Süpürmek (-i) 1 . Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça ya da başka bir araçla toplamak, t...
Süpürmek
(-i)
1 . Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça ya da başka bir araçla toplamak, temizlemek:
2 . (mecaz) Çıkarıp atmak, kovmak:
3 . (mecaz) Tüketmek, bitirmek:
(-i)
1 . Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça ya da başka bir araçla toplamak, temizlemek:
"Dükkânların önünü çocuklar süpürür."- S. F. Abasıyanık.
2 . (mecaz) Çıkarıp atmak, kovmak:
"Yanında binlerce kurbanlık ile / Süpürdü düşmanı, bastı dayağı"- Âşık Veysel.
3 . (mecaz) Tüketmek, bitirmek:
"Tatlıya öyleki düşkünmüş ki geceleri usulcacık kalkar, tel dolaptaki muhallebiyi, revaniyi, kadayıfı ne bulursa hepsini süpürürmüş."- P. Safa.
Rüyada Bir Şey Süpürmek
SüPüRMEK g. f.
1. Bir şeyi (somut) süpürmek, o şeyi süpürgeyle almak, atmak: Döküntüleri, çöpleri süpürmek.
2. Bir yeri süpürmek, orayı, tozlarını,-çöplerini alarak temizlemek: Odayı, mutfağı süpürmek.
3. Şeyleri süpürmek, hızla dağıtmak: Rüzgâr yaprakları süpürüp götürdü.
4. insanları, şeyleri (soyut) bir yerden süpürmek, süpürüp atmak, çıkarmak, kovmak: Tüm kötülükleri süpürüp attık. Bu asalakları bu kurumdan süpürüp atmadıkça hiçbir şey yapılamaz.
5. Bir yiyeceği süpürmek, silip süpürmek, kısa sürede bitirmek, tüketmek: Dolapta ne var ise süpürmüş, akşama yiyecek kalmadı.
6. Bölgeleri süpürmek, bir giysiden, bir örtüden vb söz ederken, yere değmek, yerde sürünmek: Elbisesi bölgeleri süpürüyor.
7. Silip süpürmek - SİLMEK.
* süpürtmek ettirg. f. Bir şeyi, bir yeri süpürtmek, o şeyin, o yerin süpürûlmesini sağlamak, süpürmek eylemini yaptırmak.
* süpürülmek, süprülmek edilg. f.
1. Sözkonusu bir şeyse, süpürgeyle alınıp atılmak; bir yerse, süpürgeyle temizlenmek.
2. insanlardan, şeylerden söz ederken, çıkarılmak, kovulmak, süpürülüp atılmak.
1. Bir şeyi (somut) süpürmek, o şeyi süpürgeyle almak, atmak: Döküntüleri, çöpleri süpürmek.
2. Bir yeri süpürmek, orayı, tozlarını,-çöplerini alarak temizlemek: Odayı, mutfağı süpürmek.
3. Şeyleri süpürmek, hızla dağıtmak: Rüzgâr yaprakları süpürüp götürdü.
4. insanları, şeyleri (soyut) bir yerden süpürmek, süpürüp atmak, çıkarmak, kovmak: Tüm kötülükleri süpürüp attık. Bu asalakları bu kurumdan süpürüp atmadıkça hiçbir şey yapılamaz.
5. Bir yiyeceği süpürmek, silip süpürmek, kısa sürede bitirmek, tüketmek: Dolapta ne var ise süpürmüş, akşama yiyecek kalmadı.
6. Bölgeleri süpürmek, bir giysiden, bir örtüden vb söz ederken, yere değmek, yerde sürünmek: Elbisesi bölgeleri süpürüyor.
7. Silip süpürmek - SİLMEK.
* süpürtmek ettirg. f. Bir şeyi, bir yeri süpürtmek, o şeyin, o yerin süpürûlmesini sağlamak, süpürmek eylemini yaptırmak.
* süpürülmek, süprülmek edilg. f.
1. Sözkonusu bir şeyse, süpürgeyle alınıp atılmak; bir yerse, süpürgeyle temizlenmek.
2. insanlardan, şeylerden söz ederken, çıkarılmak, kovulmak, süpürülüp atılmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR