Sünnet TDK, Türk Dil Kurumu isim, din b. Arapça sunnet 1 . Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması lüzumlu sayılan davranışla...
Sünnet
TDK, Türk Dil Kurumu
isim, din b.
TDK, Türk Dil Kurumu
Arapça sunnet
1 . Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması lüzumlu sayılan davranışları ve herhangi bir mevzuda söylemiş olduğu söz.
2 . Adam çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi.
3 . Sünnet düğünü.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
1 . Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması lüzumlu sayılan davranışları ve herhangi bir mevzuda söylemiş olduğu söz.
2 . Adam çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi.
3 . Sünnet düğünü.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- sünnet etmek
- sünnet olmak
Birleşik Sözler
- sünnet evladı
- sünnet düğünü
- sünnet ehli
- ehlisünnet
Farz, vacip ve sünnet nedir?
Sünnet Nedir? Sünnetin Çeşitleri ve Hz. Muhammed'in Sünnetleri
Sünnet iyi mi olur?
SüNNET, -ti a. (ar. sünnet).
1. Hz. Muhammet'in söz, davranış, uygulama ve onayları. (Bk. ansikl. böl. Tar. ve Din.)
2. Sünnet derisinin çepeçevre kesilmesi işlemi. (Bk. ansikl. böl.)
3. Sünnet düğünü.
4. Sünnet evladı, sünnet edilmiş ya da edilecek çocuk. || Sünnet düğünü, sünnet dolayısıyla düzenlenen eğlence. || Sünnet etmek, adam çocuğun kamışının ucundaki deriyi çepeçevre kesmek. || Sünnet olmak, sünnet edilmek.
—Folk. Sünnet evladı, yakın bir süre içinde sünnet olmuş ya da olacak çocuk. || Sünnet düğünü, sünnet sebebiyle meydana getirilen düğün. (Bk. ansikl. böl.) || Sünnet entarisi, sünnet edildikten sonrasında çocuğa giydirilen bolca ve uzun kollu entari. || Sünnet giysisi, sünnetlik küçüklere özgü elbise ve aksesuar ekibi. (Çoğu zaman beyaz ya da lacivert ekip ya da gömlek, şort, sünnet takkesi, üstü maşallah yazılı enli kurdele, sünnet entarisi ve kimi süre kırmızı bir pelerinden oluşur.) || Sünnet mevlidi, çocuğun sünnet edilmesi dolayısıyla okutulan mevlit. || Sünnet takkesi, sünnet olan evlatların giydirilmiş olduğu başlık. (üstü yaldız vb. ile süslü olur, kimi süre önüne kıymetli taşlardan yapılmış bir broş, tüylü bir sorguç vb. takılır.) || Sünnet yatağı, sünnet evladı için hazırlanmış süslü yatak. (Bk. ansikl. böl.) || Sünnet yemeği, sünnetten sonrasında konuklara verilen yiyecek.
—isi. huk. Sünnet-i kavtiye, Peygamber' in sözle koyduğu kurallar. || Sünnet-i fiiliye, Peygamber'in bir iş yaparak, bir davranışıyla koyduğu kurallar. || Sünneti takri- riye ya da sükutiye, Peygamber'in bir kimseyi bir iş yaparken görüp de engellememek, bir şeyin yapıldığını duyup da ses çıkarmamak biçiminde koyduğu kurallar. (HADİS.)
—ANSİKL. Sünnet iki amaçla meydana gelen bir girişimdir: geleneksel ve cerrahi. Hangi koşullar altında yapılırsa yapılsın her ameliyat şeklinde kesinlikle asepsiye riayet edilmelidir. Minik yaşlarda yapılması yeğlenmelidir. Doğumdan 1-2 gün sonrasında gerçekleştirilmesi bile gerekebilir. (Musevilerde bu yöntem gelenekseldir) Sünnetin doktor tarafınca yapılması daha doğru olmakla birlikte tek tek ya da toplu halde çoğunlukla sünnetçi adında olan kişilerce gerçekleştirilmektedir.
—Folk. Adam evlatların buluğ çağına girmeden sünnet edilmeleri, tüm İslam vatanlarında dinsel bir gerektir. Anadolu'da çocuğun üç, beş, yedi şeklinde tek yaşlarda sünnet edilmesine itina gösterilir Sünnet düğünü sünnetten birkaç gün ilkin adım atar. Çocuk sünnet kıyafetini giyip dostlarıyla beraber otomobil, fayton ya da ata bindirilerek gezdirilir. İstanbul'da çocuğun sünnetten ilkin Eyüpsultan'a götürülme si, ailenin durumu uygunsa kurban kesilmesi bugün de rastlanan bir gelenektir.
Anadolu'nun derhal her yöresinde sünnet “ilk mürüvvet" olarak kabul edildiğinden ailenin durumuna gore minik bir merasim ya da düğün yapılır. Sünnetin olacağı gün akraba ve yakınlar çağrı edilir, sağdıç ya da çocuğun yakınlarından biri evladı meblağ' 'oldu da bitti maşallah' ' sözle ri, çalgılar ve çocuğun ilgisini dağıtmak için meydana getirilen gürültüler eşliğinde sünnet gerçekleştirilir. Bu sırada çocuğun ağzına lokum verilir; sünnet yatağına yatırıldıktan sonrasında kukla, hokkabaz vb. gösteriler adım atar, çalgılar çalınır. Sünnetlik çocuğa, düğüne katılanlar çeşitli armağanlar verir ya da yastığının altına para koyarlar. Sünnetten birkaç gün sonrasında mevlit okutmak da yaygın geleneklerdendir. Eskiden sünneti daha çok hocalar yaparlardı, ilkin Kuran okunması mümkün, sonrasında çocuk sünnet edilirdi. Hocaya armağan olarak bir kalıp sabun, havlu, bir kutu şeker ve para verilir, ilkin çocuğa, sonrasında konuklara gülsuyu kokulu şerbetler ikram edilirdi. Saraylarda meydana getirilen sünnet düğünleri çok heybetli olurdu. Bunların en büyükleri Murat III ve Ahmet III döneminde yapılmış oldu.
Bugün sünnet düğünleri bilhassa büyük kentlerde değişik bir kalite kazanmıştır. Salon tutup düğün yapanlar yanında mütevazi törenleri yeğleyenler çoğunluktadır. Doğumdan bir süre sonrasında sünnet ettirme de oldukça yaygındır. Giderek sünnetçi yerine hastanede doktorlara yaptırılan sünnetler yaygınlık kazanmaktadır.
* Sünnet yatağı, sünnet yatağının bulunmuş olduğu oda, gelin odası şeklinde süslenir. Yatağa süslü örtüler serilir, çocuğun baş ucuna mahfaza içinde bir Kuran asılır. Odaya gülsuyu serpme ve nazara karşı dört bir yanını hocaya okutma da yaygın uygulamalardandır.
—ikonogr. Roman süreci heykel sanatında (sütun başlıkları) sıkça rastlanan sünnet teması, Basileios H'nin Menologi- on'unda (Vatikan kütüphanesi) ve Salzburg Antiphonarius'unda ele alınmıştır; Klosterneuburg sunakarkalığı'nda (1181) ishak ve Samson'un sünnetleri koşut olarak gösterilmiştir. Birçok sanatçı Isa'nın sünneti ile Mabet'a sunulması sahnelerini bir arada ele almışlar.
—Tar. ve Din. Eski Mısır'da daha III. bin- yıl'dan itibaren var olduğu kanıtlanan sünnet, çeşitli antikçağ kavimlerinde yaygındı. Hint-Avrupalılar'ın bilmediği bu uygulama, başlangıçta, adam çocuğun evlenme çağına gelişiyle, evliliğe geçişi ve dolayısıyla kabile hayatına katılmayı belirten bir geçiş töreniydi. Bu uygulama bazı Afrika, ABD, Avustralya ve Okyanusya kavimlerinde hâlâ vardır.
* Yahudilikte sünnet hususi bir dini anlam, İsrail tanrısı Yehova ile ittifak anlamını taşıyor. Yahudi geleneği bu uygulamayı İbrahim'e kadar çıkarır ve “atamız İbrahim'in ittifakı†diye adlandırır. Bunu seçilmiş kavimin ayırtedici işareti ve yahudi halkından olmanın kati koşulu sayar. Yahudiler, sünnetin tıbbı bir engel hariç, doğumdan sonrasında sekizinci gün yapılmasını mecburi görürler.
Sünnet, Kuran'dan sonrasında İslam dininin ikinci temel kaynağını oluşturur Müslümanlar, ilk dönemlerden başlayarak bu alanda mühim bilimsel emekler yapmış ve bir çok yapıt ortaya koymuşlardır.
Sünneti mevzu edinen hadis biliminde sünnet başlıca üç bölüme ayrılır:
1. kavli sünnet, Hz. Muhammet'in söylediği sözler anlamına gelir. Hadis terimi de çoğunlukla bu anlamda kullanılır. Hz. Muhammet'in sözleri Kuran'ı izah etme ya da dinsel içerik taşıma durumunda olursa, Kuran ayetleri şeklinde bir yargı membaı sayılır.
2. fiili sünnet, Hz. Muhammet'in yapmış olduğu işleri, davranışları, uygulamaları kapsar. Hz. Peygamber'in Kuran ayetlerine açıklık getiren ya da Kuran' da açıklanmış dinsel bir sorunla ilgili iş ve uygulamaları yargı membaı sayılır Hususi yaşamıyla ilgili olan tutum ve davranışlarının ise böylesi bir bağlayıcılığı yoktur
3. takriri sünnet, Hz. Muhammet'in görmüş olduğu, duyduğu ve bilmiş olduğu bir söz ya da uygulamayı benimsemesi ya da en azından sessiz karşılaması biçimindeki tutumu. Onun bu tutumu, onay niteliğini taşır ve bir yargı membaı sayılır.
Fıkıh biliminde sünnet, farz ibadetlerin haricinde, Hz. Muhammet'in yapmayı alışkanlık edinmiş olduğu ibadetler anlamına gelir. Bunlar içinde Hz. Muhammet'in çok azca olarak bıraktığı (sabah namazının sünneti şeklinde) ibadetler sünneti müekkede, ara sıra bıraktığı ibadetler de sünnet-i gayr-i müekkede adını alır. Ezan, kamet, cemaatle namaz kılma şeklinde İslam dinindeki uygulamalar (şiarlar) durumuna gelen sünnetlere sünnet-i hüda denir ve bunlar da sünnet-i müekkede sayılır. Hz. Muhammet'in yeme içme giyim, kuşam şeklinde kişisel uygulamalarıysa sünneti gayri müekkede sayılır ve bunlara sünneti zevaid denir
Sünnetin hem direkt yargı koyma hem de Kuran'ı izah etme yöntemiyle İslam hukukunun bağlayıcı membaı sayılması icap ettiğini gösteren birçok ayet vardır Kuran' da şu şekilde denilir: "Hayır! Andolsun ki onlar aralarında baş gösteren anlaşmazlıklarda seni (Hz. Muhammet'i) yargıcı yapmış olup sonrasında da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir sorun duymadan tümüyle teslim olmadıkça inanç etmiş sayılmazlar" (IV, 65). Bundan dolayı İslam larında nas (dogma) denildiğinde Kuran'la beraber sünnet de anlaşılır. Şundan dolayı, ilke olarak müslümanlar sünnetin de tanrısal lı olduğuna inanırlar. Nitekim, Kuran'da bu inancı gerektiren bir ayette şu şekilde denilir: "O (Hz. Muhammet) kendi kişisel arzusuna gore konuşmaz. Söyledikleri kendisine gelen bir vahiyden başka bir şey değildir" (Llll, 3-4). Sünnetin İslam dinindeki bu önemi dolayısıyla hadis bilginleri sünnetin eleştirisi ve saptanması mevzusunda son .aşama titiz ve detaylı çalışmalarda bulunmuşlardır. (HADİS.)
Sünnet, bir karagöz oyunu. Oyunun mevzusu, Karagöz'ün çocuklarını sünnet ettirmek istemesi ve parası olmadığından Hacivat'tan yardım istemesi teması çevresinde gelişir. Hacivat, o günlerde çocuklannı sünnet ettirecek olan mahallenin zengini Abida Bey'den, kendisininkilerte beraber Karagöz'ün evlatlarının da sünnet edilmesini rica eder. Abida Bey kabul eder, fakat sünnet günü Karagöz'ün evlatları kaçıp ortadan kaybolur. Abida Bey kızıp onların yerine Karagöz'ü sünnet ettirir ve heybetli bir sünnet düğünü yapılır. Hayal içinde hayal, Karagöz'ün sünnet olması, Mecruhun meserreti adlı çeşitlemeleri olan oyun, kârı kadim karagöz fasıllarındandır
1. Hz. Muhammet'in söz, davranış, uygulama ve onayları. (Bk. ansikl. böl. Tar. ve Din.)
2. Sünnet derisinin çepeçevre kesilmesi işlemi. (Bk. ansikl. böl.)
3. Sünnet düğünü.
4. Sünnet evladı, sünnet edilmiş ya da edilecek çocuk. || Sünnet düğünü, sünnet dolayısıyla düzenlenen eğlence. || Sünnet etmek, adam çocuğun kamışının ucundaki deriyi çepeçevre kesmek. || Sünnet olmak, sünnet edilmek.
—Folk. Sünnet evladı, yakın bir süre içinde sünnet olmuş ya da olacak çocuk. || Sünnet düğünü, sünnet sebebiyle meydana getirilen düğün. (Bk. ansikl. böl.) || Sünnet entarisi, sünnet edildikten sonrasında çocuğa giydirilen bolca ve uzun kollu entari. || Sünnet giysisi, sünnetlik küçüklere özgü elbise ve aksesuar ekibi. (Çoğu zaman beyaz ya da lacivert ekip ya da gömlek, şort, sünnet takkesi, üstü maşallah yazılı enli kurdele, sünnet entarisi ve kimi süre kırmızı bir pelerinden oluşur.) || Sünnet mevlidi, çocuğun sünnet edilmesi dolayısıyla okutulan mevlit. || Sünnet takkesi, sünnet olan evlatların giydirilmiş olduğu başlık. (üstü yaldız vb. ile süslü olur, kimi süre önüne kıymetli taşlardan yapılmış bir broş, tüylü bir sorguç vb. takılır.) || Sünnet yatağı, sünnet evladı için hazırlanmış süslü yatak. (Bk. ansikl. böl.) || Sünnet yemeği, sünnetten sonrasında konuklara verilen yiyecek.
—isi. huk. Sünnet-i kavtiye, Peygamber' in sözle koyduğu kurallar. || Sünnet-i fiiliye, Peygamber'in bir iş yaparak, bir davranışıyla koyduğu kurallar. || Sünneti takri- riye ya da sükutiye, Peygamber'in bir kimseyi bir iş yaparken görüp de engellememek, bir şeyin yapıldığını duyup da ses çıkarmamak biçiminde koyduğu kurallar. (HADİS.)
