SEVMEK g. t. 1. Bir kimseyi, bir hayvanı sevmek, ona sevgi, şefkat, bağlılık duymak: Annesini, dostlarını, çocuklarını sevmek. Atla...
SEVMEK g. t.
1. Bir kimseyi, bir hayvanı sevmek, ona sevgi, şefkat, bağlılık duymak: Annesini, dostlarını, çocuklarını sevmek. Atlarını çok sevmek.
2. Bir şeyi (soyut) sevmek, ona tutkuyla bağlı olmak, çok kıymet vermek: Tanrı'yı, ülkesini sevmek.
3. Bir kimseyi sevmek, ona âşık olmak, aşkla bağlanmak, gönül vermek: Onu karşılıksız bir aşkla sevmiş oldu.
4. Bir şeyi sevmek, ondan haz duymak, hoşlanmak, tat almak; bir şeyi tadına vararak yiyecek, içmek: Okumayı sevmek. Oans etmeyi, otomobil kullanmayı sevmiyor. Onun gülüşünü seviyorum. Klasik müzik dinlemeyi severim. Çikolatayı, çayı, kahveyi sevmek.
5. Bir şeyi, bir yeri sevmek, bir bitkiden söz ederken, yetişmesi için o şeye gereksinimi olmak; yeri, yetişme koşullarına uygun olmak: Bu nebat güneşi sever. Menekşe yerini sevmedi, çiçek açmıyor.
6. Bir kimseyi, bir hayvanı sevmek, onu okşamak.
7. Sevsinler, hoşÂ® gitmeyen, yadırgatıcı bir davranışta bulunanlar için alay yollu söylenir.
* sevdirmek ettirg. f.
1. (Bir hiç kimseye) bir şeyi sevdirmek, birinin o şeye sevgi duymasını, o şeyle ilgilenmesini sağlamak: Bana matematiği bu kitap sevdirdi. Öğrencilerine fiziği serdiren bir öğretmen. 2. Kendisini sevdirmek, bir kimseden söz ederken, başkalarının kendisine sevgi duymasını, kendisiyle ilgilenmesini sağlamak: Girmiş olduğu her çevrede kendisini sevdiren bir genç. Çalışkanlığıyla kendisini hocalarına sevdirdi; bir çocuktan, bir hayvandan söz ederken, okşanmasına izin vermek: Bizim kedi çok huysuzdur, kendisini asla sevdirmez.
* sevilmek edilg. f.
1. Bir kimsenin sevgisini, beğenisini kazanmış olmak: Çok sevilen bir kişiydi.
2. Bir şeyden söz ederken, yeğlenmek, rağbet görmek, istenmek: Sevilen, aranan bir marka.
* sevişmek işt. f.
1. Karşılıklı olarak birbirini sevmek, çok iyi anlaşmak, iyi idame: Seviştikleri belli fakat bu fazla sürmez, ayrılırlar.
2. Cinsel ilişkide bulunmak; aşk yapmak.
1. Bir kimseyi, bir hayvanı sevmek, ona sevgi, şefkat, bağlılık duymak: Annesini, dostlarını, çocuklarını sevmek. Atlarını çok sevmek.
2. Bir şeyi (soyut) sevmek, ona tutkuyla bağlı olmak, çok kıymet vermek: Tanrı'yı, ülkesini sevmek.
3. Bir kimseyi sevmek, ona âşık olmak, aşkla bağlanmak, gönül vermek: Onu karşılıksız bir aşkla sevmiş oldu.
4. Bir şeyi sevmek, ondan haz duymak, hoşlanmak, tat almak; bir şeyi tadına vararak yiyecek, içmek: Okumayı sevmek. Oans etmeyi, otomobil kullanmayı sevmiyor. Onun gülüşünü seviyorum. Klasik müzik dinlemeyi severim. Çikolatayı, çayı, kahveyi sevmek.
5. Bir şeyi, bir yeri sevmek, bir bitkiden söz ederken, yetişmesi için o şeye gereksinimi olmak; yeri, yetişme koşullarına uygun olmak: Bu nebat güneşi sever. Menekşe yerini sevmedi, çiçek açmıyor.
6. Bir kimseyi, bir hayvanı sevmek, onu okşamak.
7. Sevsinler, hoşÂ® gitmeyen, yadırgatıcı bir davranışta bulunanlar için alay yollu söylenir.
* sevdirmek ettirg. f.
1. (Bir hiç kimseye) bir şeyi sevdirmek, birinin o şeye sevgi duymasını, o şeyle ilgilenmesini sağlamak: Bana matematiği bu kitap sevdirdi. Öğrencilerine fiziği serdiren bir öğretmen. 2. Kendisini sevdirmek, bir kimseden söz ederken, başkalarının kendisine sevgi duymasını, kendisiyle ilgilenmesini sağlamak: Girmiş olduğu her çevrede kendisini sevdiren bir genç. Çalışkanlığıyla kendisini hocalarına sevdirdi; bir çocuktan, bir hayvandan söz ederken, okşanmasına izin vermek: Bizim kedi çok huysuzdur, kendisini asla sevdirmez.
* sevilmek edilg. f.
1. Bir kimsenin sevgisini, beğenisini kazanmış olmak: Çok sevilen bir kişiydi.
2. Bir şeyden söz ederken, yeğlenmek, rağbet görmek, istenmek: Sevilen, aranan bir marka.
* sevişmek işt. f.
1. Karşılıklı olarak birbirini sevmek, çok iyi anlaşmak, iyi idame: Seviştikleri belli fakat bu fazla sürmez, ayrılırlar.
2. Cinsel ilişkide bulunmak; aşk yapmak.
Kaynak: Büyük Larousse
Doğayı korumak ve sevmek niçin önemlidir?
Rüyada Sevmek ve Sevilmek
Sevmek ne anlama gelir?
YORUMLAR