Takdir isim (takdi:ri) Arapça ta®d³r 1 . Beğenme, beğenip belirtme, değer verme: "Hakkında sarf edilen alaycı sözlere muk...
Takdir
isim (takdi:ri) Arapça ta®d³r
1 . Beğenme, beğenip belirtme, değer verme:
2 . Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama.
3 . Takdirname.
4 . Değer biçme:
5 . Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı.
6 . din b. (***) Yazgı.
isim (takdi:ri) Arapça ta®d³r
1 . Beğenme, beğenip belirtme, değer verme:
"Hakkında sarf edilen alaycı sözlere mukabil şimdi takdirler, hürmetkâr iltifatlarla karşılıyordu."- A. H. Çelebi.
2 . Bir şeyin değerini, önemini, gerekliliğini anlama.
3 . Takdirname.
4 . Değer biçme:
"Bu aç adama yeni elbisenin ne derece faydalı olacağını okuyucularımızın takdirine arz ediyoruz."- F. Otyam.
5 . Kitle iletişim araçlarında izlenme oranı.
6 . din b. (***) Yazgı.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- takdir etmek (veya eylemek)
- (birinin veya birilerinin) takdirini kazanmak
- takdir olunmak
Birleşik Sözler
- takdir hakkı
- takdiriilahî
- takdirname
- takdir yetkisi
- ezelî takdir
TAKDİR a. (ar. kaderden takdir).
1. Bir kimseyi beğenme, onu beğendiğini gösterme, ona değer verme: Arkadaşlarının takdirini kazanmak. Biz takdir beklerken, tekdir aldık.
2. Bir eylemin, bir şeyin de ğerini, önemini, gerekliliğini anlama, kavrama: Bu konuyu sizin takdirinize bırakıyorum.
3. Bir şeyin değerini belirleme, ona değer biçme: Takdir komisyonu.
4. Tanrının isteği, yazgı.
5. Bu, şu, o ya da f. + dığı takdirde, belli bir koşul ya da durum karşısında bir saptamayı ya da nasıl davranılacağını, ne yapılacağını be lirtir: Bu takdirde benden yardım beklemeyin. O geldiği takdirde ben gelmem.
6. Bir kimseyi takdir etmek, onu yapıp ettiklerinden, çabalarından vb. dolayı be ğenmek: Bu çocuğu çok takdir ediyorum, hem çalışıyor, hem okuyor || Bir şeyi takdir etmek, o şeyin önemini, değerini, gerekliliğini vb. kavramak, anlamak: Çabalarınızın sonuçlarını elbette takdir ediyoruz. || (Bir şeye) bir fiyat takdir etmek, onun değerini fiyat olarak belirlemek, değer biçmek: Siz kaç lira takdir ederseniz, onu öderiz. || Takdir böyleşmiş, ölüm ya da başa gelen kötü bir durum karşısında söylenen teselli sözü. || Takdir eylemek, takdir etmek. || Takdir olunmak, sözkonusu bir kimseyse, beğenilmek; bir şey, bir durum, bir kimse vb. ise, önemi, değeri anlaşılmak; gerekli olduğu ortaya çıkmak; bir şeyse, değer biçilmek: Takdir olunan fiyat gerçek değerinin çok altında || Takdir top lamak, beğenilmek. || (Bir kimsenin) takdirini toplamak, bir kimsenin beğenisini kazanmak, onun tarafından beğenilmek.
*Huk. Takdir hakkı, yargılama sırasında ortaya çıkabilecek kimi özel durumları de ğerlendirebilmek ve daha adil bir karar verebilmek üzere yasaların yargıca tanıdığı yetki. (Yasalar yaşam içindeki tüm olayları aynntılarıyfa önceden göremezler. Yargıca tanınan takdir hakkı, yasa kurallannın somut koşullara uydurularak uygulanması olanağı sağlar.) || Takdir yetkisi, bir işlemin yapılması konusunda yasaların belirli bir kural koymadığı durumlarda idare organlarının sahip oldukları yetki. (Bir işlemin idare organlarının takdir yetkisine giren kısımları yargı denetimine bağlı değildir.)
*isi. Takdiri ilahi, evrendeki tüm varlık ve olaylara ilişkin yasaların Tanrı tarafından düzenlediği inancı. (-> KADER.)
*Ormanc. ihtiyat takdiri, orman işletme yöntemine bağlı olarak bazı ormanlarda amenajmancının istediği zaman bir süre için kesilmesini geciktirebileceği orman bölümünün belirlenmesi; genel anlamda işletilmesi ileri bir zamana bırakılan orman bölümünün belirlenmesi.
1. Bir kimseyi beğenme, onu beğendiğini gösterme, ona değer verme: Arkadaşlarının takdirini kazanmak. Biz takdir beklerken, tekdir aldık.
2. Bir eylemin, bir şeyin de ğerini, önemini, gerekliliğini anlama, kavrama: Bu konuyu sizin takdirinize bırakıyorum.
3. Bir şeyin değerini belirleme, ona değer biçme: Takdir komisyonu.
4. Tanrının isteği, yazgı.
5. Bu, şu, o ya da f. + dığı takdirde, belli bir koşul ya da durum karşısında bir saptamayı ya da nasıl davranılacağını, ne yapılacağını be lirtir: Bu takdirde benden yardım beklemeyin. O geldiği takdirde ben gelmem.
6. Bir kimseyi takdir etmek, onu yapıp ettiklerinden, çabalarından vb. dolayı be ğenmek: Bu çocuğu çok takdir ediyorum, hem çalışıyor, hem okuyor || Bir şeyi takdir etmek, o şeyin önemini, değerini, gerekliliğini vb. kavramak, anlamak: Çabalarınızın sonuçlarını elbette takdir ediyoruz. || (Bir şeye) bir fiyat takdir etmek, onun değerini fiyat olarak belirlemek, değer biçmek: Siz kaç lira takdir ederseniz, onu öderiz. || Takdir böyleşmiş, ölüm ya da başa gelen kötü bir durum karşısında söylenen teselli sözü. || Takdir eylemek, takdir etmek. || Takdir olunmak, sözkonusu bir kimseyse, beğenilmek; bir şey, bir durum, bir kimse vb. ise, önemi, değeri anlaşılmak; gerekli olduğu ortaya çıkmak; bir şeyse, değer biçilmek: Takdir olunan fiyat gerçek değerinin çok altında || Takdir top lamak, beğenilmek. || (Bir kimsenin) takdirini toplamak, bir kimsenin beğenisini kazanmak, onun tarafından beğenilmek.
*Huk. Takdir hakkı, yargılama sırasında ortaya çıkabilecek kimi özel durumları de ğerlendirebilmek ve daha adil bir karar verebilmek üzere yasaların yargıca tanıdığı yetki. (Yasalar yaşam içindeki tüm olayları aynntılarıyfa önceden göremezler. Yargıca tanınan takdir hakkı, yasa kurallannın somut koşullara uydurularak uygulanması olanağı sağlar.) || Takdir yetkisi, bir işlemin yapılması konusunda yasaların belirli bir kural koymadığı durumlarda idare organlarının sahip oldukları yetki. (Bir işlemin idare organlarının takdir yetkisine giren kısımları yargı denetimine bağlı değildir.)
*isi. Takdiri ilahi, evrendeki tüm varlık ve olaylara ilişkin yasaların Tanrı tarafından düzenlediği inancı. (-> KADER.)
*Ormanc. ihtiyat takdiri, orman işletme yöntemine bağlı olarak bazı ormanlarda amenajmancının istediği zaman bir süre için kesilmesini geciktirebileceği orman bölümünün belirlenmesi; genel anlamda işletilmesi ileri bir zamana bırakılan orman bölümünün belirlenmesi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR