umut -du isim 1 . Ummaktan doğan güven duygusu, ümit: "Bu umudum, şimdi yavaş yavaş ölüyor."- H. E. Adıvar . 2 . Bu ...
umut -du
isim
1 . Ummaktan doğan güven duygusu, ümit:
"Bu umudum, şimdi yavaş yavaş ölüyor."- H. E. Adıvar.
"Bir tek umut, bir avuç askerde ve Mustafa Kemal denen bir isimdedir."- F. R. Atay.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
umuda düşmek /umudunu kesmek /umudunu kırmak /umut beslemek /umut etmek /umut kesmek /umut vermek /
Birleşik Sözler
umut ışığı/umut kapısı
UMUT a. (ummak'tan um ut).
1. Kişiyi, umulan şeyin gerçekleşeceğine inanarak beklemeye, geleceğe güven duymaya iten duygu; ümit: Umutla yaşamak. Onu canlı bulmamız zayıf bir umut.
2. Bu duyguyu veren kimse ya da şey; ümit: Yaşlı kadının tek umudu küçük oğluydu Umudumuz sensin, bunu unutma. Tek umudum onun hâlâ yaşıyor olması.
3. Belli bir alanda başarıya ulaşmak için gerekli tüm nitelikleri taşıdığına inanılan, gelecekte kendisinden bu alanda başarılar beklenen kimse; ümit: Caz dünyamızın büyük umutlarından biri.
4. Umut, ümit etmek, bir şeyin gerçekleşmesini umarak beklemek. || (Bir şeye ya da bir kimseye) umut, ümit bağlamak, bir kimseden bir şeyler beklemek, ona güvenmek; bir işin gerçekleşmesini ummak, ona bel bağlamak: Hepimiz ona, onun vereceği yanıta umut bağlamıştık. || Umut, ümit beslemek, ummak, umut etmek. || Umut, ümit dünyası, olması, gerçekleşmesi olanaksız şey leri bile ummanın doğal karşılanması gerektiğini belirtir. || Umut, ümit fakirin ekme ği ye Mehmet ye, istekleri bir türlü gerçekleşmeyen, buna karşın beklentisini sürdüren kişilerin durumu için söylenir. || Umut, ümit ışığı, istenen bir şeyin olacağı, gerçekleşeceği izlenimini veren belirti: Şimdilik bir umut ışığı belirdi, bakalım nasıl sonuçlanacak. || Umut, ümit kat dağının ardında, bir işin tümüyle umutsuz olduğunu, onda hiçbir umut bulunmadığını anlatmak için söylenir. || Umut, ümit kapısı, istenilen bir şeyi gerçekleştireceği beklentisiyle bağlanılan durum ya da yer: Onun gelmesiyle yeni bir umut kapısı daha açılmıştı. || Umut, ümit kesmek, bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği sonucuna varmak, ummaktan, beklemekten vazgeçmek: Ben umudumu kestim, bu iş olmayacak. || Umut, ümit uyanmak, bir umut doğmak, belirmek. || Umut, ümit vermek, bir kimsenin ummasını sağlamak, onu umdurmak, umutlandırmak. || Umut yok, durum umutsuz: Hastadan umut yok || Umuda, ümide kapılmak, düşmek, bir şe yin olacağına, gerçekleşeceğine inanmak, ummak. | Umudu birinde ya da bir şeyde olmak, o kimseye ya da o şeye bel bağlamak: Bütün umudumuz sende, bu Umut ('Espoir), Andrâ Malraux'nun ra manı (1937) Yapıt, ispanya iç Savaşı nı cumhuriyetçi gözüyle aktaran bir tür roman-röportajdır. Bir yıl önce tüm dünya, Alcazar'da kuşatma altında tutulanla rın kahramanca savunmalarını coşkuyla karşılamıştı; oysa Ma!raux kuşatmayı kuşatanların cephesinden betimler. Onun» seçimi değişmeyecektir: sonunda "kardeş liğin mahşer günü" de gelse, o direnişten ve devrimden yana olacaktır Gene de "Umut"un içinde zaman zaman umutsuzluk baş gösterir Başyapıtı sayılabilecek bu romanda yazar, bir yandan eksiksiz bir görüş birliğinin hayalini kursa da ("kendisini meydana getirenlerden daha soylu bir filoâ€), cumhuriyetçilerin yenilgisinde önemli bir rol oynamış olan "ayrı!ıklar"ı da görmezlikten gelemez.
*Malraux, bu kitabın bazı bölümlerinden esinlenmekle birlikte.birçok özgün sekansa da yer veren bir film gerçekleştirdi. 1938'de çekimine başlanan film, 1939'da francocu birliklerin Barcelona'ya girişi üzerine yarım kaldı; ağustos f939'da Paris'te programa alınan film, birkaç kez Sierra do Temel başlığıyla gösterildi, ancak savaşın ilanı üzerine gösterimi ertelendi ve ancak 1943'te yeniden oyııatılabildi.
1. Kişiyi, umulan şeyin gerçekleşeceğine inanarak beklemeye, geleceğe güven duymaya iten duygu; ümit: Umutla yaşamak. Onu canlı bulmamız zayıf bir umut.
2. Bu duyguyu veren kimse ya da şey; ümit: Yaşlı kadının tek umudu küçük oğluydu Umudumuz sensin, bunu unutma. Tek umudum onun hâlâ yaşıyor olması.
3. Belli bir alanda başarıya ulaşmak için gerekli tüm nitelikleri taşıdığına inanılan, gelecekte kendisinden bu alanda başarılar beklenen kimse; ümit: Caz dünyamızın büyük umutlarından biri.
4. Umut, ümit etmek, bir şeyin gerçekleşmesini umarak beklemek. || (Bir şeye ya da bir kimseye) umut, ümit bağlamak, bir kimseden bir şeyler beklemek, ona güvenmek; bir işin gerçekleşmesini ummak, ona bel bağlamak: Hepimiz ona, onun vereceği yanıta umut bağlamıştık. || Umut, ümit beslemek, ummak, umut etmek. || Umut, ümit dünyası, olması, gerçekleşmesi olanaksız şey leri bile ummanın doğal karşılanması gerektiğini belirtir. || Umut, ümit fakirin ekme ği ye Mehmet ye, istekleri bir türlü gerçekleşmeyen, buna karşın beklentisini sürdüren kişilerin durumu için söylenir. || Umut, ümit ışığı, istenen bir şeyin olacağı, gerçekleşeceği izlenimini veren belirti: Şimdilik bir umut ışığı belirdi, bakalım nasıl sonuçlanacak. || Umut, ümit kat dağının ardında, bir işin tümüyle umutsuz olduğunu, onda hiçbir umut bulunmadığını anlatmak için söylenir. || Umut, ümit kapısı, istenilen bir şeyi gerçekleştireceği beklentisiyle bağlanılan durum ya da yer: Onun gelmesiyle yeni bir umut kapısı daha açılmıştı. || Umut, ümit kesmek, bir şeyin artık gerçekleşemeyeceği sonucuna varmak, ummaktan, beklemekten vazgeçmek: Ben umudumu kestim, bu iş olmayacak. || Umut, ümit uyanmak, bir umut doğmak, belirmek. || Umut, ümit vermek, bir kimsenin ummasını sağlamak, onu umdurmak, umutlandırmak. || Umut yok, durum umutsuz: Hastadan umut yok || Umuda, ümide kapılmak, düşmek, bir şe yin olacağına, gerçekleşeceğine inanmak, ummak. | Umudu birinde ya da bir şeyde olmak, o kimseye ya da o şeye bel bağlamak: Bütün umudumuz sende, bu Umut ('Espoir), Andrâ Malraux'nun ra manı (1937) Yapıt, ispanya iç Savaşı nı cumhuriyetçi gözüyle aktaran bir tür roman-röportajdır. Bir yıl önce tüm dünya, Alcazar'da kuşatma altında tutulanla rın kahramanca savunmalarını coşkuyla karşılamıştı; oysa Ma!raux kuşatmayı kuşatanların cephesinden betimler. Onun» seçimi değişmeyecektir: sonunda "kardeş liğin mahşer günü" de gelse, o direnişten ve devrimden yana olacaktır Gene de "Umut"un içinde zaman zaman umutsuzluk baş gösterir Başyapıtı sayılabilecek bu romanda yazar, bir yandan eksiksiz bir görüş birliğinin hayalini kursa da ("kendisini meydana getirenlerden daha soylu bir filoâ€), cumhuriyetçilerin yenilgisinde önemli bir rol oynamış olan "ayrı!ıklar"ı da görmezlikten gelemez.
*Malraux, bu kitabın bazı bölümlerinden esinlenmekle birlikte.birçok özgün sekansa da yer veren bir film gerçekleştirdi. 1938'de çekimine başlanan film, 1939'da francocu birliklerin Barcelona'ya girişi üzerine yarım kaldı; ağustos f939'da Paris'te programa alınan film, birkaç kez Sierra do Temel başlığıyla gösterildi, ancak savaşın ilanı üzerine gösterimi ertelendi ve ancak 1943'te yeniden oyııatılabildi.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR