SIK sıf. 1. Birbirine çok yakın öğelerden oluşan bir şey için kullanılır: Sık örgü. Sık bir orman. Sık saçların kuruması uzun sürüyo...
SIK sıf.
1. Birbirine çok yakın öğelerden oluşan bir şey için kullanılır: Sık örgü. Sık bir orman. Sık saçların kuruması uzun sürüyor. Sulak çayırdaki sık otlar.
2. Devamlı yinelenen: Bu sık ziyaretler artık beni sıkmaya başlamıştı.
*Ask. tar. Sık ordugâh, osmanlı ordusunda birliklerin konma, toplanma ve hazırlık bölgelerinde birbirlerine çok yakın halde yerleştirilmeleriyle oluşan ordugâh düzeni. (Ortalama ordugâh da denir.)
*Biyocoğ. Sık orman, sık yapraklı ekvator ormanı. || Sık nebat örtüsü, KAPALI BİTKİ TOPLULUĞU'nun eşanlamlısı.
*El sant. Sık iğne, tığ işlerinde, tığı işlentiye sık aralıklarla batırıp, çıkan ilmeği tutturarak meydana getirilen iş. (Kenarlarda, motif uygulamalarında ya da motif aralarında kullanılabilir.) [S/k ilmek de denir.]
*Küm. kur. Sık küme, minimum iki eleman içeren sıralı M kümesi, o şekilde ki bir M nin her >lt;ve y eleman İkilisi için, M nin x lt; z lt; y biçiminde bir başka z elemanı vardır. (Oransal sayılar kümesi sıktır; N naturel tamsayılar kümesi sık değildir.) [Eşanl. YOĞUN KüME.]
*Ormanc. Sık ağaçlık, ağaç tepeleri birbirine değecek kadar sık olan ağaçlık. || Sık çalılık, bitkilerin, dal ve sürgünlerin karmakarışık birbirine girmiş olduğu çalılık. || Sık orman, oldukça sık ağaç, ağaççık ve çalıların bir arada bulunmuş olduğu, bilhassa yarı tropikal nebat örtüsü tipi.
*Topol. Bir E kümesinin bir A parçası için kullanılır, o şekilde ki A nin A kapanışı E ye eşittir. (Mesela O, İR içinde sıktır.) [Kimi kez YOĞUN ya da HER YERDE SIK da denir.]
* be.
1. Çok sayıda ve aralıksız olarak: Fideler! sık dikmek.
2. Kısa aralıklarla, daima: Ne yazık ki bu hastalık bölgemizde çok sık görülür. Sık kullanılan bir sözcük.
3. Sık sık, daima, birçok kez: Ona yolda sık sık rastlardım. Sık sık beraber olurlardı.
1. Birbirine çok yakın öğelerden oluşan bir şey için kullanılır: Sık örgü. Sık bir orman. Sık saçların kuruması uzun sürüyor. Sulak çayırdaki sık otlar.
2. Devamlı yinelenen: Bu sık ziyaretler artık beni sıkmaya başlamıştı.
*Ask. tar. Sık ordugâh, osmanlı ordusunda birliklerin konma, toplanma ve hazırlık bölgelerinde birbirlerine çok yakın halde yerleştirilmeleriyle oluşan ordugâh düzeni. (Ortalama ordugâh da denir.)
*Biyocoğ. Sık orman, sık yapraklı ekvator ormanı. || Sık nebat örtüsü, KAPALI BİTKİ TOPLULUĞU'nun eşanlamlısı.
*El sant. Sık iğne, tığ işlerinde, tığı işlentiye sık aralıklarla batırıp, çıkan ilmeği tutturarak meydana getirilen iş. (Kenarlarda, motif uygulamalarında ya da motif aralarında kullanılabilir.) [S/k ilmek de denir.]
*Küm. kur. Sık küme, minimum iki eleman içeren sıralı M kümesi, o şekilde ki bir M nin her >lt;ve y eleman İkilisi için, M nin x lt; z lt; y biçiminde bir başka z elemanı vardır. (Oransal sayılar kümesi sıktır; N naturel tamsayılar kümesi sık değildir.) [Eşanl. YOĞUN KüME.]
*Ormanc. Sık ağaçlık, ağaç tepeleri birbirine değecek kadar sık olan ağaçlık. || Sık çalılık, bitkilerin, dal ve sürgünlerin karmakarışık birbirine girmiş olduğu çalılık. || Sık orman, oldukça sık ağaç, ağaççık ve çalıların bir arada bulunmuş olduğu, bilhassa yarı tropikal nebat örtüsü tipi.
*Topol. Bir E kümesinin bir A parçası için kullanılır, o şekilde ki A nin A kapanışı E ye eşittir. (Mesela O, İR içinde sıktır.) [Kimi kez YOĞUN ya da HER YERDE SIK da denir.]
* be.
1. Çok sayıda ve aralıksız olarak: Fideler! sık dikmek.
2. Kısa aralıklarla, daima: Ne yazık ki bu hastalık bölgemizde çok sık görülür. Sık kullanılan bir sözcük.
3. Sık sık, daima, birçok kez: Ona yolda sık sık rastlardım. Sık sık beraber olurlardı.
Kaynak: Büyük Larousse
Sık sık yutkunmanın sebebi nedir?
Tansiyonum sık sık düşüyor, sebebi ne olabilir?
Bira İçenler Niçin Sık Sık Wcye Giderler?
YORUMLAR