TOPLAMA a. Toplamak eylemi. *Arit. iki ya da daha çok sayının toplamını bulmaya yarayan işlem. (Bk. ansikl. böl.) *Ask. Bir harekâ...
TOPLAMA a. Toplamak eylemi.
*Arit. iki ya da daha çok sayının toplamını bulmaya yarayan işlem. (Bk. ansikl. böl.)
*Ask. Bir harekât esnasında, arazide, türlü nedenlerle birbirlerinden ayrı düşmüş tabanca, personel ve araçları belli başlı bir seviye içinde, saptanmış bölgelerde bir araya getirme. || Toplama birliği, havadan atılan teçhizat ve malzemeyi biriktirerek kullanıma hazır duruma getirmekle görevli birlik. || Toplama bölükleri, muharebe alanındaki hasta ve yaralıların geriye gönderilmesi için, onları toplanma yerlerine getirmekle "görevli motorlu sıhhiye bölüğü. || Toplama kampı, ya düşman milliyetten sivil halkların, ya etnik ya da dinsel azınlıkların ya da aşağılık mahkûm ya da siyasal tutukluların ordu ya da polis nezaretinde toplandıkları kamp. (Bk. ansikl. böl. Tar.) || Tahliye için toplama, arazide bulunan yaralıların kaldırılmasını, ilkyardım istasyonuna taşınmasını ve ayırmadan görevli sıhhiye birliğine götürülmesini içeren işlem.
*Bors. Hisse senedi toplama, bir firmanın denetimini ele geçirmek için o şirkete ait hisse senetlerini kıymetler borsasında ya da anlaşarak sistematik bir şekilde satın alma işlemi.
*Dilbil. Bir sözlükte, yalın terimle türevlerini, türevlerin anlamsal açıdan yalın terime bağlı olduğu seviyede, bir araya getirmeye dayalı sunuş şekli.
*El sant. Tek parça bakır kap yapımında, dipten başlayıp ağıza doğru çıkarak kabı oluşturma.
*istat. - DERNEŞTİRME.
*K.b.b. Bir sesin, asgari işitme eşiğine oranla anormal derecede şiddetli olarak algılandığı patolojik olgu. (Bk. ansikl. böl.)
*Koregr. Bir zincirlemenin son adımı ya da battu adıma hazırlık zamanı. (Uygulama: bir bacağı havada olan dansçı sıçrayıp iki ayağını birleştirerek yere iner. Toplamanın bir sürü değişik türü ve değişkesi vardır: İkincide, dördüncüde, önde ve arkada ayak değiştirerek ya da farklılaştırmadan.) | Kolların ya da bacakların ve bedenin ilk baştaki pozisyonlarına getirilmiş olduğu kolay hareket.
*Mat. Toplama grubu, bileşim yasası toplamayla gösterilen grup. Ij Toplama gösterilişi, elemanlarının türü ve işlemin türü ne olursa olsun bir iç bileşim yasasını (toplama yasası) göstermek için + işaretinin kullanılması. (Bu gösteriliş çoğu zaman değişmeli işlemlere ayrılmıştır. Benzetmeyle, etkisiz eleman büyük bölümü kez sıfır ile gösterilir.)
*Nörobiyol. Toplama cevap, bir elektrokor- tikogramda, yavaş ritimle yineleyen bir uyarıyla talamus ya da boz çekirdeklerde oluşturulan cevap; bir elektroensefalogram- da, korteks hücrelerinin etkinliğinin eşzamanlılığını gösteren ve bilhassa uykuda, ilkin artan sonrasında azalan genlikte görülebilir iğler oluşturan ve negatif dalgalardan oluşan etkinlik tipi. (Bk. ansikl. böl.)
*Opt. Toplama gücü, bir maddenin dağıtma gücünün tersi. (Bk. ansikl. böl.)
*Patol. Dokular içinde irin ya da başka hastalık ürünlerinin birikmesi. || Kan ya da irin toplama, dokuların ya da vücut boşluklarının kan ya da irin biriktirmesi.
*Petr. san. Belirgin sayıda petrol ya da tabii gaz kuyusu işletmesini bir araya getirmeye dayanan işlem. || Toplama ağı, bir işletmenin her kuyusundan çıkarak toplama merkezine ulaşan ufak boruhatlarının tümü. || Toplama merkezi, denetim ve uzaktan kumanda araçlarının bulunmuş olduğu ve dağıtımın, boruhattıyla ya da petrol tankerlerine yüklemeyle gerçekleştirildiği, petrol işletme yeri. || Toplama tankı, damıtmayla elde edilmiş bir ürünün toplandığı ve denetim edildiği tank.
*Postc. Mektupları, ulaşacakları yere göndermek için, toplandıkları posta kutusundan çıkarma.
*Su işler. Toplama odası, suların bir süre sonra borularla dağıtılmak suretiyle toplandığı havuz.
*Uz. havc. Bir sistemi oluşturan değişik kısımları bir araya getirmeye ve bunların bağdaşıklığını ve tüm sistemin çalışmasını sağlamaya dayanan işlem. || Toplama modeli, eksiksiz bir uzay aracı için, SAPTAMA' MODELİ'nin eşanlamlısı.
*Ed. Suçsuz insanların belirgin bir yere sürülüp orada insanlıkdışı işlem görmeleri Antikçağ'dan günümüze kadar tarihte ye edebiyatta rastlanan bir vakadır.
Mesela Eski Ahit'te (Çıkış, V) Yahudi- ler'in esir edilerek zorla çalıştırılmalarından söz edilir. SicilyalI Diodoros, kölelerin madenlerde ölesiye çalıştırıldıklarını anlatır (Bibliotheke historike, III. kitap); Plutarkhos da Hayatlar'ın (Bioi paralleloi) VII. kitabında Nikias ile Crassus'un paralel yaşamlarını anlatırken vakası doğrular.
İngiliz Thomas More, hümanist açıkyürekliliğiyle, geleceğin toplumsal gerçeklerine ters düşmeyecek bir sistem oluşturmayı düşlerken (ütopya, 1516), Bartolomâ de Las Casas, Yerlilerin imhası üstüne çok kısa bir izah etme (1552) adlı yapıtında soykırıma uğratılan bir halk için şefaatte bulunmaya çalıştı; gerçi vaka o dönemde gündemdeydi, ama kurbanlar tanıklık edecek durumda değildiler. Oysa, rahip Jean-François Bion, Louıs XIV'ün kalyonlarda kürek çekmeye yollamış olduğu Protestanların ıstırabına tanıklık edebildi (Relation des tourments soufferts par les forçats protestants [Protestan forsaların çektiği eziyetlerin hikâyesi], 1708). Bu yazı, Andrâ Chamson'un Superbe adlı romanına (1967) esin membaı oldu.
XIX. yy.'da, tutuklular bundan sonra kendi seslerini duyurmaya başladılar. Rusya'da bu konuyu ilk kez, on yıl için Sibirya'ya sürgün edilen Dostoyevskiy yapmış oldu (Ölüler evinden anılar [Zapiski iz mertvogo doma], 1861). Piotrovskiy'in 1861'de yazdığı Sibirya anılarını, Sâgur kontesi GĞnĞral Dourakine (1866) adlı yapıtında değişik bir tarzda tekrardan işledi. Çehov, Ostrov Sahalin (Sahalın adası) [1893] adlı kitabında kürek mahkûmlarının yaşamını bir ihtimal daha kuru bir üslupla, ama daha duygulandırıcı bir şekilde söyledi.
XX. -yy.'ın başlangıcında, Boerler'in enterne edilmesi Avrupa'yı heyecana verdi. G. B. Beak'ın The Altermath of War'ı (Savaşın ıstırap sonu) benzer biçimde duyarlılıktan uzak İngiliz yayınlarına karşılık, Almanya'da (Stefan Schroeder'in England und die Buren'i [İngiltere ve Boerler]) ve Fransa'da (Albert Jounet'nin les Camps de concentration [Toplama kampları], 1902; Philippe Deschamps'ın les Horreurs de la guerre transvaaliennei [Transvaal savaşı'nın dehşetleri], 1902) ağır eleştiriler içeren yapıtlar yayımlandı. Bu tarz şeyleri, Birinci Dünya savaşı'nın tutsak kamplarını gösteren yazılar izledi: Ruslar'a tutsak düşen (1915-1918 içinde) Alman Edwin Erich Dvvinger, Sibirya' da geçirdiği tutsaklık günlerini yazdı. Buna karşılık, aynı dönemde bir alman tutsak kampında esir kalan rus Korsak, oradaki harp esirleri üzerine bir kitap yazdı, fransız Eugâne Blanchet En reprösailles (Misilleme) [1918] adlı bir kitap yayımladı.
Mart 1933: Dachau. Nazi sindirme hareketi başlamaktadır. Özgür bırakılan Walter Langhoff adındaki bir Alman, Fransa'da Soldats des marais (Bataklık askerleri) [1933] başlıklı bir kitap çıkardı. Fakat, toplama kampı edebiyatının yeni bir boyut kazanması, aslolan 1945'ten sonrasında oldu. Ilkin, David Rousset'nin t'Univers concentrationnaire'i (Toplama kampları dünyası) [1946] ve Jours de nötre morl u (Ölüm günümüz) [1947] çevresinde kronikler, mektuplar, arşiv parçaları, alman kamplarından sağ çıkabilmiş insanların sağladıkları işlenmemiş belgeler yayımlandı. Eugen Kogon'un TEnfer organisb'si (Örgütlenmiş cehennem) [1947], Lâon Wetls'in Pour que la terre se souvienne'i (Toprak hatırlasın diye) [1965], Charlotte Delbo'nun Aucun de nous ne reviendra' sı (Hiçbirimiz geri dönmeyecek) [1965], Bir takım tanıklıklarsa daha uzaktandı: Lâon Poliakov'un BrĞviaire de la Haine'i (Kinin dua kitabı) [1951], Joseph VVeinberg'in Les morts ne versent pas de larmes'ı (Ölüler gözyaşı dökmez) [1964], Jorge Semprun'ün Ölüme seyahat'u (le Grand Voyage) [1963] benzer biçimde. Jean Cayrol (PoĞmes de la nuit et du brouillard [Gece ve sis şiirleri], 1945) ve Pierre Gascar (le Temps des morts [ölülerin vakti], 1956) benzer biçimde bir takım yazarlarsa, yaşanmış olan ıstırap dolu deneyleri belirgin bir güzel duyu maksatla dile getirdiler. Toplama kampı edebiyatı, katlanılması olanaksız şey karşısında koparılan protesto çığlığı (Izak Katzenelson'un Dos lid fun oysgeşontenem folk [Katledilen halkın türküsü], 1945) ile düzgüsel bir evrenle uzlaşı içinde yaşamak arzusu benzer biçimde daha çok ahlaki bir görüş açısı (Elie VVİesel, Andre Schwartz-Bart, Imre Keszi [Elysium], 1959; Joseph Bor) içinde gidip gelir; hatta kimi zaman bu ahlaki görüş açısı, yerini kuşkucu ve alaycı bir bakışa bırakır (Piotr Rawicz ve Tadeusz Borovvski). Tarih de bu alaycı bakışa destek oldu: mesela, Franco'nun kamplarından kurtulanlar (A. Ferres'in Los vencidos'u [nler], 1964; A. Lopez Salinas), Rusya'da başka türlü bir kamp rejimiyle karşılaştılar (J. Hernandez); nazı kamplarından kurtulan Yahudiler, İngiliz kamplarına götürüldü (Leon Uris'in Exodus‘u, 1958; Jacques Derogy'nin Çent Mille Juifs â la mer [Denizde yüz bin yahudi]). Evgenya Ginzburg ve Varlam Şalamov, Koiima kamplarının korkulu dünyasını açığa vurdular; Aleksandr Soljenitsin, tüm çalışmalarını, Gulag takımadalarının (Arhipelag Gulag) [1974-1976] teşhir ve telin edilmesine adadı. "Marjinal" ve "konvansiyonel" savaşlarla ve hepsi de halkların "kurtuluşu"nu hedef aldığını ileri devam eden ideolojilerin çatışmalarıyla beslenen çağımızın bu kaygı verici toplama kampı vakası, yunan kamplarından (Vassilikos'un Zsi [1967]) filistin kamplarına (R. Bucedra'nın Journal Palestinien'i [Filistin günlüğü], 1972), Vietnam'dan (Doan Van Toi) İrlanda'ya, Şili'den Çin'e (J. Pasqualini'nin Prissonnier de Mao'su [Mao'nun tutsağı], 1975) kadar bir sürü yerde hâlâ yazarlara esin membaı olmaya devam etmektedir.
Türk yazar Cengiz Dağcı'nın Korkulu seneler (1956) romanında kendisi benzer biçimde Kırım' da yetişmiş kahramanı Sadık Turan'ın ikinci Dünya savaşı'nda alman ordusunca göndermiş olduğu toplama kampındaki yaşamı anlatılır. Henri Charrier'in yaşamöyküsel romanı Kelebek, Haşan izzettin Dinamo' nun benzer bir serüveni anlattığı Türk kelebeği (1981) yapıtına esin membaı olmuştur. Bulgaristan Türkleri'nin sürüldükleri Belene adasındaki yaşamları, senaryo yazarı Avni Özgürel'in Belene adlı tv. filmimizde anlatılmıştır (1988).
*K.b.b. Toplama bir takım idrak etme tipi işitme kayıplarında gözlenir ve büyük bir olasılıkla duyu organında bozukluk bulunduğunu gösterir. E. P Fowler 1928'de 90 dB'lik bir seste iki kulak içinde ses idrak etme yönünden bir fark bulunmadığını, oysa 60 dB'de bu şekilde bir farkın ortaya çıktığını göstererek bu olguyu kanıtlamıştır. Başka bir deyişle hasta tarafta fark eşiği azalmıştır, işitmede toplama odiyometrik testlerle (Fowler testi, odiyometrik refleks) nesnel olarak ortaya konabilir. Bu olguya denge sisteminde de rastlanır.
*Küm. kur. iki x ve y elemanının toplamayla elde edilmiş bileşkesi x + y şeklinde gösterilir ve x terimi ile y teriminin toplamı ismini alır. Cebirde matrislerin, uygulamaların, altuzayların vb. toplamasıyla karşılaşılır. Bir E kümesi üstünde tanımlı toplama bir etkisiz eleman kabul ederse (çoğu zaman bu sıfır ile gösterilir) ve her x elemanının bir bakışımlısı var ise (çoğu zaman bu -x ile gösterilir), bu durumda (E; +) ya "toplama grubu†denir. Toplama grubu yapısından, halka, cisim, vektör uzayı, modül ve cebir yapılarında yararlanılır.
*Nörobiyol. Beynimiz kabuğu düzeyinde elektrokortikogram negatif bir yüzey potansiyelinden ve yüksek voltajdan oluşan bir takım korteks dalgası gösterir, ilk yanıtların genliği tertipli olarak artar, bu da talamus-korteks nöronlarının tedrici bir toplama yapmış olduğu anlamına gelir. Suni olarak yaratılan bu yanıtlar uyuklama döne mine özgü grafi dikenlerine çok benzer. Talamusun içinde, uyarılan mıntıkadan uzakta, etkinliği uyarıyla son aşama eşzamanlı olan ve talamus nöronlarının art arda uyarılma ve tutukluk hallerinden oluşan mahalli bir toplama yanıtı gözlenir Bu veriler, sinirsel uyarının devamlı olarak de taştığı ve giderek talamusla korteks arasındaki türlü bağlantıları eşzamanlı hale getirmiş olduğu talamus-korteks yansımalı devrelerin bulunduğunu düşündürür Bu tür şeyler uykuda gözlenen korteks etkinliği yavaşlamasında da rol oynayabilir.
*Opt. Toplama gücü oranıyla anlatılır; burada n0, nF ve nc sırasıyla, sodyumun D çizgisi ve hidrojenin F ve C çizgileri için maddenin kırılma indislerini gösterir. Toplama gücü crovvnlarda ortalama 60, daha dağıtıcı olan flintler- de ise 40 değerindedir.
*Tar. Toplama kampı. Toplama kampları, bir ikinci Dünya savaşı icadı değildir. Cenup Afrika'da Ingilizler, ayaklanan Boerler' in ailelerini göz altında tutmak için kamplar kurmuşlardı.
Çarlık rejiminden miras kalan Sibirya'ya sürgün, 1917 devrimi'nden sonrasında Rusya'da sistematik bir duruma getirildi ve stalinci rejime karşıcılık edenler için bir sürü kamp kuruldu. (GULAG.) Harp, bilhassa Almanlar ile ortaklaşa iş yaptığından şüphelenilen ya da bu şekilde bir ortaklaşa iş yapmış olduğu malum azınlıklara karşı, bastırma önlemlerinde bir şiddetlenmeye yol açtı.
ikinci Dünya savaşı, diğeri hükümetleri de, hatta demokratik hükümetleri dahi, ya harbe karşı çıkan ya da düşman ülke kökenli olan yurttaşlarını ya da ülkeye yerleşmiş düşman uyrukluları göz altında tutmak amacıyla kamplar kurmaya yöneltti. Mesela Fransa, ilk başlarda cumhuriyetçi İspanyol ordusundan sağ kalanları, peşinden kapatılan komünist parti üyelerini, en sonrasında da Vichy döneminde yabancı Yahudiler'i göz altında tutmak suretiyle Gurs kampını kurdu. 1942-1945 içinde ABD' de, Japon ya da japon kökenli amerikalı ortalama 110000 şahıs, ordu nezaretindeki kamplara yerleştirildi.
Harp ve Avrupa'nın bir kısmının VVehrmacht işgaline girmesiyle beraber, nazi toplama kampı sistemi internasyonal kalite kazanmıştır. Polonyalılar'ın, Rusya'nın imzalamadığı Cenevre Konvansiyonu tarafınca korunmayan rus harp tutsaklarının ve işgal alt kısmındaki tüm uluslardan "Nacht und Nebel†(Gece ve sis) kararnamesinin uygulanmasıyla sürülen direnişçilerin tıklım tıklım doldurmuş olduğu kampların gayesi, yalnızca düşmanı göz altında tutmak değildir, bilhassa alman ekonomisi yararına tepe tepe ve tükenene kadar kullanılmaya elverişli, köleleştirilmiş iş gücü sağlamaktı. Bu "çalıştırarak kökünü kazıma" yöntemine, “aşağı ırklar" olarak adlandırılan insan gruplarının sistematik bir şekilde yok edilmeleri ilave edildikten sonra "kati cevap" cezasına çarptırılan Çingeneler ve bilhassa Yahudiler, gaz odalarına ve ölü yakma fırınlarına gönderildi.
Toplama kamplarına gönderilen insanoğlu, bununla birlikte SS hekimlerinin, mesela tifüs, kısırlaştırma ve az ısılara dayanıklılık üstündeki tıbbi deneylerine kobay hizmeti de gördüler.
* Kamplar. Pek çok Polonya (Majdanek, Auschvvitz, Birkenau, Stutthof) ve Almanya'ya (Dachau, Buchenvvald, Oranienburg-Sachsenhausen, Flossenbürg, Bergen-Belsen, Ravensbrück, Dora, Neu Bremm, Neuengamme), bununla birlikte Avusturya (Mauthausen), Bohemya (Theresien- stadt), Alsace (Natzvviller-Struthof) ve baltık ülkelerine (Kaunas, Riga) de dağıtılmış olan yirmi kadar büyük kamp, her boydan yüzlerce geçici çabalama grubunu yöneterek göz altına almada ve işte yararlanmada büyük bir bölümlenmeye olanak sağlıyordu.
Kapalı dünyalar oluşturmaları ihtiyaç duyulan kamplar, büyük bölümü tahtadan ve ortalama 50 m kadar uzunlukta, 7-10 m genişlikte, elektrik verilmiş dikenli tellerle çevrili, gözetleme kuleleriyle nezaret altında tutulan, kimi zaman anıtsal kapılarla süslenmiş bir bloklar topluluğu olarak düzenlendi. Sabah yoklamaları, genel infazlar; geniş bir toplanma kendi alanında yapılıyor, çabalama grupları bu meydandan hareket ediyorlardı. Çevrede kilometrelerce uzanan bir alanda, SS'lerin aileleriyle beraber oturdukları villalar yer alıyordu.
* Kampların yönetimi. Kampların en büyük yöneticisi, SSTerin başı olan Himm- ler'di. Kampların genel denetmeni Pohl benzer biçimde Himmler de, kampları sık sık ziyaret ediyordu. Denetimleri alt kısmındaki her kampta bir Kommandantur, tutukluların dosyalarının korunduğu bir siyasal bölüm, tutumsal servisler, bir flev/er (revir), kimi zaman bir hanımlar evi ve bir de zindan vardı. Tutuklulardan direkt doğruya görevli olan SSTerin sayısı (hanım kampları ya da hanım blokları için hanım SS'ler vardı), göreli olarak azdı. On binlerce tutukluya, bir çok yüz SS düşüyordu. Ama kampların ast yönetimi, kimi zaman çoğu zaman komünist 4I- manlar'dan oluşan en eski tutuklulara, genellikle da aşağılık mahkûmlara olmak suretiyle, kamptaki tutukluların kendilerine bırakılıyordu.
Aslen yalnız tutukluları bölerek daha iyi yönetmek değildir, bununla birlikte insanlık döküntülerinin boyunduruğu altına konan siyasal hasmı kendine ilişkin her türlü kıymet bilincinden yoksunlaştırmak da amaçlanıyordu. Kampın iç yönetiminin başlangıcında, SS'lere l-arşı tutuklu kütleden görevli olan bir kıdemli bulunuyordu. Sekreterlik fişlikler, yoklama listelari ve bloklar içindeki görevlerle uğraşıyor biokların her birisi bir Blockâltester tarafınca yönetiliyor, gözetimciler ve kapolar bu yöneticiye yardım ediyorlardı.
* Kamplardaki iuiukiularır, yaşamı, iş, yazın saat 4-5, kışın b-7 içinde başlıyor ve kışın 17, yazın 20'ye kadar sürüyordu. Kapoların zorbalığı, ama SSTerin zorbalığıyla sınırlanıyordu: en sık verilen cezalar şunlardı: aç bırakma, yoklama kendi alanında ayakta tutma, dayak ya da kırbaçlama, ağaca ya da direğe asılma, zindana kapatılma, sabah soğuğunda aç açına gövde eğitimi. Genel infazlar, kaçma girişimi benzer biçimde ağır bir kabahat için dayak ya da asma cezaları akşam vakti uygulanıyordu.
* Toplama kampı dünyası. Bazılarında aynı anda 70 000 kadar tutuklu yaşayan ve gerçek metropoller oluşturan kamplarda uluslar. halklar, toplumsal sınıflar, mezhepler birbirine karışıyordu. Her kategori, giysilerine dikilmiş bir tanınma işareti, kısaca bir numara (Auschwitz'de numara kola dövülüyordu) ve renkli bir üçgen taşımak zorundaydı. “Siyasilerin üçgeni kırmızı, aşağılık suçluların üçgeni yeşil, inancı bundan dolayı askerlik yapmayı reddedenlerin üçgeni mor, topluma uymayanların üçgeni siyah, eşcinsellerin üçgeni pembe renkteydi. Yahudiler'in birinci üçgeni altında, Davut yıldızını meydana getirecek bir şekilde konulmuş ikinci bir sarı üçgen vardı. Alman olmayanların kol işaretlerine, kendi ülkelerinin kafa harfi basılıyordu. "Nacht und Nebel†(Gece ve sis) tutuklularıysa, iki kara N harfiyle işaretleniyorlardı.
Tutuklular içinde milliyet ya da siyasal partilerine nazaran topluluklar kurulabiliyordu. Ama kampın yönetimi için "siyasiler" ve aşağılık suçlular içinde çoğu zaman kıyasıya bir savaşım veriliyordu. Buchenwald ve Sachsenhausen kampları uzun vakit, komünistlerin ağır bastıkları "internasyonal komiteler" tarafınca yönetildi. Gmplar içinde rekabete, yaygın güvensizliğe, gitgide insanlıktan çıkarılmaya ve sert yaşama savaşımına karşın, kamp içinde bu şekilde dayanışma ve haberlerin yayılmasından gizli saklı siyasal toplantılara ve silahlı kurtuluş grupları kurma girişimlerine kadar giden bir tür direniş örgütlenebiliyordu.
*Sistem ve neticeleri. Nazi toplama kampları, totaliter bir ideolojiye dayanan ırkçı ve siyasal bir görüşe bağlı bir sistemin en korkulu ve insanlık dışı uygulamasını ortaya koydu. Bu sistem milyonlarca tutuk- lunun bedensel tükenme, tifüs salgını ya da işkence, idam ve gaz odası yöntemiyle ortadan kaldırılarak yol; edilmesine yol açtı.
*Arit. iki ya da daha çok sayının toplamını bulmaya yarayan işlem. (Bk. ansikl. böl.)
*Ask. Bir harekât esnasında, arazide, türlü nedenlerle birbirlerinden ayrı düşmüş tabanca, personel ve araçları belli başlı bir seviye içinde, saptanmış bölgelerde bir araya getirme. || Toplama birliği, havadan atılan teçhizat ve malzemeyi biriktirerek kullanıma hazır duruma getirmekle görevli birlik. || Toplama bölükleri, muharebe alanındaki hasta ve yaralıların geriye gönderilmesi için, onları toplanma yerlerine getirmekle "görevli motorlu sıhhiye bölüğü. || Toplama kampı, ya düşman milliyetten sivil halkların, ya etnik ya da dinsel azınlıkların ya da aşağılık mahkûm ya da siyasal tutukluların ordu ya da polis nezaretinde toplandıkları kamp. (Bk. ansikl. böl. Tar.) || Tahliye için toplama, arazide bulunan yaralıların kaldırılmasını, ilkyardım istasyonuna taşınmasını ve ayırmadan görevli sıhhiye birliğine götürülmesini içeren işlem.
*Bors. Hisse senedi toplama, bir firmanın denetimini ele geçirmek için o şirkete ait hisse senetlerini kıymetler borsasında ya da anlaşarak sistematik bir şekilde satın alma işlemi.
*Dilbil. Bir sözlükte, yalın terimle türevlerini, türevlerin anlamsal açıdan yalın terime bağlı olduğu seviyede, bir araya getirmeye dayalı sunuş şekli.
*El sant. Tek parça bakır kap yapımında, dipten başlayıp ağıza doğru çıkarak kabı oluşturma.
*istat. - DERNEŞTİRME.
*K.b.b. Bir sesin, asgari işitme eşiğine oranla anormal derecede şiddetli olarak algılandığı patolojik olgu. (Bk. ansikl. böl.)
*Koregr. Bir zincirlemenin son adımı ya da battu adıma hazırlık zamanı. (Uygulama: bir bacağı havada olan dansçı sıçrayıp iki ayağını birleştirerek yere iner. Toplamanın bir sürü değişik türü ve değişkesi vardır: İkincide, dördüncüde, önde ve arkada ayak değiştirerek ya da farklılaştırmadan.) | Kolların ya da bacakların ve bedenin ilk baştaki pozisyonlarına getirilmiş olduğu kolay hareket.
*Mat. Toplama grubu, bileşim yasası toplamayla gösterilen grup. Ij Toplama gösterilişi, elemanlarının türü ve işlemin türü ne olursa olsun bir iç bileşim yasasını (toplama yasası) göstermek için + işaretinin kullanılması. (Bu gösteriliş çoğu zaman değişmeli işlemlere ayrılmıştır. Benzetmeyle, etkisiz eleman büyük bölümü kez sıfır ile gösterilir.)
*Nörobiyol. Toplama cevap, bir elektrokor- tikogramda, yavaş ritimle yineleyen bir uyarıyla talamus ya da boz çekirdeklerde oluşturulan cevap; bir elektroensefalogram- da, korteks hücrelerinin etkinliğinin eşzamanlılığını gösteren ve bilhassa uykuda, ilkin artan sonrasında azalan genlikte görülebilir iğler oluşturan ve negatif dalgalardan oluşan etkinlik tipi. (Bk. ansikl. böl.)
*Opt. Toplama gücü, bir maddenin dağıtma gücünün tersi. (Bk. ansikl. böl.)
*Patol. Dokular içinde irin ya da başka hastalık ürünlerinin birikmesi. || Kan ya da irin toplama, dokuların ya da vücut boşluklarının kan ya da irin biriktirmesi.
*Petr. san. Belirgin sayıda petrol ya da tabii gaz kuyusu işletmesini bir araya getirmeye dayanan işlem. || Toplama ağı, bir işletmenin her kuyusundan çıkarak toplama merkezine ulaşan ufak boruhatlarının tümü. || Toplama merkezi, denetim ve uzaktan kumanda araçlarının bulunmuş olduğu ve dağıtımın, boruhattıyla ya da petrol tankerlerine yüklemeyle gerçekleştirildiği, petrol işletme yeri. || Toplama tankı, damıtmayla elde edilmiş bir ürünün toplandığı ve denetim edildiği tank.
*Postc. Mektupları, ulaşacakları yere göndermek için, toplandıkları posta kutusundan çıkarma.
*Su işler. Toplama odası, suların bir süre sonra borularla dağıtılmak suretiyle toplandığı havuz.
*Uz. havc. Bir sistemi oluşturan değişik kısımları bir araya getirmeye ve bunların bağdaşıklığını ve tüm sistemin çalışmasını sağlamaya dayanan işlem. || Toplama modeli, eksiksiz bir uzay aracı için, SAPTAMA' MODELİ'nin eşanlamlısı.
*Ed. Suçsuz insanların belirgin bir yere sürülüp orada insanlıkdışı işlem görmeleri Antikçağ'dan günümüze kadar tarihte ye edebiyatta rastlanan bir vakadır.
Mesela Eski Ahit'te (Çıkış, V) Yahudi- ler'in esir edilerek zorla çalıştırılmalarından söz edilir. SicilyalI Diodoros, kölelerin madenlerde ölesiye çalıştırıldıklarını anlatır (Bibliotheke historike, III. kitap); Plutarkhos da Hayatlar'ın (Bioi paralleloi) VII. kitabında Nikias ile Crassus'un paralel yaşamlarını anlatırken vakası doğrular.
İngiliz Thomas More, hümanist açıkyürekliliğiyle, geleceğin toplumsal gerçeklerine ters düşmeyecek bir sistem oluşturmayı düşlerken (ütopya, 1516), Bartolomâ de Las Casas, Yerlilerin imhası üstüne çok kısa bir izah etme (1552) adlı yapıtında soykırıma uğratılan bir halk için şefaatte bulunmaya çalıştı; gerçi vaka o dönemde gündemdeydi, ama kurbanlar tanıklık edecek durumda değildiler. Oysa, rahip Jean-François Bion, Louıs XIV'ün kalyonlarda kürek çekmeye yollamış olduğu Protestanların ıstırabına tanıklık edebildi (Relation des tourments soufferts par les forçats protestants [Protestan forsaların çektiği eziyetlerin hikâyesi], 1708). Bu yazı, Andrâ Chamson'un Superbe adlı romanına (1967) esin membaı oldu.
XIX. yy.'da, tutuklular bundan sonra kendi seslerini duyurmaya başladılar. Rusya'da bu konuyu ilk kez, on yıl için Sibirya'ya sürgün edilen Dostoyevskiy yapmış oldu (Ölüler evinden anılar [Zapiski iz mertvogo doma], 1861). Piotrovskiy'in 1861'de yazdığı Sibirya anılarını, Sâgur kontesi GĞnĞral Dourakine (1866) adlı yapıtında değişik bir tarzda tekrardan işledi. Çehov, Ostrov Sahalin (Sahalın adası) [1893] adlı kitabında kürek mahkûmlarının yaşamını bir ihtimal daha kuru bir üslupla, ama daha duygulandırıcı bir şekilde söyledi.
XX. -yy.'ın başlangıcında, Boerler'in enterne edilmesi Avrupa'yı heyecana verdi. G. B. Beak'ın The Altermath of War'ı (Savaşın ıstırap sonu) benzer biçimde duyarlılıktan uzak İngiliz yayınlarına karşılık, Almanya'da (Stefan Schroeder'in England und die Buren'i [İngiltere ve Boerler]) ve Fransa'da (Albert Jounet'nin les Camps de concentration [Toplama kampları], 1902; Philippe Deschamps'ın les Horreurs de la guerre transvaaliennei [Transvaal savaşı'nın dehşetleri], 1902) ağır eleştiriler içeren yapıtlar yayımlandı. Bu tarz şeyleri, Birinci Dünya savaşı'nın tutsak kamplarını gösteren yazılar izledi: Ruslar'a tutsak düşen (1915-1918 içinde) Alman Edwin Erich Dvvinger, Sibirya' da geçirdiği tutsaklık günlerini yazdı. Buna karşılık, aynı dönemde bir alman tutsak kampında esir kalan rus Korsak, oradaki harp esirleri üzerine bir kitap yazdı, fransız Eugâne Blanchet En reprösailles (Misilleme) [1918] adlı bir kitap yayımladı.
Mart 1933: Dachau. Nazi sindirme hareketi başlamaktadır. Özgür bırakılan Walter Langhoff adındaki bir Alman, Fransa'da Soldats des marais (Bataklık askerleri) [1933] başlıklı bir kitap çıkardı. Fakat, toplama kampı edebiyatının yeni bir boyut kazanması, aslolan 1945'ten sonrasında oldu. Ilkin, David Rousset'nin t'Univers concentrationnaire'i (Toplama kampları dünyası) [1946] ve Jours de nötre morl u (Ölüm günümüz) [1947] çevresinde kronikler, mektuplar, arşiv parçaları, alman kamplarından sağ çıkabilmiş insanların sağladıkları işlenmemiş belgeler yayımlandı. Eugen Kogon'un TEnfer organisb'si (Örgütlenmiş cehennem) [1947], Lâon Wetls'in Pour que la terre se souvienne'i (Toprak hatırlasın diye) [1965], Charlotte Delbo'nun Aucun de nous ne reviendra' sı (Hiçbirimiz geri dönmeyecek) [1965], Bir takım tanıklıklarsa daha uzaktandı: Lâon Poliakov'un BrĞviaire de la Haine'i (Kinin dua kitabı) [1951], Joseph VVeinberg'in Les morts ne versent pas de larmes'ı (Ölüler gözyaşı dökmez) [1964], Jorge Semprun'ün Ölüme seyahat'u (le Grand Voyage) [1963] benzer biçimde. Jean Cayrol (PoĞmes de la nuit et du brouillard [Gece ve sis şiirleri], 1945) ve Pierre Gascar (le Temps des morts [ölülerin vakti], 1956) benzer biçimde bir takım yazarlarsa, yaşanmış olan ıstırap dolu deneyleri belirgin bir güzel duyu maksatla dile getirdiler. Toplama kampı edebiyatı, katlanılması olanaksız şey karşısında koparılan protesto çığlığı (Izak Katzenelson'un Dos lid fun oysgeşontenem folk [Katledilen halkın türküsü], 1945) ile düzgüsel bir evrenle uzlaşı içinde yaşamak arzusu benzer biçimde daha çok ahlaki bir görüş açısı (Elie VVİesel, Andre Schwartz-Bart, Imre Keszi [Elysium], 1959; Joseph Bor) içinde gidip gelir; hatta kimi zaman bu ahlaki görüş açısı, yerini kuşkucu ve alaycı bir bakışa bırakır (Piotr Rawicz ve Tadeusz Borovvski). Tarih de bu alaycı bakışa destek oldu: mesela, Franco'nun kamplarından kurtulanlar (A. Ferres'in Los vencidos'u [nler], 1964; A. Lopez Salinas), Rusya'da başka türlü bir kamp rejimiyle karşılaştılar (J. Hernandez); nazı kamplarından kurtulan Yahudiler, İngiliz kamplarına götürüldü (Leon Uris'in Exodus‘u, 1958; Jacques Derogy'nin Çent Mille Juifs â la mer [Denizde yüz bin yahudi]). Evgenya Ginzburg ve Varlam Şalamov, Koiima kamplarının korkulu dünyasını açığa vurdular; Aleksandr Soljenitsin, tüm çalışmalarını, Gulag takımadalarının (Arhipelag Gulag) [1974-1976] teşhir ve telin edilmesine adadı. "Marjinal" ve "konvansiyonel" savaşlarla ve hepsi de halkların "kurtuluşu"nu hedef aldığını ileri devam eden ideolojilerin çatışmalarıyla beslenen çağımızın bu kaygı verici toplama kampı vakası, yunan kamplarından (Vassilikos'un Zsi [1967]) filistin kamplarına (R. Bucedra'nın Journal Palestinien'i [Filistin günlüğü], 1972), Vietnam'dan (Doan Van Toi) İrlanda'ya, Şili'den Çin'e (J. Pasqualini'nin Prissonnier de Mao'su [Mao'nun tutsağı], 1975) kadar bir sürü yerde hâlâ yazarlara esin membaı olmaya devam etmektedir.
Türk yazar Cengiz Dağcı'nın Korkulu seneler (1956) romanında kendisi benzer biçimde Kırım' da yetişmiş kahramanı Sadık Turan'ın ikinci Dünya savaşı'nda alman ordusunca göndermiş olduğu toplama kampındaki yaşamı anlatılır. Henri Charrier'in yaşamöyküsel romanı Kelebek, Haşan izzettin Dinamo' nun benzer bir serüveni anlattığı Türk kelebeği (1981) yapıtına esin membaı olmuştur. Bulgaristan Türkleri'nin sürüldükleri Belene adasındaki yaşamları, senaryo yazarı Avni Özgürel'in Belene adlı tv. filmimizde anlatılmıştır (1988).
*K.b.b. Toplama bir takım idrak etme tipi işitme kayıplarında gözlenir ve büyük bir olasılıkla duyu organında bozukluk bulunduğunu gösterir. E. P Fowler 1928'de 90 dB'lik bir seste iki kulak içinde ses idrak etme yönünden bir fark bulunmadığını, oysa 60 dB'de bu şekilde bir farkın ortaya çıktığını göstererek bu olguyu kanıtlamıştır. Başka bir deyişle hasta tarafta fark eşiği azalmıştır, işitmede toplama odiyometrik testlerle (Fowler testi, odiyometrik refleks) nesnel olarak ortaya konabilir. Bu olguya denge sisteminde de rastlanır.
*Küm. kur. iki x ve y elemanının toplamayla elde edilmiş bileşkesi x + y şeklinde gösterilir ve x terimi ile y teriminin toplamı ismini alır. Cebirde matrislerin, uygulamaların, altuzayların vb. toplamasıyla karşılaşılır. Bir E kümesi üstünde tanımlı toplama bir etkisiz eleman kabul ederse (çoğu zaman bu sıfır ile gösterilir) ve her x elemanının bir bakışımlısı var ise (çoğu zaman bu -x ile gösterilir), bu durumda (E; +) ya "toplama grubu†denir. Toplama grubu yapısından, halka, cisim, vektör uzayı, modül ve cebir yapılarında yararlanılır.
*Nörobiyol. Beynimiz kabuğu düzeyinde elektrokortikogram negatif bir yüzey potansiyelinden ve yüksek voltajdan oluşan bir takım korteks dalgası gösterir, ilk yanıtların genliği tertipli olarak artar, bu da talamus-korteks nöronlarının tedrici bir toplama yapmış olduğu anlamına gelir. Suni olarak yaratılan bu yanıtlar uyuklama döne mine özgü grafi dikenlerine çok benzer. Talamusun içinde, uyarılan mıntıkadan uzakta, etkinliği uyarıyla son aşama eşzamanlı olan ve talamus nöronlarının art arda uyarılma ve tutukluk hallerinden oluşan mahalli bir toplama yanıtı gözlenir Bu veriler, sinirsel uyarının devamlı olarak de taştığı ve giderek talamusla korteks arasındaki türlü bağlantıları eşzamanlı hale getirmiş olduğu talamus-korteks yansımalı devrelerin bulunduğunu düşündürür Bu tür şeyler uykuda gözlenen korteks etkinliği yavaşlamasında da rol oynayabilir.
*Opt. Toplama gücü oranıyla anlatılır; burada n0, nF ve nc sırasıyla, sodyumun D çizgisi ve hidrojenin F ve C çizgileri için maddenin kırılma indislerini gösterir. Toplama gücü crovvnlarda ortalama 60, daha dağıtıcı olan flintler- de ise 40 değerindedir.
*Tar. Toplama kampı. Toplama kampları, bir ikinci Dünya savaşı icadı değildir. Cenup Afrika'da Ingilizler, ayaklanan Boerler' in ailelerini göz altında tutmak için kamplar kurmuşlardı.
Çarlık rejiminden miras kalan Sibirya'ya sürgün, 1917 devrimi'nden sonrasında Rusya'da sistematik bir duruma getirildi ve stalinci rejime karşıcılık edenler için bir sürü kamp kuruldu. (GULAG.) Harp, bilhassa Almanlar ile ortaklaşa iş yaptığından şüphelenilen ya da bu şekilde bir ortaklaşa iş yapmış olduğu malum azınlıklara karşı, bastırma önlemlerinde bir şiddetlenmeye yol açtı.
ikinci Dünya savaşı, diğeri hükümetleri de, hatta demokratik hükümetleri dahi, ya harbe karşı çıkan ya da düşman ülke kökenli olan yurttaşlarını ya da ülkeye yerleşmiş düşman uyrukluları göz altında tutmak amacıyla kamplar kurmaya yöneltti. Mesela Fransa, ilk başlarda cumhuriyetçi İspanyol ordusundan sağ kalanları, peşinden kapatılan komünist parti üyelerini, en sonrasında da Vichy döneminde yabancı Yahudiler'i göz altında tutmak suretiyle Gurs kampını kurdu. 1942-1945 içinde ABD' de, Japon ya da japon kökenli amerikalı ortalama 110000 şahıs, ordu nezaretindeki kamplara yerleştirildi.
nazi kampları
*Başlangıç ve maksatlar Nazi partisi iktidara gelir gelmez, mart 1933'te Dachau kampı, peşinden Öranienburg kampı kuruldu. 1939'da, aralarında Buchenvvald ve Mauthausen kamplarının da olduğu 6 kamp vardı. Bu kamplar, ismi suçlardan yargı giyenleri, ama bilhassa nazi karşıtı komünist, toplumsal demokrat, yahudi, katolik, protestan Almanlar'ı tekrardan eğitmek için kurulmuşlardı. Çok geçmeden bu kampların nezarete SS'lere bırakıldı ve 1938'den başlayarak tutuklamaları kararlaştırma yetkisi yalnız Gestapo'va verildi.Harp ve Avrupa'nın bir kısmının VVehrmacht işgaline girmesiyle beraber, nazi toplama kampı sistemi internasyonal kalite kazanmıştır. Polonyalılar'ın, Rusya'nın imzalamadığı Cenevre Konvansiyonu tarafınca korunmayan rus harp tutsaklarının ve işgal alt kısmındaki tüm uluslardan "Nacht und Nebel†(Gece ve sis) kararnamesinin uygulanmasıyla sürülen direnişçilerin tıklım tıklım doldurmuş olduğu kampların gayesi, yalnızca düşmanı göz altında tutmak değildir, bilhassa alman ekonomisi yararına tepe tepe ve tükenene kadar kullanılmaya elverişli, köleleştirilmiş iş gücü sağlamaktı. Bu "çalıştırarak kökünü kazıma" yöntemine, “aşağı ırklar" olarak adlandırılan insan gruplarının sistematik bir şekilde yok edilmeleri ilave edildikten sonra "kati cevap" cezasına çarptırılan Çingeneler ve bilhassa Yahudiler, gaz odalarına ve ölü yakma fırınlarına gönderildi.
Toplama kamplarına gönderilen insanoğlu, bununla birlikte SS hekimlerinin, mesela tifüs, kısırlaştırma ve az ısılara dayanıklılık üstündeki tıbbi deneylerine kobay hizmeti de gördüler.
* Kamplar. Pek çok Polonya (Majdanek, Auschvvitz, Birkenau, Stutthof) ve Almanya'ya (Dachau, Buchenvvald, Oranienburg-Sachsenhausen, Flossenbürg, Bergen-Belsen, Ravensbrück, Dora, Neu Bremm, Neuengamme), bununla birlikte Avusturya (Mauthausen), Bohemya (Theresien- stadt), Alsace (Natzvviller-Struthof) ve baltık ülkelerine (Kaunas, Riga) de dağıtılmış olan yirmi kadar büyük kamp, her boydan yüzlerce geçici çabalama grubunu yöneterek göz altına almada ve işte yararlanmada büyük bir bölümlenmeye olanak sağlıyordu.
Kapalı dünyalar oluşturmaları ihtiyaç duyulan kamplar, büyük bölümü tahtadan ve ortalama 50 m kadar uzunlukta, 7-10 m genişlikte, elektrik verilmiş dikenli tellerle çevrili, gözetleme kuleleriyle nezaret altında tutulan, kimi zaman anıtsal kapılarla süslenmiş bir bloklar topluluğu olarak düzenlendi. Sabah yoklamaları, genel infazlar; geniş bir toplanma kendi alanında yapılıyor, çabalama grupları bu meydandan hareket ediyorlardı. Çevrede kilometrelerce uzanan bir alanda, SS'lerin aileleriyle beraber oturdukları villalar yer alıyordu.
* Kampların yönetimi. Kampların en büyük yöneticisi, SSTerin başı olan Himm- ler'di. Kampların genel denetmeni Pohl benzer biçimde Himmler de, kampları sık sık ziyaret ediyordu. Denetimleri alt kısmındaki her kampta bir Kommandantur, tutukluların dosyalarının korunduğu bir siyasal bölüm, tutumsal servisler, bir flev/er (revir), kimi zaman bir hanımlar evi ve bir de zindan vardı. Tutuklulardan direkt doğruya görevli olan SSTerin sayısı (hanım kampları ya da hanım blokları için hanım SS'ler vardı), göreli olarak azdı. On binlerce tutukluya, bir çok yüz SS düşüyordu. Ama kampların ast yönetimi, kimi zaman çoğu zaman komünist 4I- manlar'dan oluşan en eski tutuklulara, genellikle da aşağılık mahkûmlara olmak suretiyle, kamptaki tutukluların kendilerine bırakılıyordu.
Aslen yalnız tutukluları bölerek daha iyi yönetmek değildir, bununla birlikte insanlık döküntülerinin boyunduruğu altına konan siyasal hasmı kendine ilişkin her türlü kıymet bilincinden yoksunlaştırmak da amaçlanıyordu. Kampın iç yönetiminin başlangıcında, SS'lere l-arşı tutuklu kütleden görevli olan bir kıdemli bulunuyordu. Sekreterlik fişlikler, yoklama listelari ve bloklar içindeki görevlerle uğraşıyor biokların her birisi bir Blockâltester tarafınca yönetiliyor, gözetimciler ve kapolar bu yöneticiye yardım ediyorlardı.
* Kamplardaki iuiukiularır, yaşamı, iş, yazın saat 4-5, kışın b-7 içinde başlıyor ve kışın 17, yazın 20'ye kadar sürüyordu. Kapoların zorbalığı, ama SSTerin zorbalığıyla sınırlanıyordu: en sık verilen cezalar şunlardı: aç bırakma, yoklama kendi alanında ayakta tutma, dayak ya da kırbaçlama, ağaca ya da direğe asılma, zindana kapatılma, sabah soğuğunda aç açına gövde eğitimi. Genel infazlar, kaçma girişimi benzer biçimde ağır bir kabahat için dayak ya da asma cezaları akşam vakti uygulanıyordu.
* Toplama kampı dünyası. Bazılarında aynı anda 70 000 kadar tutuklu yaşayan ve gerçek metropoller oluşturan kamplarda uluslar. halklar, toplumsal sınıflar, mezhepler birbirine karışıyordu. Her kategori, giysilerine dikilmiş bir tanınma işareti, kısaca bir numara (Auschwitz'de numara kola dövülüyordu) ve renkli bir üçgen taşımak zorundaydı. “Siyasilerin üçgeni kırmızı, aşağılık suçluların üçgeni yeşil, inancı bundan dolayı askerlik yapmayı reddedenlerin üçgeni mor, topluma uymayanların üçgeni siyah, eşcinsellerin üçgeni pembe renkteydi. Yahudiler'in birinci üçgeni altında, Davut yıldızını meydana getirecek bir şekilde konulmuş ikinci bir sarı üçgen vardı. Alman olmayanların kol işaretlerine, kendi ülkelerinin kafa harfi basılıyordu. "Nacht und Nebel†(Gece ve sis) tutuklularıysa, iki kara N harfiyle işaretleniyorlardı.
Tutuklular içinde milliyet ya da siyasal partilerine nazaran topluluklar kurulabiliyordu. Ama kampın yönetimi için "siyasiler" ve aşağılık suçlular içinde çoğu zaman kıyasıya bir savaşım veriliyordu. Buchenwald ve Sachsenhausen kampları uzun vakit, komünistlerin ağır bastıkları "internasyonal komiteler" tarafınca yönetildi. Gmplar içinde rekabete, yaygın güvensizliğe, gitgide insanlıktan çıkarılmaya ve sert yaşama savaşımına karşın, kamp içinde bu şekilde dayanışma ve haberlerin yayılmasından gizli saklı siyasal toplantılara ve silahlı kurtuluş grupları kurma girişimlerine kadar giden bir tür direniş örgütlenebiliyordu.
*Sistem ve neticeleri. Nazi toplama kampları, totaliter bir ideolojiye dayanan ırkçı ve siyasal bir görüşe bağlı bir sistemin en korkulu ve insanlık dışı uygulamasını ortaya koydu. Bu sistem milyonlarca tutuk- lunun bedensel tükenme, tifüs salgını ya da işkence, idam ve gaz odası yöntemiyle ortadan kaldırılarak yol; edilmesine yol açtı.
Kaynak: Büyük Larousse
Toplama işlemi nedir, nasıl yapılır?
PC Toplama Sihirbazı
Toplama işleminin sonucu nedir?
YORUMLAR