İstanbul’da ilk ticari plak kayıtları 1902’de yayımlanmıştır. Taş plaklara seslerini ilk veren sanatçılar Kantocu Peruz ve Şamram hanımlar, ...
İstanbul’da ilk ticari plak kayıtları 1902’de yayımlanmıştır. Taş plaklara seslerini ilk veren sanatçılar Kantocu Peruz ve Şamram hanımlar, Hafız Sami, Sevgi, Yaşar efendiler, Tanburi Cemil Bey, bir de meddahlarla Karagöz sanatçılarıdır. Meddah Sururi, Meddah Aşkî, Ozan Ömer Efendi ve Kâtip Salih bu sanatta devrin dört büyük adıdır, ilk ikisi daha çok, ünlendikleri meddahlık faaliyetinde plaklar doldurmuşlardır. Sururi’nin bir tek bir tane Karagöz plağı vardır; Aşki’nin ise bu türde asla plağı yoktur. Yayımlanmış Karagöz plaklarının sayısı 30 dolayındadır.
Bu plaklar doldurulurken güncel vakalarla ilgili hikâyelerin 78 devirli plakların ortalama 3 dakikayla sınırı olan süresine sığdırılabilmesi için, kullanılan metinler değiştirilerek ya da kısaltılarak plaklara bir hareketlilik getirilmeye çalışılmıştır. Seyirlik bir sanatı bir tek ses kayıtlarıyla canlandırabilme gayesi güden bu değişikliklerde musikiden vazgeçilmemiş, tersine, Karagöz oyunlarının temel dayanaklarından birisi olan musiki sanatından alabildiğine yararlanılmıştır.
Musiki bilgisi ve kabiliyeti söylediği şarkılardan kolayca anlaşılan Ozan Ömer Efendinin musikisiz plağı yok gibidir. Kâtip Salih de “Karagöz’ün Arap Halayık’a Ninni Söyletmesi”, “Karagöz’ün Köylü Kantosu”, “Karagöz’ün Musiki Muharevesi” benzer biçimde mevzusu musiki olan plaklar doldurarak musikinin Karagöz oyunundaki olmazsa olmaz yerini plaklarıyla belgelemiştir.
Ozan Ömer Efendi’nin “Karagöz’ün Ozan Muhaveresi” adlı plağında da Hacivat daha pek çok oyunda olduğu benzer biçimde, “On kere demedim mi sana, sevme dokuz yâr” mısrasıyla başlamış olan şarkıyı söyleyerek Karagöz’ ün yanına gelir. “Karagöz’ün Acem’le Muhaveresi” adlı plakta Acemin okumuş olduğu şarkı güftenin anlaşılmaması yüzünden uydurma bir Acem havası olduğu izlenimini uyandırır. Gene Ömer Efendi’nin “Karagöz’ün Karısıyla Muhaveresi’nde, Karagöz’ ün karısı, uyumak bilmeyen oğluna tef eşliğinde ninni söyler. Kâtip Salih’in Orfeon Record şirketi için doldurmuş olduğu “Karagöz’ün Halayık’a Ninni Söyletmesi” de benzer bir ritimdedir. Ozan Ömer Efendi’nin musiki kabiliyetini gösterdiği plaklardan biride “Karagöz’ün isim Muhaveresidir. Bu plakta Hacivat o günlerin sevilen okuyucusu Hafız Sami üslubuyla şarkı söyler.
Karagöz oyunlarında, bu oyunlar için hususi olarak bestelenmiş şarkıların yanı sıra klasik Türk musikisinin seçkin örnekleri, mesela Abdülkadir Meragiye mal edilen bir takım eserlerle, Ebubekir ve Nikoğos ağaların beste ve şarkıları da okunmuştur. Sindirim Körmükçü’nün Edison Bell etiketiyle, büyük olasılıkla hususi bir baskıyla piyasaya sürülen “Karagöz’ün Karısını Tahkikatı” ismi plakta da Tab’î Mustafa Efendi’nin “Gül yüzlülerin şevkine gel nûş edelim” diye başlamış olan bayati yürük semaisi Hacivat’a her nedense “Gül yüzlülerin aşkını nûş edelim” diye okutulur.
Sindirim Körmükçü’nün gerek seçtiği tipler, gerekse işlediği mevzular, onun Şak Ömer’ den geniş seviyede etkilendiği izlenimini uyandırır. Ömer Efendi’nin “Tünel Sancıları” mevzusu Körmükçü’de “Uzun Çarşı Esnafı”; “Acem’le Muhavere”de “Karagöz’ün Paris Seyahati” olur.
Körmükçü de minimum Ömer Efendi kadar musikide yetenekli bulunduğunu, derhal her plağında musikiye yer vererek gösterir. Meddah Hasan Tanınmış ise “Hıdrellez Âlemi” adlı plağında musikiyi hikâyenin ayrılmaz bir parçası olarak kullanır. Bu plakta Kâğıthane’deki eğlence Zurnacı Sabahattin’in taksimi ile başlar, sonundaki oyun havası Kanlıcalı Nasibin Mehmet Yürünün de yer almış olduğu saz takımınca çalınır. Meddah Hasan plakta bu sanatçdarı yeri geldikçe övünçle dinleyicilerine tanıtır.
Cemal ÜNLÜ
YORUMLAR