—ANSİKL. Sünnet iki amaçla meydana gelen bir girişimdir: geleneksel ve cerrahi. Hangi koşullar altında yapılırsa yapılsın her ameliyat şeklinde kesinlikle asepsiye riayet edilmelidir. Minik yaşlarda yapılması yeğlenmelidir. Doğumdan 1-2 gün sonrasında gerçekleştirilmesi bile gerekebilir. (Musevilerde bu yöntem gelenekseldir) Sünnetin doktor tarafınca yapılması daha doğru olmakla birlikte tek tek ya da toplu halde çoğunlukla sünnetçi adında olan kişilerce gerçekleştirilmektedir.
—Folk. Adam evlatların buluğ çağına girmeden sünnet edilmeleri, tüm İslam vatanlarında dinsel bir gerektir. Anadolu'da çocuğun üç, beş, yedi şeklinde tek yaşlarda sünnet edilmesine itina gösterilir Sünnet düğünü sünnetten birkaç gün ilkin adım atar. Çocuk sünnet kıyafetini giyip dostlarıyla beraber otomobil, fayton ya da ata bindirilerek gezdirilir. İstanbul'da çocuğun sünnetten ilkin Eyüpsultan'a götürülme si, ailenin durumu uygunsa kurban kesilmesi bugün de rastlanan bir gelenektir.
Anadolu'nun derhal her yöresinde sünnet “ilk mürüvvet" olarak kabul edildiğinden ailenin durumuna gore minik bir merasim ya da düğün yapılır. Sünnetin olacağı gün akraba ve yakınlar çağrı edilir, sağdıç ya da çocuğun yakınlarından biri evladı meblağ' 'oldu da bitti maşallah' ' sözle ri, çalgılar ve çocuğun ilgisini dağıtmak için meydana getirilen gürültüler eşliğinde sünnet gerçekleştirilir. Bu sırada çocuğun ağzına lokum verilir; sünnet yatağına yatırıldıktan sonrasında kukla, hokkabaz vb. gösteriler adım atar, çalgılar çalınır. Sünnetlik çocuğa, düğüne katılanlar çeşitli armağanlar verir ya da yastığının altına para koyarlar. Sünnetten birkaç gün sonrasında mevlit okutmak da yaygın geleneklerdendir. Eskiden sünneti daha çok hocalar yaparlardı, ilkin Kuran okunması mümkün, sonrasında çocuk sünnet edilirdi. Hocaya armağan olarak bir kalıp sabun, havlu, bir kutu şeker ve para verilir, ilkin çocuğa, sonrasında konuklara gülsuyu kokulu şerbetler ikram edilirdi. Saraylarda meydana getirilen sünnet düğünleri çok heybetli olurdu. Bunların en büyükleri Murat III ve Ahmet III döneminde yapılmış oldu.
Bugün sünnet düğünleri bilhassa büyük kentlerde değişik bir kalite kazanmıştır. Salon tutup düğün yapanlar yanında mütevazi törenleri yeğleyenler çoğunluktadır. Doğumdan bir süre sonrasında sünnet ettirme de oldukça yaygındır. Giderek sünnetçi yerine hastanede doktorlara yaptırılan sünnetler yaygınlık kazanmaktadır.
* Sünnet yatağı, sünnet yatağının bulunmuş olduğu oda, gelin odası şeklinde süslenir. Yatağa süslü örtüler serilir, çocuğun baş ucuna mahfaza içinde bir Kuran asılır. Odaya gülsuyu serpme ve nazara karşı dört bir yanını hocaya okutma da yaygın uygulamalardandır.
—ikonogr. Roman süreci heykel sanatında (sütun başlıkları) sıkça rastlanan sünnet teması, Basileios H'nin Menologi- on'unda (Vatikan kütüphanesi) ve Salzburg Antiphonarius'unda ele alınmıştır; Klosterneuburg sunakarkalığı'nda (1181) ishak ve Samson'un sünnetleri koşut olarak gösterilmiştir. Birçok sanatçı Isa'nın sünneti ile Mabet'a sunulması sahnelerini bir arada ele almışlar.
—Tar. ve Din. Eski Mısır'da daha III. bin- yıl'dan itibaren var olduğu kanıtlanan sünnet, çeşitli antikçağ kavimlerinde yaygındı. Hint-Avrupalılar'ın bilmediği bu uygulama, başlangıçta, adam çocuğun evlenme çağına gelişiyle, evliliğe geçişi ve dolayısıyla kabile hayatına katılmayı belirten bir geçiş töreniydi. Bu uygulama bazı Afrika, ABD, Avustralya ve Okyanusya kavimlerinde hâlâ vardır.
* Yahudilikte sünnet hususi bir dini anlam, İsrail tanrısı Yehova ile ittifak anlamını taşıyor. Yahudi geleneği bu uygulamayı İbrahim'e kadar çıkarır ve “atamız İbrahim'in ittifakı†diye adlandırır. Bunu seçilmiş kavimin ayırtedici işareti ve yahudi halkından olmanın kati koşulu sayar. Yahudiler, sünnetin tıbbı bir engel hariç, doğumdan sonrasında sekizinci gün yapılmasını mecburi görürler.
Sünnet, Kuran'dan sonrasında İslam dininin ikinci temel kaynağını oluşturur Müslümanlar, ilk dönemlerden başlayarak bu alanda mühim bilimsel emekler yapmış ve bir çok yapıt ortaya koymuşlardır.
Sünneti mevzu edinen hadis biliminde sünnet başlıca üç bölüme ayrılır:
1. kavli sünnet, Hz. Muhammet'in söylediği sözler anlamına gelir. Hadis terimi de çoğunlukla bu anlamda kullanılır. Hz. Muhammet'in sözleri Kuran'ı izah etme ya da dinsel içerik taşıma durumunda olursa, Kuran ayetleri şeklinde bir yargı membaı sayılır.
2. fiili sünnet, Hz. Muhammet'in yapmış olduğu işleri, davranışları, uygulamaları kapsar. Hz. Peygamber'in Kuran ayetlerine açıklık getiren ya da Kuran' da açıklanmış dinsel bir sorunla ilgili iş ve uygulamaları yargı membaı sayılır Hususi yaşamıyla ilgili olan tutum ve davranışlarının ise böylesi bir bağlayıcılığı yoktur
3. takriri sünnet, Hz. Muhammet'in görmüş olduğu, duyduğu ve bilmiş olduğu bir söz ya da uygulamayı benimsemesi ya da en azından sessiz karşılaması biçimindeki tutumu. Onun bu tutumu, onay niteliğini taşır ve bir yargı membaı sayılır.
Fıkıh biliminde sünnet, farz ibadetlerin haricinde, Hz. Muhammet'in yapmayı alışkanlık edinmiş olduğu ibadetler anlamına gelir. Bunlar içinde Hz. Muhammet'in çok azca olarak bıraktığı (sabah namazının sünneti şeklinde) ibadetler sünneti müekkede, ara sıra bıraktığı ibadetler de sünnet-i gayr-i müekkede adını alır. Ezan, kamet, cemaatle namaz kılma şeklinde İslam dinindeki uygulamalar (şiarlar) durumuna gelen sünnetlere sünnet-i hüda denir ve bunlar da sünnet-i müekkede sayılır. Hz. Muhammet'in yeme içme giyim, kuşam şeklinde kişisel uygulamalarıysa sünneti gayri müekkede sayılır ve bunlara sünneti zevaid denir
Sünnetin hem direkt yargı koyma hem de Kuran'ı izah etme yöntemiyle İslam hukukunun bağlayıcı membaı sayılması icap ettiğini gösteren birçok ayet vardır Kuran' da şu şekilde denilir: "Hayır! Andolsun ki onlar aralarında baş gösteren anlaşmazlıklarda seni (Hz. Muhammet'i) yargıcı yapmış olup sonrasında da senin verdiğin hükme karşı içlerinde bir sorun duymadan tümüyle teslim olmadıkça inanç etmiş sayılmazlar" (IV, 65). Bundan dolayı İslam larında nas (dogma) denildiğinde Kuran'la beraber sünnet de anlaşılır. Şundan dolayı, ilke olarak müslümanlar sünnetin de tanrısal lı olduğuna inanırlar. Nitekim, Kuran'da bu inancı gerektiren bir ayette şu şekilde denilir: "O (Hz. Muhammet) kendi kişisel arzusuna gore konuşmaz. Söyledikleri kendisine gelen bir vahiyden başka bir şey değildir" (Llll, 3-4). Sünnetin İslam dinindeki bu önemi dolayısıyla hadis bilginleri sünnetin eleştirisi ve saptanması mevzusunda son .aşama titiz ve detaylı çalışmalarda bulunmuşlardır. (HADİS.)
Sünnet, bir karagöz oyunu. Oyunun mevzusu, Karagöz'ün çocuklarını sünnet ettirmek istemesi ve parası olmadığından Hacivat'tan yardım istemesi teması çevresinde gelişir. Hacivat, o günlerde çocuklannı sünnet ettirecek olan mahallenin zengini Abida Bey'den, kendisininkilerte beraber Karagöz'ün evlatlarının da sünnet edilmesini rica eder. Abida Bey kabul eder, fakat sünnet günü Karagöz'ün evlatları kaçıp ortadan kaybolur. Abida Bey kızıp onların yerine Karagöz'ü sünnet ettirir ve heybetli bir sünnet düğünü yapılır. Hayal içinde hayal, Karagöz'ün sünnet olması, Mecruhun meserreti adlı çeşitlemeleri olan oyun, kârı kadim karagöz fasıllarındandır
Kaynak: Büyük Larousse
Sünnet iki kısma ayrılır:
1) Sünnet-i Müekkede: Peygamber efendimizin sürekli olarak yapmış olduğu ve çok azca kereler terk etmiş olduğu sünnet çeşitidir.Abdestte ağza su vermek şeklinde.
2) Sünnet-i gayr-ı müekkede: Peygamber efendimizin kimi zaman yapmış olup kimi zaman terk etmiş olduğu sünnetlerdir.
Sünnetin Hükmü: Yapanı sevaba layık olur, terk edeni ise azarlamaya ve kınamaya dûçâr olur.
Haram: Cenab-ı Tanrı'ın kati delille muhakkak ve ne olursa olsun yapılmamasını istediği bir şeriat hükmüdür. Züna, içki içmek şeklinde.
Hükmü: Haramı işleyen, cehennem azabına dûçâr olur. Terk edeni ise Tanrı'ın emrine uymanın karşılığı olarak sevaba kavuşur, inkar edeni ise kafir olur.
1) Sünnet-i Müekkede: Peygamber efendimizin sürekli olarak yapmış olduğu ve çok azca kereler terk etmiş olduğu sünnet çeşitidir.Abdestte ağza su vermek şeklinde.
2) Sünnet-i gayr-ı müekkede: Peygamber efendimizin kimi zaman yapmış olup kimi zaman terk etmiş olduğu sünnetlerdir.
Sünnetin Hükmü: Yapanı sevaba layık olur, terk edeni ise azarlamaya ve kınamaya dûçâr olur.
Haram: Cenab-ı Tanrı'ın kati delille muhakkak ve ne olursa olsun yapılmamasını istediği bir şeriat hükmüdür. Züna, içki içmek şeklinde.
Hükmü: Haramı işleyen, cehennem azabına dûçâr olur. Terk edeni ise Tanrı'ın emrine uymanın karşılığı olarak sevaba kavuşur, inkar edeni ise kafir olur.
Farz, vacip ve sünnet nedir?
Sünnet Nedir? Sünnetin Çeşitleri ve Hz. Muhammed'in Sünnetleri
Sünnet iyi mi olur?
YORUMLAR