YOKSUN sıt. 1. (Bir şeyden) yoksun, belli bir şeye sahip olmayan, onu yitiren, onun eksikliğini, yokluğunu duyan bir kimse için kul...
YOKSUN sıt.
1. (Bir şeyden) yoksun, belli bir şeye sahip olmayan, onu yitiren, onun eksikliğini, yokluğunu duyan bir kimse için kullanılır; mahrum: Bilgi ve beceriden yoksun bir insan. Bir tabak yemekten, sıcak bir giysiden, sevgiden, ilgiden yoksun, sokakta yaşayan çocuklar.
2. Bir kimseyi (bir şeyden) yoksun bırakmak, etmek, kılmak, o şeyi elinden almak, ondan yararlanmasına engel olmak, onun eksikliğini, yokluğunu duymasına neden olmak; mahrum etmek: Bir mahkûmu yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak. Bu köy yaşantısı bizi kentin sunduğu nimetlerden yoksun kılıyor. Bu olay beni sizi görme zevkinden yoksun etti. || (Bir şeyden) yoksun kalmak, olmak, o şeyin eksikliğini duymak, yokluğunu çekmek; mahrum olmak.
1. (Bir şeyden) yoksun, belli bir şeye sahip olmayan, onu yitiren, onun eksikliğini, yokluğunu duyan bir kimse için kullanılır; mahrum: Bilgi ve beceriden yoksun bir insan. Bir tabak yemekten, sıcak bir giysiden, sevgiden, ilgiden yoksun, sokakta yaşayan çocuklar.
2. Bir kimseyi (bir şeyden) yoksun bırakmak, etmek, kılmak, o şeyi elinden almak, ondan yararlanmasına engel olmak, onun eksikliğini, yokluğunu duymasına neden olmak; mahrum etmek: Bir mahkûmu yurttaşlık haklarından yoksun bırakmak. Bu köy yaşantısı bizi kentin sunduğu nimetlerden yoksun kılıyor. Bu olay beni sizi görme zevkinden yoksun etti. || (Bir şeyden) yoksun kalmak, olmak, o şeyin eksikliğini duymak, yokluğunu çekmek; mahrum olmak.
Kaynak: Büyük Larousse
YORUMLAR