Vazife isim (vazi:fe) Arapça va©³fe 1 . Ödev: "Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir."- R. N. G...
Vazife
isim (vazi:fe) Arapça va©³fe
"Şimdi artık vazife bitmiş, gülüp eğlenmeye sıra gelmiştir."- R. N. Güntekin.
2 . Görev:
"Nedim bugün vazifesine geç geldi."- A. Gündüz.
3 . eskimiş Günlük ücret, yevmiye.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
- vazife etmek
- vazife görmek
- vazifesi mi?
- (bir kimse) vazifesinden olmak
Birleşik Sözler
- vazife aşkı
- vazife kurbanı
- vazife şehidi
- ahlaki vazife
- son vazife
- vatani vazife
Vazife
Vazife kavramı, neo-spiritüalizm'in temel kavramlarından biridir. Vazife kavramı otomatik karakterler göstermekle birlikte hayvanlarda bile mevcuttur, bir hayvanın kimi zaman kendi canını feda edecek derecede yavrusunu korumaya çalışması buna bir örnektir.
Neo-spiritüalist görüşe göre, insanın dünyada yapmakla yükümlü olduğu vazifelerle ilgili faaliyetler iki grupta toplanır:
- Kısaca “dünya işleri ile ilgili faaliyetler†denilen, bedenin canlılığını gerektiği gibi sürdürebilmesi için zorunlu olan yaşam gereksinimlerinin sağlanmasına yönelik “maddî faaliyetlerâ€. Tüm fiziksel, fizyolojik ve maddeyle ilgili sosyal faaliyetler bu grupta yer alır. Yemek, içmek, zararlı dış etkilere karşı korunma yollarını araştırmak, soyun sürdürülmesini sağlamak ve bütün bu işler için gereken maddi olanakları, bilgileri, sosyal mevkileri kazanmak vb. bu faaliyetlere örnek olarak gösterilebilir.
- Bedeni ve maddî gereksinimleri hiç ilgilendirmeyen, insanın diğer varlıklarla ilişkilerinden doğan, daha çok başkaları için yapılan ve kişinin öz benliğini ilgilendiren vicdanî ya da “ruhsal faaliyetlerâ€. Sevgi, şefkat, merhamet, fedakarlık, yardımseverlik hislerinin gelişmesine yönelik çaba ve gayretler, bu uğurda çekilecek sıkıntı ve zahmetlere karşı sabırla direnme, ideal heyecanlar ve insanî hareketleri sürdürmede kararlılık gösterme bu gruba girer.
VAZİFE a. (ar. vazife).
1. Görev: Önemli bir vazifeye atanmak. Askerlik vazifesi.
2. Ödev: Öğrenci vazifelerini düzeltmek.
3. (Bir şeyi) vazife etmek, bir şeyi görev saymak, görev olarak bilmek. || Vazife sahibi, işi gücü olan: Biliyorsunuz, bizler de vazife sahibiyiz, yeteri kadar ilgilenemedik. || Vazifesi mi?, onu ilgilendirmez ya da ona ne? anlamında kullanılır: işçiler iyi çalışıyormuş çalışmıyormuş, onun vazifesi mi? || Vazifesinden olmak, sözkonusu bir kimseyse, görevini yitirmek, görevinden olmak.
*Ask. -> GÖREV.
1. Görev: Önemli bir vazifeye atanmak. Askerlik vazifesi.
2. Ödev: Öğrenci vazifelerini düzeltmek.
3. (Bir şeyi) vazife etmek, bir şeyi görev saymak, görev olarak bilmek. || Vazife sahibi, işi gücü olan: Biliyorsunuz, bizler de vazife sahibiyiz, yeteri kadar ilgilenemedik. || Vazifesi mi?, onu ilgilendirmez ya da ona ne? anlamında kullanılır: işçiler iyi çalışıyormuş çalışmıyormuş, onun vazifesi mi? || Vazifesinden olmak, sözkonusu bir kimseyse, görevini yitirmek, görevinden olmak.
*Ask. -> GÖREV.
*Cez. huk. Vazifeyi suiistimal, GÖREVİ KÖTüYE KULLANMA'nın eşanlamlısı.
*Huk. GÖREV'in eşanlamlısı. || Vazife ihtilafı -> GÖREV* UYUŞMAZLIĞI.
*Huk. GÖREV'in eşanlamlısı. || Vazife ihtilafı -> GÖREV* UYUŞMAZLIĞI.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR