Taklit Nedir?

Taklit -di TDK, Türk Dil Kurumu isim (takli:di) Arapça ta®l³d 1 . Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma: "...

Taklit -di
TDK, Türk Dil Kurumu




isim (takli:di) Arapça ta®l³d

1 .
Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma:

"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir."- A. H. Müftüoğlu.


2 . Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme:

"Hele taklitleri? -Kadın taklidi, Arap taklidi hepsini birbirinden güzel yapıyordu."- Y. Z. Ortaç.


3 . Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • taklidini yapmak
  • taklit etmek
Birleşik Sözler

  • taklit mobilya








TAKLİT a. (ar. kald'dan taklid).

1. Bir kimseye özgü hareketlerin belirgin özelliklerini aynen canlandırmak ya da bir sesle, bir hareketle bir şeyin (ses, gürültü vb.) benzerini ortaya koymak, onu anımsatmak eylemi; bu eylemin sonucu: Kekeme taklidi. Hayvan taklitleri. Onun özel bir taklit yeteneği var.

2. Bir kimseyi kendine örnek almak, bu örnekten ya da onun yapıtından (sanatsal, edebi vb.) esinlenmek eylemi, öykünme: En iyi yazarlar bile taklitten kaçınmazlar.




3. Bir sanatçının türünde, üslubunda ya da başka bir yapıttan doğrudan esinlenilerek, ancak alınan örneğe göre belirli bir özgünlük de katılarak gerçekleştirilmiş sanat yapıtı; kopya, pastiş: Moliöre'in "Cimri"si Plautus'un bir yapıtının serbest taklididir. ünlü tabloların taklitleri.

4. Bir şeyin benzeri, kopyası: Sanat, doğanın taklidi değildir.

5. Bir maddenin, değerli bir eşyanın benzerini, sahtesini yapmak eylemi; bu biçimde yapılmış eşya: Mermer taklidi. Antika taklidi. Bunlar taklit olduklarından pahalı değiller.

6. Bir madde adıyla birlikte kullanıldığında, taklidi yapılan maddeyi belirtir: Deri taklidi çanta.

7. Bir kimseyi, bir hayvanı, bir şeyi taklit etmek, o kimsenin davranışlarının, konuşma biçiminin aynısını, o hayvanın ya da o şeyin hareketlerinin, çıkardıkları seslerin tıpkısını yapmak; o kimseyi, o hayvanı, o şeyi (çoğunlukla birini güldürmek amacıyla) seslerle, jestlerle, mimiklerle canlandırmak: Politikacıları taklit eden bir komedyen. Baykuşun ötüşünü, trenin düdüğünü taklit etmek.

8. Bir kimseyi taklit etmek, onun yaptığı şeyi aynen onun gibi yapmaya çalışmak, ona öykünmek: Belli bir yaştaki çocuklar büyüklerini taklit ederler.

9. Bir yapıtı, bir metni vb. taklit etmek, sahtekârlık amacıyla onu kopya etmek: Müdürün imzasını taklit etmek. Usta ressamların tablolarını taklit eden bir sahtekâr.

10. Bir şeyi taklit etmek, bir şeyden söz ederken, o şeyin bir benzeri, bir kopyası olmak: Sanat, doğayı taklit etmez.

11. Bir kimseyi, onun eylemini vb. taklit etmek, onu örnek almak, ona benzemeye çalışmak ya da davranışlarında ondan esinlenmek: ünlü bir ses sanatçısının saç modelini taklit etmek. Amerika'yı, Amerikalılar'ı taklit eden bir ülke.

12. (Bir şey ya da kimse) taklidi yapmak, bir kimsenin ya da bir şeyin çıkardığı seslerin, yaptığı hareketlerin benzerini çıkarmaya, yapmaya çalışmak: Kedi taklidi yapmak. Kimi sesleri yutup göçmen taklidi yapıyordu.

13. (Birinin) taklidini yapmak, bir kimsenin söz ve davranışlarını yineleyerek eğlenmek: Haşarı öğrenci öğretmenin arkasından taklidini yapıyordu.


*Esk. Takma, asma, kuşanma: Taklidi hamail (muska takma).


*Fels. Kimi filozoflara göre, bir sanat yapıtını sıkı sıkıya ve yalnızca doğaya bağlı kalarak yaratmaya dayanan sanatsal yaratma süreci. (Bk. ansikl. böl. Ed. ve Fels.)


*Güz. sant. Bir yapıtın ya da bir nesnenin hileye başvurularak yapılan kopyası ya da benzeri.


*isi. Dinsel bir görüşü kanıtsız olarak benimseme! uygulama. (Bk. ansikl. böl.)


*isi. huk. Taklidi emaret, bir kimseye emirlik görev ve yetkisinin verilmesi.


*Kâğ. san. Kraft taklidi, görünüşü ve rengi kraft kâğıdına benzeyen, ancak dayanımı daha az olan ambalaj kâğıdı.


*Kur. tar. Osmanlılar'da bazı devletlere bağlı aşiret ve boyların reislerine gönderilen berat ve beylik alametlerine verilen ad. || Taklidi kaza, kazanın (yargı erki), niyabet yöntemiyle başkasına yaptırılması için, o kişiye gönderilen kadılık alametleri ve hüküm. (Bk. ansikl. böl.) || Taklidi seyt, osmanlı padişahlarının tahta çıkmalarında, hükümdarlık alameti olarak düzenlenen kılıç kuşanma törenlerine verilen ad.


*Müz. Bir partiden ötekine aynı ezgi örneğini yinelemeye dayanan yazma yöntemi. (Kontrapunto üslubunun temelini, taklit oluşturur. Füg'de taklit, az ya da çok serbest bir biçimde kullanılır. Taklidin en belirgin biçimi kanondur)


*Ruhbil. ve Genet. Bir mimiğin, bir jestin, bir duruşun, bir olayın ya da olaylar dizisinin yeniden oluşturulması. (Bk. ansikl. böl.)


*Sey. oy. Sanatçının (meddah, karagözcü, tuluatçı, tiyatrocu vb.) sergilediği oyun sırasında bilinen bir kişinin davranışlarını kıçtan takma motorlu yarış teknesi ya da konuşmasını tekrarlaması ya da çeşitli lehçeler kullanarak (laz, kürt, rumelili vb.) konuşması. (Taklit çıkarmak da denir.)


*Topbil. Bir kimseyi model olarak almak, onun ortaya koyduğu örnekten ya da yapıttan (sanat, edebiyat vb. yapıtı) esinlenmek eylemi: En iyi yazarlar bile taklide başvurmuşlardır.

sıf. Bir şeyin taklidi olan şey, eşya için kullanılır; sahte: Taklit mücevher.


*Dilbil. Taklit sözcük, kimi zaman doğal dünyanın seslerini yaklaşık biçimde aktaran yansıma sözcük için kullanılır (örn. miyav).


*ANSİKL. Ed. Edebi yaratma açısından taklit sorununun iki yönü vardır: görünüşün taklidi ile, bu görünüşün Platon'un görüşlerine ve büyük bir tutarlılığa sahip olan mimesis kuramına göre, varlıkla ilişkisi ve bir yazarın bir başka yazar tarafından taklidi. Sözkonusu ikilik, bu iki sorunun, hiç olmazsa klasik dönem açısından benzerliğini göz ardı etmemelidir. Eskiler'i taklit, görüleni yanılgıdan olabildiğince kaçınarak yansıtmayı başarmış sanatçıları taklit etmek demektir, onları gerçeğe götüren birer yol gösterici saymamız da bundandır. Ancak burda da, en az öbürü kadar önemli bir yanlış anlama, taklit ile güzelin birbirine karıştırılması sözkonusudur. Taklit edilecek nesne ve taklidin yöntemleri sorununaysa henüz değinmedik. Bu durum doğa gibi oldukça belirsiz bir soş terime başvurmayı gerektirir. Platondan Boileau ve Young'a kadar -bu arada Aristoteles, Horatius ve Longinus'u da anmalıyız-, tartışmanın temel noktaları kültürel tercihlere göre saptandı ve yinelendi. Romantiklerle birlikte taklidin önemi kalmadı: kendi özerkliği içinde estetik -edebi etkinliğin özgünlüğü, varlık ile oynanan bir oyun sayılmaktan çıkarak, gösterge ile simgenin sözkonusu edildiği bir sorunsala bağlandı.


*Fels. Platon'a göre taklit (mimesis) sanatsal etkinliğin ilkesidir. Buradan sanatı değersizleştiren bir sonuç çıkar: şair duyulur şeyleri taklit eder yalnızca; bu duyulur şeyler de tek gerçekliğin, ldealar*'ın gerçekliğinin bozulmuş yansılarından başka bir şey değildir. Aristoteles bu konuda daha az idealist ve daha esnek savlar öne sürmüş ve Poetika adlı yapıtında şunu savunmuştu: şiirin kaynağını, insanları benzerleri tarafından yapılan taklitleri beğenmeye yönelten çok eski bir içgüdüde aramak daha doğru olur. Aristoteles ayrıca çeşitli taklit türleri arasında, özellikle de destanın ayırtedici özelliği olan anlatıya özgü taklit ile, eylemin söylemle değil de, gene eylemle taklit edildiği (dramın ayırtedici özelliği budur) bütünüyle drama özgü taklit arasında bir ayrım yapar.


*İsi. Taklit terimi müslümanlıkta çeşitli anlamlarda kullanılmıştır:

1. Cahiliye devri inanç ve geleneklerine körü körüne bağlanma (bu anlamdaki taklit, Kuran'da birçok kez eleştirilmiştir);

2. din işlerindeki bilgi ve yetkisiyle tanınan kişilerin uygulamalarını hiç değiştirmeden benimseme ve sürdürme;

3. fıkıhta müçtehit olan bir bilginin ortaya koyduğu hükümlerin müçtehit düzeyinde olmayan öteki bilginlerce kanıtlara dayanmaksızın benimsenmesi. (Kanıtları bilerek benimsemeye ittiba denir.)

Halkın, din konularında yetkili kişilerin görüş ve uygulamalarını taklit etmelerinin yerinde olduğu bütün fıkıh bilginlerince kabul edilir. Ancak, bir bilginin kendisi kanıtlara dayanmaksızın başka bir bilginin görüş ve içtihadını taklit etmesinin caiz olup olmadığı fıkıhta önemli tartışmalara yol açmıştır. İlımlı görüşe göre, içtihat yapma güç ve yetkisinde olan kişinin kendi görüş ve içtihadına göre, bu düzeyde olmayanların ise müçtehitlerin vardıkları sonuçlara göre hüküm vermeleri ve uygulamaya gitmeleri gerekir.


*Kur. tar. Müslümanlığın ilk dönemlerinde kaza Hz. Muhammet tarafından yürütüldü. Bu işi daha sonra dört halife (Ebubekir, Ömer, Osman, Ali) yürüttüler. Ancak, İslam devletinin toprakları ve nüfusu büyüyüp işler çoğalınca, gerek devlet merkezinde gerekse merkez dışında taklidi kaza yöntemi ile kaza işi başlılarına da yaptırıldı. OsmanlIlar döneminde de bu yöntemin uygulanması sürdürüldü.


*Ruhbil. ve Genet. J. Piaget'nin belirttiği gibi taklit, çocuğun gelişmesinde ve özellikle semiyotik işlevde ön planda rol oynar. Duyu-hareket döneminde (II. ve III. alt evreler) bebek, yetişkin kişinin karşısında yaptığı jestleri taklit eder. Fakat yetişkin kişinin jestlerinin bu kopyası, bir taklitten çok, görüntülerin ekopraksi yoluyla bebeğin kendine özgü şemalarına (yani onun repertuvarını oluşturan jestlere) indirgenmesidir. Bununla birlikte, bebek, kısa zamanda yeni yeni jestler kopya etmeyi başarır, ama bunu ancak vücudunun görülebilen bölümleriyle (eller; ayaklar) yapar. Daha sonra, taklit işlemi vücudun görünen ve görünmeyen bütün kısımlarına yayılır.

iki buçuk yaşına doğru çocuk, tanık olduğu bir sahneyi birkaç saat ya da birkaç gün sonra tekrarlayabilir duruma gelir: gecikmeli taklit. J. Piaget, gecikmeli taklidi, bir şeyi düşüncede tasarlamanın, gösterenle gösterilen arasındaki farklılaşmanın başlangıcı olarak görüyordu. Resim, simgeleme oyunu (benzerini yapma), zihinsel imaj ve gecikmeli taklit doğrudan doğruya taklide bağlıdırlar. Zihinsel imge, içten yapılmış bir taklidi temsil eder; simge leme oyunu ve resimle de eylem, genelleştirilebilir bir simgeye dönüşür. üçüncü yılda, arkadaşının tavırlarını taklit etme çocuğun, kendi benzerleriyle ilişkiye girmekte kullandığı en değerli araçlardan biridir


*Topbil. Bazı toplumbilimcilere göre, bilinçli ya da bilinçsiz taklit olayları, bireylerin davranışlarındaki toplumsal kökenli benzeşmeleri açıklar ve toplumsal yaşamın temel süreçlerinin yinelenmesini aydınlatır. Ruhsal olgular bireysel alandan bireylerarası alana geçerek bireylerarası ruhbilimi yaratırlar. Bu tezler, Tarde (les Lois de l'imitation [Taklit yasaları], 1890; la Logiçue sociale [Toplumsal mantık], 1894) ve Baldvvin tarafından geliştirildi.


Kaynak: Büyük Larousse








 

YORUMLAR

Ad

Anlamı Nedir?,22,Biyoloji Konu Anlatımı,25,Cilt Bakımı,82,Coğrafya Ders Anlatımı,978,Genel,46,Güzel Sözler,16075,Music,1,Ne Nedir?,32164,Resimli Sözler,4111,Saç Sağlığı,119,Sağlık Bilgileri,1596,Soru-Cevap,10236,Sports,1,Tarih Konu Anlatımı,5,Teknoloji,36,Türk Dili ve Edebiyatı Konu Anlatımı,2,
ltr
item
Ders Kitapları Konu Anlatımı: Taklit Nedir?
Taklit Nedir?
Ders Kitapları Konu Anlatımı
https://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/taklit-nedir.html
https://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/
http://ders-kitabi.blogspot.com/2017/05/taklit-nedir.html
true
5083728687963487478
UTF-8
Tüm Yazılar Yüklendi hiçbir mesaj bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Cevap Cevabı iptal Silmek Cevabı iptal Home SAYFALARI POST Hepsini gör SİZİN İÇİN ÖNERİLEN ETİKET ARŞİV SEARCH Tüm Mesajlar İsteğinizle eşleşme bulunamadı Ana Sayfaya Dön Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Pazar Mon Tue Wed Thu Fri Sat January February March April May June July August September October November December Jan Feb Mar Apr May Jun Jul Aug Sep Oct Nov Dec Şu anda... 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago more than 5 weeks ago İzleyiciler Takip et THIS PREMIUM CONTENT IS LOCKED STEP 1: Share to a social network STEP 2: Click the link on your social network Tüm Kodunu Kopyala Tüm Kodunu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalanmıştır. Kodları / metinleri kopyalayamıyor, kopyalamak için lütfen [CTRL] + [C] tuşlarına (veya Mac ile CMD + C'ye) basınız Table of Content