YAPMA a. Yapmak eylemi. ♦ sıf. 1. Naturel olmayan, insan eliyle yaratılmış olan şey için kullanılır; suni, yapay: Yapma çiçek. 2....
YAPMA a. Yapmak eylemi.
♦ sıf.
1. Naturel olmayan, insan eliyle yaratılmış olan şey için kullanılır; suni, yapay: Yapma çiçek.
2. Suni, yapmacık: Yapma bir incelik.
—Matbaac. Yapma zamk, nemlendirmenin uygun bir şekilde gerçekleşmesi ve mürekkepleme esnasında baskıya girmeyen bölümlerin giren bölümlerden ayrılması amacıyla baskıya girmeyen kısımları rutubet çekici duruma getirmek için bir taşbaskı taşı ya da ofset kalıbı üstüne sürülen arap zamkı ve asit karışımı eriyik.
—ANSİKL. Süslem. sant. ve İç dekor. Eski halklar ve Doğulular (Çin) tarafınca malum yapma çiçekler Ortaçağ'ın ikinci yarısında İtalya'dan Fransa'ya girdi; ama kullanımı bilhassa XVIII. yy.'da yaygınlaştı (Çin'den alınan tüylü çiçekler). O tarihlerde Paris, tüm Avrupa'da ün kazanmış adam ve hanım çiçekçi ustalarının merkezi oldu: aralarında kraliçe Marie-Antoi- nette'in çiçekçisi olan ve dört bin hanım çalıştıran Joseph VVenzel'in de bulunmuş olduğu on bir üretici bu sanayiyle uğraşıyordu. Louis-Philippe zamanında Batton kendi ürünü olan çin çiçekleri için uzluk belgesi aldı. 1840'tan başlayarak tırtıl taftadan çiçekler büyük ilgi görürken, parlak pullu çeşitler ve genel şenlikler için yapma yaprak süsler gelişti.
Moda ya da dekorasyon için yapma çiçek ve yaprak yapımı başlıca altı işlemden oluşur: kumaşların perdahlanması; taçyaprakların ya da yaprakların kesimi; taçyaprakların boyanması ve yaprakların gölgelenmesi; taçyapraklara şekil verilmesi ya da gofreleme, bunların bir araya getirilmesi; son olarak da çiçeğin, 2, 3 ya da 5'li olarak bir araya getirilmiş yapraklarla beraber bir sapa tutturulması.
Poliamit (naylon) çiçek, yüksek kaliteli ama maliyeti daha yüksek olan ipek çiçek zararına hızla gelişti. Başlıca üretim yeri Uzakdoğu'dur.
Kolay hayal ürünü olan çiçekler, stras, plastik, tüy vb.'den yapılır. Egzotik kabuk ve tanelerden oluşanları da vardır.
Plastik maddelerin gelişmesi, endüstri düzeyinde yapma çiçek, nebat ve meyve üretimine olanak veren yeni tekniklerin ortaya çıkmasını sağlamış oldu; bitkinin türlü öğeleri ayrı ayrı kalıplanır, sonrasında bir araya getirilir; ama bu iş için plastik enjekte edecek makineler ve bilhassa kalıp yapımı bakımından mühim bir yatırımı gerektirir.
♦ sıf.
1. Naturel olmayan, insan eliyle yaratılmış olan şey için kullanılır; suni, yapay: Yapma çiçek.
2. Suni, yapmacık: Yapma bir incelik.
—Matbaac. Yapma zamk, nemlendirmenin uygun bir şekilde gerçekleşmesi ve mürekkepleme esnasında baskıya girmeyen bölümlerin giren bölümlerden ayrılması amacıyla baskıya girmeyen kısımları rutubet çekici duruma getirmek için bir taşbaskı taşı ya da ofset kalıbı üstüne sürülen arap zamkı ve asit karışımı eriyik.
—ANSİKL. Süslem. sant. ve İç dekor. Eski halklar ve Doğulular (Çin) tarafınca malum yapma çiçekler Ortaçağ'ın ikinci yarısında İtalya'dan Fransa'ya girdi; ama kullanımı bilhassa XVIII. yy.'da yaygınlaştı (Çin'den alınan tüylü çiçekler). O tarihlerde Paris, tüm Avrupa'da ün kazanmış adam ve hanım çiçekçi ustalarının merkezi oldu: aralarında kraliçe Marie-Antoi- nette'in çiçekçisi olan ve dört bin hanım çalıştıran Joseph VVenzel'in de bulunmuş olduğu on bir üretici bu sanayiyle uğraşıyordu. Louis-Philippe zamanında Batton kendi ürünü olan çin çiçekleri için uzluk belgesi aldı. 1840'tan başlayarak tırtıl taftadan çiçekler büyük ilgi görürken, parlak pullu çeşitler ve genel şenlikler için yapma yaprak süsler gelişti.
Moda ya da dekorasyon için yapma çiçek ve yaprak yapımı başlıca altı işlemden oluşur: kumaşların perdahlanması; taçyaprakların ya da yaprakların kesimi; taçyaprakların boyanması ve yaprakların gölgelenmesi; taçyapraklara şekil verilmesi ya da gofreleme, bunların bir araya getirilmesi; son olarak da çiçeğin, 2, 3 ya da 5'li olarak bir araya getirilmiş yapraklarla beraber bir sapa tutturulması.
Poliamit (naylon) çiçek, yüksek kaliteli ama maliyeti daha yüksek olan ipek çiçek zararına hızla gelişti. Başlıca üretim yeri Uzakdoğu'dur.
Kolay hayal ürünü olan çiçekler, stras, plastik, tüy vb.'den yapılır. Egzotik kabuk ve tanelerden oluşanları da vardır.
Plastik maddelerin gelişmesi, endüstri düzeyinde yapma çiçek, nebat ve meyve üretimine olanak veren yeni tekniklerin ortaya çıkmasını sağlamış oldu; bitkinin türlü öğeleri ayrı ayrı kalıplanır, sonrasında bir araya getirilir; ama bu iş için plastik enjekte edecek makineler ve bilhassa kalıp yapımı bakımından mühim bir yatırımı gerektirir.
Kaynak: Büyük Larousse
Boya Yapma Teknikleri
Lisans mezunu birinin öğretmenlik yapma şansı nedir?
Seracılık yapma koşulları nedir?
YAPMACIK sıf. Doğallıktan, içtenlikten yoksun bir tutum, bir davranış vb. için kullanılır; suni: Yapmacık bir gülümseme. Yapmacık bir sevinç Onun her şeyi yapmacıktır.
—Psik. Heybetli, abartmalı ve bundan dolayı uygunsuz ve uyumsuz haberleşme-iletişim araçlarının (dil, jestler, mimikler) hususi durumunu söylemek için kullanılır.
♦ a. Düzmece, içtenlikten yoksun, düzme tutum: Yapmacıktan kaçınmak.
—Psik. Heybetli, abartmalı ve bundan dolayı uygunsuz ve uyumsuz haberleşme-iletişim araçlarının (dil, jestler, mimikler) hususi durumunu söylemek için kullanılır.
♦ a. Düzmece, içtenlikten yoksun, düzme tutum: Yapmacıktan kaçınmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YAPMACIKLI sıf. Doğallıktan, içtenlikten yoksun, gösterişe yönelik bir şey için kullanılır: Yapmacıklı bir konuşma.
♦ be. Doğallıktan, içtenlikten uzak şekilde.
♦ be. Doğallıktan, içtenlikten uzak şekilde.
Kaynak: Büyük Larousse
YAPMACIKSIZ sıf.
1. içten, tabii olan bir şey için kullanılır; samimi: Yapmacıksız bir yakınlık göstermek.
2. içten, samimi bir kimse için kullanılır: Yapmacıksız bir insan.
♦ be. Tabii bir şekilde, içtenlikli, samimi: Yapmacıksız konuşmak.
1. içten, tabii olan bir şey için kullanılır; samimi: Yapmacıksız bir yakınlık göstermek.
2. içten, samimi bir kimse için kullanılır: Yapmacıksız bir insan.
♦ be. Tabii bir şekilde, içtenlikli, samimi: Yapmacıksız konuşmak.
Kaynak: Büyük Larousse
yapma
isim
1 . Yapmak işi.
2 . ödat Doğadaki şeylere benzetilerek insan eliyle yapılmış, suni, sun'î:
"Eliyle bahçenin dökme taştan yapma mağaralarından birisini göstererek..."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . ödat İçten olmayan, içten gelmeyerek meydana getirilen, yapmacık:
"Fakat fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini devamlı yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi."- H. Taner.
Birleşik Sözler
yapma çiçek
yapma dil
yapma gübre
yapma uydu
yerden yapma
isim
1 . Yapmak işi.
2 . ödat Doğadaki şeylere benzetilerek insan eliyle yapılmış, suni, sun'î:
"Eliyle bahçenin dökme taştan yapma mağaralarından birisini göstererek..."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 . ödat İçten olmayan, içten gelmeyerek meydana getirilen, yapmacık:
"Fakat fazla içliliği erkekliğe yakıştıramadığından kendini devamlı yapma bir sertliğin arkasına gizlerdi."- H. Taner.
Birleşik Sözler
yapma çiçek
yapma dil
yapma gübre
yapma uydu
yerden yapma
yapma ingilizcesi
1. making.
2. doing.
3. artificial, imitation, false.
4. affected, feigned, mock.
- bebek pretty but cold and soulless girl or woman, marble statue, ice princess.
- uydu artificial satellite.
1. making.
2. doing.
3. artificial, imitation, false.
4. affected, feigned, mock.
- bebek pretty but cold and soulless girl or woman, marble statue, ice princess.
- uydu artificial satellite.
yapmacık
ödat, isim
Birleşik Sözler
yapmacık görünümü
yapmacık gülüş
ödat, isim
- İçten olmayan (tavır, davranış, his), yapma, suni, düzme, düzmece, sun'î, zahirî:
Birleşik Sözler
yapmacık görünümü
yapmacık gülüş
yapmacık ingilizcesi
- affectation; artificial, affected, mannered, simulated, pretended
yapmacıklı
ödat, zarf
ödat, zarf
- İçtenliği olmayan (olmayarak), içten olmayan (olmayarak):
yapmacıklı ingilizcesi
- mannered, affected
Boya Yapma Teknikleri
Lisans mezunu birinin öğretmenlik yapma şansı nedir?
Seracılık yapma koşulları nedir?
YORUMLAR