SESLENMEK gçz. f. 1. Bir hiç kimseye seslenmek, uzaktaki bir kimsenin dikkatini çekmeye çalışmak; onu yüksek seste çağırmak; ünleme...
SESLENMEK gçz. f.
1. Bir hiç kimseye seslenmek, uzaktaki bir kimsenin dikkatini çekmeye çalışmak; onu yüksek seste çağırmak; ünlemek: Pencereden seslenmek. Annen sesleniyor, duymuyor musun? Karşı kaldırımda yürüyen bir arkadaşına seslenmek.
2. Bir hiç kimseye bir şey söylemek için sesini çıkarmak; ses ver-I mek: Kapıyı dakikalardır çalıyorum, niçin seslen miyorsun?
3. Bir gruba, bir topluluğa seslenmek, onlara yönelik bir konuşma yapmak, sözü onlara yöneltmek; hitap etmek: Kalabalık bir yurttaş topluluğuna seslenen parti başkanı.
4. Bir kimsenin, bir topluluğun vicdanına, sağduyusuna vb. seslenmek, o kimseyi, o topluluğu duygulandırmaya, etkilemeye çalışmak: Sizin sağduyunuza seslenmek istemiştim. Bir toplumsal felaketin önlenmesi için kamu vicdanına seslenmek.
* sıf. ve. a. Dilbil. üNLü'nün eşanlamlısı.
1. Bir hiç kimseye seslenmek, uzaktaki bir kimsenin dikkatini çekmeye çalışmak; onu yüksek seste çağırmak; ünlemek: Pencereden seslenmek. Annen sesleniyor, duymuyor musun? Karşı kaldırımda yürüyen bir arkadaşına seslenmek.
2. Bir hiç kimseye bir şey söylemek için sesini çıkarmak; ses ver-I mek: Kapıyı dakikalardır çalıyorum, niçin seslen miyorsun?
3. Bir gruba, bir topluluğa seslenmek, onlara yönelik bir konuşma yapmak, sözü onlara yöneltmek; hitap etmek: Kalabalık bir yurttaş topluluğuna seslenen parti başkanı.
4. Bir kimsenin, bir topluluğun vicdanına, sağduyusuna vb. seslenmek, o kimseyi, o topluluğu duygulandırmaya, etkilemeye çalışmak: Sizin sağduyunuza seslenmek istemiştim. Bir toplumsal felaketin önlenmesi için kamu vicdanına seslenmek.
* sıf. ve. a. Dilbil. üNLü'nün eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR