“Bir yalan Yüzünden” isimli iki arkadaşın hikayesinin anlatıldığı yalan ile ilgili yalanın kötülüğü hakkında ki hikayemiz. BİR YALAN YÜZÜND...
“Bir yalan Yüzünden” isimli iki arkadaşın hikayesinin anlatıldığı yalan ile ilgili yalanın kötülüğü hakkında ki hikayemiz.
BİR YALAN YÜZÜNDEN
Vaktiyle büyük bir şehirde çok zengin bir aile vardı. Bu ailenin Recep adında bir çocukları vardı. Bu çocuk henüz yedi yaşındaydı ve ilkokulun birinci sınıfına gidiyordu. Recep’in Bülent adında bir arkadaşı vardı. Bülent, orta halli bir ailenin tek evladıdır. Bu iki arkadaş, ilkokulu, ortaokulu, liseyi ve üniversiteyi beraber bitirdiler. Her ikisi de büyümüş ve yakışıklı birer delikanlı olmuşlardı.
Bülent bir inşaat şirketinde mühendis olarak çalışmaya başladı. Recep ise bir inşaat şirketi kurdu ve büyük bir taahhüt işi aldı. Bu iş büyük bir otel inşaatı idi. İnşaatı yaptıranlar; ölen babasının zengin ve doğru sözlü olduğunu bildikleri için, hiç mukavele yapmağa lüzum görmeden işi ona verdiler. Yalnız bir sözlü anlaşma yaptılar. Bu sözlü anlaşmaya göre: Bina en iyi malzeme ile yapılacak. Sağlam ve güzel olması için hiçbir şey esirgenmeyecekti ve bir yıl sonra teslim edilecekti. Recep bunları kabul etti ve binanın, istedikleri gibi olacağına söz verdi.
İnşaat iki yıl sonra bitti. Dışarıdan güzel gözüküyordu; fakat gerçekte en fena malzeme ile yapılmıştı. Binayı yaptıranlar bunu fark etmediler. Binanın yapılışından üç dört ay sonra binanın bazı yerlerinde çatlaklar görülmeye başladı ve nihayet bina çöktü. Recep’in yalan söylediği ve sözünü tutmadığı böylece meydana çıktı. Binanın sahipleri Recep’i dava ettiler. Recep yalan söylediği meydana çıktığından davayı kaybetti. Parasız kaldı ve sefil oldu.
Bülent ise, çalıştığı şirkette gittikçe derecesi yükseldi ve şirkete ortak oldu. Yaptığı işlerde doğruluğu sayesinde tanındı ve zengin oldu. Bir gün, eve dönerken, yolda bir dilenci gördü ve para vermek istedi ve vermek üzere eğildi. Dilenci ile gözgöze gelince, dilenciyi tanır gibi oldu ve Recep olduğunu anladı.
Sordu:
— Ne arıyorsun burada?
Recep ağlayarak başından geçenleri anlattı. Bülent onu evine götürmek istedi. Fakat Recep gelmedi ve koşar adımlarla Bülent’in yanından uzaklaştı. Bülent, şaşırmış ve dona kalmıştı. Üzgün, üzgün evine döndü.
Bir kaç gün sonra gazeteler, bir parkta bir dilencinin ölü olarak bulunduğunu yazıyorlardı. Bülent bunun kim olduğunu anladı ve o an yalan yüzünden arkadaşının ne kadar sefil olduğunu ve ne hale geldiğini düşünerek gözleri yaşardı.
YORUMLAR