TELVİS a. (ar. fe/v/ş). Esk. 1. Kirletme, pislik bulaştırma. 2. Bozma, işi zora sokma. 3. Telvis etmek, eylemek, kirletmek, bozmak;...
TELVİS a. (ar. fe/v/ş). Esk.
1. Kirletme, pislik bulaştırma.
2. Bozma, işi zora sokma.
3. Telvis etmek, eylemek, kirletmek, bozmak; "Kibar ahâlinin kızlarını zor ile harem-i hümâyuna aşırıp telvis eylemek derecelerine kadar..." (Ahmet Mithat, XIX. yy.).
4. Telvis olunmak, kirletilmek, kirlenmek; bozulmak.
1. Kirletme, pislik bulaştırma.
2. Bozma, işi zora sokma.
3. Telvis etmek, eylemek, kirletmek, bozmak; "Kibar ahâlinin kızlarını zor ile harem-i hümâyuna aşırıp telvis eylemek derecelerine kadar..." (Ahmet Mithat, XIX. yy.).
4. Telvis olunmak, kirletilmek, kirlenmek; bozulmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR