Taht isim Farsça ta¬t 1 . Hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk: "Mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler, fil diş...
Taht
isim Farsça ta¬t
1 . Hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk:
2 . (mecaz) Hükümdarlık makamı, hükümdarlık.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
isim Farsça ta¬t
1 . Hükümdarların oturduğu büyük, süslü koltuk:
"Mozaikten tapınaklar yapar, tunçtan kaleler, fil dişinden tahtlar kurarmışsın."- R. H. Karay.
2 . (mecaz) Hükümdarlık makamı, hükümdarlık.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- tahta çıkmak
- tahttan indirmek
Birleşik Sözler
- tahterevalli
- tahtırevan
- payitaht
TAHT, -tı a. (fars. taht).
1. Hükümdarın resmi görevlerini törensel bir biçimde yerine getirirken oturduğu yüksekçe yer, koltuk.
2. Hükümdarlık yetkisi' Tahta göz diken küçük şehzade. -
3. Tahta çıkmak, tahta geçmek, tahta oturmak, hükümdar olmak. || Bir hükümdarı tahttan indirmek, tahtını elinden almak, hükümdarlığınason vermek.
*Esk. Taht-nişin. || Taht-ıâc, fildişi taht; gündüz; beyaz şey. || Tahtı abnusi, abanoz taht; gece. || Tahtı firuze, firuze taht; gökyüzü. || Tahtı nerd, tavla tahtası. || Taht-ı revan. || Taht-ı Süleyman'ı, Süleyman peygamberin havada uçtuğuna inanılan tahtı.
*Kur. tar. Taht kadısı, Osmanlılar'da imparatorluğa başkentlik etmiş Bursa, Edirne ve İstanbul kadılarına verilen unvan. (Taht kadılığına Fatih medresesi'nde müderrislik yapanlar atanırdı. Taht kadılarının en büyüğü İstanbul kadısıydı.) || Taht odası. Osmartılar'da Divanı hümayun'da alın? Topkap, sarayı nda padişah., bilgi ve görüşüne sunulduğu oda, arz odası, || Taht salonu, Osmanlılar'da sarayda törenler için kullanılan büyük salon.
*Müz, Geleneksel arap orkestrası, (Bir ut, bir kanun, bir ney, bir kemençe ve 2-3 vurmalı çalgıdan [bazen nakkarelerden] meydana gelir, Nevbetlerden oluşan repertuvarı seslendirir)
*Tar. Tahta iclas etmekl osmanlı padişahlarının hükümdarlık makamına çıkmaları; tahta çıkmak.
TAHT be, (ar, taht). Esk.
1. Alt, aşağıda, altında.
2. Taht-ei-arz || Taht-al-bahir.. || Taht-el-hıtz. || Taht-eş-şuur. ]| Taht-ez-zemin - tahtezzemIn. || Tahtı emniyet, güvenlikte: "İşte bu suretle çocukların hem İtimadı hem taht-ı emniyette bulunmaları hissi artar" (H. C. Yalçın). || Tahtı esaret, esirlik altında. || Tahtı himaye, koruma altı, korumada: "Fakat buralarda tahtı himayeye alınan genç kızlardan .. " (H, C. Yalçın). || Taht-ı hûkm, hükmü altında, egemenliğinde: "Oyun masası tamamıyla bizin tahtı hükmümüzde olmalı...†(Baha Tevfik). || Tahtı işgal, işgal altında. || Tahtı karar, karar altı: "... güzel bir ev yaptırmayı tahtı karara almış idi" (H. Z. Uşaklıgil). || Tahtı muhafaza, muhafaza altında, korumada. || Tahtı müzakere görüşme halinde, görüşülen. || Tahtı nikâh, nikâh altı, nikâhlama. || Tahtı temin, güven altı; güvenlikte. || Tahtı terbiye, eğitiminde. j| Tahtı tesir, etki altı; etkisinde: "Bu fikir tahtı tesirinde hareket etmek ..." (Baha Tevfik).
*Esk. anat. Tahtı beşerevi, üstderi altı. || Tahtı edimmei dahiliye, içderi attı. || Tahtı rahe, küçük parmağın avuçiçiyle birleştiği yerdeki çıkıntı.
*Esk. biyol. Taht-el-cild, derialtı.
*Esk. bot. Tahtı fasıla, alt familya. || Tahtı sınıf, alt sınıf. || Tahtı şube, alt şube.
*Esk. coğ. Tahtı medar, astropika. || Tahtı medari, astropikal.
*Esk. mant. Tahtı mütezad, altkarşıt.
*Esk. mat. Tahtı mekân, ALTUZAY'ın eşanlamlısı. || Tahtı mümas, TEĞETALTI'nın eşanlamlısı. || Tahtı nâzım, NORMALALTI' nın eşanlamlısı.
1. Hükümdarın resmi görevlerini törensel bir biçimde yerine getirirken oturduğu yüksekçe yer, koltuk.
2. Hükümdarlık yetkisi' Tahta göz diken küçük şehzade. -
3. Tahta çıkmak, tahta geçmek, tahta oturmak, hükümdar olmak. || Bir hükümdarı tahttan indirmek, tahtını elinden almak, hükümdarlığınason vermek.
*Esk. Taht-nişin. || Taht-ıâc, fildişi taht; gündüz; beyaz şey. || Tahtı abnusi, abanoz taht; gece. || Tahtı firuze, firuze taht; gökyüzü. || Tahtı nerd, tavla tahtası. || Taht-ı revan. || Taht-ı Süleyman'ı, Süleyman peygamberin havada uçtuğuna inanılan tahtı.
*Kur. tar. Taht kadısı, Osmanlılar'da imparatorluğa başkentlik etmiş Bursa, Edirne ve İstanbul kadılarına verilen unvan. (Taht kadılığına Fatih medresesi'nde müderrislik yapanlar atanırdı. Taht kadılarının en büyüğü İstanbul kadısıydı.) || Taht odası. Osmartılar'da Divanı hümayun'da alın? Topkap, sarayı nda padişah., bilgi ve görüşüne sunulduğu oda, arz odası, || Taht salonu, Osmanlılar'da sarayda törenler için kullanılan büyük salon.
*Müz, Geleneksel arap orkestrası, (Bir ut, bir kanun, bir ney, bir kemençe ve 2-3 vurmalı çalgıdan [bazen nakkarelerden] meydana gelir, Nevbetlerden oluşan repertuvarı seslendirir)
*Tar. Tahta iclas etmekl osmanlı padişahlarının hükümdarlık makamına çıkmaları; tahta çıkmak.
TAHT be, (ar, taht). Esk.
1. Alt, aşağıda, altında.
2. Taht-ei-arz || Taht-al-bahir.. || Taht-el-hıtz. || Taht-eş-şuur. ]| Taht-ez-zemin - tahtezzemIn. || Tahtı emniyet, güvenlikte: "İşte bu suretle çocukların hem İtimadı hem taht-ı emniyette bulunmaları hissi artar" (H. C. Yalçın). || Tahtı esaret, esirlik altında. || Tahtı himaye, koruma altı, korumada: "Fakat buralarda tahtı himayeye alınan genç kızlardan .. " (H, C. Yalçın). || Taht-ı hûkm, hükmü altında, egemenliğinde: "Oyun masası tamamıyla bizin tahtı hükmümüzde olmalı...†(Baha Tevfik). || Tahtı işgal, işgal altında. || Tahtı karar, karar altı: "... güzel bir ev yaptırmayı tahtı karara almış idi" (H. Z. Uşaklıgil). || Tahtı muhafaza, muhafaza altında, korumada. || Tahtı müzakere görüşme halinde, görüşülen. || Tahtı nikâh, nikâh altı, nikâhlama. || Tahtı temin, güven altı; güvenlikte. || Tahtı terbiye, eğitiminde. j| Tahtı tesir, etki altı; etkisinde: "Bu fikir tahtı tesirinde hareket etmek ..." (Baha Tevfik).
*Esk. anat. Tahtı beşerevi, üstderi altı. || Tahtı edimmei dahiliye, içderi attı. || Tahtı rahe, küçük parmağın avuçiçiyle birleştiği yerdeki çıkıntı.
*Esk. biyol. Taht-el-cild, derialtı.
*Esk. bot. Tahtı fasıla, alt familya. || Tahtı sınıf, alt sınıf. || Tahtı şube, alt şube.
*Esk. coğ. Tahtı medar, astropika. || Tahtı medari, astropikal.
*Esk. mant. Tahtı mütezad, altkarşıt.
*Esk. mat. Tahtı mekân, ALTUZAY'ın eşanlamlısı. || Tahtı mümas, TEĞETALTI'nın eşanlamlısı. || Tahtı nâzım, NORMALALTI' nın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR