Osmanlıda Pozitivizmin Doğuşu Osmanlı Devleti’nde eğitim sisteminde bozulmalar 16. yy’da başlamıştı. Bu bozulma bir müddet sonra Avusturya’...
Osmanlıda Pozitivizmin Doğuşu
Osmanlı Devleti’nde eğitim sisteminde bozulmalar 16. yy’da başlamıştı. Bu bozulma bir müddet sonra Avusturya’nın başını çektiği bir Avrupa ittifakına karşı ağır bir yenilgi alması ile su yüzüne çıkmaya başladı. Devlet-i Aliyye 1699 Karlofça Antlaşması ile ilk kez toprak kaybına uğramıştı. Kurumlardaki bozulmaların neticesinde sürekli toprak kaybı devlet adamlarını çareler aramaya yöneltmiştir. Batının üstünlüğünün kabul edilmesi ile özellikle III. Selim ile Nizam-ı Cedid adı altında köklü ıslahatlar aşlamıştır.
Bu ıslah hareketleri II. Mahmut döneminde zirveye çıkmıştır. Batının ilminin alınması devletin sorunlarını hal edeceği düşünce Osmanlı devlet adamlarında hakim idi. Bu amaçla özellikle eğitim alanında ıslah ve yenileşmeye önem verilmiştir.
Tanzimat’ın ilanından bir süre sonra Osmanlı Devlet Adamlarının Bozulmanın çaresi olarak eğitim kurumlarının iyileştirilmesi ve ilme önem verilmesini görmeleri Pozitivizmin kurucusu Aguste Comte’nin dikkatini çekmiş olmalı ki Mustafa Reşit Paşa’ya bir mektup yazar ve Osmanlı’nın Pozitivizme hazırlanmasını ister. II. Mahmut ile birlikte Batılı manada açılan yeni eğitim kurumlarının başına yine Avrupalı eğiticiler getirilmiştir. Eğitimin Batılı eğiticilerin eline verilmesi bu kurumlarda eğitim gören talebeleri menfi manada etkilemiştir. 1847 yılında Tıp Fakültesi'ni ziyaret eden Batılılar (Meselâ, Mac Farlane) hayretler içinde kalmıştı. Çünkü Tıp Fakültesi'nde tamamen pozitivist ve materyalist bir eğitim yapılıyor, Fransız İhtilali'ni hazırlayan materyalist filozofların hemen bütün kitapları burada okunuyordu. Mac Farlane'in şu cümlesi ise durumu çok iyi anlatır. "Çoktan beri bu kadar düpedüz materyalizm kitaplarını toplayan bir kolleksiyon görmemiştim".
Mac Farlane davet edildiği bir toplantıda gördüklerini ise şöyle dile getirir: "Doktorlara ve Türk asistanlarına ayrılan mükemmel döşenmiş bir salona davet edilmiştim. Kanepenin üzerinde bir kitap vardı. Alıp baktım. Bu da Baron d'Holbach'm dinsizlik kitabı olan "Systeme de la Nature"un en son Paris baskısı İdi. Kitabın çok okunmakta olduğunu sayfalarından bir çok parçalarının işaretlenmiş olmasından anladım. Bu parçalar özellikle Tanrı'nın varlığına inanmanın saçmalığını, ruhun ölmezliği inancının imkânsızlığını matematikle gösteren parçalardı. Kitabı yerine koyarken Türk doktorlarından biri yanıma geldi. Fransızca olarak şunları söyledi: "C'est un grand ouvrage! C'est un grand Philosophe! il a toujo-urs reison!'. (Bu büyük bir filozoftur! Bu büyük bir filozofun eseridir! O daima haklıdır).
Temelinde deney ve gözlem olan ayrıca tek amacı olgular arasındaki değişmez ilişkileri yada doğal yasaları bulmak olan Pozitivizmin İnançlarına bağlı bir devletten yayılması çok zordu. Bu nedenden dolayı Osmanlı’ya pozitivizm ilmi alandan değil de edebiyat yolu ile girmiştir. Başta Beşir Fuad omak üzere Hüseyin Cahit (Yalçın), Ahmet Rıza, Tevfik Fikret, Ahmet Şuayb, Satı Bey, Bedi Nuri, Rıza Tevfik, Salih Zeki, ve Ziya Gökalp Pozitivizm’in Osmanlı’da yayılmasını sağlamışlarıdr. Pozitivizm’in yayıcısı bu yazarlar sadece nakilciydi. Avrupa Pozitivizmini Osmanlı tebaasına benimsetme kaygısında idiler..Yabancı Okulların Pozitivizmin Yayılmasındaki Etkisi
Osmanlı’da ilk yabancı okul 1626’a Fransa’ya tanınan imtiyazlar neticesinde başkentte açılmıştır. Bu okul İstanbul’a gelen Latin azınlığın tarikat okulu idi. Zamanla bu tarz okulların sayısı arttı. Birçok yabancı okul izinsiz bir şekilde açıldı. Devlet bu okulları denetlemekte zafiyet gösterdi. Korsan bir şekilde faaliyet gösteren bu okullar devlete daha sonra çok zarar vermiştir. 19. yüzyılda Osmanlı devletinde Yabancı okulların sayısı bu okulların etkinliğini ve yaygınlığını göstermesi açısından önemlidir⦠Uygur Kocabaş’ın araştırmasına göre, 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında "Amerikan okulları (465), İngiliz okulları (83), Fransız okulları (72), İtalyan okulları (24), Avusturya okulları (7), Alman okulları (7), Yunan okulları (3) İran okulları (2), açılmıştır.â Bu okullar dışında izinsiz açılmış okullarda vardır. Dolaysıyla Osmanlı toprakları içinde yabancı okulların sayısı hiçbir zaman netlik kazanmamıştır.
Pozitivizmi Osmanlı’ya özellikle bu okullar taşımıştır. Bu taşıma gerek dolaylı gerekse doğrudan bir şekilde olmuştur. Başlangıçta dini etkinliklerin merkezi olan ve tarikat okulu mahiyetindeki bu okullar Osmanlı’nın hukuk, tıp, askeri vs alanlarda eğitim kurumları açması bu okullarında faaliyet alanını değiştirmişti. Osmanlı1834'te Harbiye Mektebini açtı. Sultan Abdülaziz devrinde (1861-1876) 1867'de Fransız devletinin maddî ve manevî büyük yardımlarıyla Fransızca eğitim-öğretim yapılan Galatasaray Lisesi kuruldu. Yıllarca İmparatorluğun yönetici kadrolarını, aydınlarını yetiştiren bu okulun müdürü ve hocalarının çoğu Fransızdı. Galatasaray Lisesi'ni 1874 yılında Robert Koleji takip etti. Bu kolej de, Amerikalı zengin Mr. Robert'in bağışlarıyla kuruldu. Bu kolejin de yöneticileri ve hocalarının büyük bir kısmı yabancıydı. Her iki okulun da, Türkiye'nin Batılılaşmasında ve Türk aydınlarının pozitivist bir hayata bakış tarzına sahip olmasında önemli rolleri oldu. Bu kurumlarda yabancı dil öğrenen ve ilerde Osmanlı’nın aydın kadrosu içinde bulunacak kişilerin yabancı dil öğrenmiş olmaları Batı kaynaklı eserler türcüme etmelerinde rol oynamıştır. Özellikle akımın güçlü temsilcilerinden Beşir Fuat, Pozitivizmi yaptığı tercümelerle Osmanlı’ya tanıtmıştır. Pozitivizm Akımın Temsilcileri
Osmanlı Tpraklarına Pozitivizm Edebiyat yolu ile girmiştir. Pozitivizm Tanzimat ile birlikte Osmanlı sınırlarına dayanmıştı. Fakat bu dönemde Osmanlı muharrirleri geleneklerine bağlı olduğu için koyu bir positivist değildiler. Mesela Şinasî, Ziya Paşa, Namık Kemal, Abdülhak Hâmid , Recaizâde Mahmut Ekrem gibi Osmanlı yazar ve aydınları geleneklerine bağlı idiler. Yabancı dil bilmeleri kendilerine Batı kaynaklı kitaplar okumalarını sağlamıştır. Bu yazarlar kitap tercümeleri ve çıkardıkları dergilerle pozitivizmin Osmanlı’da yayılmasını sağlamışlar ve ilerde koyu pozitivistlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamışlarıdır.
Pozitivizmin doğuşunda en büyük etki eden yeni edebiyat ve fikir hareketi olan Servet-i Fünun dergisidir ve 1894’te Abdülhamit devrinde kuruldu. Serveti- Fünun hareketinin ağırlık merkezini teşkil eden edebiyat çığırı, başında Recaizade Ekrem olmak üzere âEdebiyat-ı Cedideâ diye tanınır. Dergi başlangıçta yalnız Batı’ya ait ilmi-fenni bilgiler verirken, sonradan edebi akım halini aldığı için, ona her şeyden önce fikir hareketi demek gerekirken memleketimizde henüz fikir tarihini yazma geleneği kurulmadığı için bu yeni dergiyi ve onun açtığı çığırı edebiyatçılar kendilerine mal ederek yalnız bir edebiyat akımı gibi göstermektedirler.
İlk tanınmış Türk pozitivisti ise Beşir Fuat'tır (1852-1887). 1852 yılında doğan Beşir Fuat, ilk tahsilini Fatih Rüşdiyesi'nde yapar. Daha sonra Cizvitler Mektebi'nde okur. Fransızca'yı burada öğrenir. 1867-1870 yılları arasında Askerî İdâdi, daha sonra ise Harbiye'de tahsiline devam eder. Harbiye'yi bitirdikten sonra çeşitli askeri görevlerde bulunur ve 1884'te askerlikten ayrılır. "Beşir Fuat, pozitivizmin kurucusu Auguste Comte'un ve onun muakkipleri olan Littre, Claude Bernard, Spencer, Stuart Mil ve Lewes'in hemen bütün eserlerini okumuş ve benimsemiştir". Ayrıca materyalist ve ateist Ludwig Buchner'in de onun üzerinde önemli tesirleri vardır. Beşir Fuat, hayatı boyunca çevresindeki insanlara onların eserlerini tavsiye eder. Beşir Fuat’tan sonra gelen Ahmet Rıza, Tevfik Fikret, Ahmet Şuayb, Hüseyin Cahit (Yalçın), Beşir Fuat’tın çizgisinde gitmişlerdir. Yaptıkları tercüme, çıkardıkları dergi ve gazete yolu ile Pozitivizm’in önde gelen temsilcileri olmuşlardır. Bu kişilerin yanı sıra Satı Bey, Bedi Nuri, Rıza Tevfik, Salih Zeki ve Ziya Gökalp bu akımın temsilcilerindendir.Sonuç
Pozitivizm Osmanlı’nın Batılılaşma sürecinin içinde bir devredir ve etkileri günümüze kadar devam etmektedir. Osmanlı Yüzünü alternatifsiz batıya çevirdikten sonra kendisine yararlı olabileceğini düşündüğü her fikir hareketinin bir temsilcisi olagelmiştir. Bu fikir hareketlerinden bir tanesi de Pozitivizmdir.
Tanzimat fermanından itibaren Pozitivizm Osmanlıya getirmek istenmiş ise bu mümkün olmamıştır. Çünkü Oguste Comte Batıdaki Hıristiyanlığı gericiliğe mahkum etmiş, ilerlememin ve bilimin gelişmesi önünde Hıristiyanlığı bir engel olarak görmüştür. Pozitivizm’i aynen Kabul etmiş olan Osmanlı aydını da ilerlemenin ancak dinin dışında gerçekleşebileceğine inanmıştır. Oysa Osmanlı insanı gelenlerine bağlı ve ziyadesiyle dindardı. Bu da Pozitivizm’in Osmanlı’da yayılmasını engellemişti.
Bilimin ve bilimsel çalışmanın sonucu olarak Pozitivizm Osmanlı’ya girememiş, ancak edebiyat yolu ile girebilmiştir. Buna etki eden unsurlardan bir yabancı okullardır. Yabancı okullarda eğitim görmüş ve yabancı dil öğrenmiş Osmanlı okumuşu Pozitivizmin Osmanlı’ya girişini ve yayılmasını sağlamıştır.
Osmanlı aydını Pozitivizmi alırken değiştirmeden aslına sadık bir şekilde almıştır. Pozitivizmin temsilcileri Pozitivist düşünürlerin eserlerini tercüme etmişler ve Osmanlı’da Pozitivizmin bu şekilde temsilcisi olmuşlardır. Batı’dan aldıkları felsefi görüşleri sapı ve samanı ile almışlardır. Bu algılama yanılgısı yüzünden Pozitivizm sadece aristokrat küçük bir zümre tarafından Kabul ve destek gördü. Batı Hıristiyanlık ilerlemenin önünde engel görülmüş ve Pozitivistler Hıristiyanlığı saf dışı etmek istemişlerdir. Osmanlı Pozitivistleri de Osmanlı topraklarında aynı şeyi yapmak istemişlerdi. Oysa Osmanlı Batı değildi. Hıristiyanlıkta İslamiyet’le eşdeğer değildi.Kaynakça
1. ÜLKEN,H Ziya; âTürkiye de Çağdaş Düşünce Tarihiâ ülken yayınları, 8.Baskı, İstanbul-2005
2. Türkler Ansiklopedisi 14.cilt Ankara-2002
3. KORLAELCİ, M;Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Tarihi, Cilt1,2002
4. Çetinkaya B.Ali: Modern Türkiye’nin Felsefi Kökenleri.
5. DEMİRTAŞ,Barış; u.ü. Fen-edebiyat fakültesisosyal bilimler dergisi Yıl: 8, Sayı: 13, 2007/2, âjön türkler bağlamında osmanlı’da Batılılaşma hareketleriâ
6. ÇETİNKAYA B.Ali; Modern Türkiye’nin Felsefi Kökenleri
7. KOCABAŞOÄLU,Uygur; Kendi Belgeleriyle Anadolu'daki Amerika, Arba Yayınlan, İstanbul. 1989
YORUMLAR