YARALI sıf. 1. Yaralanmış olan bir kimse bir hayvan için kullanılır: Yaralı bir asker. Yaralı güvercin. 2. Bedenin yara olan, yaral...
YARALI sıf.
1. Yaralanmış olan bir kimse bir hayvan için kullanılır: Yaralı bir asker. Yaralı güvercin.
2. Bedenin yara olan, yaralanmış bölümü için kullanılır: yaralı kolu sarmak.
3. Derin bir acı çekmesine neden olan bir olayı, bir durumu yaşamış olan kimse için kullanılır; dertli, acılı: Çocuğunu kaybetmiş yaralı bir ana.
4. Yaralı parmağa işememek, yardıma gereksinim duyanlardan en küçük bir yardımı bile esirgemek.
♦ a. Yaralanmış olan kimse: Yaralıyı hastaneye götürdüler.
—Ask. Yaralı yuvası, muharebe sırasında, birliklerin görevli bulundukları bölgeleri içerisinde yaralanan personelin, düşmanın etkisinden korunması amacıyla toplandıktan kapalı yer.
—Tıp Ağır yaralı, bir kaza, özellikle bir trafik kazası sonucunda birçok lezyon almış olan yaralı.
—AnsIkl. Genellikle ölü izlenimi veren ağır yaralılarda üçlü bir mekanizmanın ürünü olan lezyonlar görülür: doğrudan şok, içorganlann bulunduktan boşluklann içinde yer değiştirmeleri, omurganın anormal katlanması. En ağır lezyonlar baş, göğüs kafesi ve kanıtda olur. Bu ana lezyo lara, şok durumunu ağırlaştıran ve işlevsel ptognozu tehdit eden kol ve bacak lezyonlan eklenebilir. Bu gibi yaralılar sözkonusu olduğunda, özellikle kurtarma çajış- malan ve taşıma koşullan bakımından ilkyardımın niteliği hastanın yaşaması için büyük önem taşır.
1. Yaralanmış olan bir kimse bir hayvan için kullanılır: Yaralı bir asker. Yaralı güvercin.
2. Bedenin yara olan, yaralanmış bölümü için kullanılır: yaralı kolu sarmak.
3. Derin bir acı çekmesine neden olan bir olayı, bir durumu yaşamış olan kimse için kullanılır; dertli, acılı: Çocuğunu kaybetmiş yaralı bir ana.
4. Yaralı parmağa işememek, yardıma gereksinim duyanlardan en küçük bir yardımı bile esirgemek.
♦ a. Yaralanmış olan kimse: Yaralıyı hastaneye götürdüler.
—Ask. Yaralı yuvası, muharebe sırasında, birliklerin görevli bulundukları bölgeleri içerisinde yaralanan personelin, düşmanın etkisinden korunması amacıyla toplandıktan kapalı yer.
—Tıp Ağır yaralı, bir kaza, özellikle bir trafik kazası sonucunda birçok lezyon almış olan yaralı.
—AnsIkl. Genellikle ölü izlenimi veren ağır yaralılarda üçlü bir mekanizmanın ürünü olan lezyonlar görülür: doğrudan şok, içorganlann bulunduktan boşluklann içinde yer değiştirmeleri, omurganın anormal katlanması. En ağır lezyonlar baş, göğüs kafesi ve kanıtda olur. Bu ana lezyo lara, şok durumunu ağırlaştıran ve işlevsel ptognozu tehdit eden kol ve bacak lezyonlan eklenebilir. Bu gibi yaralılar sözkonusu olduğunda, özellikle kurtarma çajış- malan ve taşıma koşullan bakımından ilkyardımın niteliği hastanın yaşaması için büyük önem taşır.
Kaynak: Büyük Larousse
Yaralı Serçe kitabının özetini bulabilir misiniz?
Yaralı Kalbim
yaralı
sıfat, isim
1 . Yarası olan, yaralanmış (kimse), mecruh:
"Yaralılanmızı develer üstünde götürüyoruz."- F. R. Atay.
2 . mecaz Dertli, üzüntülü:
"Bir yaralı adamdı. Her şeye lâyık ama, lâyık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adamdı."- Y. Z. Ortaç.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaralı kuşa kurşun sıkılmaz
yaralı parmağa işememek
Birleşik Sözler
ağır yaralı
yüreği yaralı
sıfat, isim
1 . Yarası olan, yaralanmış (kimse), mecruh:
"Yaralılanmızı develer üstünde götürüyoruz."- F. R. Atay.
2 . mecaz Dertli, üzüntülü:
"Bir yaralı adamdı. Her şeye lâyık ama, lâyık olduğu hiçbir şeye kavuşamamış bir yaralı adamdı."- Y. Z. Ortaç.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
yaralı kuşa kurşun sıkılmaz
yaralı parmağa işememek
Birleşik Sözler
ağır yaralı
yüreği yaralı
yaralı ingilizcesi
- wounded, injured
Yaralı Serçe kitabının özetini bulabilir misiniz?
Yaralı Kalbim
YORUMLAR