SUSKUNLUK a. 1. Konuşmama, konuşmaya katılmama: Bitkinlikten hepimize bir suskunluk geldi. 2. Duygu ve düşüncelerini açıklamama; te...
SUSKUNLUK a.
1. Konuşmama, konuşmaya katılmama: Bitkinlikten hepimize bir suskunluk geldi.
2. Duygu ve düşüncelerini açıklamama; tepkisini belli etmeme: Suskunluğu beni çıldırtıyordu. Muhalefetin suskunluğu.
3. Mektup yazmama, kendisinden haber vermeme: Mektubu gecikti, suskunluğunun nedenini anlayamıyorum.
4. Bir yazarın son yapıtından yenisinin yazılmasına kadar geçen ve uzun olarak kabul edilen süre: üç senelik bir suskunluktan sonrasında yeni yapıtıyla büyük bir ilgi topladı.
*Nörol. Akinetik suskunluk, hastanın, uyanık şeklinde görünmüş olduğu, fakat çevresiyle hiçbir iletişime giremediği dikkat bozukluğu. (Bu tür hastalar, konuşmazlar, hareket etmezler ve uyarılara [özellikle içorganlardan gelenlere] hiçbir tepki göstermezler ya da çok zayıf bir tepki gösterirler. Bu hastalığa, iki yanlı alın kodeksi lezyonla- rında, beyin tabanındaki boz çekirdek ve ağsı madde lezyonlarında, beyin sapı sıkışmalarında ve hidrosefalilerde rastlanır.)
--Psik. Dil ve beyin merkezlerinin ve ses organlarının organik bakımdan tam olmasına karşın odaya çıkan iradi ya da iradi olmayan, bütünsel ya da parçasal konuşma yoksunluğu. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Psik. Organik bozuklukların bulunmayışı, ruhsal kökenli olan suskunluğun, sözyitiminden ve dilsizlikten ayıd edilmesini sağlar. Çocukta, çocuksal nevrozlar sözkonusu olduğunda, suskunluğa sık rastlanır. Suskunluk, büyük bir korkudan sonrasında ansızın da odaya çıkabilir. Yetişkinde ise suskunluk, bazı ikircikli durumlarda yararlı ve iradi olabilir. Histeriklerin suskunluğu sesyitimine benzetilebilir. Bu durumda hasta, söylemek istediğini yüz hareketleriyle açıklar. Sinir çöküntüsünde ise, klinik tabloda ağır basan ketienmenin mühim bir belidisidir. Yetişkinlerde rastlanan şizofrenin autismaya dayanan biçimlerinde de, suskunluk sık görülür. Paranoyaklarda, kötülüğe uğrama düşüncesiyle ilintilidir.
1. Konuşmama, konuşmaya katılmama: Bitkinlikten hepimize bir suskunluk geldi.
2. Duygu ve düşüncelerini açıklamama; tepkisini belli etmeme: Suskunluğu beni çıldırtıyordu. Muhalefetin suskunluğu.
3. Mektup yazmama, kendisinden haber vermeme: Mektubu gecikti, suskunluğunun nedenini anlayamıyorum.
4. Bir yazarın son yapıtından yenisinin yazılmasına kadar geçen ve uzun olarak kabul edilen süre: üç senelik bir suskunluktan sonrasında yeni yapıtıyla büyük bir ilgi topladı.
*Nörol. Akinetik suskunluk, hastanın, uyanık şeklinde görünmüş olduğu, fakat çevresiyle hiçbir iletişime giremediği dikkat bozukluğu. (Bu tür hastalar, konuşmazlar, hareket etmezler ve uyarılara [özellikle içorganlardan gelenlere] hiçbir tepki göstermezler ya da çok zayıf bir tepki gösterirler. Bu hastalığa, iki yanlı alın kodeksi lezyonla- rında, beyin tabanındaki boz çekirdek ve ağsı madde lezyonlarında, beyin sapı sıkışmalarında ve hidrosefalilerde rastlanır.)
--Psik. Dil ve beyin merkezlerinin ve ses organlarının organik bakımdan tam olmasına karşın odaya çıkan iradi ya da iradi olmayan, bütünsel ya da parçasal konuşma yoksunluğu. (Bk. ansikl. böl.)
*ANSİKL. Psik. Organik bozuklukların bulunmayışı, ruhsal kökenli olan suskunluğun, sözyitiminden ve dilsizlikten ayıd edilmesini sağlar. Çocukta, çocuksal nevrozlar sözkonusu olduğunda, suskunluğa sık rastlanır. Suskunluk, büyük bir korkudan sonrasında ansızın da odaya çıkabilir. Yetişkinde ise suskunluk, bazı ikircikli durumlarda yararlı ve iradi olabilir. Histeriklerin suskunluğu sesyitimine benzetilebilir. Bu durumda hasta, söylemek istediğini yüz hareketleriyle açıklar. Sinir çöküntüsünde ise, klinik tabloda ağır basan ketienmenin mühim bir belidisidir. Yetişkinlerde rastlanan şizofrenin autismaya dayanan biçimlerinde de, suskunluk sık görülür. Paranoyaklarda, kötülüğe uğrama düşüncesiyle ilintilidir.
Kaynak: Büyük Larousse
Shax Farida - Suskunluk
YORUMLAR