş sayfa. || Sayfa-yı mütelemmis, herhangi bir hiç kimseye bir yere götürmesi için verilen, içinde kendi ölüm emri bulunan mektup. || Sayfa-yı zemin, yeryüzü. j| Sayfa-yı zer, güneş.
*Bilş. Bir bilgisayarın merkezi belleğindeki birkaç yüz ya da birkaç bin sekizli birim içeren bölge. || Bir programın, üstünde uygulanmış olduğu bilgisayarın merkezi belleğinin sayfa uzunluğuna eşit olan bölge si.
*Matbaac. Sayfa bağlamak, bir gazete ya da mecmua sayfasının basılmaya hazır duruma getirilmesi. (Baskı tekniğinde daha çok tipo tekniğinin yaygın olduğu dönemde, kurşuna dökülen yazılar, başlıklar; de mir altlıklara yapıştırılan çinko klişeler sayfa düzeninen gore sayfaya konulur, bu işlem tamamlandıktan sonrasında sayfa düzeninin bozulmamasını sağlamak için sayfa kenarları sicimle birkaç kaz sarılarak sayfa bağlanırdı. Deyim, bu işlem sebebiyle oluşmuş ve ofset, tifdruk vb. ileri tekniklerde de kullanılagelmiştir.) || Sayfa düzeni, bir haberleşme-iletişim sistemini oluşturan metni ve/ya da fotoğraf öğelerini yerleştirme tasarımı ve düzenleme işlemi. (Eşanl. mizanpaj.) [Sayfa tasarımı, yapıtın özüne en uygun sayfa boyu düzeyinde, sayfanın iç oranlan (metinler, resimler, kenarlar, boşluklar vb.), karakter seçimi, metin ve resimlerin yerleştirilmesinde kurulması ihtiyaç duyulan denge mevzusunda araştırmalar gerektirir. Malzemelerin, bilhassa üstüne baskı yapılacak malzemelerin seçimi de, sayfa düzeni maketiyle somut bir duruma gelmiş olan tasarım çalışmasının bir bölümünü oluşturabilir. üretim, sayfa düzeni maketinden hareketle dizgi ve fotogravürün siparişi, baskı kalıplarının hazırlanması biçiminde düzenlenir.) || Sayfa sekreteri, bir gazetede sayfa düzeniyle ve yazı etkinliklerinin düzenlemesiyle görevli kimse.
*Reklamc. Ek duyuru sayfası, bir gösterim organının sayfaları arasına yerleştirilen ve değişik forması, kâğıdı, rengi vb. bakımından, reklam mesajının metinlerden ayırt edilmesini elde eden basılı duyuru. || Reklam sayfaları, bir yayının başlangıcında ya da sonunda toplanan reklam içerikli bölüm.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR