Uygarlık Tarihi'nin başta felsefe olmak üzere diğer alanlardaki kullanımı ve önemi nedir? Uygarlık ile felsefe birbirine daya...
Uygarlık Tarihi'nin başta felsefe olmak üzere diğer alanlardaki kullanımı ve önemi nedir?
Uygarlık ile felsefe birbirine dayanan, dahası biribirini içeren iki oluşumdur. Öyle ki,felsefeye yabancı bir uygarlıktan kolayca söz edilemeyeceği gibi, genel etkinlik alanında uygarlık, değer ve sorunlarına doğrudan ya da dolaylı yer vermeyen bir felsefe de düşünülemez. Bunun tarihteki iki çarpıcı örneğini Antik Grek dönemi ile Rönesans sonrası Batı dünyasında bulmaktayız.
Bu bildirinin amacı uygarlaşma sürecinde felsefenin önemini belirtmek, özellikle eğiim bağlamında yüklenmesi gereken işlevine açıklık getirmektir. Ama konuya girmeden önce uygarlıktan ne anladığımızı kısaca ortaya koymakta yarar görmekteyiz.Uygarlık doğal bir olay ya da oluşum değildir; toplumsal yaşamımızın bir ürünüdür. İnsan uygar olarak doğmaz, belli kültürel koşullar içinde uygarlaşır. İnsanın doğal donanımında biyolojik yapısının ve "hayvansal" diyebileceğimiz içgüdülerinin yanısıra potansiyel iki özelliğinden daha söz edilebilir: sevgi ve iyilik duyarlılığı,anlaksal kavrama yetenegi.Yaşam ortamı bu özelliklerin gelişimine elverdiği ölçüde insan uygarlaşır, elvermediği ölçüde ilkelliğini korur. İlkel kişi ya da toplum bencil dürtülerin ve tabusal koşullanmaların dar çemberindedir. Uygarlaşma öncelikle korku ve tabuların aşılması, yeni değerlere açılmada öncü kişilerin etkileyici davranış örnekleri ortaya koymalarıyla olasıdır.
Bu bildirinin amacı uygarlaşma sürecinde felsefenin önemini belirtmek, özellikle eğiim bağlamında yüklenmesi gereken işlevine açıklık getirmektir. Ama konuya girmeden önce uygarlıktan ne anladığımızı kısaca ortaya koymakta yarar görmekteyiz.Uygarlık doğal bir olay ya da oluşum değildir; toplumsal yaşamımızın bir ürünüdür. İnsan uygar olarak doğmaz, belli kültürel koşullar içinde uygarlaşır. İnsanın doğal donanımında biyolojik yapısının ve "hayvansal" diyebileceğimiz içgüdülerinin yanısıra potansiyel iki özelliğinden daha söz edilebilir: sevgi ve iyilik duyarlılığı,anlaksal kavrama yetenegi.Yaşam ortamı bu özelliklerin gelişimine elverdiği ölçüde insan uygarlaşır, elvermediği ölçüde ilkelliğini korur. İlkel kişi ya da toplum bencil dürtülerin ve tabusal koşullanmaların dar çemberindedir. Uygarlaşma öncelikle korku ve tabuların aşılması, yeni değerlere açılmada öncü kişilerin etkileyici davranış örnekleri ortaya koymalarıyla olasıdır.
Felsefenin amacı nedir? İnsan hayatındaki önemi nedir?
Uygarlık nedir?
Hicretin İslam Tarihinde Yeri ve Önemi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Uygarlık ile felsefe birbirine dayanan, dahası biribirini içeren iki oluşumdur. Öyle ki,felsefeye yabancı bir uygarlıktan kolayca söz edilemeyeceği gibi, genel etkinlik alanında uygarlık, değer ve sorunlarına doğrudan ya da dolaylı yer vermeyen bir felsefe de düşünülemez. Bunun tarihteki iki çarpıcı örneğini Antik Grek dönemi ile Rönesans sonrası Batı dünyasında bulmaktayız.
Bu bildirinin amacı uygarlaşma sürecinde felsefenin önemini belirtmek, özellikle eğiim bağlamında yüklenmesi gereken işlevine açıklık getirmektir. Ama konuya girmeden önce uygarlıktan ne anladığımızı kısaca ortaya koymakta yarar görmekteyiz.Uygarlık doğal bir olay ya da oluşum değildir; toplumsal yaşamımızın bir ürünüdür. İnsan uygar olarak doğmaz, belli kültürel koşullar içinde uygarlaşır. İnsanın doğal donanımında biyolojik yapısının ve "hayvansal" diyebileceğimiz içgüdülerinin yanısıra potansiyel iki özelliğinden daha söz edilebilir: sevgi ve iyilik duyarlılığı,anlaksal kavrama yetenegi.Yaşam ortamı bu özelliklerin gelişimine elverdiği ölçüde insan uygarlaşır, elvermediği ölçüde ilkelliğini korur. İlkel kişi ya da toplum bencil dürtülerin ve tabusal koşullanmaların dar çemberindedir. Uygarlaşma öncelikle korku ve tabuların aşılması, yeni değerlere açılmada öncü kişilerin etkileyici davranış örnekleri ortaya koymalarıyla olasıdır.
YORUMLAR