1789 Fransız Devrimi, Osmanlıyı parçalayacak süreci başlatır.Yenileşme, Osmanlı devletindeki gerilemenin sonucu olarak doğmuştur.16. yüzyılı...
1789 Fransız Devrimi, Osmanlıyı parçalayacak süreci başlatır.Yenileşme, Osmanlı devletindeki gerilemenin sonucu olarak doğmuştur.16. yüzyılın sonlarına dek birçok yönden Avrupa’dan üstün bir yönetime ve kurumlaşmaya sahip olan Osmanlı Devleti, Batı’daki gelişimleri dikkatle takip etmiştir. Ancak 16. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti askeri, ilmi ve ekonomik alanlarda bozulan kurumlarına dinamizm getirecek yenilik hamleleri yapamamıştır.Değişen dünyanın Osmanlı’ya ilk büyük darbesi Viyana bozgunu (1683) olur. Viyana bozgunu, kendini yenilemeyen bir devletin, imparatorluk bile olsa, sadece asker sayısındaki üstünlükle savaşları kazanamayacağını ortaya koymuştur. 1699′ da Karlofça Antlaşması’nı imzalamaya mecbur kalan Osmanlı imparatorluğu bu antlaşmayla ilk defa toprak kaybetmiştir. Bu antlaşmadan sonra olumsuzluklar artmıştır.
Lale devrinden beri zaten batı üstünlüğü kabul edilmiş ve batı özentisi başlamıştır. Batının üstünlüğü ve baskısı bir takım değişiklikler yapılması zorunluluğunu doğurmuştur. Tanzimat Fermanı, halk iradesiyle değil, padişahın tek taraflı iradesiyle ortaya çıkmıştı. Bu nedenle halk tarafından tam olarak anlaşılamadı. Ancak bu dönemde ilk Osmanlı aydın kadrosu yetişti. Osmanlı toplumunun Batılılaşmasında aydınların önemli bir rolü var. Batılılaşma hareketi Batıya özellikle Fransaya ilim öğrenmeye giden aydınlarımız tarafından başlatılmıştır. Toplumda batılı sanat ve kültür faaliyetleri aydınlarımız tarafından getirilmiştir. Osmanlı Devleti 1699 Karlofça ve 1718 Pasorafça Antlaşmalarıyla Batı’ya kaptırdıkları üstünlüklerine yeniden kavuşmak için Batı’nın fikri birikiminden ve teknolojideki gelişimlerinden yararlanma çalışmalarına başlamıştır. Bu amaçla yapılan ilk girişim Damat İbrahim Paşa döneminde Avrupa’ya elçiler (Yirmisekiz Çelebi Mehmet gibi) gönderilmesi olmuştur. Avrupa kültürüyle karşılaşmanın ilk sonuçları gemi yapımıyla ilgili yöntemlerin alınması, matbaanın kurulması gibi teknik; saray dekorasyonu, bahçe düzenlemesi gibi sosyal alanlardaki (Lale Devri) yenilikler olur.Pozitif bilimlerle ilgili okullar açılmaya başlanır. 1773′te Mekteb-i Riyaziye, 1776′da Hendesehane (Baron de Tott tarafından açılmıştır), 1783′te Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun, 182Tde Mekteb-i Tıbbiye açılır.Yenileşme hareketi ilk olarak askeri sistemde kendini göstermiştir.II. Mahmut, Yeniçerileri tamamen ortadan kaldırarak 1826′da Avrupai usullere göre düzenlenmiş Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla bir ordu kurar.Tercümeler yapılmaya başlanır. Tercüme Odası kurulur. Tanzimat aydınlarının Batı’ya açılmasında Tercüme Odası’nın hazırlayıcı rolü vardır. Aydınlarda ki daha çok yabancı dil bilgisi olan kişilerden oluşmanktadır. Batıda gördükleri bir takım yenilikleri uygulatmaya çalışmışlardır. Mesela Celal Nuri ve Ziya Gökalp gibi aydınların Aile Hukuku’nun ve kadının durumunun kanunlaştırılıp iyileştirilmesi konusunu dile getirmeleri Devleti Mecelle’de Aile Hukukuna ilişkin eksiklikleri tamamlamaya itmiş 1916’da oluşturulan İnzar-ı Kavanin Komisyonları 25 Ekim 1917 Tarihli Hukuk-u Aile Kararnamesini yürürlüğe sokmuştur. Şžinasi ve Agah Efendinin birlikte çıkardıkları İLK ÖZEL GAZETE Tercüman-ı Ahval Tanzimat edebiyatının başlangıcı olmuştur. Bu çalışmalarla batıyı daha iyi anlayan ve yorumlayan yeni bir aydın kesimi oluşturmaya başlamıştır. Fakat bu çalışmalar halka inmediği için başarılı olamamıştır. Yine de daha sonra yapılacak batılılaşma hareketlerinin temelleri atılmıştır.
YORUMLAR