TELATUM a. (ar. /afm'dan fe/âfum). Esk. 1. Denizin dalgalı olması: "...gökyüzü ummana hakimdir, orada istediği telatumu ik...
TELATUM a. (ar. /afm'dan fe/âfum). Esk.
1. Denizin dalgalı olması: "...gökyüzü ummana hakimdir, orada istediği telatumu ika edebilir" (Cenap Şahabettin)
2. Dalgalanma: ". ..kalemlerinin ucunda yüz binlerce liranın telatumunu gören..." (H. Z. Uşaklıgil).
3. Telatumgeh, dalgalı, dalgası çok olan yer.
1. Denizin dalgalı olması: "...gökyüzü ummana hakimdir, orada istediği telatumu ika edebilir" (Cenap Şahabettin)
2. Dalgalanma: ". ..kalemlerinin ucunda yüz binlerce liranın telatumunu gören..." (H. Z. Uşaklıgil).
3. Telatumgeh, dalgalı, dalgası çok olan yer.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR