tarik isim, eskimiş (tari:ki) Arapça µar³® Yol. TARİK, -kı a. (ar. tarik). Esk. 1. Yol: "Belaların çeküben...
tarik
isim, eskimiş (tari:ki) Arapça µar³®
TARİK, -kı a. (ar. tarik). Esk.
1. Yol: "Belaların çeküben dönmeyüb tarikinden" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Tutulan yol, izlenen yöntem: "Tarihi Cevdet'in tahrîrine başlardım ve tartk-ı tertilde kaba tûrkçe ibâ- rât ile tahrîrini iltizam eyledim" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
3. Meslek, İş.
4. Neden, amaç, vasıta: Bazıları doğrudan, bazıları ise temsil ve tasarruf tarikiyle tercüme edilmiş olan..." (Baha Tevfik).
5. Tariki Ahmedi Muhtar, Hz. Muhammet'in yolu; müslümanlık. || Tariki aklam, tariki kaiemiye, kalemle ilgili; sivil meslek. || Tariki âm, tariki sultani, geniş ve umumi yol. || Tariki ehli seyf, tariki askeriye, askerlik mesleği. || Tariki hâs, çıkmaz sokak. || Tarikiı ilmi, tariki ilmiye, tariki ulema, din bilimleriyle uğraşanların mesleği. || Tariki makduh, beğenilmeyen yol: “.. yani biz ol vakitte dahi şimdiki tariki makduha gidiyorduk." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Tariki müstakim, tariki hak, doğru yol. || Tariki taharri, inceleme yöntemi: "Basit bir tariki taharri ittihaz edeceğim" (Baha Tevfik).
*Esk. kim. Tariki ratib, toz halindeki maddeyi su ile karıştırarak tahlil etme, ayrıştırma yöntemi. || Tariki yabis, bir madeni ısıtarak tahlil etme yöntemi.
*İkt. tar. Tarık bedeli, Osmanlı devletinde yol vergisine verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*isi. huk. Tarik-i has, yalnız arazi sahiplerine ait olan yol.
*Kur. tar. Tarik kadılığı, Osmanltlar'da kadı adaylarına verilen ad. (Şeyhülislamlık makmında her yıl tarik kadılığı adıyla sınav açılır, bu sınavda başarı gösterenlere bir belge [münasele] verilirdi.) || Tarik maaşı, Osmanlılar'da ilmiye sınıfından olanların maaşı. || Tariki tedris, öğrenimin biçim ve derecesini anlatan deyim. || Tarikten hak, ilmiye sınıfından olanların işledikleri bir suç nedeniyle bu sınıfla olan ilgilerinin kesilmesi.
*ANSİKL. ikt. tar. Osmanlı devletinin kuruluşundan başlayarak çok önem verilen yol ve köprü yapımı işlerinde halk da çalıştırılır, bu işlerle uğraşan bazı köylerin halkına köprülüler ve derbentçiler adı verilirdi. Bu yükümlülük, Tanzimat'tan sonra bir vergi haline getirildi. 1908'de Meclisi me- busan'da kabul edilen bir yasayla 20 yaşını dolduran erkekler ya yol yapımında çalışacaklar (yılda 4 gün) ya da bir bedel (12 ile 16 kuruş arasında) ödeyeceklerdi. 1914'te çıkartılan bir yasayla da tarik bedelinin alt ve üst sınırları 12 ile 40 kuruş olarak saptandı, alınacak bedelin miktarının belirlenmesi işi de Vilayet umumi meclislerine verildi. Ayrıca, tarik bedelinden 20 yaşından küçük ve 60 yaşından büyük erkekler, hocalar ve hahamlar bağışık tutuldu.
1. Yol: "Belaların çeküben dönmeyüb tarikinden" (Fuzuli, XVI. yy.).
2. Tutulan yol, izlenen yöntem: "Tarihi Cevdet'in tahrîrine başlardım ve tartk-ı tertilde kaba tûrkçe ibâ- rât ile tahrîrini iltizam eyledim" (Cevdet Paşa, XIX. yy.).
3. Meslek, İş.
4. Neden, amaç, vasıta: Bazıları doğrudan, bazıları ise temsil ve tasarruf tarikiyle tercüme edilmiş olan..." (Baha Tevfik).
5. Tariki Ahmedi Muhtar, Hz. Muhammet'in yolu; müslümanlık. || Tariki aklam, tariki kaiemiye, kalemle ilgili; sivil meslek. || Tariki âm, tariki sultani, geniş ve umumi yol. || Tariki ehli seyf, tariki askeriye, askerlik mesleği. || Tariki hâs, çıkmaz sokak. || Tarikiı ilmi, tariki ilmiye, tariki ulema, din bilimleriyle uğraşanların mesleği. || Tariki makduh, beğenilmeyen yol: “.. yani biz ol vakitte dahi şimdiki tariki makduha gidiyorduk." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Tariki müstakim, tariki hak, doğru yol. || Tariki taharri, inceleme yöntemi: "Basit bir tariki taharri ittihaz edeceğim" (Baha Tevfik).
*Esk. kim. Tariki ratib, toz halindeki maddeyi su ile karıştırarak tahlil etme, ayrıştırma yöntemi. || Tariki yabis, bir madeni ısıtarak tahlil etme yöntemi.
*İkt. tar. Tarık bedeli, Osmanlı devletinde yol vergisine verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
*isi. huk. Tarik-i has, yalnız arazi sahiplerine ait olan yol.
*Kur. tar. Tarik kadılığı, Osmanltlar'da kadı adaylarına verilen ad. (Şeyhülislamlık makmında her yıl tarik kadılığı adıyla sınav açılır, bu sınavda başarı gösterenlere bir belge [münasele] verilirdi.) || Tarik maaşı, Osmanlılar'da ilmiye sınıfından olanların maaşı. || Tariki tedris, öğrenimin biçim ve derecesini anlatan deyim. || Tarikten hak, ilmiye sınıfından olanların işledikleri bir suç nedeniyle bu sınıfla olan ilgilerinin kesilmesi.
*ANSİKL. ikt. tar. Osmanlı devletinin kuruluşundan başlayarak çok önem verilen yol ve köprü yapımı işlerinde halk da çalıştırılır, bu işlerle uğraşan bazı köylerin halkına köprülüler ve derbentçiler adı verilirdi. Bu yükümlülük, Tanzimat'tan sonra bir vergi haline getirildi. 1908'de Meclisi me- busan'da kabul edilen bir yasayla 20 yaşını dolduran erkekler ya yol yapımında çalışacaklar (yılda 4 gün) ya da bir bedel (12 ile 16 kuruş arasında) ödeyeceklerdi. 1914'te çıkartılan bir yasayla da tarik bedelinin alt ve üst sınırları 12 ile 40 kuruş olarak saptandı, alınacak bedelin miktarının belirlenmesi işi de Vilayet umumi meclislerine verildi. Ayrıca, tarik bedelinden 20 yaşından küçük ve 60 yaşından büyük erkekler, hocalar ve hahamlar bağışık tutuldu.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR