Spor nedir? Sporun tarihçesi ve özellikleri nedir? Spor Nedir? Sporun Tarihçesi Spor; bireysel ya da kolektif oyunlar biçiminde m...
Spor nedir?
Sporun tarihçesi ve özellikleri nedir?
Sporun tarihçesi ve özellikleri nedir?
Spor Nedir? Sporun Tarihçesi
Spor; bireysel ya da kolektif oyunlar biçiminde meydana getirilen, bir yarışma temeline dayanan ve belirlenmiş kati kurallar çerçevesinde uygulanan bedensel hareketlerin tümüne verilen addır. Spor, genel anlamda çeşitli dallara ayrılır: atletik sporlar (atletizm, jimnastik, halter); dövüş ve savaşım sporları (boks, güreş, judo, karate, taekwondo); ekip sporları (futbol, basketbol, voleybol, hentbol, hokey, rugbi, Amerikan futbolu), atlı sporlar (binicilik, at yarışları, polo, cirit); su sporları (yüzme, yelken, kürek, kano, sörf, sutopu); kış sporları (kayak, patinaj, bobsleigh, atlama, buz hokeyi); mekanik sporlar (bisiklet, motosiklet, otomobil, deniz motoru); havacılık sporları (tayyare, planör, paraşüt), vb. Genel olarak spor, bedene sıhhat ve sağlamlık kazandırmak amacıyla yapılır. Bunun için sistemli, disiplinli bir emek harcama gerekir. Bedensel ve ruhsal yarar sağlamak için yapılmasının yanı sıra, zevk için spor yapanlara “amatör†adı verilir. “Sporâ€u bir geçim aracı olarak benimseyen ve bunu meslek edinmiş olanlar “profesyonel†olarak adlandırılır. Spor, bedeni geliştirme, kas ve eklemleri çalıştırma, dolaşımı hızlandırma yönlerinden sağlığa yarar sağlamış olduğu benzer biçimde, ruhsal gerginlikleri ve hafıza yorgunluklarını yok etme açısından da yararlıdır. Spor, bilhassa 20. yüzyılda, ulusları birbirlerine yaklaştıran, toplumlar içinde dostluk ilişkileri kurulmasına destek bir unsur sayılmıştır. Günümüzde spor, hem de, gezim endüstrisinin bir dalıdır.Sportif ilişkiler sebebiyle, çok sayıdaki meraklı ve yandaş için spor karşılaşmalarını seyretmek suretiyle geziler düzenlenir.
Zamanı: Sporun geçmişinin insanlıkla yaşıt olduğu varsayılır. İnsan, gövde gücüyle hemcinslerinden üstün olmak ve onlara karşı üstünlük sağlamak gereksinimini duydu, bu da sporun temel felsefelerinden önde gelen “rakibe üstünlük sağlama†içgüdüsünün ortaya çıkmasına yol açtı. Gövde kültürüyle ilgili bu etkinliklerin ilk izleri, ilkçağlarda Ortaasya, Önasya, Mezopotamya, Nil ve Akdeniz havzalarında görülür. Asya'da Türk, Çin ve Hint kültürleri; Nil Deltası'nda Mısır; Mezopotamya'da Sümer, Asur-Babil uygarlıkları; Anadolu'da Hitit ve sonrasında da ton kültür ve uygarlıkları bu konudaki büyük gelişmelere de sahne oldu.Bu uygarlıkların tümünde gövde kültürüne verilen önemin gerçek sebebinin, o çağların belirli niteliği olan savaşla ilgili olduğu görülür. Varolma, başka uygarlıklar üstünde egemenlikler kurma zorunluluk ve isteğinin sonucu olan savaşlarda başarıya ulaşmış olabilmek, sadece gövde gücü ve dayanıklılıkla gerçekleşeceğinden gövde kültürü üstüne mühim eğilindi. Eski Yunanlılar'da görülen “gymnasion†adını taşıyan spor salonları bu amaca yönelik kurumlardır. Tanrı ve tanrıçalara sadece kuvvetli gövde ve bedensel güçle lâyık olunabileceği inancı varolduğundan, spor, aynı zamanda mukaddes bir anlam ve kıymet de kazanmıştır. Tanrılar Tanrısı Zeus adına düzenlenen mukaddes “Olimpia†şenlikleri de bunun sonucuydu. Eski Roma'da da spor geniş ilgi görmüş oldu, sadece burada daha başka bir kimliğe büründü. Zırhlı eldivenlerle meydana getirilen boks, rakibinin kolunu, bacağını, boynunu kırma, onu boğazlamayı sakıncasız sayan güreş, insanların yırtıcı hayvanlarla yaptıkları savaşım, kanlı gladyatör gösterilerine kadar uzandı. Roma'da spor, “stadion†adında olan eski Yunan spor alanlarından çıkıp, “circus†adında olan kanlı şov alanlarına girdi.
Spor, yüzyıllar boyu gelişerek 19. yüzyıl içinde en büyük aşamaya uğradı. 1863'te İngiltere'de futbol ortaya çıktı, bunu 1880'de atletizm kulüplerinin kurulması izledi. Spor, İngiltere'den ABD'ye sıçradı, bu ülkede daha başka ve emsalsiz bir kalite kazanarak genişledi, uygar bir biçime dönüştü, gerçek anlam ve kıymetini buldu, giderek tüm dünyaya yayıldı. Spor, günümüzde tüm dünyada belirli kurallara uygun olarak yapılmakta, bu internasyonal kuralların gerek belirlenmesi, gerekse yürütülmesi, internasyonal federasyonlarca sağlanmaktadır.
Ek olarak Bknz.>>
Sebep: sual düzeni
Spor Nedir? Spor ve Sporun Tarihçesi Hakkında
Spor Hukuku Nedir? Spor Hukuku Hakkında Genel Bilgiler
Ekstrem Spor Nedir? Ekstrem Spor Hakkında Bilgiler
Spor evrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, ırkı, dini değişik insanları birleştiren mühim bir vasıtadır. Dünya barışına katkı elde eden bir etkinliktir, diyebileceğimiz benzer biçimde çağımız sporunu; fizyolojik faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da pozitif yönde yönde etkilemek, toplumsal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile meydana getirilen hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz. Görüldüğü benzer biçimde sporun belirli sözcükle kalıplaşmış klâsik bir tanımı yoktur.
Spor lügat anlamı olarak lâtince DİSPORTARE ve DESPORT biçiminde "dağıtmak, bir birinden ayırmak" anlamına gelen sözcüklerden 17 yüzyıldan sonrasında günümüze gelinceye kadar ilk hecesi aşınarak "SPORT" biçimine dönüştüğü araştırmacılar tarafınca öne sürülmektedir.
Britannica ansiklopedisi spor'u " Belirli seviyede güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve keyifli etkinlikler." olarak tanımlamaktadır.
Sportif ögelerin tümünde dinlenmek, eğlenmek olmasıyla birlikte hem de toplumsal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme mevzusunda spora mühim görevler düşer. Sporun sağlamış olduğu bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanakları, özgür zamanları ve yaşam seviyeleri tertipli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir yaşam şeklinin ayrılmaz parçasıdır.
İnsanlık tarihinden bu güne değin insanoğlu hep çalışagelmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar cenk için çalışmış, sulh için çalışmış, kendi egoları olmasıyla birlikte içinde bulundukları cemiyet için çalışıp durmuşlardır. Peki bu şekilde bir efor kaybı ile bu insanların hepsi spor mu yapıyordu? Sözcüğünün bu günkü tanımına nazaran tarihte spor ne süre adım atmıştır?
Sporun ne süre başladığının belirlenmesi derhal, derhal olanaksızdır. Bazı araştırmacılar bu soruya; "Spor insanlığın yer yüzüne yayılması ile adım atmıştır." derken, bazıları ise spor'u; "İnsanların ilk çağlarda ana babalarından, sonrasında içinde yaşadıkları kavim ve kabilelerden öykünmek etmek suretiyle öğrenmişler." demektedirler.
İnsanın doğadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki görüşlerin çatıştığını görürüz. Spor vücudu çalıştırmak suretiyle elde edilmiş güçle bazı işleri yapmak anlamına gelir, anlamında kullandığımızda; ilk çağlardan bu güne değin yaptığımız her türlü çalışmanın spor bulunduğunun kabullenilmesi gerekerdi.
Günümüz anlayışına nazaran spor ilk başta çok mühim bir kitle eğitim vasıtasıdır. Spor insan bedenini fiziki yönüyle geliştirdiği benzer biçimde oyunlar, hareketler, yarışmalar vasıtasıyla hem de insan seciyesini, egosunu, davranış niteliğini, psişik yapısını belirleyen yeni bir bilim dalıdır.
Sporun getirmiş olduğu değişik sorunlara ilişkin bilimsel bulgu, münakaşa ve metodların oluşturduğu alana SPOR BİLİMİ diyoruz. Günümüz bilhassa sporda ileri gitmiş ülkelere on yıl öncesine nazaran daha değişik algılanmaya adım atmıştır. Mesela spor meslek alanları alt gruplara ayrılmış, bu meslek dalları da kendi mevzularında uzmanlık gerektiren meslekler haline gelmişlerdir. Çok yakın bir zamana kadar devletimizde de hepimizin bilmiş olduğu benzer biçimde spor meslek dalı olarak yalnız gövde eğitimi öğretmenliği ile branş antrenörlüğü bulunmakta idi. Oysa şimdi spor'a ilişkin öğretmenlik, kondisyon ve sağlıkla ilgili meslekler, spor yönetimi, spor basını ve yayımcılığı, spor hukuku, spor danışmanlığı, spor bilimcisi, spor hekimliği, spor istatistikcisi, ve benzeribir çok değişik meslek grupları ortaya çıkmıştır. Bunlar da kendi içinde alt gruplara ayrılmaktadırlar.
Spor bilim adamları son yıllarda "Gövde Eğitimi" sözü anlamına itiraz etmekte ve gövde sözcüğü canlı organizmanın yalnız fizyolojik yönünü ifade etmekte demektedirler. Oysa fiziki yapı ile zihnin birbirinden soyutlanamayacağını, günümüz eğitim felsefesi teriminde gövde eğitiminin daha doğrusu spor eğitiminin amaçları gövde sözcüğünün çok ötesindeki amaçlara yönelmektedir. Bunlar toplumsal, fizyolojik, duyusal ve bilişsel (vukufi) gelişmelerdir. Bu amaçlar doğrultusunda gövde eğitiminin bedenin geliştirilmesinin ötesinde çok daha çok anlam taşıması sebebiyle spor bilimcileri bu sözcük yerine "Spor Eğitimi" sözcüğünü kullanmaya başlamışlar ve spor kültürü ile hareket fenomeni birlikteliği gövde eğitiminden spor eğitimine geçişi elde etmiştir. Böylece 20. yüzyıl sonlarında "Spor Bilimleri" adında olan yepyeni bir dal öteki bilim dalları içinde yerini almıştır.
Günümüzde spor bilim adamları eski ve klâsik gövde eğitimi kavramından daha üst düzeyde düşünmeye başlayınca insan hareketlerini bilhassa sportif hareketleri egzersiz fizyolojisi, biyomekânik, sosyoloji, felsefe,psikoloji, pedagoji, biyokimya benzer biçimde çok değişik bilim dalı kökeninden gelmiş olarak incelemeye ve irdelemeye başlamışlar ve sonuçta ortalama 20 senelik bu şekilde bir evrim sonucu "Spor Bilimi" ortaya çıkmıştır.
Spor bilimi doktrininin bu denli yeni boyutlar kazanması ile toplumlar, uluslar ve tüm dünya, spor terimini deyim yerinde ise adeta yeni baştan keşfetmektedirler.
Ahlâk eğitimi ile spor eğitimini de birbirinden soyutlamak olmaz. Bu iki kavram etle tırnak benzer biçimde birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Büyük önder Mustafa Kemâl ATATüRK; " Ben sporcunun akıllı, çevik hem de ahlâklısını severim." tümcesinde bu hususu en somut halde dile getirmiştir. Şu sebeple şahıs seçtiği spor eğitimi vasıtası ile bu sağlam vücuda çelik benzer biçimde bir seciye, mütevazı, temiz, açık, doğru ve hür bir ruh aşılar. Sıhhatini dikkatsizlik eden kuvvetsiz ve çürük vücudun iyi bir kafa yapısına aday olması oldukça zorlaşır. Ahlâk eğitimi ile spor eğitiminden beklenen netice güçlü bir kişilik yapısıdır.
Spor terimini tanımlarken dünya barışına katkısından söz etmiştik. O halde birazcık da spor'un internasyonal plâtformdaki görevi nedir sorusuna değinelim.
Internasyonal spor karşılaşmalarının bir cenk değil tersine bir sulh unsuru olduğu hepimizce bilinmektedir. Iyi mi ki bir devletler hukuku var ise bir de internasyonal spor hukuku vardır. İnsanoğlunun tekâmülü ile eski Yunandan bu güne değin gelişen kurallar, bu gün ileri düzeydeki prensiplerine ulaşmışlardır. Dolayısı ile sporda güçlü olan kazanır, zor kullanan kaybeder. Bireysel anlamda spor, kişinin egemenlik ve olanaklarını değerlendirme duygularını geliştirir. Dolayısı ile şahıs ve ulusların eğitimini tamamlar. Ortaklaşa eğitim esasına dayanır ve spor ulusların akıl ve eğitim düzeyinin aynasıdır.
Spor internasyonal plâtformada savaşların en asilidir. Şu sebeple o barışın savaşıdır. Internasyonal spor savaşları politik savaşlara benzemez, hizipler, gruplar oluşmaz. Sportif karşılaşmalar mertçe, hilesiz, dostça ve kısacası sportmencedir. Bu şekilde bir sportmenlik için insan doğuştan sporcu olması imkansız, o unvanı hak etmesi, kazanması lâzımdır.
Internasyonal yarışmalarda sporcuların hepsinde aynı duygu vardır. İç dünyalarını aynı coşku ve fikir kaplar. Bu öyleki bir dünya savaşıdır ki, hiçbir ulusa yönelmiş değildir. Taraflar karşı karşıya gelmekle beraber ideal tektir. Dünya gençliği bu görkemli kalabalık içinde her renk saça, her cins tene ve dünyada mevcut tüm ırklara rastlamak mümkündür. Esasen Olimpiyad Oyunlarının birbirine geçen beş halkası, beş kıtanın birbiri ile kenetlenmesini ifade etmiyor mu? Bu topluluk gençlerin bir dava uğrunda birleştiği görkemli bir tablodur. Bir dünya barışı tablosu...
Sporun anayasası sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür.
alıntı
Spor lügat anlamı olarak lâtince DİSPORTARE ve DESPORT biçiminde "dağıtmak, bir birinden ayırmak" anlamına gelen sözcüklerden 17 yüzyıldan sonrasında günümüze gelinceye kadar ilk hecesi aşınarak "SPORT" biçimine dönüştüğü araştırmacılar tarafınca öne sürülmektedir.
Britannica ansiklopedisi spor'u " Belirli seviyede güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve keyifli etkinlikler." olarak tanımlamaktadır.
Sportif ögelerin tümünde dinlenmek, eğlenmek olmasıyla birlikte hem de toplumsal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme mevzusunda spora mühim görevler düşer. Sporun sağlamış olduğu bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanakları, özgür zamanları ve yaşam seviyeleri tertipli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir yaşam şeklinin ayrılmaz parçasıdır.
İnsanlık tarihinden bu güne değin insanoğlu hep çalışagelmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar cenk için çalışmış, sulh için çalışmış, kendi egoları olmasıyla birlikte içinde bulundukları cemiyet için çalışıp durmuşlardır. Peki bu şekilde bir efor kaybı ile bu insanların hepsi spor mu yapıyordu? Sözcüğünün bu günkü tanımına nazaran tarihte spor ne süre adım atmıştır?
Sporun ne süre başladığının belirlenmesi derhal, derhal olanaksızdır. Bazı araştırmacılar bu soruya; "Spor insanlığın yer yüzüne yayılması ile adım atmıştır." derken, bazıları ise spor'u; "İnsanların ilk çağlarda ana babalarından, sonrasında içinde yaşadıkları kavim ve kabilelerden öykünmek etmek suretiyle öğrenmişler." demektedirler.
İnsanın doğadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki görüşlerin çatıştığını görürüz. Spor vücudu çalıştırmak suretiyle elde edilmiş güçle bazı işleri yapmak anlamına gelir, anlamında kullandığımızda; ilk çağlardan bu güne değin yaptığımız her türlü çalışmanın spor bulunduğunun kabullenilmesi gerekerdi.
Günümüz anlayışına nazaran spor ilk başta çok mühim bir kitle eğitim vasıtasıdır. Spor insan bedenini fiziki yönüyle geliştirdiği benzer biçimde oyunlar, hareketler, yarışmalar vasıtasıyla hem de insan seciyesini, egosunu, davranış niteliğini, psişik yapısını belirleyen yeni bir bilim dalıdır.
Sporun getirmiş olduğu değişik sorunlara ilişkin bilimsel bulgu, münakaşa ve metodların oluşturduğu alana SPOR BİLİMİ diyoruz. Günümüz bilhassa sporda ileri gitmiş ülkelere on yıl öncesine nazaran daha değişik algılanmaya adım atmıştır. Mesela spor meslek alanları alt gruplara ayrılmış, bu meslek dalları da kendi mevzularında uzmanlık gerektiren meslekler haline gelmişlerdir. Çok yakın bir zamana kadar devletimizde de hepimizin bilmiş olduğu benzer biçimde spor meslek dalı olarak yalnız gövde eğitimi öğretmenliği ile branş antrenörlüğü bulunmakta idi. Oysa şimdi spor'a ilişkin öğretmenlik, kondisyon ve sağlıkla ilgili meslekler, spor yönetimi, spor basını ve yayımcılığı, spor hukuku, spor danışmanlığı, spor bilimcisi, spor hekimliği, spor istatistikcisi, ve benzeribir çok değişik meslek grupları ortaya çıkmıştır. Bunlar da kendi içinde alt gruplara ayrılmaktadırlar.
Spor bilim adamları son yıllarda "Gövde Eğitimi" sözü anlamına itiraz etmekte ve gövde sözcüğü canlı organizmanın yalnız fizyolojik yönünü ifade etmekte demektedirler. Oysa fiziki yapı ile zihnin birbirinden soyutlanamayacağını, günümüz eğitim felsefesi teriminde gövde eğitiminin daha doğrusu spor eğitiminin amaçları gövde sözcüğünün çok ötesindeki amaçlara yönelmektedir. Bunlar toplumsal, fizyolojik, duyusal ve bilişsel (vukufi) gelişmelerdir. Bu amaçlar doğrultusunda gövde eğitiminin bedenin geliştirilmesinin ötesinde çok daha çok anlam taşıması sebebiyle spor bilimcileri bu sözcük yerine "Spor Eğitimi" sözcüğünü kullanmaya başlamışlar ve spor kültürü ile hareket fenomeni birlikteliği gövde eğitiminden spor eğitimine geçişi elde etmiştir. Böylece 20. yüzyıl sonlarında "Spor Bilimleri" adında olan yepyeni bir dal öteki bilim dalları içinde yerini almıştır.
Günümüzde spor bilim adamları eski ve klâsik gövde eğitimi kavramından daha üst düzeyde düşünmeye başlayınca insan hareketlerini bilhassa sportif hareketleri egzersiz fizyolojisi, biyomekânik, sosyoloji, felsefe,psikoloji, pedagoji, biyokimya benzer biçimde çok değişik bilim dalı kökeninden gelmiş olarak incelemeye ve irdelemeye başlamışlar ve sonuçta ortalama 20 senelik bu şekilde bir evrim sonucu "Spor Bilimi" ortaya çıkmıştır.
Spor bilimi doktrininin bu denli yeni boyutlar kazanması ile toplumlar, uluslar ve tüm dünya, spor terimini deyim yerinde ise adeta yeni baştan keşfetmektedirler.
Ahlâk eğitimi ile spor eğitimini de birbirinden soyutlamak olmaz. Bu iki kavram etle tırnak benzer biçimde birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Büyük önder Mustafa Kemâl ATATüRK; " Ben sporcunun akıllı, çevik hem de ahlâklısını severim." tümcesinde bu hususu en somut halde dile getirmiştir. Şu sebeple şahıs seçtiği spor eğitimi vasıtası ile bu sağlam vücuda çelik benzer biçimde bir seciye, mütevazı, temiz, açık, doğru ve hür bir ruh aşılar. Sıhhatini dikkatsizlik eden kuvvetsiz ve çürük vücudun iyi bir kafa yapısına aday olması oldukça zorlaşır. Ahlâk eğitimi ile spor eğitiminden beklenen netice güçlü bir kişilik yapısıdır.
Spor terimini tanımlarken dünya barışına katkısından söz etmiştik. O halde birazcık da spor'un internasyonal plâtformdaki görevi nedir sorusuna değinelim.
Internasyonal spor karşılaşmalarının bir cenk değil tersine bir sulh unsuru olduğu hepimizce bilinmektedir. Iyi mi ki bir devletler hukuku var ise bir de internasyonal spor hukuku vardır. İnsanoğlunun tekâmülü ile eski Yunandan bu güne değin gelişen kurallar, bu gün ileri düzeydeki prensiplerine ulaşmışlardır. Dolayısı ile sporda güçlü olan kazanır, zor kullanan kaybeder. Bireysel anlamda spor, kişinin egemenlik ve olanaklarını değerlendirme duygularını geliştirir. Dolayısı ile şahıs ve ulusların eğitimini tamamlar. Ortaklaşa eğitim esasına dayanır ve spor ulusların akıl ve eğitim düzeyinin aynasıdır.
Spor internasyonal plâtformada savaşların en asilidir. Şu sebeple o barışın savaşıdır. Internasyonal spor savaşları politik savaşlara benzemez, hizipler, gruplar oluşmaz. Sportif karşılaşmalar mertçe, hilesiz, dostça ve kısacası sportmencedir. Bu şekilde bir sportmenlik için insan doğuştan sporcu olması imkansız, o unvanı hak etmesi, kazanması lâzımdır.
Internasyonal yarışmalarda sporcuların hepsinde aynı duygu vardır. İç dünyalarını aynı coşku ve fikir kaplar. Bu öyleki bir dünya savaşıdır ki, hiçbir ulusa yönelmiş değildir. Taraflar karşı karşıya gelmekle beraber ideal tektir. Dünya gençliği bu görkemli kalabalık içinde her renk saça, her cins tene ve dünyada mevcut tüm ırklara rastlamak mümkündür. Esasen Olimpiyad Oyunlarının birbirine geçen beş halkası, beş kıtanın birbiri ile kenetlenmesini ifade etmiyor mu? Bu topluluk gençlerin bir dava uğrunda birleştiği görkemli bir tablodur. Bir dünya barışı tablosu...
Sporun anayasası sağlığa, birlik ve beraberliğe, kardeşliğe, arkadaşlığa ve dostluğa dayanan bir insan topluluğu ekolüdür.
alıntı
A.Bülent MELİK
Sporcu Eğitim Mrk. Müdürü
Sporcu Eğitim Mrk. Müdürü
kış sporları nedir
- Buz hokeyi
- Buz pateni
- Kayak
Buz pateni
- Artistik Buz Pateni
- Kısa kulvar sürat pateni
- Sürat pateni
- Buz dansı
- Senkronize buz pateni
- Alp disiplini
- Biatlon
- Kayaklı koşu
- Özgür yoldam kayak
- Şimal kombine
- Skiboarding
- Skibob
- Kayakla atlama
- Bobsley
- Kızak
- Skeleton
- Kızaklı köpek yarışı
Ekip sporları
- Bandy
- Körling
- Buz hokeyi
- Kar motosikleti
kış sporları ile ilgili yazı
...bireysel sporun kişiye kazanımları?
SpoR yapmaq hanqi iLqi ve yeteneqLeri qeReqtiRiR..?
- [+] Atletizm (14)
- [+] Bilardo (1)
- [+] Binicilik (2)
- [+] Bisiklet (2)
- [+] Bisiklet (spor)
- [+] Bovling (1)
- [+] Dart (0)
- [+] Dövüş sporları (7)
- [+] Eskrim (3)
- [+] Go (5)
- [+] Golf (2)
- [+] Güreş (9)
- [+] Halter (2)
- [+] Kayak (0)
- [+] Masa tenisi (1)
- [+] Motor sporları (5)
- [+] Otomobil yarışları (10)
- [+] Rodeo (0)
- [+] Rüzgar sörfü (1)
- [+] Satranç (13)
- [+] Cenk sanatları (10)
- [+] Snooker (2)
- [+] Snowboard (1)
- [+] Squash (0)
- [+] Tenis (7)
- [+] Vücut Geliştirme (1)
spor insanoğlunun yapmış olduğu ve bundan faydalanıp hoşlana bilmiş olduğu hareket çeşitleridir.
spor ne demek
Spor Nedir? Spor ve Sporun Tarihçesi Hakkında
Spor Hukuku Nedir? Spor Hukuku Hakkında Genel Bilgiler
Ekstrem Spor Nedir? Ekstrem Spor Hakkında Bilgiler
YORUMLAR