TEZAYüT a. (ar. ziyade den tezâyüd). Esk. 1. Çoğalma, artma: "Rantın sebebi daha çorak olan arazinin işletilmesinin icab ettiğ...
TEZAYüT a. (ar. ziyade den tezâyüd). Esk.
1. Çoğalma, artma: "Rantın sebebi daha çorak olan arazinin işletilmesinin icab ettiği mezahim ve mesayinin tezayüdü ile taayyün eden mahsulat-ı ziraiyenin mesela buğday fiyatının tezayüdüdür demek daha doğru olur" (Ahmet Muammer ve Şükrü Kaya),
2. Tezayüt etmek, çoğalmak, artmak: "Uzaklara saça saça bir sureti bînihayede tezayüd eder gider" (Baha Tevfik).
*Esk. mat. çözlm. ARTMA'nın eşanlamlısı.
1. Çoğalma, artma: "Rantın sebebi daha çorak olan arazinin işletilmesinin icab ettiği mezahim ve mesayinin tezayüdü ile taayyün eden mahsulat-ı ziraiyenin mesela buğday fiyatının tezayüdüdür demek daha doğru olur" (Ahmet Muammer ve Şükrü Kaya),
2. Tezayüt etmek, çoğalmak, artmak: "Uzaklara saça saça bir sureti bînihayede tezayüd eder gider" (Baha Tevfik).
*Esk. mat. çözlm. ARTMA'nın eşanlamlısı.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR