Urartu edebiyatı hakkında bilgi verir misiniz? Urartu dili ve yazısı Dağların ve yüksek yaylaların halkı Urartular'ın çok ge...
Urartu edebiyatı hakkında bilgi verir misiniz?
Urartu dili ve yazısı
Dağların ve yüksek yaylaların halkı Urartular'ın çok gelişkin bir yazılı kültürleri olduğunu söyleyemeyiz. Onlar yazıyı daha ziyade kaya anıtları üzerinde kullanıyorlar ve bu anıtlarda kazandıkları askeri zaferleri, inşa ettikleri barajları, sulama kanallarını ve kaleleri anlatıyorlardı. Hititler, Sümerler, Babilliler, Assurlular gibi diğer Ön Asya toplumlarının aksine, yazılı kültürün gelişmişliğini gösteren edebi, dini ve mitolojik metinlere sahip olmayan Urartuların dini inançları ve mitolojileri ancak arkeolojik malzemenin incelenmesi yoluyla kısıtlı bir biçimde anlaşılabilmektedir.
Urartu askeri gücünün yayıldığı tüm alanlarda rastlanabilecek yazıtların sayısı 180'i geçmektedir ve söz konusu yazıtlarda kullanılan yazılı ifadelerin formu üç aşağı beş yukarı birbirine benzemektedir: Urartu uygarlığına ait ilk yazılı anıt olan Madırburç (Sardur burcu) dışındaki tüm yazıtlar Urartuların Baş Tanrısı olan Haldi'nin adıyla başlar: Eğer bir savaş anlatılıyorsa Tanrı Haldi'nin ordunun önünde gittiğinden, eğer bir inşa faaliyeti anlatılıyorsa yapılan eserin Tanrı Haldi'ye adandığından söz edilir.
Urartular, güney komşuları Assurlular'dan aldıkları Yeni Assur stilindeki çivi yazısını kullanıyorlardı. Bunun dışında sınırlı alanlarda (seramik kapların, küplerin üzerleri gibi) kullandıkları bir hiyeroglif yazıları da vardı. Ancak bu hiyeroglifler daha ziyade depolama küplerinin üzerinde, depolanan ürünün cinsini ve miktarını kaydetme amaçlı olarak kullanılmıştı. Kitabelerde kullandıkları yazı, Yeni Assur stilinde olan ve Urartu dilini ifade etmek için kullanılan yazıydı. Urartulara ait az miktarda kil tablette bulunmaktadır. Ancak bunların sayısı hem çok kısıtlıdır, hem de tamamı Urartu'nun son krallarından II. Rusa dönemine (M.Ö. 675'ler) aittir.
Urartu Krallığı'nın ilk kralı I. Sarduri döneminde Assur çivi yazısıyla Assurca yazıtlar yazılmıştır. Örneğin Urartu devletinin ilk yazılı belgesi olan Van Kalesi'nin (Tuşpa) eteklerindeki Sardur Burcu (Madırburç) yazıtı Assurca olarak kaleme alınmıştır. Assur dilinde bir iki yazıt daha kaleme alan Urartular, daha sonra kendi dilleri olan Urartuca'yı kullanmaya başladılar. Urartuların ikinci kralı İşpuini döneminde yapılan dinsel ve yönetsel reformların bir parçası olması muhtemel olan bu uygulama neticesinde Urartular, Assurlular'dan aldıkları çivi yazısını sadeleştirerek kendi dillerine adapte etmişler ve Urartuca'nın dağlık ülkelerinin her yanına dağılan yazıtlar yoluyla günümüze ulaşmasını sağlamışlardır.
Assur çivi yazıyla kayda geçirilmiş olan Urartuca, sabit bir kelime köküne ekler getirilerek kelime türetilen “eklemeli diller†grubuna dahildir. Günümüzde konuşulan hiç bir dille doğrudan bir akrabalığı bulunmamasına rağmen son bilimsel araştırmalar neticesinde Kuzeydoğu Kafkas dilleri olarak nitelenen Çeçen ve İnguş dilleriyle benzerliği olduğu anlaşılmıştır. Urartuca'nın bilinen tek akrabası Hurri dilidir. M.Ö. II. Binyıl'da Doğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Kilikya bölgesinde yoğun bir biçimde kullanılmış olan Hurrice ile gerek gramer gerekse vokabüler (kelimelerin söylenişi) bakımından büyük bir benzerliği olan Urartuca'yı bu benzerlikten dolayı bazı dil bilimciler“Yeni Hurrice†olarak adlandırmışlarsa da bunun aslında yanlış bir tanım olduğu anlaşılmıştır. Şu an bu iki dil hakkında kabul edilen görüş; ortak bir dilden türedikleri ancak farklı coğrafyalarda farklı gelişimler gösterdikleri, bundan dolayı da benzer olmalarına rağmen birbirinden bağımsız iki dil oldukları yönündedir. Urartuca ile Hurrice'nin vokabüler açıdan ne kadar benzer diller olduğunu göstermek için bir kaç tane örnek vermek istiyorum:
- Ag(e): Getirmek (Urartuca), Ag: Getirmek (Hurrice)
- Aru: Vermek (Urartuca), Ar: Vermek (Hurrice)
- Pabani: Dağ (Urartular), Pabani: Dağ (Hurrice)
- Ebani: ülke (Urartuca), Umini: ülke (Hurrice)
- Ewri: Efendi, Kral (Urartuca), Ewri: Efendi, Kral (Hurrice)
- Haş: İşitmek (Urartuca), Haş: İşitmek (Hurrice)
- Huradie: Asker (Urartuca), Huradi: Asker (Hurrice)
- Kuri: Ayak (Urartuca), Ugri: Ayak (Hurrice)
- Muş: Doğru (Urartuca), Muşu: Doğru (Hurrice)
- Pili: Kanal (Urartuca), Pala: Kanal (Hurrice)
BAKINIZ
Asur, Urartu, Babil, Lidya, Hitit, Frig uygarlıkları hakkında bilgi verir misiniz?
Tanzimat dönemi edebiyatı hakkında geniş bilgi verir misiniz?
Eski Türk Edebiyatı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
Urartu Sanatı
Sanat - Sanat Tarihi
M.Ö. EX-VI. yüzyıllarda, Doğu Anadolu'da hüküm süren Urartuların başkentleri Tuşpa (Van) idi. Yaşadıkları dağlık alanların sarp kayalıkları üzerinde güçlü surlar, büyük kaleler yapmışlardır. Güvenliğe aldıkları Altıntepe, Patnos, Çavuştepe, Toprakkale, Kayalıdere gibi yerleşim merÂkezlerinde saray, tapınak, yönetim binaları ve depolar yapmışlardır. Çok tanrılı dine sahip olan Urartuların baş tanrısı Haldi'dir.Hayvancılık, tarım ziraat ve madencilik yapmışlardır.
Mimari: Urartular, yerleşim bölÂgelerine uygun, gelişmiş ve amtsal bir mimarî ortaya koymuşÂlardır.Urartulann mimarîye getirdikleri en önemli yenilik apadana adı verilen, sütunlu kabul salonudur. Binalann kerpiç duvarları üzerindeki sıralara canlı renklerle, çeşitli geometrik, bitÂkisel motifler ve hayvan resimleri yapÂmışlardır Kesme taşlardan bina yapmak, kaÂyalıklar içerisine çeşitli mekânlar (oda, merdiven, salon, koridor vs.) oyma konusunda oldukça başarılıdırlar. KesÂme taşların kullanıldığı oda mezarlar eve benzemektedir. Gerek yapı tekniği ve gerekse kıymetli ölü eşyalarının buÂlunması açısından önemlidir. Bu yapılar, hem düşmanlarına, hem de tâbiyetindekilere; krallığın güç, ihÂtişam ve zenginliğini gösteren amtsal mimarî örnekleridir. Çavuştepe'de, temel ve zemin kısmı doğrudan kayalara oyulu üçkatlı bir sarayın kalıntıları bulunmuştur. Patnos kazılarında ortaya çıkan Giriktepe Sarayı, Van KaleÂsi'ndeki Kral Mezarları önemli Urartu kalıntılarıdır
Küçük El Sanatları: Urartular, madencilik ve buna bağlı olarak maden sanaÂtında, mobilya yapımında ve dokuÂmacılıkta oldukça başarılı olmuşÂlardır. Özellikle maden sanatındasayısız eserler üreten Urartular, Eski Doğu'nun gerçek maden ustalarını yetiştirmişlerdir. Yapmış olÂdukları eserlerin birçoğu batıdaki ülkelerde alıcılar bulmuştur. Heykel, kabartma ve madenî levhalar üzerindeki tasvirler incelendiğinde, konu olarak tanrılar, tanrıçalar, törenler, kutsal ağaç motifleri, mitolojik varÂlıklar (grifon) veya savaşa hazırlanan ya da savaştan dönen idarecilerin işlendiği görülür. Buna karşılık günlük hayata yer verilmemiştir. İşlenen konularda, eserlerin biçim, üslûp ve bezemeleri de belli kurallara bağlanmıştır. Özellikle hayvan fıgürleri oldukça ürpertici ve saldırgan bir biÂçimde yansıtılmıştır üç ayaklı büyük tunç kazanlar, moÂbilyalar için yapılmış madenî ayaklar, masklar, çeşitli çömlekler bu güne kadar gelmiş Urartu el sanatları örnekleri arasında yer alırlar.
KAYNAK:edebiyatsanat
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Urartu dili ve yazısı
Dağların ve yüksek yaylaların halkı Urartular'ın çok gelişkin bir yazılı kültürleri olduğunu söyleyemeyiz. Onlar yazıyı daha ziyade kaya anıtları üzerinde kullanıyorlar ve bu anıtlarda kazandıkları askeri zaferleri, inşa ettikleri barajları, sulama kanallarını ve kaleleri anlatıyorlardı. Hititler, Sümerler, Babilliler, Assurlular gibi diğer Ön Asya toplumlarının aksine, yazılı kültürün gelişmişliğini gösteren edebi, dini ve mitolojik metinlere sahip olmayan Urartuların dini inançları ve mitolojileri ancak arkeolojik malzemenin incelenmesi yoluyla kısıtlı bir biçimde anlaşılabilmektedir.
Urartu askeri gücünün yayıldığı tüm alanlarda rastlanabilecek yazıtların sayısı 180'i geçmektedir ve söz konusu yazıtlarda kullanılan yazılı ifadelerin formu üç aşağı beş yukarı birbirine benzemektedir: Urartu uygarlığına ait ilk yazılı anıt olan Madırburç (Sardur burcu) dışındaki tüm yazıtlar Urartuların Baş Tanrısı olan Haldi'nin adıyla başlar: Eğer bir savaş anlatılıyorsa Tanrı Haldi'nin ordunun önünde gittiğinden, eğer bir inşa faaliyeti anlatılıyorsa yapılan eserin Tanrı Haldi'ye adandığından söz edilir.
Urartular, güney komşuları Assurlular'dan aldıkları Yeni Assur stilindeki çivi yazısını kullanıyorlardı. Bunun dışında sınırlı alanlarda (seramik kapların, küplerin üzerleri gibi) kullandıkları bir hiyeroglif yazıları da vardı. Ancak bu hiyeroglifler daha ziyade depolama küplerinin üzerinde, depolanan ürünün cinsini ve miktarını kaydetme amaçlı olarak kullanılmıştı. Kitabelerde kullandıkları yazı, Yeni Assur stilinde olan ve Urartu dilini ifade etmek için kullanılan yazıydı. Urartulara ait az miktarda kil tablette bulunmaktadır. Ancak bunların sayısı hem çok kısıtlıdır, hem de tamamı Urartu'nun son krallarından II. Rusa dönemine (M.Ö. 675'ler) aittir.
Urartu Krallığı'nın ilk kralı I. Sarduri döneminde Assur çivi yazısıyla Assurca yazıtlar yazılmıştır. Örneğin Urartu devletinin ilk yazılı belgesi olan Van Kalesi'nin (Tuşpa) eteklerindeki Sardur Burcu (Madırburç) yazıtı Assurca olarak kaleme alınmıştır. Assur dilinde bir iki yazıt daha kaleme alan Urartular, daha sonra kendi dilleri olan Urartuca'yı kullanmaya başladılar. Urartuların ikinci kralı İşpuini döneminde yapılan dinsel ve yönetsel reformların bir parçası olması muhtemel olan bu uygulama neticesinde Urartular, Assurlular'dan aldıkları çivi yazısını sadeleştirerek kendi dillerine adapte etmişler ve Urartuca'nın dağlık ülkelerinin her yanına dağılan yazıtlar yoluyla günümüze ulaşmasını sağlamışlardır.
Assur çivi yazıyla kayda geçirilmiş olan Urartuca, sabit bir kelime köküne ekler getirilerek kelime türetilen “eklemeli diller†grubuna dahildir. Günümüzde konuşulan hiç bir dille doğrudan bir akrabalığı bulunmamasına rağmen son bilimsel araştırmalar neticesinde Kuzeydoğu Kafkas dilleri olarak nitelenen Çeçen ve İnguş dilleriyle benzerliği olduğu anlaşılmıştır. Urartuca'nın bilinen tek akrabası Hurri dilidir. M.Ö. II. Binyıl'da Doğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Kilikya bölgesinde yoğun bir biçimde kullanılmış olan Hurrice ile gerek gramer gerekse vokabüler (kelimelerin söylenişi) bakımından büyük bir benzerliği olan Urartuca'yı bu benzerlikten dolayı bazı dil bilimciler“Yeni Hurrice†olarak adlandırmışlarsa da bunun aslında yanlış bir tanım olduğu anlaşılmıştır. Şu an bu iki dil hakkında kabul edilen görüş; ortak bir dilden türedikleri ancak farklı coğrafyalarda farklı gelişimler gösterdikleri, bundan dolayı da benzer olmalarına rağmen birbirinden bağımsız iki dil oldukları yönündedir. Urartuca ile Hurrice'nin vokabüler açıdan ne kadar benzer diller olduğunu göstermek için bir kaç tane örnek vermek istiyorum:
- Ag(e): Getirmek (Urartuca), Ag: Getirmek (Hurrice)
- Aru: Vermek (Urartuca), Ar: Vermek (Hurrice)
- Pabani: Dağ (Urartular), Pabani: Dağ (Hurrice)
- Ebani: ülke (Urartuca), Umini: ülke (Hurrice)
- Ewri: Efendi, Kral (Urartuca), Ewri: Efendi, Kral (Hurrice)
- Haş: İşitmek (Urartuca), Haş: İşitmek (Hurrice)
- Huradie: Asker (Urartuca), Huradi: Asker (Hurrice)
- Kuri: Ayak (Urartuca), Ugri: Ayak (Hurrice)
- Muş: Doğru (Urartuca), Muşu: Doğru (Hurrice)
- Pili: Kanal (Urartuca), Pala: Kanal (Hurrice)
BAKINIZ
Asur, Urartu, Babil, Lidya, Hitit, Frig uygarlıkları hakkında bilgi verir misiniz?
Tanzimat dönemi edebiyatı hakkında geniş bilgi verir misiniz?
Eski Türk Edebiyatı hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
YORUMLAR