TEPMEK g. f. 1. Bir kimseyi, bir hayvanı tepmek, bir hayvan (at, katır, eşek) söz- konusuysa, arka ayağıyla vurmak: Çocuğu eşek tepm...
TEPMEK g. f.
1. Bir kimseyi, bir hayvanı tepmek, bir hayvan (at, katır, eşek) söz- konusuysa, arka ayağıyla vurmak: Çocuğu eşek tepmiş.
2. Bir şeyi tepmek, ayakla üzerine basarak sıkıştırmak: Yünleri teperek keçe yapmak.
3. Bir şeyi bir şeye (içine) tepmek, üzerine basarak, iterek bir şeyin içine doldurmak: Mindere pamuk tepmek.
4. Bir olanağı tepmek, değerini anlarnayıp onu geri çevirmek, kabul etmemek: Bir kısmeti, bir fırsatı tepmek.
5. Bir yolu tepmek, yol tepmek, güçlükle ya da uzun süre yürüyerek bir yolu katetmek: Bütün gün yol teptikten sonra akşam bir düzlükte kamp kurdular.
6. Bir şeyi, bir kimseyi tepe tepe kullanmak, bir şeyin eskiyeceğini, yıpranacağını düşünmeden kullanmak, bir kimsenin yorulacağını hesaba katmadan ona çok yüklenmek. || Teptim keçe oldu, sivrilttim külah, bir şeyi işine geldiği gibi yapanlar ya da yorumlayanlar için söylenir.
*Seram. Çarka ayakla vurmak.
* gçz. f.
1. Ateşli bir silah sözkonusuy- sa, tetiğin çekilmesiyle birlikte geri vurmak; geri tepmek.
2. Bir dertten, bir hastalıktan vb. söz ederken, yeniden ortaya çıkmak; depreşmek: Akşam olunca derdi teper, sabaha kadar anlatırdı.
*inş. Geri tepmek, bir kama, bir kazık sözkonusu olduğunda, uygulanan darbeyle çakılıp gömülmemek.
* tepilmek edilg. f.
1. Tepmek eylemine konu olmak.
2. Geri çevrilmek, kabul edilmemek: Böyle bir fırsat tepilir mi? Tepilecek bir kısmet değil.
* tepişmek işt. f.
1. Hayvanlardan söz ederken, birbirlerini tepmek.
2. Kaba. itişip kakışmak; çekişmek.
1. Bir kimseyi, bir hayvanı tepmek, bir hayvan (at, katır, eşek) söz- konusuysa, arka ayağıyla vurmak: Çocuğu eşek tepmiş.
2. Bir şeyi tepmek, ayakla üzerine basarak sıkıştırmak: Yünleri teperek keçe yapmak.
3. Bir şeyi bir şeye (içine) tepmek, üzerine basarak, iterek bir şeyin içine doldurmak: Mindere pamuk tepmek.
4. Bir olanağı tepmek, değerini anlarnayıp onu geri çevirmek, kabul etmemek: Bir kısmeti, bir fırsatı tepmek.
5. Bir yolu tepmek, yol tepmek, güçlükle ya da uzun süre yürüyerek bir yolu katetmek: Bütün gün yol teptikten sonra akşam bir düzlükte kamp kurdular.
6. Bir şeyi, bir kimseyi tepe tepe kullanmak, bir şeyin eskiyeceğini, yıpranacağını düşünmeden kullanmak, bir kimsenin yorulacağını hesaba katmadan ona çok yüklenmek. || Teptim keçe oldu, sivrilttim külah, bir şeyi işine geldiği gibi yapanlar ya da yorumlayanlar için söylenir.
*Seram. Çarka ayakla vurmak.
* gçz. f.
1. Ateşli bir silah sözkonusuy- sa, tetiğin çekilmesiyle birlikte geri vurmak; geri tepmek.
2. Bir dertten, bir hastalıktan vb. söz ederken, yeniden ortaya çıkmak; depreşmek: Akşam olunca derdi teper, sabaha kadar anlatırdı.
*inş. Geri tepmek, bir kama, bir kazık sözkonusu olduğunda, uygulanan darbeyle çakılıp gömülmemek.
* tepilmek edilg. f.
1. Tepmek eylemine konu olmak.
2. Geri çevrilmek, kabul edilmemek: Böyle bir fırsat tepilir mi? Tepilecek bir kısmet değil.
* tepişmek işt. f.
1. Hayvanlardan söz ederken, birbirlerini tepmek.
2. Kaba. itişip kakışmak; çekişmek.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR