Netice -cu TDK, Türk Dil Kurumu isim 1 . Bir olayın doğurduğu başka bir vaka ya da durum, netice: "Her koşu beklenilmeyen...
Netice -cu
TDK, Türk Dil Kurumu
isim
1 . Bir olayın doğurduğu başka bir vaka ya da durum, netice:
2 . Bir gelişim ya da girişimden elde edilmiş şey:
3 . Öz, özet.
4 . (spor) Sürmekte olan ya da biten bir yarışmanın ya da spor karşılasmasının sayı bakımından durumu, skor.
5 . (edebiyat) Yazının ya da sözün bitim kısmı.
TDK, Türk Dil Kurumu
1 . Bir olayın doğurduğu başka bir vaka ya da durum, netice:
"Her koşu beklenilmeyen, şaşırtıcı bir netice verebilirdi."- N. Cumalı.
2 . Bir gelişim ya da girişimden elde edilmiş şey:
"Imtihan sonucu."- .
3 . Öz, özet.
4 . (spor) Sürmekte olan ya da biten bir yarışmanın ya da spor karşılasmasının sayı bakımından durumu, skor.
5 . (edebiyat) Yazının ya da sözün bitim kısmı.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- netice almak
- netice çıkarmak
- netice vermek
Birleşik Sözler
- netice karşılaşması
- netice oyuncusu
- netice ekibi
- netice yarışması
Aile içi dayanışma ve iş bölümünün yararları nedir, sebep-sonuç ilişkileri nasıldır?
Sebep ve netice bakımından yer ve dönemin tarihteki önemi nedir, örnekler misiniz?
Sebep ve netice ilişkili cümleler nedir?
SONUÇ a.
1. Bir fiil, bir vaka sona erdiğinde ortaya çıkan kalıcı tesir; netice: Bu halanızın sonucunu siz de gördünüz.
2. Belli bir amaçla hareket edildiğinde erişilen, elde edilmiş şey; netice: Bu yöntemle kesinlikle istediğimiz sonuca ulaşacaksınız.
3. Bir şeyden mecburi olarak çıkan, onu mantıksal olarak gerektiren şey; netice: Bu aşama sorumsuz davranmanız acıklı sonuçlar doğurabilir. Davranışlarınızın neticelerini evvel düşünmeliydiniz. Bugünkü bunalım, izlenen politikaların bir sonucudur.
4. Bir gelişimden, bir irdelemeden çıkarılan karar ya da fikir; bir akıl yürütme, bir kanıtlama sonunda erişilen yargı: Raporu inceleyip, sonucu da bana bildirin. Görüşmede şu sonuca varıldı: tartışmalardan kaçınılacak. Düşünürseniz, siz de benimle aynı sonuca varacaksınız.
5. Bir yarışmada, bir karşılaşmada, yarışmacılardan, ekiplerden her birinin elde etmiş olduğu puan, sayı vb.; netice: Bu netice, ekibimiz için bir hezimettir. Bir maçın sonucunu kestirmek.
6. Herhangi bir etkene bağlı olarak ortaya çıkan olgu: Aynı nedenler aynı neticeleri doğurur. Rastlantısal bir netice. Gecekondulaşma çarpık kentleşmenin sonucudur. (Bk. ansikl. böl. Siber.)
7. Bir problemin, bir matematik işleminin vb. çözümünün rakamla gösterilen verisi; netice: Bölme işleminin sonucu kaç? Değişik çözüm yollarından giderek aynı sonuca ulaşmak. 8. Bir anlatının üçüncü ve son kısmı: Giriş-gelişme-sonuç. Kitabın netice kısmı.
9. (Bir şeyden) netice almak, bir girişimden, bir uygulamadan belli (çoğu zaman pozitif) bir netice elde etmek, istenilen amaca ulaşmak: Görüşmelerden bir netice alamadık. || Netice olarak, özetlemek gerekirse, özetle: Yağmur hâlâ yağıyor, netice olarak bugünü evde geçiriyoruz. || Netice vermek, bir girişim, bir uygulama sözkonusuysa, belli bir sonucu (çoğu zaman pozitif) ortaya koymak, göstermek: Çabalanmız hiçbir netice vermedi, ilacın ilk uygalamaları pozitif bir netice verdi. || Sonuçta, son değerlendirmede: Sonuçta, çok başarısız bir yapıt.
*Dilbil. Netice tümcesi, bir şart tümcesinden sonrasında gelen ve bir netice belirten tümce. (Örn. Israr edersem [koşul] Ali gelecek [sonuç tümcesi].)
*Mant. Başka önermelerden, öncüllerden çıkarılan önemne. || Her A,'nin ele alınan tümdengelimin bir varsayımı olduğu ya da çıkarsama kurallarıyla bir Aâ€, h lt; i, formülünden çıkmış olduğu iyi oluşturulmuş bir A, ,.., A†formüller listesinin son formülü. || Netice alıcı, mantıkta, herhangi bir probleminin çözümüne uygulandığında, belli sayıda adım sonunda çözüme ulaşmamıza olanak veren yöntemler için kullanılır. (Mesela, önermeler mantığında doğruluk-çizelgesi ile ağaç yöntemi bu tür yöntemlerdir.)
*Uluslarar. huk. Netice belgesi, bazı internasyonal kongrelerin ya da konferansların sonunda kabul edilen internasyonal antlaşmaya verilen ad. (Eşanl. NİHAİ SENET.)
* sonuçlar çoğl. a.
1. Bir sınavda, bir yarışmada başaranların ya da başarısızların sıralaması ya da kazananların sıralaması: Imtihan neticeleri asıldı. Sonuçlar hemen hemen belli olmadı.
2. Bir yarışmada, bir seçimde, bir ankette alınan puanların, oyların yanıtların hesabı: Anket neticeleri iktidar partisini endişelendiriyor. Bir seçimin ilk neticeleri. Birazdan sonuçlar alınmaya başlanacak.
*ANSİKL. Siber. Her sonucun bir sebebi olması icap ettiğini söyleyen nedensellik terimini çoğu zaman emsalsiz doğru olarak kabul ederiz. Gerçekte tabiat bizlere yalnızca etkileşimleri gösterir; tabiat nedensellik ilkesine yabancıdır. Nedenler ve sonuçlar yalnızca organik olayların sibernetik modellerinde sözkonusu edilir, kısaca insan zihninin ürünüdür. Niçin netice ilişkileri otomatik denetimli sistemlerde hususi bir anlam ve ehemmiyet kazanır. Bu sistemler niçin ile netice içinde tekyanlı, ters yönde işlemeyen bir ilişki kurmaya olanak verir; niçin, sonucu dışarıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak ortaya çıkarır ve sonucun niçin üstüne kayda kıymet herhangi bir tepkide bulunması önlenir. Sibernetik, biyolojik ve teknik sistem modellerindeki sonuçlar bilimi olarak görülebilir. Sibernetik bilimsel bilgiye sıkı sıkıya bağlıdır, zira biz organik vakaları, sadece bunların duyularımız ve gözlem araçlarımız üstünde oluşturduğu neticelerle tanıyabiliriz.
1. Bir fiil, bir vaka sona erdiğinde ortaya çıkan kalıcı tesir; netice: Bu halanızın sonucunu siz de gördünüz.
2. Belli bir amaçla hareket edildiğinde erişilen, elde edilmiş şey; netice: Bu yöntemle kesinlikle istediğimiz sonuca ulaşacaksınız.
3. Bir şeyden mecburi olarak çıkan, onu mantıksal olarak gerektiren şey; netice: Bu aşama sorumsuz davranmanız acıklı sonuçlar doğurabilir. Davranışlarınızın neticelerini evvel düşünmeliydiniz. Bugünkü bunalım, izlenen politikaların bir sonucudur.
4. Bir gelişimden, bir irdelemeden çıkarılan karar ya da fikir; bir akıl yürütme, bir kanıtlama sonunda erişilen yargı: Raporu inceleyip, sonucu da bana bildirin. Görüşmede şu sonuca varıldı: tartışmalardan kaçınılacak. Düşünürseniz, siz de benimle aynı sonuca varacaksınız.
5. Bir yarışmada, bir karşılaşmada, yarışmacılardan, ekiplerden her birinin elde etmiş olduğu puan, sayı vb.; netice: Bu netice, ekibimiz için bir hezimettir. Bir maçın sonucunu kestirmek.
6. Herhangi bir etkene bağlı olarak ortaya çıkan olgu: Aynı nedenler aynı neticeleri doğurur. Rastlantısal bir netice. Gecekondulaşma çarpık kentleşmenin sonucudur. (Bk. ansikl. böl. Siber.)
7. Bir problemin, bir matematik işleminin vb. çözümünün rakamla gösterilen verisi; netice: Bölme işleminin sonucu kaç? Değişik çözüm yollarından giderek aynı sonuca ulaşmak. 8. Bir anlatının üçüncü ve son kısmı: Giriş-gelişme-sonuç. Kitabın netice kısmı.
9. (Bir şeyden) netice almak, bir girişimden, bir uygulamadan belli (çoğu zaman pozitif) bir netice elde etmek, istenilen amaca ulaşmak: Görüşmelerden bir netice alamadık. || Netice olarak, özetlemek gerekirse, özetle: Yağmur hâlâ yağıyor, netice olarak bugünü evde geçiriyoruz. || Netice vermek, bir girişim, bir uygulama sözkonusuysa, belli bir sonucu (çoğu zaman pozitif) ortaya koymak, göstermek: Çabalanmız hiçbir netice vermedi, ilacın ilk uygalamaları pozitif bir netice verdi. || Sonuçta, son değerlendirmede: Sonuçta, çok başarısız bir yapıt.
*Dilbil. Netice tümcesi, bir şart tümcesinden sonrasında gelen ve bir netice belirten tümce. (Örn. Israr edersem [koşul] Ali gelecek [sonuç tümcesi].)
*Mant. Başka önermelerden, öncüllerden çıkarılan önemne. || Her A,'nin ele alınan tümdengelimin bir varsayımı olduğu ya da çıkarsama kurallarıyla bir Aâ€, h lt; i, formülünden çıkmış olduğu iyi oluşturulmuş bir A, ,.., A†formüller listesinin son formülü. || Netice alıcı, mantıkta, herhangi bir probleminin çözümüne uygulandığında, belli sayıda adım sonunda çözüme ulaşmamıza olanak veren yöntemler için kullanılır. (Mesela, önermeler mantığında doğruluk-çizelgesi ile ağaç yöntemi bu tür yöntemlerdir.)
*Uluslarar. huk. Netice belgesi, bazı internasyonal kongrelerin ya da konferansların sonunda kabul edilen internasyonal antlaşmaya verilen ad. (Eşanl. NİHAİ SENET.)
* sonuçlar çoğl. a.
1. Bir sınavda, bir yarışmada başaranların ya da başarısızların sıralaması ya da kazananların sıralaması: Imtihan neticeleri asıldı. Sonuçlar hemen hemen belli olmadı.
2. Bir yarışmada, bir seçimde, bir ankette alınan puanların, oyların yanıtların hesabı: Anket neticeleri iktidar partisini endişelendiriyor. Bir seçimin ilk neticeleri. Birazdan sonuçlar alınmaya başlanacak.
*ANSİKL. Siber. Her sonucun bir sebebi olması icap ettiğini söyleyen nedensellik terimini çoğu zaman emsalsiz doğru olarak kabul ederiz. Gerçekte tabiat bizlere yalnızca etkileşimleri gösterir; tabiat nedensellik ilkesine yabancıdır. Nedenler ve sonuçlar yalnızca organik olayların sibernetik modellerinde sözkonusu edilir, kısaca insan zihninin ürünüdür. Niçin netice ilişkileri otomatik denetimli sistemlerde hususi bir anlam ve ehemmiyet kazanır. Bu sistemler niçin ile netice içinde tekyanlı, ters yönde işlemeyen bir ilişki kurmaya olanak verir; niçin, sonucu dışarıdan almış olduğu enerjiyi kullanarak ortaya çıkarır ve sonucun niçin üstüne kayda kıymet herhangi bir tepkide bulunması önlenir. Sibernetik, biyolojik ve teknik sistem modellerindeki sonuçlar bilimi olarak görülebilir. Sibernetik bilimsel bilgiye sıkı sıkıya bağlıdır, zira biz organik vakaları, sadece bunların duyularımız ve gözlem araçlarımız üstünde oluşturduğu neticelerle tanıyabiliriz.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR