TAKALLüŞ a. (ar. (ru/üş'tan takallüş). Esk. 1. Büzüşme, çekilme, kasılma: "Çehremiz takallüsler içinde iken bir fena rüya h...
TAKALLüŞ a. (ar. (ru/üş'tan takallüş). Esk.
1. Büzüşme, çekilme, kasılma: "Çehremiz takallüsler içinde iken bir fena rüya halinde uzaklaşan o yas. o nedâmet veya hasret hatıratı yok mu?" (Y. K. Karaosmanoğlu).
2. Takallüş etmek, kasılmak, büzülmek: "Bütün varlığı bu kadının bir sene içinde iktisap ettiği kudrete karşı nefretle, hasetle takallüş ediyordu" (H. E. Adıvar).
1. Büzüşme, çekilme, kasılma: "Çehremiz takallüsler içinde iken bir fena rüya halinde uzaklaşan o yas. o nedâmet veya hasret hatıratı yok mu?" (Y. K. Karaosmanoğlu).
2. Takallüş etmek, kasılmak, büzülmek: "Bütün varlığı bu kadının bir sene içinde iktisap ettiği kudrete karşı nefretle, hasetle takallüş ediyordu" (H. E. Adıvar).
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR